Dünya Hayatını Çok Seviyorum.. Niçin Biliyor musunuz?

Dünya Hayatını Çok Seviyorum.. Niçin Biliyor musunuz?

Bizleri İslam ile şereflendiren Âlemlerin Rabbi, mülkün sahibi, şanı yüce Allah’a sonsuz defa hamd olsun.

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi en başta ölçü ve örnek Rasul Hz. Muhammed’in ve sizlerin üzerine olsun.

Ben kimim? Ben bir insanım..

Nereden geldim ve nereye gidiyorum? Hiçbir dahlim olmadığı halde beni bu dünyada var eden ve bana bir hayat veren kim?

Benden önce de annem, babam, dedelerim, ninelerim, amcam, dayım, teyzelerim ve halalarım vardı.. Şimdi yoklar..

Nereye gittiler? Evet, ben onları adına “Mezar” denilen bir yere bizzat ellerimle koydum ve üzerlerini toprakla kapattım.

Her birinin doğum ve ölüm tarihlerini mezar taşlarına yazdık. A ve B arası bir zaman diliminde bu Dünyada bir hayat yaşadılar ve gittiler.

Bu hayatın adı DÜNYA HAYATI’ dır..

Yukarıdaki soruların doğru cevabını ararken, akli bir idrak, ihsas ve teslimiyetle iman ettiğimiz Allah (cc); Onun yüce kitabı Kur’an bize “yol gösteren” bir ışıktır.

Şu ayetlere beraberce bir bakalım:

“Yemin olsun ki onlara, “gökleri ve yeri kimin yarattığını” sorsan, şüphesiz; “Allah” derler. Sen de; “Elhamdülillah (Hamd, elbette Allah’a mahsustur)” de. (Ama) Doğrusu onların çoğu (gerçeği) bilmez (cahillerdir).” (Lokman suresi 25)

“Andolsun onlara (müşrik takımına): “Gökleri ve yeri kim yarattı, Güneş’i ve Ay’ı kim musahhar (emre amade ve hizmetkâr) kıldı?” diye soracak olursan kesinlikle “Allah” diyeceklerdir. O halde ne diye (Hakk’tan) çevrilip yan çiziyorlardı?” (Ankebut suresi 61)

“Ey insanlar, eğer öldükten sonra ‘dirilmek’ hususunda herhangi bir şüphe içinde iseniz, şu muhakkaktır ki biz sizi (aslınızı) topraktan, sonra (onun neslini) insan suyundan (spermadan) sonra alaka (yapışan şey)’dan daha sonra da hilkati belli belirsiz bir çiğnem etten yarattık (ve bunları) size (kudretimizin kemalini) apaçık gösterelim diye (yaptık) sizi dileyeceğimiz muayyen bir vakte kadar rahimlerde tutuyoruz, sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz.” (Hac suresi 5)

“Sizi yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere: ‘Âdem`e secde edin.’ dedik.” (Â’raf suresi 11)

Şu iki ayette bizi bir başka düşünmeye sevk ediyor:

“Ben, cinleri ve insanları sadece Bana ibadet / kulluk etsinler (her şeyi Benden bilip, Benden isteyip, Benden beklesinler ve her konuda hükümlerimi yerine getirsinler) diye yarattım.” (Zariyat suresi 56)

“O, amel bakımından hanginizin daha iyi olacağını denemek (ve hak ettiği karşılığı vermek) için, (dünyada yaşatıp) ölümü ve (ahirete kaldırıp sonsuz) hayatı yaratmıştır. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.” (Mülk suresi 2)

Bu ayetler bize insanı, hayatı, kâinatı ve tüm mahlûkatı yaratanın Allah (cc) olduğunu, sadece kendisine kulluk etmemiz gerektiğini, insanoğlunu denemek, imtihan etmek amacıyla ona bir DÜNYA HAYATI verdiğini açıklıyor.

Ve yine diyor ki Rabbimiz:

De ki: “Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm (hepsi sadece) âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.” (En’am suresi 162)

Bu ayetler Rabbimiz bize DÜNYA HAYATI’ nın ne için yaratıldığını açık açık izah etmekte.

Muhakkak ki hayatın “âlemlerin Rabbi olan Allah için olması”, her Müslümanın yaşadığı zaman diliminde yani DÜNYA HAYATINDA Allah’a kul, Rasulüne ümmet olma şuur ve teslimiyeti içinde yaşaması ile mümkündür.

Bizler kendi irade ve isteğimizle bu dünyada bir insan olarak var olmadık. Rabbimiz “OL” dedi bizler var olduk.

Rabbimiz dileseydi bir ağaç, bir taş belki de bir kuş da olabilirdik. Mevla’m neylerse güzel eyler.

Ama bir hakikat var ki, Rabbimiz bize “belli konularda hür irade” verdi, hakkı batılı gösterdi ve “ey insan tercih senin” dedi. Şu ayetlerde olduğu gibi:

“Biz ona (insana) iki göz vermedik mi? Bir dil ve iki dudak (vermedik mi?) Biz ona (Hakk ve bâtıl) ’iki yol, iki amaç’ gösterdik (ve bunların arasında serbest bıraktık).” (Beled suresi 8, 9 ve 10)

İşte buradaki hür irademizle bizler DÜNYA HAYATIMIZI istersek “vezir de ederiz rezil de” ederiz.

Vezir etmenin yegâne yolu; Kur’an, Sünnet, İcma-ı Sahabe ve Şer’i Kıyasta ifadesini bulan Allah’ın tüm emirlerine itaat ve tüm nehiylerinden kaçınmadır.

Dünya hayatını “vezir etmek” imkânı bol bol varken ve dahi çok çok da kolay iken, onu “rezil rüsva etmek” ancak ve ancak ahmak, gafil, nankör ve hainlerin işi olabilir. Şu ayette dediği gibi:

“Ey iman edenler, Allah’a ve Resulüne hainlik yapmayın.” (Enfal suresi 27)

Bu ise bir insanın kendi nefsine yapabileceği en büyük zulümdür. Buna birkaç örnek verelim:

“Elhamdulillah ben de Müslümanım..” dediği halde bir insanın Laikliği, Demokrasiyi yada küfür kanunlarını hakim kılan Cumhuriyeti benimseyip sahip çıkması ne büyük zulümdür..

Kur’an yerine NUTUK kitabını benimsemesi, “Muhammed Arapların olsun, Mustafa Kemal bize yeter..” demesi ve Kemalizm’e iman etmesi ne büyük zulümdür..

İslam’ın hükmetme nizamı HİLAFET yerine CUMHURİYET’i benimsemesi ve Cumhurbaşkanı olması ne büyük bir zulümdür..

İşte bu nedenle diyorum ki;

Ben “rezil” olmayı değil “vezir” olmayı tercih ediyor ve İslam’a, İslami bir Devlet kurmakla İslam hayatını yeniden başlatmaya EVET diyorum.

Çünkü Rabbim bana şu muhteşem görevi verdi ve dedi ki;

“Yeryüzünde Fitne kalmayıncaya, Dinin (Anayasa ve kanunların) hepsi Allah’ın oluncaya kadar (zalim ve kâfirlerle) savaşın (asla mücadeleyi bırakmayın). (Enfal suresi 39)

Bırakın bütün yeryüzünde Allah’ın Anayasa ve kanunlarının hâkimiyetini, daha benim üzerinde yaşamakta olduğum topraklarda İslam hâkim, hakem ve hükümran değildir. Kapitalizm denilen zulüm düzeni hâkimdir.

Yani benim öncelikli vazifen bu topraklarda İslam hâkimiyetini İslami bir Devlet eliyle gerçekleştirmektir.

Bu amacın tahakkuku sonrasında da, bütün yeryüzüne Cihad yoluyla İslam’ı hâkim kılma süreci başlayacaktır inşaAllah.

Böylesi muhteşem ve yüce bir vazifem var iken, ben niye DÜNYA HAYATINI çok çok sevmeyeyim değil mi kardeşlerim?

Niçin DÜNYA HAYATIMDA gece gündüz sırf RABBİMİN RIZASI uğruna, İslam Devleti’nin kurulması için koşturmayayım değil mi?

Ayrıca burada çok çok önemli bir husus daha vardır: Rasulullah (sas) efendimiz dedi ki:

“DÜNYA, AHİRETİN TARLASIDIR..”

Yani içinde yaşamakta olduğumuz şu dünya ve bize Rabbimizin bu güne kadar bahşettiği DÜNYA HAYATI, “Ahireti kazanma noktasında” bir araçtır ve ALTIN BİR FIRSATTIR.

Böylesi bir fırsatı CENNET İLE taçlandırmakta ancak “bu dünya tarlasından” geçmekte.. Şimdi gel de DÜNYA HAYATINI sevme..

Var oluş gayelerini ALLAH’IN NİZAMINI yeryüzüne hâkim kılmak olarak belirleyen binlerce sahabe, Ebu Eyyub el Ensari (ra) örneğinde olduğu gibi, doğdukları topraklarda değil, binlerce kilometre uzakta vefat etmiş ve oraya defnedilmişlerdir.

Onlar da Müslümandı bizler de Müslüman.. Ama bu gün bizler “çok çok acınası” ve rezil bir haldeyiz ve ahiret hayatımızdan çok çok endişeliyiz.

Canım kardeşlerim, ey Davetçi gençler

O halde hep birlikle Dünyayı değil, Dünyalıkları değil, Dünyadakileri değil, DÜNYA HAYATINI sırf Allah rızasını kazanma fırsatı olarak görüp, benimseyip ÇOK ÇOK SEVECEĞİZ.

Şu 3-5 günlük fani DÜNYA HAYATINDA, “Dünya ya da dünyalıklar için” değil sırf “ALLAH için, Allah rızası için” yaşayacak, sırf “ALLAH için, Allah rızası için öleceğiz” tamam mı?

Anlaştık mı güzel kardeşlerim?

ABD’nin, Avrupa’nın, Şeytan ve dostlarının izinden giden Demokratik Laik Kapitalistlerin, ZULÜM ÜRETEN, Zalim insanlar üreten bu Zulüm ve Cahiliye Düzeni bi iznillah bir gün gelecek ortada kalmayacaktır.

Yeter ki bizler Ashabı Kiram gibi adam, Hz. Muhammed’in (sas) siyasi partisi gibi bir parti, Medine’deki ecdadımız olan Ensar ve Muhacirler gibi “Allah’ın razı olduğu Salih ve Saliha kullar..” olalım muhterem kardeşlerim?”

Vallahi tüm Müslümanları hassaten de İslam’ın gönüllü hamalı şu Davetçi gençleri, sırf Allah rızası için çok çok seviyorum..

“Ey Rabbim, bu makalemi okuyan, anlayan, benimseyen ve paylaşan tüm Müslümanlara, son nefeslerine kadar şahit, son nefeslerinde de şehit olmayı nasip eyle..”

Sevgi, saygı ve muhabbetlerimle kardeşlerim..

Bekir Yetginbal – 23 Temmuz 2022


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın