Arkadaş Olmak Nedir? Hayırlı Arkadaşlık Böyle mi Olmalı?
Arkadaş Olmak Nedir? Hayırlı Arkadaşlık Böyle mi Olmalı?
Yazan Yusuf Semmak
ARKADAŞLIKTAN BEKLENEN; ilme adım atmaktır, sıla-i rahme adım atmaktır, davet ve tebliğe adım atmaktır, infaka ve hayırlı amellere adım atmaktır.
ARKADAŞLIK VE DOSTLUK; sevgidir, saygıdır, vefadır, sadakattir, hakkı müdafaadır, iyilik ve takva üzere olmaktır, o yolda yarışmaktır ve yardımlaşmaktır. Bu anlayış, şuur ve istikâmeti yakalamak ve korumaktır…
Hayırlı amellerde elbette “Allah için” bir yarış olur, biri diğerini hayırlarda geçer. Zira iyinin iyisi vardır.
Mü’min ise, “en iyisine ve en hayırlısına” talip olur. Fakat evvelemirde önemli olan, “hayırlara adım atabilmek ve hayırlı amellerde yarışmak ve yardımlaşmaktır.”
İlmin ihyasına, neşr-u intişarına, ilim taliplerinin yetiştirilmesine, sıla-i rahme, eş dost ziyaretine, Tevhid ve takvaya davete, tebliğe, infaka, hayırlı amellere adım atmaya, teşvik etmeye ve icabet etmeye gelince;
“Bunlardan geri duran, gevşek davranan ve bahaneler uyduran” insanların arkadaşlığından kime ne fayda gelir, zarardan başka?
“Nasihat etmeyen, hayra adım atmayan, hayırlı amellere teşvik etmeyen ve teşvik olunduğunda anlamıyormuş gibi davranıp icabet etmeyen..” kimselerin arkadaşlığı kişiye hayır getirir mi?
Böyle bir arkadaş salih ve hayırlı bir arkadaş olabilir mi?
İnsanlar 3, 5, 7, 10 kişi veya her neyse bir arkadaş gruplarıyla “samimiyet ve takva üzere sırf Allah için bu şuurla” arkadaşlık etmeli değiller mi?
Ama neden işin başında da, onlarca yıl geçse de “bu sadakat ve samimiyet, bu şuur ve teslimiyet” -cüz’i istisnalar dışında- bir türlü elde edilemiyor?
“Cehalet ve gaflet” sebebiyle mi, “şeytanın vesveseleri” nedeniyle mi, “hakka, hayra ve faziletlere talip olmamak” nedeniyle mi, “nefse uyup dünyaya meyletmek” nedeniyle mi?
Neden ve ne sebeple?
Neden ve sebep ne olursa olsun, verilecek o cevaba da: “Neden?” diyoruz!
Düşünmek, silkelenmek ve gaflet uykusundan uyanmak adına!.. (30 Ocak 2024)
– – – – – – – – –
ŞU ANDA “ARKADAŞIM”, “DOSTUM”, “KANKAM” DEDİĞİNİZ KİMSELERLE ÂHİRETTE DÜŞMAN OLMAK İSTEMİYORSANIZ BU YAZIYA BİR GÖZ ATIVERİN.
Yazan Soner Duman
Kur’an’da kıyamet günü insanlar arasında yaşanacakları anlatırken kullanılan bir ifade son derece ilgi çekici.
Ayetimiz şu:
“O gün, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dost (arkadaş) olanlar (bile) birbirlerine düşman kesilirler.” (Zuhruf suresi 67)
Bu ayet öyle derin, öyle uçsuz bucaksız mesajlar veriyor ki… Biz anlayabildiğimiz kadarıyla birkaç noktaya temas edelim.
İnsanlar arasındaki bütün “ilişkiler, arkadaşlıklar, dostluklar” çeşitli açılardan tasnif ve taksim edilebilir.
Âlemlerin Rabbi olan Allah, bu ayette “insanlar arasındaki arkadaşlıkları” TAKVA (Allah’a karşı gelmekten sakınma) TEMELİNDE bir tasnife tabi tutuyor.
Buna göre iki tür arkadaşlık vardır:
a) Takva temeline dayalı olan arkadaşlıklar,
b) Takva temeline dayalı olmayan arkadaşlıklar.
TAKVA DEMEK; Allah’ın kurallarına titizlikle riayet etmek, O’nun emir ve yasaklarını yerine getirmek, O’na karşı gelmekten sakınmak demektir.
İşte iki insan arasındaki ilişki bu TAKVA TEMELİNE dayanıyorsa o ilişki sağlam demektir.
Eğer arkadaşınız size “Allah’ın emir ve yasaklarına uymanız gerektiğini telkin ediyor, unuttuğunuzda hatırlatıyor, zayıf düştüğünüzde destekliyor,
sizi ibadete, Kur’an okumaya, İslam’ın hükümlerini anlamaya, insanlara İslam’ı anlatmaya, günahlara karşı çıkmaya davet ediyorsa” işte bu arkadaşlık “Takva temeline dayalı” arkadaşlık demektir.
Bunu aileye de uyarlayabilirsiniz.
Karı-koca arasındaki sevgi ve muhabbet “Takva temeline dayalı ise”, ana-baba ve çocuklar arasındaki ilişkiler “Takva temeline dayalı ise” o ailedeki ilişkiler sağlam demektir.
Böyle arkadaşlar arasında kıyamet günündeki muhabbet dünyadan da sağlam ve sıkı olacak.
“Allah’tan seni arkadaş edinmişim, bana güzel yol gösterdin, ben sapacaktım da sen bana engel oldun, ben tembellik edecektim de sen beni ibadete teşvik ettin, benim Kur’an okumak gibi bir derdim yoktu sen bana Kur’an’ı öğrettin, ne güzel arkadaşmışsın” diyecek.
Eğer iki kişi arasındaki dostluk, evlilik, ortaklık “Takva temeline dayalı değilse” işte bu ilişki, kıyamet gününde “düşmanlığa dönüşecek” bir ilişkidir.
Eğer bir arkadaş diğerini “gel kafaları çekelim”, “gel biraz serbest takılalım” diyerek günaha teşvik ediyorsa, bir arkadaş diğerine;
“boşver şimdi namazı, sonra kaza edersin”, “boşver orucu sonra tutarsın” diyerek ibadet yapmasına engel oluyorsa,
bütün bunları yapmasa bile, “her bir saniyesi sonsuz değere sahip bir sermaye hükmünde olan ömrün zamanlarını” boşa tüketmeye vesile oluyorsa işte o arkadaşlık “Takvaya dayanmayan” bir arkadaşlıktır.
Bu arkadaşlıklar kıyamet gününde pişmanlığa dönüşecek. “Allah’ım! Ben sana kulluk edecektim, senin emir ve yasaklarına uyacaktım, işte şu bana engel oldu” diye arkadaş arkadaşını şikâyet edecek, ona lanet okuyacak.
Şu ayet bu gerçeği bize hatırlatan ayetlerden yalnızca bir tanesidir:
“O gün, zalim kimse (pişmanlıktan) ellerini ısırıp şöyle der: Keşke o peygamberle birlikte bir yol tutsaydım! Yazık bana! Keşke falancayı (bâtıl yolcusunu) dost edinmeseydim! Çünkü zikir (Kur’an) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı.” (Furkan suresi 25-27).
Demek ki arkadaş insanın cennete veya cehenneme giden yolda kılavuzu olabiliyor. Öyleyse Allah Rasulü’nün (s.a.v.) şu sözü şimdi daha bir önem kazanıyor:
“Kişi arkadaşının dini üzeredir. Öyleyse sizden biri kiminle arkadaşlık ettiğine dikkat etsin.” (Ebu Davud, Edeb, 19)
Günümüzde “arkadaş” kavramının kapsamına sanal arkadaşlıklar da dâhildir. Yarın birbirinizin yakasına yapışıp “birbirinize lanet okumayacağınız” bir arkadaşlık istiyorsanız “Takva temeline dayalı” dostlar bulun.
Rabbimiz dostluk ve arkadaşlıklarımızı “Takva temeline dayalı olarak” kurmayı bizlere nasip eylesin.
Bizleri şimdi dostluk gibi görünen ama kıyamet gününde düşmanlığa dönüşecek her türlü birliktelikten uzak eylesin.
8 Recep 1445/19.Ocak.2024/Cuma
Tags: