Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed’dir.. Demek Doğru mudur?

Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed’dir.. Demek Doğru mudur?

Yazan İsmail Çıklaatlı

ÂLEMLERİN VEYA KÂİNATIN SEYYİDİ / EFENDİSİ KİMDİR?

“Kâinatın Seyyidi/Efendisi” yalnızca Allah’tır.. “EFENDİ” sözcüğü Arapçada “Seyyid”, “Rabb” ve “Mevlâ” sözcükleriyle karşılanmaktadır.

Eğer ‘Efendi’ sözcüğünden amaç “Seyyid” ise burada ölçüsüz ve abartılı bir kullanım vardır.

Peygamberleri ölçüsüz ve abartılı ifadelerle övmek, İslam dışı olup Hıristiyanların bozuk anlayışına ortak olmaktır, bu konuda onlarla yarışa girmektir.

Hz. Muhammed’in (sas) Canlı-Cansız, Müslüman-Gayri Müslim ve kendinden önceki tüm insanların ve tüm Peygamberlerin Seyyidi/Efendisi (kâinatın efendisi) olduğunu iddia etmek aynı zamanda koca bir yalandır.

Bununla diğer “Rabb” veya “Mevla” sözcükleri kastediliyor ise, Müslümanların Rabbi de Mevla’sı (Mevlanası) da Allah’tır.

Böyle bir kullanım Hristiyanlara özentidir.

Çünkü onlar da Hz. İsa’“Evrenin Efendisi” olarak görmektedirler.

Âlemlerin Seyyidi/Efendisi” veya “Kainatın Seyyidi/Efendisi” ifadeleri, dini çevrelerde hem Allah için hem de peygamber için kullanılmaktadır.

Oysa Kur’an‘da Fatiha suresinin 2. ayetinde âlemlerin(kâinatın) Rabb’inin (Seyyidi/efendisinin) yalnızca Allah olduğu açıkça bildirilmiştir.

Üstelik bütün Arapça sözlüklerde “Rabb” sözcüğünün en önde gelen anlamlarından birisi de “Seyyidi/Efendisi” kelimesidir.

Fahr-i Kainat: Kainatın Övüncü

Habibullah: Allah’ın sevgilisi (Allah’a çocuk yakıştırmaktan daha ileri bir yakıştırma.)

Şunu bilmek gerekir ki Hristiyanlar da Hz. İsa’yı Allah’ın biyolojik oğlu olarak görmezler. Sözde onlar da Allah’a ne denli yakın olduğunu anlatmaya çalışırlar.

Kainatın Seyyidi/Efendisi: Âlemlerin Seyyidi/Efendisi

Seyyidu’l-evvelîne ve’l-âhirîn: Öncekilerin ve sonrakilerin efendisi (Özellikle cenazeleri duyurmak için sala verirken Hz. Muhammed için kullanılmaktadır.)

Allah’a ait bir nitelemenin bir Peygamber için kullanılması bununla ne amaçlanırsa amaçlansın riskli bir durum doğurmaktadır.

İSLAM ‘IN ANA OMURGASI

“Allah ‘tan başka ilah yoktur” ilkesine tanıklık etmektir. (AL-İ İMRAN-18)

Diğer elçiler gibi “Muhammed, Allah‘ın kulu ve elçisidir (Peygamberidir (AHZAB-40)

‘Peygamber’ sıfatı, bir insan için kullanılabilecek en üst bir sıfattır. Bunun için fazladan abartılarla onu insanüstü ve doğaüstü göstermeye çalışmak ilahi mesaja asla uygun düşmez.

KUR’AN-I KERİM ‘DEN BİRKAÇ AYET

“De ki: Hamd olsun Allah’a, selam olsun seçip seçkin kıldığı kullarına..” (NEML-59)

“Muhammed, ancak bir Peygamberdir. Ondan önce de Peygamberler gelip geçmiştir.” (AL-İ İMRAN-144)

“Peki, Kitap’ta Allah hakkında gerçekten başka bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan söz alınmamış mıydı ve onlar Kitap’takini okumamışlar mıydı? Ahiret yurdu sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ aklınız ermiyor mu?” (ARAF-169)

“De ki: … O halde siz müminler iseniz Allah’tan korkun, aranızı düzeltin, Allah ve Rasulüne itaat edin.” (ENFAL-1)

“O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı.” (BAKARA-29)

KÜTÜB-İ SİTTE‘DEN KONUYLA İLGİLİ BİRKAÇ HADİS

Hadis No: 5391-5355 – Mutrıf İbnu Abdillah, babasından naklediyor:

“Benî Âmir heyetiyle Resulullah (a.s)’ın yanına gitmiştik. “Sen bizim efendimizsin” diye hitap ettik. “Efendi, Allah’tır” buyurdular. Biz: “Fazilette en ileride olanımız, mertlikte en başta gelenimizsin” dedik.

Bize: “Söylediğinizin hepsi bu veya buna yakın bir söz olsun. Şeytan sizi (mübalağalı medihlerde) koşturmasın” buyurdular.” Ebu Davud, Edeb 10, (4806).

Hadis No: 5392-5356- Hz. İbnu Abbâs anlatıyor:

Hz. Ömer’in şöyle söylediğini işittim: “Rasulullah’ı dinledim diyordu ki: “Hakkımda, Hıristiyanların Meryem oğlu İsa’ya yaptıkları aşırı övgülerde bulunmayın. Şurası muhakkak ki ben bir kulum. Benim için “Allah’ın kulu ve elçisi deyin.” Buhârî, Enbiya 44, (Teysîr, bu hadisi Müslim’in de rivayet ettiğine işaret eder.)

Hadis No: 4337-4307- Hz. Ebu Hüreyre anlatıyor:

“Müslümanlardan biri ile Yahudilerden biri aralarında münakaşa edip küfürleştiler. Müslüman öbürüne: “Resûlullah’ı âlemler üzerine seçkin kılan Zât-ı Zülcelâl’e(Allah’a) kasem (yemin) olsun” diye yemin etti.

Yahudi de: “Musa’yı âlemler üzerine seçkin kılan Zât-ı Zülcelâl’e(Allah’a) kasem (yemin) olsun” diye yemin etti.

Derken, o böyle der demez, Müslüman elini kaldırıp Yahudi’ye bir tokat vurdu. Yahudi de doğruca Hz. Peygamber’e gidip hadiseyi haber verdi.

Hz. Peygamber: “Beni Hz. Musa’ya üstün kılmayın. Çünkü insanlar hep bayılacaklar. İlk kalkan ben olacağım. Ben ayılınca Hz. Musa’yı Arş’ın bir ucundan tutmuş göreceğim.

Bilemiyorum. O, bayılıp hemen ayılanlardan mıdır, yoksa Allah’ın istisna ettiklerinden midir?” buyurdu.” Buhari, Husumat 1, Enbiya 34, 35, Rikak 43, Tevhid 31; Müslim, Fezail 160, (2373); Ebu Davud, sünnet 14, (4671); Tirmizi, Tefsir, Zümer, (3240).

Hadis No 5394-5358 – Hz. Ebu Hureyre anlatıyor:

“Rasulullah, meddahların(övgücülerin) ağzına toprak saçmamızı emretti.” Tirmizî, Zühd 55, (2396).

Hadis No: 4338-4308- Hz. Ebu Hureyre anlatıyor:

“Resulullah(a.s) buyurdular ki: “Bir kulun: “Benim, Yunus İbnu Mettâ’dan hayırlı olduğumu” söylemesi uygun olmaz.

Onun nesebi de babasınadır.” Buhari, Enbiya 35, Tefsir, Nisa26, Tefsir, En’am4, Tefsir, Saffat 1; Müslim, Fezail 166, (2376); Ebu Davud, Sünnet 14, (4669, 4670).

Hadis No 3994-7200/ 7162 – Hz. Ebu Hureyre anlatıyor:

“Rasulullah buyurdular ki: “Sizler, kendinizden önce gelen ümmetlerin sünnetine kulacı kulacına, arşını arşınına ve karışı karışına muhakkak tıpa tıp uyacaksınız.

Hatta onlar, daracık bir keler deliğine girseler oraya siz de gireceksiniz. Oradakiler, “Ey Allah’ın Resulü! (Onlar) Yahudiler ve Hıristiyanlar mı?” diye sordular. Hz. Peygamber: “Bunlar değilse kimler olur?” buyurdular.”

Kütüb-i Sitte ‘den aktarılan en son hadiste Peygamberimiz(a.s), Müslümanların da Yahudi ve Hıristiyanların düştükleri duruma benzer hatalara düşeceklerini buyurmaktadır.

ALLAH Rasülü için “KAİNATIN EFENDİSİ” Riskli bir kullanımdır..

”Biz seni ancak Âlemlere merhametimiz gereği gönderdik.” (ENBİYA-107)

Tefsirlerden Örnekler:

“Rabbim (Sahibim)! Bana yönetimden bir pay verdin, olayları yorumlamayı(tevil) öğrettin. Ey göklerin ve yerin yaratıcısı! Bu dünyada da öbür dünyada da benim en yakınım(velim) sensin. Canımı teslim olmuş (Müslüman) olarak al. Beni iyilerin arasına kat.” (YUSUF- 101)

Rabb kelimesi, terbiye kökünden türetilmiş; Allah insanları eğitir, öğretir terbiye eder,

Rabb; Malik, müslih (düzeltici) efendi ve itaat olunan gibi birçok manalar ihtiva eder.

İbn-i Cevzi ise; Âlem kelimesi, Arap diline vakıf olanlara göre Allah’ın yarattığı ilk varlıktan son varlığa kadar bütün mevcudata verilen isimdir.

Mütefekkirlere göre Alem; Yerde, gökte ve kainatın tümünde bulunan varlıkların hepsine alem denir.. (Fatiha süresi tefsiri, Muhammed Ali Sabuni, Ahkâm tefsiri, Şamil yayınları)

“Onlardan kurtulacağını bildiği kimseye dedi ki: Beni Rabbinin/sahibinin yanında an’’ Fakat şeytan ona Rabbinin / sahibinin yanında anmayı unutturdu. Dolayısıyla birkaç sene daha zindanda kaldı.” (YUSUF 42)

(Hz İbrahim duası) ‘’Ey Rabbimiz, içlerinden onlara senin ayetlerini okuyacak, Kitabı ve Hikmeti öğretecek, kendilerini kötülüklerden arıtacak bir peygamber gönder. Hiç şüphesiz sen azizsin ve hikmet sahibisin.” (BAKARA-129)

‘’Nitekim kendi içinizden size ayetlerimizi okuyan, Sizi kötülüklerden arındıran, Size Kitab’ı, hikmeti ve daha önce bilmediğiniz şeyleri öğreten bir Rasül gönderdik.” (BAKARA-151)

Bu ayet; Hz İbrahim’in duasının kabul edildiğini bize göstermektedir.

Erginlik çağı çok önemlidir. Sorumluluk bu çağda başlar.

Babalar aksini söylese de erginlik çağına giren insan, Allah’ın varlığına ve Ahad/Vahid/tek olduğuna, Allah’ın; Tüm varlıkların sahibi ve efendisi olduğuna kesinkes tanık olur.

Kimi bunu açığa vurur; Kimi de önemli olaylar karşısında idrak eder, ortaya çıkarır.

Birçok insan bu kadar bir inancın kendine yeteceğini sanır. Bu bir şeytan aldatmasıdır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

‘’O aldatıcı şeytan, sakın sizi Allah ile aldatmasın.” (LOKMAN-33)

Kendilerine “Tanrı Tanımaz” diyen Ateistler, Allah’ı asla işlerine karıştırmak istemeyenlerdir. Onlar “kendilerini tanrılaştırır” ve “kendi kendilerinin efendisi..” olmaya çalışırlar.

Diğer müşrikler ise Allah ile beraber ağaçlardan, putlardan efendiler bulur, onları Allah’a benzer konuma getirir ve Allah’a verdikleri kesin sözden cayarlar. (ARAF-172)

Ama hepsi de bilir ki, Allah’ın asla bir benzeri olamaz. (Fatiha açıklaması. Prof. Abdulaziz Bayındır İstanbul eski Müftü yardımcısı)

Hamd, âlemlerin Rabbi Allah içindir. Bütün övgüler yoktan var eden, yaratmış olduklarının yegâne sahibi, efendisi, terbiye ve ıslah edicisi, besleyicisi, yöneticisi,

yardımcısı, hidayet edicisi olan ve her türlü ibadetin yalnız kendisi için yapıldığı yüce Allah içindir. (Fatiha tefsiri Muhammed Esed-Kur’an Mesajı)

İSLAM’IN RABB ANLAYIŞI

Ayetin öbür yarısını oluşturan “Rabbil âlemin (tüm âlemlerin Rabbi) tamlamasına gelince, bu ifade İslâm düşünce sisteminin temel dayanağını temsil eder.

Gerçekten, “mutlak ve sınırsız Rabb” lık kavramı İslam inancının temel ilkelerinden biridir.

Rabb, malik ve tasarruf sahibi demektir.

Sözlük anlamı ile “efendi“, “eğitmeye ve geliştirmeye yetkili kimse” demektir. Eğitme ve geliştirme ile ilgili bu tasarruf bütün âlemleri, yani bütün varlıkları içerir.

Çünkü yüce Allah evreni yarattıktan sonra onu kendi haline bırakmıyor, aksine onu geliştirme, gözetme ve eğitme yoluyla tasarrufu altında tutuyor.

Bu açıdan bakıldığında tüm âlemler, tüm varlıklar âlemlerin Rabbi olan Allah’ın koruması ve gözetimi altındadır. (Fatiha suresi tefsiri Fizilali’l-Kur’an-Seyyid Kutub)

“Rab”, Mâlik, ibadet olunan efendi, işleri düzelten, düzenleyen, cebreden ve işleri çekip çeviren demektir.

Bu kelimede hem Rububiyet, hem terbiye, hem de mahlûkata karşı gösterilen ilgi ve ihtimam anlamı vardır.

“Âlemin (alemler)”: Âlem kelimesinin çokluk şeklidir. Âlem ise; yüce Allah dışında kalan her türlü varlıktır. İnsanlar alemi, hayvanlar, bitkiler ve cinler alemi gibi çeşitleri vardır.

SONUÇ: Kainatın Seyyidi/Efendisi, Ne insanlardır nede Peygamberler değildir, sadece ve sadece  Allah’tır..

MUHABBETLE..


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın