Sünnet de Vahiydir. Zeynep ile Zeyd’in Evlilik Örnekliğiyle Bunun İzahı

Sünnet de Vahiydir. Zeynep ile Zeyd’in Evlilik Örnekliğiyle Bunun İzahı

Bazen belli meselelerde, bazı Müslümanlar Rasulullah (sas)’in sözünü sanki “normal bir tavsiye gibi” telakki ediyorlardı. Hemen Allah (cc) onları uyardı.

Rasulün emri de “Allah’ın emri” gibidir. Çünkü bu emir “Allah’tan ayet dışında bir vahiyle” geldi.

Misal olarak, Cahş’ın kızı Zeynep, Rasulullah (sas)’in, kendisinden istediği, Harise oğlu Zeyd ile evlenmesine dair emrini önce reddetti.

Sadece Zeynep değil, kardeşi olan Cahş’ın oğlu Abdullah da bu evliliğin yapılmasını hemen reddetti.

Her ikisi de Rasulullah (sas)’in bu emrinin, “Kur’an dışında Allah’tan gelen bir emir” olduğunu bilmiyorlardı.Rasulullah’ ın (sas) emrini sadece “bir tavsiye” olarak anladılar.

Fakat bilahare aşağıdaki ayet nazil olunca, Rasul (sas)’in bu emrinin, Allah’tan geldiğini hemen anladılar.

وَمَا كَانَ لِمُؤۡمِنٍ وَّلَا مُؤۡمِنَةٍ اِذَا قَضَى اللّٰهُ وَرَسُوۡلُهٗۤ اَمۡرًا اَنۡ يَّكُوۡنَ لَهُمُ الۡخِيَرَةُ مِنۡ اَمۡرِهِمۡ ؕ وَمَنۡ يَّعۡصِ اللّٰهَ وَرَسُوۡلَهٗ فَقَدۡ ضَلَّ ضَلٰلًا مُّبِيۡنًا‏

“Allah ve Resulü bir konu hakkında hüküm verince, inanmış bir erkek ve kadının kendiliklerinden seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulü’ne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” [Ahzab Suresi 36]

Bu ayet ve uyarı sonrasında malumunuz Cahş’ın kızı Zeynep, Harise oğlu Zeyd ile evlendiler.

Bu da bize “Sünnet’in de Allah’tan gelen bir vahiy” olduğuna dair delildir. 

“Rasul’e itaat etmek” Allah’a itaat etmek gibidir. “Rasule isyan etmek” de, Allah’a isyan etmek gibidir. Kur’an’da veya Sünnet’te geçen bütün hükümlere uymak farzdır, isyan etmek sapıklıktır.

Kim Kur’an ve Sünneti inkar ederse apaçık dalalete ve küfre düşmüş olur.

Müslümanlar bir işte Rasulullah (sas) ile birlikte oldukları zaman, onun yanından izni olmadan ayrılmayı “normal bir şeymiş” gibi görürlerdi.

Fakat Allah (cc) “Bu hareketin asla doğru olmadığını” onlara bildirip, ancak “Onun (sas) izniyle yanından ayrılmalarını” istedi. Çünkü onlardan bazıları “Rasul’ün emir veya iznini” fazla önemsemiyorlardı.

Allah (cc) ise; “Rasul (sas)’ in emrine muhalefet etmekten” de onları şiddetlice sakındırdı. O’na “muhalefet edenleri” pek acılı bir azapla tehdit etti ve şöyle buyurdu:

فَلۡيَحۡذَرِ الَّذِيۡنَ يُخَالِفُوۡنَ عَنۡ اَمۡرِهٖۤ اَنۡ تُصِيۡبَهُمۡ فِتۡنَةٌ اَوۡ يُصِيۡبَهُمۡ عَذَابٌ اَلِيۡمٌ‏

“Bu sebeple, O’nun emrine aykırı davrananlar, başlarına bir bela gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar.” [Nur Suresi 63]

Allah Subhanehu ve Teala başka bir ayette, “Kendi emrinden ve Rasul (sas)’in emrinden” yüz çevirenlerin münafık olduklarını bildirdi. Şöyle buyurdu:

وَاِذَا قِيۡلَ لَهُمۡ تَعَالَوۡا اِلٰى مَاۤ اَنۡزَلَ اللّٰهُ وَاِلَى الرَّسُوۡلِ رَاَيۡتَ الۡمُنٰفِقِيۡنَ يَصُدُّوۡنَ عَنۡكَ صُدُوۡدًا‌ 

“Onlara: Allah’ın indirdiğine (Kitab’a) ve Resul’e gelin (onlara başvuralım), denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün.” [Nisa Suresi 61]

Ayetin sonunda “Ne hayır yaparsanız, şüphesiz Allah onu bilir” buyurdu. Bunun manası; hakları verdiğiniz zaman hayır işlemiş olursunuz, Allah onu bilir ve size onun karşılığını verir.

Çünkü Müslüman Allah’ın emrine uyarak herkese hakkını verirse hayır işlemiş olur, sevabı alır.

Ayrıca Müslüman başka hususlarda da Allah’ın emrine, şeri hükümlere uyarsa sevap alır. Resul’ün emri de Allah’ın bir emridir. Allah-u Teâlâ şöyle buyurdu:

فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤۡمِنُوۡنَ حَتّٰى يُحَكِّمُوۡكَ فِيۡمَا شَجَرَ بَيۡنَهُمۡ ثُمَّ لَا يَجِدُوۡا فِىۡۤ اَنۡفُسِهِمۡ حَرَجًا مِّمَّا قَضَيۡتَ وَيُسَلِّمُوۡا تَسۡلِيۡمًا‏

“Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp, sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.” [Nisa Suresi 65]

Zira Rasulullah (sas); ayetlerde geçen “Genel hükümlere” tahsis, “Mutlak hükümlere” kayıt ve “Mücmel hükümlere” beyan detayları getirir. Yine yepyeni bazı hükümlerde gösterir. Bunların hepsi de Allah’ın birer vahyidir.

(Bu yazı Esad Mansur hocanın Nisa suresi 127 – 130. Ayetler arası tefsirinden alıntıdır.)

Buraya “Sünnetin de bir vahiy olduğu” hususu ile ilgili şu iki örneği de ilave etmek istiyorum.

Bir kardeşimiz yazdığı yorumda demişsiniz ki; “Kur’an’dan başka ne kaynak arıyoruz Kur’an bize yetmez mi?

Evet sadece Kur’an yetmez.. Yetse idi, Rasulullah (sas) olmazdı ve Sünnet Müslümanlara gönderilmezdi, Risalet kapsamındaki İslam Nizamı eksik olurdu..

Rabbimizin nice emirleri var ki, bu emirler Kur’an da yok.. AMA Sünnet / Hadisler yoluyla bu emirler bize ulaştırıldı.

Bakın size sadece şu iki örneği vereyim; Rasulullah (sas) dedi ki,

“Bir erkek, karısının Halası ve Teyzesiyle evlenemez..

Yine karısının Erkek kardeşinin Kızlarıyla evlenemez..

Ve yine karısının, Kız kardeşinin Kızlarıyla evlenemez..”

Var mı bu konuda Kur’an da bir hüküm? YOK YOK YOK.. Sen bir erkek olarak, AYET YOK EVLENİRİM diyebilir misin? Şayet dersen, bu amel ZİNA OLUR sen de Allah korusun doğruca Cehenneme gidersin?

Bir başka örnek: Yine Rasulullah (sas) dedi ki:

“Üç sene arka arkaya ‘İşletmeden” bir araziyi

Elinde tutmaya, hiç bir kimsenin hakkı yoktur.”

Var mı Kur’an da böyle bir hüküm? YOK YOK YOK.. “Ben istediğim tasarrufta bulunurum.. Buna kimse karışamaz” diyebilir misin? Diyemezsin güzel kardeşim Diyemezsinnnn..

Demek ki, “Kur’an Yetmez mi?” sorusu ÇOK ÇOK YANLIŞ bir soru.


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın