Din Nasihattir Hadisi Şerifinde Kastedilen Nedir?

Din Nasihattir Hadisi Şerifinde Kastedilen Nedir? 

Üstad Esad Mansur’a yöneltilen bir soru:

Benim “Din Nasihattir” hadisi hakkında bir sorum olacaktı.  

Bu hadiste Rasulullah (sav) “Din Nasihattir, dedi. Sahabeler kime ey Allah’ın Rasulü dediğinde O’ şöyle cevap verdi: Allaha, Rasulüne ve müminlere”

Benim burada anlamadığım, Allaha ve Rasulüne Nasihat nasıl edilebilir ki?

Düşündüğüm zaman anlamakta güçlük çekiyorum.

Ya kaçırdığım bir şey var ya da çok bozuk bir açıdan bakıyorum.

Allah ilminizi artırsın buradan maksat nedir?

Cevap:

قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

الدين النصيحة، قلنا لمن يا رسول الله؟ قال لله، ولكتابه، ولرسوله ولأئمة المسلمين وعامتهم” (البخاري ومسلم)

Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:

“Din Nasihattir, ey Rasulullah! Kime gösterilir? Dedik. Rasulullah (sav): Allah’a, Kitabına, Rasulüne, Müslümanların imamlarına (önderlerine, liderlerine) ve sair Müslümanlara gösterilir”. Dedi”. (Buharı ve Müslim)

Nasihat Arapça bir kelimedir.

Dilde bir şeyi halis kılmak; ondan olmayanları arındırmak ve onu halis hale getirmektir.

İhlas خَلُصَ“Halüsa” fiilinden türedi.

Bundan “Halis ve İhlas” kelimeleri türedi.

“Halis” ise; arındırılmış, saf, temiz ve öz manaları taşır.

Böylece İhlasın manası; sadakat, samimiyet ve fedakârlık göstermek, ihanet etmemek, ihmal etmemek ve ona büyük ilgi göstermektir.

İhlas halis ise, O şeyi senin canından, malından, çocuklarından ve sevdiğin her şeyden önce tutarsın ve gereğini yaparsın.

Ona kendini verirsin.

Ayrıca Nasihatin şeri ve örfi manaları da vardır; cümlenin siyakından ve hangi konuyla ilgili söylendiğine göre anlaşılır.

Allah’a Nasihatin manası ise,

Allah’a ihlas göstermek ve ona teslim olmaktır.

Ona ortak kılmaktan uzak durmak, vahdaniyetine inanmak ve emrine teslim olmaktır.

Allah’a halis ihlas göstermek ise, Onu her şeyin önünde tutmak, Onun uğrunda savaşmak, her şeyi feda etmek ve ölmeye hazır olmaktır.

Kitabına Nasihat ise;

Kur’an’a ihlas göstermektir, onu hakkıyla okumak, anlamak, anlatmak, okutmak, delil göstermek, uygulamak ve ona davet etmektir.

Bir kişi bunları yapmazsa Kur’an’a ihlas göstermiş olamaz.

Sırf ona inanmak, “güzel bir kılıfa sokup” rafa koymak ihlas değildir.

Böyle yapan kişilere şu ayet intibak eder:

وَقَالَ الرَّسُوۡلُ يٰرَبِّ اِنَّ قَوۡمِى اتَّخَذُوۡا هٰذَا الۡقُرۡاٰنَ مَهۡجُوۡرًا‏ (الفرقان 30)

“Rasul dedi ki; ey Rabbim! Kavmim bu Kur’an’ı terk edilmiş, ilgisiz hale getirdiler” (Furkan 30)

Kur’an’a ihlas gösteren kimse onun tersini yapmaz, ona muhalefet etmez.

Onu anlamadan ve düşünmeden güzel okumaya çalışmak ona ihlas olamaz.

Allah (cc) şöyle buyurdu:

اَفَلَا يَتَدَبَّرُوۡنَ الۡقُرۡاٰنَ اَمۡ عَلٰى قُلُوۡبٍ اَقۡفَالُهَا(محمد 24)

“Kur’an’ı düşünmüyorlar mı yoksa kalplerine kilit mi vuruldu” (Muhammed 24)

Kur’an’ı güzel okumaya çalışmak veya “onu öpmekle birlikte” onun içindeki emir ve nehiylerin “Tam tersini yapmak” Kur’an’a ihanettir.

Onun hükümlerinden yüz çevirip Laikliği ve Demokrasiyi uygulamak Kur’an’a en büyük ihaneti göstermektir.

Rasulüne Nasihat ise,

Ona ihlas göstermenin kendisine Allah’ın vahyettiğine inanmak ve teslim olmaktır.

Kur’an’ı ve Sünneti uygulamaktır ve bunların esaslarına dayalı bir Devlet kurmaya davet etmektir.

Rasulü örnek edinmektir.

Allah (cc) şöyle buyurdu:

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا

“And olsun ki, sizin için, Allah’ın (rızasını) ve ahireti isteyenler ve Allah’ı çokça anmaya çalışanlar için Allah’ın Rasulünde güzel bir örnek vardır”. (Ahzap 21)

Allah’a, Resulüne ve Kitabına Nasihat göstermeyenler, yani; ihlas ve sadakat göstermeyenler münafıklardır.

Bunlar emir ve nehiylere uymuyorlar, aynı anda iman ettiklerini iddia ediyorlar.

Allah onları ifşa ederek şöyle buyurdu:

اَلَمۡ تَرَ اِلَى الَّذِيۡنَ يَزۡعُمُوۡنَ اَنَّهُمۡ اٰمَنُوۡا بِمَاۤ اُنۡزِلَ اِلَيۡكَ وَمَاۤ اُنۡزِلَ مِنۡ قَبۡلِكَ يُرِيۡدُوۡنَ اَنۡ يَّتَحَاكَمُوۡۤا اِلَى الطَّاغُوۡتِ وَقَدۡ اُمِرُوۡۤا اَنۡ يَّكۡفُرُوۡا بِهٖ ؕ وَيُرِيۡدُ الشَّيۡـطٰنُ اَنۡ يُّضِلَّهُمۡ ضَلٰلًاۢ بَعِيۡدًا‏ وَاِذَا قِيۡلَ لَهُمۡ تَعَالَوۡا اِلٰى مَاۤ اَنۡزَلَ اللّٰهُ وَاِلَى الرَّسُوۡلِ رَاَيۡتَ الۡمُنٰفِقِيۡنَ يَصُدُّوۡنَ عَنۡكَ صُدُوۡدًا

“Sana indirilene ve daha önce indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmedin mi? Tağuta (insanların çıkarttıkları kanunlara) muhakeme olunmak istiyorlar! Oysa bunu inkar etmekle emredildiler. İşte şeytan onları derin sapıklığa düşürmek istiyor. (Muhakeme olunmak için) Onlara: Allah’ın indirdiğine (Kitab’a) ve Rasul’e gelin denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün”. (Nisa 60-61)

Müslümanların imamlarına (önderlerine ve liderlerine) Nasihat ise

Onlara samimiyet ve sadakat göstermektir. Allah’a ve Rasulüne itaat ettikçe onlara itaat etmektir, emirlerini yerine getirmektir.

Allah’a ve Rasulüne isyan ederlerse, Kur’an’a ve Sünnete isyan ederlerse onlara karşı gelmiş olurlar.

Onları bu isyandan caydırmak, onlara hakkı ve doğru yolu göstermek, marufu emretmek ve münkerden nehy etmektir.

Allah (cc) şöyle buyurdu:

يٰۤـاَيُّهَا الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡۤا اَطِيۡـعُوا اللّٰهَ وَاَطِيۡـعُوا الرَّسُوۡلَ وَاُولِى الۡاَمۡرِ مِنۡكُمۡۚ فَاِنۡ تَنَازَعۡتُمۡ فِىۡ شَىۡءٍ فَرُدُّوۡهُ اِلَى اللّٰهِ وَالرَّسُوۡلِ اِنۡ كُنۡـتُمۡ تُؤۡمِنُوۡنَ بِاللّٰهِ وَالۡيَـوۡمِ الۡاٰخِرِ ؕ ذٰ لِكَ خَيۡرٌ وَّاَحۡسَنُ تَاۡوِيۡلًا

“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Rasulüne ve sizden olan ulul emre itaat edin. Eğer Allah’a ve Ahirete iman ediyorsanız bir hususta çekiştiğiniz zaman Allah’a (Kur’an’a) ve Rasulüne (Sünnetine) götürün. Hayırlı ve doğru olan budur.” (Nisa 59)

Bunun akabinde yukarıda gösterdiğimiz ayetler geldi.

Eğer yöneticiler Allah’ın Kitabına ve Rasulünün sünnetine göre Devleti yönetmiyorlarsa münafıklardan sayılırlar.

Yöneticiye en büyük sadakat ve samimiyet, Ona körü körüne uymak, her yaptığı icraatı tevil etmek ve onlara bahane uydurmak değil BİLAKİS onlara hakkı ve doğru yolu göstermek, zalimlikten alıkoymak ve hakka getirmektir.

Bu şekilde onları cehennemden kurtarmış olursun.

Ama böylece onları terk etmek onlar için yardım değil onlara cehennem yolunu göstermektir.

Ona tabi olanlar onunla birlikte olurlar.

Sair Müslümanlara Nasihat göstermek, onlara samimiyet ve ihlası da göstermek, hakkı ve doğru yolu göstermek, marufu göstermek ve onları münkerden nehy etmektir.

Allah-u Teala müminlerin birbirlerine ihlasları ve sadakatlerini şöyle vasıflandırdı:

وَالۡمُؤۡمِنُوۡنَ وَالۡمُؤۡمِنٰتُ بَعۡضُهُمۡ اَوۡلِيَآءُ بَعۡضٍۘ يَاۡمُرُوۡنَ بِالۡمَعۡرُوۡفِ وَيَنۡهَوۡنَ عَنِ الۡمُنۡكَرِ وَيُقِيۡمُوۡنَ الصَّلٰوةَ وَيُؤۡتُوۡنَ الزَّكٰوةَ وَيُطِيۡعُوۡنَ اللّٰهَ وَرَسُوۡلَهٗؕ اُولٰۤٮِٕكَ سَيَرۡحَمُهُمُ اللّٰهُؕ اِنَّ اللّٰهَ عَزِيۡزٌ حَكِيۡمٌ‏ ﴿التوبة۷۱

“Erkek müminler ve kadın müminler birbirlerinin dostudur, yardımcısıdır, marufu emrederler ve münkeri nehyederler, namazı kılarlar ve zekatı verirler, Allaha ve RAsulüne itaat ederler. İşte Allah bunlara kendi merhameti ve yardımını gösterecektir. Şüphesiz ki Allah izzet ve hikmet sahibidir.”  (Tevbe 71)

Allah (cc) Peygamber Nuh (as)’ın diliyle şöyle buyurdu:

فَتَوَلّٰى عَنۡهُمۡ وَقَالَ يٰقَوۡمِ لَقَدۡ اَبۡلَغۡتُكُمۡ رِسَالَةَ رَبِّىۡ وَنَصَحۡتُ لَـكُمۡ وَلٰـكِنۡ لَّا تُحِبُّوۡنَ النّٰصِحِيۡنَ

“(azap gelince kavminden) Onlardan uzaklaşıp şöyle dedi: ey kavmim Rabbimin risaletini size tebliğ ettim, size nasihat ettim, fakat siz nasihat edenleri sevmiyorsunuz” (Araf 79)

Nuh (as) kavmine 950 sene tebliğ etti, Nasihat etti, hakkı ve doğruyu söyleyerek ihlas ve sadakat gösterdi.

Bu onları hem dünya azabından hem ahiret azabından kurtarmak içindir.

Biz bu gün yöneticiler ve Müslümanlara Nasihat ettiğimiz zaman, hakkı ve doğruyu söyleyerek ihlas ve sadakat gösteriyoruz; onları hem dünya azabından hem ahiret azabından kurtarmak istiyoruz.

E.M.

 


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın