Sünneti İnkâr Edenler Hakkında Âlimlerin Görüşü

Sünneti İnkâr Edenler Hakkında Âlimlerin Görüşü

Yazan Fikrettin Koç

Kardeşlerim bize soruyorlar:

‘’Ulemâ’dan Hadis ve Sünneti ya da Sahih tek bir hadisi inkâr eden hakkında ne dediler? Nasıl baktılar? Ne hüküm verdiler? Ayrıca, sizin gibi düşünen kim var?’’ şeklindeki serzenişler için buyurun âlimlerimizin görüşünü birlikte okuyalım. 

Ancak, bizim inandığımız davanın köklerinden ve ulemamızdan nakillere başlıyoruz, peki Hadis ve Sünnet Münkirleri beslendikleri kaynak ve âlimlerini açıklayabilecekler mi?

Buyrun:

‎ذكر الإمام السيوطي في كتابه (مفتاح الجنة) كفر منكر السنة أو منكر حجيتها :

‎” اعلموا رحمكم الله أنَّ مَن أنكر كون حديث النبي صلى الله عليه وسلم -قولا كان أو فعلا بشرطه المعروف في الأصول- حجةً: كفر ، وخرج عن دائرة الإسلام ، وحشر مع اليهود والنصارى أو من شاء من فرق الكفرة “

‎مفتاح الجنة ص 5 طبعة الجامعة  (الاسلامية.

İmam Suyuti “Miftahul Cenneti” isimli eserinde diyor ki:

Sünneti inkâr eden ya da Sünnetin hüccet oluşunu inkâr eden kişi Kâfir olmuştur.

Size Allah rahmet etsin. Şunu bilin ki:

Kim, -Rasulullah’ın kavli ya da fiili hadisini (Sünnetini)  inkâr eder- sünnetin hüccet oluşunu inkâr ederse, Kâfir olmuştur. İslam milletinden çıkmıştır.  Yahudi ve Hristiyanlar beraber haşr edilecektir. 

İmam ibni Hazm Rahimehullah dedi ki: 

‎ ” في أي قرآن وجد أن الظهر أربع ركعات 

Kur’an’ın neresinde Öğlen namazının 4 rekat olduğu vardır? 

‎، وأن المغرب ثلاث ركعات ، 

Kur’an’ın neresinde Akşam namazının 3  rekat olduğu vardır? 

‎وأن الركوع على صفة كذا ، والسجود على صفة كذا ، 

‎صفة القراءة فيها والسلام

Kur’an’ın neresinde Rukû’ şöyle yapılır, secde şöyle yapılır, kıraatin şekli şudur, selam(Namazı bitirme) şu şekildedir olduğu vardır? 

‎ووبيان ما يجتنب في الصوم ، 

Kur’an’ın neresinde Oruç için kaçınılması (dikkat edilmesi) gerekenler vardır?

‎وبيان كيفية زكاة الذهب والفضة مقدار الزكاة المأخوذ، والغنم والإبل والبقر ، ومقدار الأعداد 

‎ المأخوذ منها الزكاة ، 

Kur’an’ın neresinde Altından, gümüşten alınacak zekât miktarı yazmaktadır? Ve Koyun, deve ve inek sayılarından ve bunlardan verilecek ve alınacak zekât miktarları vardır? 

‎ ، وبيان أعمال الحج من وقت الوقوف بعرفة ، وصفة الصلاة بها وبمزدلفة ، ورمي الجمار ، وصفة الإحرام وما يجتنب فيه ،

Kur’an’ın neresinde Hacda yapılacak işler, vakfe vakti, vakfe namazının nasıl olacağı, Müzdelife, şeytan taşlama, İhramın özellikleri ve ihramın yasakları yazıyor? 

‎  وقطع يد السارق ، 

وكيفيته

Kur’an’ın neresinde Hırsızın elinin kesilme keyfiyeti (Nereden kesileceği) yazıyor? 

‎وصفة الرضاع المحرم ، 

Kur’an’ın neresinde süt emmenin (Süt kardeşliği için) nasıl/ ne kadar olacağı yazıyor? 

‎وصفة الذبائح والضحايا ، 

Kur’an’ın neresinde Kurbanın özellikleri yazıyor? 

‎وصفة وقوع الطلاق ، 

Kur’an’ın neresinde Talak’ın nasıl gerçekleşeceği yazıyor? 

‎ ،إنما المرجوع إليه في كل ذلك النقل عن النبي – صلى الله عليه وسلم – ، وكذلك الإجماع إنما هو على مسائل يسيرة… فلا بد من الرجوع إلى الحديث ضرورة ، ولو أن امرءا قال : لا نأخذ إلا ما وجدنا في القرآن لكان كافرا بإجماع الأمة ” اهـ .

Bütün bu nakledilen şeylerin tamamında merci’ Rasulullah (sav)’in “hadisleri” ve sünnetidir.

ŞAYET BİR KİŞİ DESE Kİ: BİZ KUR’AN’DA BULUĞUMUZU ALIRIZ, ÜMMETİN İCMASIYLA KÂFİR OLMUŞTUR.

‎قال شيخ الإسلام ابن تيمية

‎فعلينا أن نتبع الكتاب وعلينا أن نتبع الرسول ، واتباع أحدهما هو اتباع الآخر ؛ 

Şeyhul islam İbni Teymiyye dedi ki: Kitaba ve Sünnete tabi olmamız farzdır. Bunlardan birisine tâbi olmak diğerine tâbi olmaktır.

‎فإن الرسول بلَّغ الكتاب ، والكتاب أمر بطاعة الرسول ، ولا يختلف الكتاب والرسول ألبتة كما لا يخالف الكتاب بعضه بعضاً 

Şüphesiz Rasulullah (sav) Kitabı ve sünneti tebliğ etti.  Elbette Kitabın bir bölümü diğerine muhalefet etmediği gibi, Kitap ve Rasul (sav)’de birbirine muhalefet etmez.

‎و قد نقل ابن حزم في الإحكام عن إسحاق بن راهويه أنه قال : “من بلغه عن رسول الله صلى الله عليه وسلم خبر يقرّ بصحته، ثم رده بغير تقية فهو كافر”

Nakledildiğine göre İbni Hazm’ın “İhkamda” İbni İshak bin Rahaveyhi’den naklettiğine göre, Rahaveyh dedi ki:

Kim, Rasulullah’a kadar isnat olmuş bir hadisi kayıtsız (Terh ve Ta’dil ilmi olmadan, yada Usûl ilminin dışında) reddeder ise o kimse KÂFİR OLMUŞTUR.

‎ قال ابن الوزير رحمه الله : ” التكذيب لحديث رسول الله صلى الله عليه وسلم مع العلم أنه حديثه كفر صريح ” انتهى.

‎”العواصم والقواصم”

İbni Vezir Rahimehullah  EL AVÂSIMUL KAVASIM kitabında demiştir ki:

Kim, Bir hadisin Rasulullah (sav)’e ait olduğunu bilirde inkâr ederse açık bir şekilde KÂFİR OLMUŞTUR.

O halde Hadis Münkirlerine, İnkârcılarına soruyoruz:

‎قُلْ اَتُعَلِّمُونَ اللّٰهَ بِدٖينِكُمْ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَمَا فِى الْاَرْضِ وَاللّٰهُ بِكُلِّ شَیْءٍ عَلٖيمٌ

“(Ey Muhammed) De ki: “Siz Allah’a dininizi mi öğretiyorsunuz? Oysa Allah, göklerdeki ve yerdeki her şeyi bilir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.” (Hucurat suresi 16)

وَأَنزَلْنَآ إِلَيْكَ ٱلذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ إِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ

“Sana da zikri indirdik ki, insanlar için indirilmiş olanı (Kuranı) kendilerine beyan edesin. Umulur ki tefekkür ederler.” (Nahl suresi 44)

Allah Peygambere diyor ki, “sana Zikir indirdik ki, bu zikirle insanlara indirilmiş olan Kur’an-ı bu zikirle açıklayasın..Ki Zikirden kasıt Sünnettir..

اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ

“Zikri biz indirdik, onu koruyacak olan da biziz.” (Hicr suresi 9)

Zikir, (yani Kuran ve Sünnet) kıyamete kadar Allah tarafından koruma altındadır. Allah kitapta Kur’an-ı da Sünneti de zikir olarak belirtti.

Ama şöyle bir gerçek vardır..

Eğer Sünnet düşmanları Sünneti kabul ederlerse, kendilerini kısıtlayacak ve onlara Kur’an-ı istedikleri gibi kafalarına göre yorumlatmayacak olan binlerce hadisi de kabul etmek zorunda kalacaklar.

Evet, Sünneti inkâr eden Kur’an’ın onlarca ayetini inkâr etmiştir.

اُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ اِلٰى نِسَٓائِكُمْؕ

“Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı.” (Bakara suresi 187)

Allah buyuruyor ki, önceden Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak haramdı, ancak artık Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak sizlere helaldir..

Sonra da buyuruyor ki;

عَلِمَ اللّٰهُ اَنَّكُمْ كُنْتُمْ تَخْتَانُونَ اَنْفُسَكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ وَعَفَا عَنْكُمْۚ فَالْـٰٔنَ بَاشِرُوهُنَّ وَابْتَغُوا مَا كَتَبَ اللّٰهُ لَكُمْ

“Allah bildi ki, siz kendi nefislerinize zulmettiniz, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Şimdi artık onlarla birleşin ve Allah’ın sizin için yazdığını isteyin.” (Bakara suresi 187)

Önceden Oruç gecesi kadınlara yaklaşmak haram iken sahabelerden bunu yapanlar oldu, bilahare  tevbe ettiler, Allah da onların tevbelerini kabul etti.. Ve sonra da Oruç gecesi kadınlara yaklaşmayı helal kıldı.

Peki, buradaki asıl soru şu:

Kur’an’ın neresinde Oruç gecesinde bu işin daha önce haram olduğu geçmektedir?

Hangi ayette Allah, Oruç gecesi kadınlara yaklaşmayı haram kıldığını beyan etti de, daha sonra Bakara suresi 187 de helal kıldığını beyan etti?

Mushafın iki kapağı arasında böyle bir ayet bile yoktur.

Çünkü Peygambere önceden oruç gecesi kadınlara yaklaşmanın haram olduğu (Sünnet) vahiyle bildirilmişti.. Daha sonra da bu ayet yoluyla helal kılınmıştır.

Sünneti inkar eden bir kimse, ya “Oruç gecesi kadınlara yaklaşmak önceden haram değildi..” der ve Bakara 187 yi inkar edip kafir olur. Ya da “Kur’an eksiktir..” der, kafir olur.

İkisinden biri.. Varsın onu da bu inkarcı düşünsün..


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın