Bu Yazıyı Okuduktan Sonra Artık “Ben Hasta Değilim..” Diyeceksin

Bu Yazıyı Okuduktan Sonra Artık “Ben Hasta Değilim..” Diyeceksin

YASİNCE YAŞAMLAR

Yazan Ramazan Kayan

Geçen hafta İnsan ve Değer Hareketi’nin organize ettiği bir program vesilesi ile Adana’da idim. 

Program öncesi hasta bir kardeşimizi ziyaret ettik… Yasin Asma… 

Yıllar önce tanıştığımız ancak yıllardır görüşemediğimiz bir dost… Mesajla beni evine davet etmeseydi belki ziyaretimiz gerçekleşmeyecekti…

Eve gittiğimizde yatakta sanki bir et külçesi karşımızdaydı… ALS hastası Yasin kardeşim 10 yıldır yatağa bağlı bir yaşamın sınavını veriyordu…

Birçok ALS hastası teşhisten bir kaç ay sonra vefat ederken, o gücünü ve metanetimi koruyarak “Allah var gam yok” diyerek hayata tutunuyordu… 

Hastalık onun beden sağlığını bitirse de ruhunu bilemişti… 

O, hastalığın insandan aldıklarına değil, kattıklarına odaklanmış böylece olgunlaşmıştı…

Hastalıkla birlikte kısa bir süreç içerisinde bütün hareket kabiliyetini kaybetmiş… 

Artık konuşamıyor… Sükûtun altın olduğunda karar kılmış… 

Konuşup da ne yapacağım illa ki yanılacağım, bu yüzden konuşamamam hakkımda hayırlı olabilir… 

Yemek yiyemiyor göbek deliğinden mama ile besleniyor…

Uyuyamıyor… Tam kırk yıl uyudum bana yeter, diyor… 

Ağlayamıyor… Ağladığında gözyaşları yakıcı olduğundan ağlamaya son vermek zorunda kalıyor… 

Yeterli solunumu sağlamak zor olduğundan sürekli solunum cihazına bağlı kalıyor… 

Nefes alabilmesi için boğazından bir delik açılmış… 

Gözlerini oynatabildiğinde, bilincini kaybetmediğine şükrediyor… 

Ne çırpınacak bir güce, ne de imdat diyebilecek bir sese sahip.. 

Sadece gözleri konuşuyor, gönlü coşuyor… Ziyaretçilerini ışıldayan gözleri ile karşılıyor…

Ben hüzünle yüzüne bakarken, o gözleri ile “La tahzen/ Üzülme, Allah bizimle beraberdir’’ diyordu…

Acıyarak girdiğim evde, acınası halimizi fark ettim…

Tenine konan sineği kovmaktan aciz olan bu insan, azmin, onurun ve umudun doruklarında geziniyordu…

Toplumda yaygın “acıma” duygusuna, varlığıyla itiraz ediyordu… 

Kaslarının hareketsizliği içinde ruhuyla var olmanın temrinini yapıyor Yasin… 

Kalıbının çaresiz görüntüsü içinde, kalbini hayata özne yapmanın onurunu tablolaştırıyor…

Yaşamın et, kan, hücre, kas, adele işi değil yürek, idrak ve iman işi olduğunu gösteriyor… 

Hayatta olmanın hakkını verdiğini sanan bizlere özel dersler veriyor bu mümin… 

“Her şeye rağmen” lerle başlayan “azmin zaferi”ni görüyoruz onda…

Hastalığı metanetle karşılayan; sabrı azık, tevekkülü yastık, teslimiyeti dayanak bilen bu yürek, bizler için gerçek zenginliği işaret ediyor…

Işıl ışıl gözleri, kıpır kıpır kalbi ile bize hayat dersleri sunuyor…

Onun hayat dolu halini gördükten sonra kendi halime bakıp utanıyorum… 

Ne de çok nimetlere sahipmişiz… 

Şimdi tüm şikâyetlerimi geri çekmek durumundayım, şükretmem gereken o kadar çok imkânım var ki hangi birini sayayım…

Yasin Asma’yı ziyaretten sonra diz ağrılarım geçti… 

Adana’da bir ilham kaynağı buldum…

Mazeretlerim tuz-buz oldu… Yasin kardeşim üzerinden bize sunulan ibretler, hikmetler, işaretler ve ihtarlar…

Tükenmişlik sendromuna tutulmuş tembel Müslümanlara sanki bir tokat, Yasin Asma…

Ondan aldığım ilhamla yazıyorum… 

İrfan, ihlas, ihsan yüklü bir yürekten, yüreğime akan feyzi paylaşmaya çalışıyorum… 

Bir asil ve aziz özne olarak bizi selamlıyor, silkeliyor ve sarsıyor…

Alışılmamış bir hayat onunkisi… Her yeni günü ödünç bilme bilinciyle güne başlıyor… 

Sanki acılar onu güçlü kılıyor… “Bu hastalık benim öğretmenim” diyor.

Az kalsın unutuyordum… ESAS SARSIZI OLAN neydi, biliyor musunuz?

Özel donanımlı bir göz bilgisayarı ile alnına yapıştırılmış küçük bir CİP ile, göz, kaş ve kirpik hareketleri ile yattığı yatağında yazılar yazıyor… 

Mesaj gönderiyor… Şiirlerini paylaşıyor… Hatta bir şiir kitabı bulunuyor… 

Kendi durumu ile yazdığı bir makale sekiz dile çevrilmiş durumda…

Sosyal medyada aktif, memleket meselelerine duyarlı… 

Kalem ve klavyenin işlevsiz kaldığı yerde sadece bir çift göz ve iman yüklü bir yürek müthiş bir sorumluluk bilinci ile yazı eylemini sürdürüyor… 

Aynı zamanda grafik çalışmaları ile ekmeğini kazanıyor…

“Benim adım imtihan..” diyor, bilimsel dille ALS’yim. Kendisi ile toplum ile, evren ile, ölüm ile ve en önemlisi de Allah ile barışık…

Onun farklı yaşam fantezileri yok, hayatı; ömür boyu itikaf edinmiş…

Hayatta en büyük özlemi, SECDE…

Bundan böyle surelerden tercihim Yasin… Suret ve siret olarak ta tercihim Yasin Asma.

Ve ona bakım ve hizmette asla kusur etmeyen muhterem ailesini, kemali ihtiramla selamlıyorum…

Şu kasvet ve kahır günlerinde böylesi kerim ve kemal ehli kullara ne kadar da muhtacız değil mi?

Yasince yaşamlar, yarınlarımızın güvencesidir…

Şimdi sizinle, YASİN ASMA kardeşimin muhteşem bir makalesini paylaşmak istiyorum… 11 Kasım 2022

– – – – –

KİM MİLYONER OLMAK İSTER? GERÇEK ZENGİNLİK

Yazan YASİN ASMA

Rahat nefes alabildiği ve hiç bir sağlık sorunun olmadığı halde, sahip olduğu “GERÇEK ZENGİNLİĞİN” farkında ol(a)mayıp, hayattan abartılı bir şekilde şikâyetçi olanlara eyvahlar olsun.

“Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir.

Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de,

dün sanki hiçbir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için Biz ayetleri böyle birer birer açıklarız.” (Yunus Suresi 24)

Atalarımız şöyle demiştir: “Kaybetmeden kıymet bilinmez”

Ayrıca Peygamber Efendimiz(as) şöyle buyurmuştur:

“Beş şey gelmeden evvel şu beş şeyi ganimet bilip değerlendir:

İHTİYARLIK GELİP ÇATMADAN EVVEL GENÇLİĞİN, HASTALIKTAN EVVEL SIHHATİN, FAKİR DÜŞMEDEN EVVEL VARLIKLI OLMANIN, MEŞGULİYETTEN EVVEL BOŞ ZAMANIN VE ÖLÜM GELMEDEN EVVEL HAYATIN KIYMETİNİ BİL VE BUNLARIN HAKKINI VER!” (Hâkim, Müstedrek)

Adana da az veya çok İslami hassasiyete sahip hemen herkesin tanıdığı bir arkadaşım bir gün beni ofisimde ziyaret ettiği sırada, içinde bulunmuş olduğu ekonomik sıkıntısını dile getirirken şöyle bir ifade kullandı

“İçinde bulunduğum bu maddi sorunlardan dolayı BÖBREĞİMİ SATACAĞIM..” “Bu konuda ne diyorsun” dedi

Benim de kendisine verdiğim cevap şu oldu;

“SEN SANA AİT OLAN BİR ŞEYİ SATABİLİRSİN. AMA SANA AİT OLMAYAN BİR ŞEYİ ASLA SATAMAZSIN”.

Neredeyse hayatının tamamını iki yakasını bir araya getirmekle uğraşan bu kardeşin kendisine verilen “GERÇEK ZENGİNLİĞİN” farkında olmayıp, bir anlık gaflet ile bu sözü söylediğine inanıyorum.

Bu girişten sonra siz değerli arkadaşlarım ve bu sitenin müdavimleri ile benim sağlık durumum ve hastalığımın seyri ile ilgili son durumu paylaşacağım ve BENİM DURUMUMDAN BİR DERS ve BİR İBRET ALIP HAYATA DAHA POZİTİF BİR GÖZLE BAKMANIZI SAĞLAMAYA ÇALIŞACAĞIM İNŞAALLAH.

Çünkü Rabbim Allah azze ve celle tarafından, bende “Sizin için ders ve ibret alacağınız AYETLER olduğuna” inanıyorum.

Sizin; bana bakarak hayata “daha pozitif ve daha müspet bir bakış açısı ile daha güzel, sorumlu ve nimetlerin kadri  kıymetini bilen bir yaşam” süreceğinize inanıyorum.

Bu fakir kardeşiniz, şu anda okumakta olduğunuz bu yazıyı, çok zor şartlarda 1 kelimeyi anlaşılana kadar defalarca tekrarlamak sureti ile

bu da yeterli olmayınca, karşıma geçip benim için özel olarak hazırlanan harf tablosundan tek tek harfleri göstererek, kelimeyi böylece adeta kan ter içinde kalarak tamamlaya biliyor..

Bu harf tablosunu şu anda çok yoğun olarak kullanmasam da ileride inşaAllah sadece bu tablo sayesinde sizlerle iletişim kurup derdimi anlatabileceğim.

Bu fakir, 5 yıldır dünyada tedavisi olmayan, çaresi henüz bulunamayan ALS ve MOTOR NÖRON olarak da bilinen illet bir hastalık ile mücadele ediyor.

Hastalığımın son durumu ise şu şekildedir.

EL ve AYAKLARIMI hiç bir şekilde KULLANAMIYORUM.

Hatta kullanmak bir yana üzerime konan sineği kovmaktan aciz bir vaziyette hareket kabiliyetimi tamamen yitirmiş durumdayım.

Bu fakir; NEFES ALIP VEREMİYOR. Bunu solunum cihazı ile boğazıma açılmış olan delik aracılığıyla suni olarak sağlamaktayım.

Bu fakir; YEMEK YİYEMİYOR

Göbeğimin hemen altında açılmış olan PEG deliği sayesinde şırınga (enjektör) ile mama vererek besleniyorum.

Beslenmeme engel olan şey; dilimdeki ve yutak kısmındaki kasların erimesi ve bundan dolayı yemek yeme eylemini yapamıyorum.

Bu fakir; KONUŞAMIYOR.

Şu anda bazı kelimelerin anlaşılabilmesi için çok çaba sarf ediyorum ve olağanüstü bir efor harcıyorum.

Buna neden olan şey ise diyafram yetersizliği ve dilimdeki kasların erimesi sorunudur.

Bu fakir; KOKU ALAMIYOR.

Buna neden olan şey; anlayabildiğimiz kadarıyla kendim nefes alıp veremediğim için kullandığım solunum cihazından dolayı koku alma yeteneğini kaybetmiş durumdayım.

Bu fakir; AĞLAYAMIYOR.

Ağladığım sırada, GÖZYAŞLARIMIN ACI ve YAKICI olması nedeniyle ve diyafram olmadığı için ağlama sırasında yeterli solunumu sağlamak da çok çok zor olduğu için, kısıtlı da olsa ağlayınca cihaz sürekli uyarı veriyor.

Bu nedenle ağlamaya gözyaşımın çok yakıcı olmasından dolayı son vermek zorunda kalıyorum.

Bu fakir; hiç GÜLEMİYOR.

Ağız içindeki kasların erimiş olmasından ve yeterli diyafram olmayışından ve de çenemin kaymış olmasından dolayı gülme eylemini gerçekleştiremiyorum.

Sevincimi yüzüme yansıtamıyor sadece tebessüm ediyorum.

Bu fakir; UYUYAMIYOR

Boğazımın yeni delindiği günlerde, yoğun bakımda yatarken bir gün Prof. Dr. Şebnem hocam eşime “uzun bir zaman geceleri uyuyamayacak” diye söylemişti.

Bunda, bu hastalığın bizzat kendi etkisi ile psikolojik durumun da etkisinin olduğunu söylemek mümkündür.

Ayrıca her gece, “Cennetim” olan ANNEM ile birlikte sabaha kadar uyu(ya)madan türlü zorluklar içinde sabahlıyoruz.

Ve her sabah sabahlayabildiğimiz için RABBİMİZE ÇOK ÇOK HAMD EDİYORUZ.

Çünkü gece içerisinde, acil durumlar için çocuklarımı kaldırıp, birtakım müdahaleler yaptıktan sonra kısmen rahatlayıp, geceye kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Bulunmaz ve tarif edilemez bir nimet olan uykuyu uyuyabilmek için doktorların bana verdiği ilaçları siz sevgili dostlarım bir doz alsa, sanırım 3 gün kendine gelemez.

Fakat ne yazık ki, bu ilaçları aldığım halde 1 saat bile uyuyamıyorum. Umarım uykunun ne kadar önemli bir nimet olduğunun şuurundasınızdır.

SADECE BİR GECE UYUYABİLMEK İÇİN NELERİ Mİ VERMEZDİM Kİ.?

Bu fakirin; AĞZI AKIYOR

Ağız içindeki tükürük kasları eridiğinden ağız içinden ve burundan gelen akıntılara engel olunamamaktadır.

Bu fakir; OTURAMIYOR

Vücuttaki kaslar eridiğinden ve uzun süreli oturuşlarda kalça kemiğinin baskısından dolayı ciddi sıkıntılar oluşmaktadır. Bundan dolayı sık sık pozisyon değiştirmek durumunda kalıyoruz.

Bu fakir; BOYNUNU TUTAMIYOR

Vücudun tamamında olduğu gibi, boyun kısmımının da dik durmasını sağlayan kasların erimesinden dolayı hastalığın ileri derecedeki aşamasını gösteren boyun düşmesi oldukça ciddi sıkıntılar oluşturuyor.

Tüm bu sıkıntıları alt alta, üst üste, yan yana koyduğumuzda öyle bir manzara çıkıyor ki, o manzarayı şu şekilde ifade etmek istiyorum:

NE ENGELLİSİ KARDEŞİM, BİZ ENGELLİ YA DA (arızalı bir ifade ile) ÖZÜRLÜ DEĞİLİZ KARDEŞİM, BEN ve BENİM GİBİ ALS HASTALARI HASBELKADER YAŞAYAN ÖLÜLERİZ” be kardeşim…

Umarım ki; bu fakirin derdini ve sıkıntılarını okuduktan sonra sahip olduğunuz “GERÇEK ZENGİNLİĞİN” farkına vararak bu zenginliğin şükrünü eda etme noktasında çok iyi bir hisse almışsınızdır.

Şayet bu zenginliğin farkına var(a)mayarak; ufak tefek maddi veya manevi sıkıntılardan dolayı hayatı yaşanmaz bir hale getirip, bu durumu bir de “çevresine yansıtan bir insan” iseniz size seslenmek istiyorum:

İÇİNİZDE; yukarıda saymış olduğum ve “hayatımı adeta bir çileye çeviren tüm bu sağlık sorunlarımı” para karşılığında bana verecek olan bir kişi var mı?

Ve yine soruyorum “KİM MİLYONER OLMAK İSTER?”

Tüm bu yazdıklarımı; 1001 kişi okusa, 101 kişi anlamaya çalışsa, 11 kişi anlayıp, 1 kişi de bana “bir hayır duasında bulunsa” inanın çok çok bahtiyar olacağım..

En kalbi selam ve muhabbetlerimle.

– – – – – –

HAZİN BİR VEDA; YASİN ASMA

Yazan Ramazan Kayan

Geçen haftaki köşe yazıma, sabır abidesi güzel dost Yasin Asma’yı konuk, daha doğrusu konu etmiştim.

Sevk-i ilahi ile evinde ziyaret ettiğim bu güzide kardeşimin her anı ibret ve hikmet yüklü yaşamından size bazı kesitler sunmuştum.

Ne hazindir ki, bu ziyaretimizden tam bir hafta sonra emr-i hak vaki oldu…

O güzel dost, 12 Kasım 2022 günü Rahmet-i Rahman’a yolcu oldu, Dar’ul Beka’ya hicret etti.

Rabbi rahiminden kendisi için af ve mağfiret, kederli ailesi ve dostlarına sabr-ı cemil diliyorum. 18 Kasım 2022


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın