Borsa ve Bankacılıktan Kaynaklanan Sorunlar ve İslami Çözüm

Borsa ve Bankacılıktan Kaynaklanan Sorunlar ve İslami Çözüm

Yazan M. Hanefi yağmur

Günümüz dünya ekonomileri için en temel yapılardan ikisi banka ve borsa sistemidir. Öncelikli olarak banka ve borsa sisteminin ortaya çıkışını ve işlevlerini ortaya koymak suretiyle konumuza başlamak istiyorum.

BANKA

Tarihi süreç içerisinde banka sisteminin ortaya çıkışı ile ilgili olarak her ne kadar çok eski zamanlara kadar uzanan bir zaman diliminden bahsediliyorsa da banka sisteminin belirgin bir şekilde ortaya çıkması 1700’ lü yılların Avrupa’sında olmuştur.

“Modern anlamda ilk banka 1609’da Hollanda’da Amsterdam Bankası adıyla kurulmuştur. 1637’de Venedik’te, Venedik Bankası kurulmuştur. 1640’ta İngiltere’de kralın tüccarların Londra Kulesi’nde saklanan altın külçelerine el koyması, tüccarların devlete olan güvenini sarsmış ve tüccarlar bundan böyle altınlarını adlarına ‘Goldsmith’ denilen tüccarlara vermeye bunun karşılığında şahadetname almaya başlamışlardır. Bir süre sonra Goldsmithler kasalarındaki altınların âtıl durduğunu görerek bunlara dayalı olarak borç isteyenlere ‘Goldsmithnots’ denilen kendi senetlerini vermeye başlamışlardır. İşte bu senetlerin zamanla piyasadaki alışverişlerde dolaşır olması ilk BANKNOT SİSTEMİNİ oluşturmuştur.” (1)

Bu ifadelere göre modern anlamda BANKACILIK SİSTEMİ ilk ortaya çıktığı dönemlerde bir taraftan kasalarında bulunan altınlar karşılığında borç isteyenlere şahadetnameler verirlerken aynı zamanda da piyasaya para temini sağlıyorlardı.

“İlk dönem modern bankalar, MERKEZ BANKALARININ emisyon yetkisi ile ortaya çıkmıştır. Bu bankalar kendi tesis ettikleri güven karşılığından tasarruf sahiplerinin neztlerinde bulunan varlıkları karşılığında itibari değeri olan belgeler düzenlemişlerdir. Bu belgelere BANKNOT ismi verilmiştir. Böylece bildiğimiz BANKNOT SİSTEMİ bankalar tarafından ilk defa topladıkları fonlar karşılığından düzenlenerek uygulanmıştır.” (2)

Yani başlangıcı itibariyle piyasada kullanılmakta olan paralar merkez bankaları aracılığıyla basılmayıp özel bankalar tarafından çıkartılıyordu.

“Bankalar günlük yaşamımızın bir parçası hâline gelen ve ekonomi içinde önemli rol oynayan aktörlerdir. ABD gibi gelişmiş bir ekonomide 25 bin civarında banka vardır. Japonya ve Almanya’da 4000 civarı banka bulunmaktadır. Ülkemizde 45 banka bulunmasına rağmen bankacılık ekonomimizin tümüne işlemiştir.” (3)

BANKA, “Fon fazlası olan ekonomik birimlerden fon açığı olan ekonomik birimlere fon transferine aracılık eden ve amaçları kâr maksimizasyonu olan ticari işletmeler..” olarak tarif edilmektedir.

Günümüz modern bankacılığında ise bankalar özellikle fon transferlerini kasalarında “Fiilî olarak var olan para miktarının” birkaç katı üzerinden gerçekleştirirler.

Örneğin herhangi bir bankanın gün itibariyle kasasında “bir milyon lira” parası varsa buna karşılık olarak, MERKEZ BANKALARI tarafından belirlenen oranlar çerçevesinde “Beş, altı, sekiz, on, on beş milyon” gibi rakamlara varan seviyelerde kredi kullandırma imkânlarına sahip olmaktadırlar.

Bir başka ifade ile bir banka kendilerinden borç para isteyen kimselere kredi verirlerken bu parayı kasalarında bulunan net rakamlar üzerinden gerçekleştirmezler.

Tam tersine bankacılık sisteminde “kaydi para” veya “Banka Parası” olarak bilinen sistem gereğince bankalar, sahip oldukları “Fiilî rakamın” katları oranında para kullandırabilirler.

Örneğin 2008 yılında Amerika’da çöken Lehman Brothers Bankası’nın 1/50 oranında “kaydi para” kullandığı tespit edilmiştir. Yani kasasında örneğin bir milyon dolar var iken buna karşılık elli milyon dolar kredi kullandırmıştır.

Günümüz modern bankacılık sistemi yürütmekte olduğu faaliyetlerle bir taraftan “kaydi para” şeklinde “hayali bir para” kullanma fonksiyonunu ifa ettiği gibi diğer taraftan da banka kartları, fatura ödemeleri, her çeşidi ile banka kredileri gibi araçlarla ekonomide var olan paranın büyük bir kısmını da ellerinde bulunduruyorlar ve piyasada dolaşımda bulunan paralar, farklı şekillerde tekrar bankaların kasalarına intikal ediyor.

Buna göre bankalar en belirgin özellikleriyle:

a- Fon kullanma ihtiyacı olan kimselere faizli olarak para temin ederler.

b- Tedavülde bulunan paranın büyük bir kısmını ellerinde toplarlar.

BORSA

Belirli kural ve yönetmelikler çerçevesinde ve belirli bir yerleşim yerinde menkul kıymetlerin alım ve satımını yapmak amacıyla alıcı ve satıcı tarafların buluştuğu mekânlara Menkul Kıymet Borsası adı verilmektedir. (4)

Borsa deyince ilk önce akla “Hisse senetlerinin alım satımlarının yapıldığı piyasa” geliyor olsa da altın, demir-çelik, bakır, petrol, canlı hayvan borsası gibi mal alım satımlarının yapıldığı “yerel ve küresel nitelikli borsalar” da bulunmaktadır.

Ancak burada bizim ele almak istediğimiz konu “BORSA” kavramıyla hemen hemen herkesin aklına ilk gelen şey “Menkul Kıymetler Borsası” dır.

Gerçekte borsaların kuruluş sebepleri de bankaların “kaydi para” oluşturma sebepleri gibidir.

Bir başka ifade ile BORSA, fon ihtiyacı olan işletmelerin şirketlerine ait hisse senetlerinin bir kısmını satmak suretiyle “fon açıklarını” kapatma esasına dayanır.

“Menkul kıymet borsalarının ekonomik açıdan birçok işlevi bulunmaktadır. En önemli işlevlerinden birisi ekonominin kaynak dağılımı sorunu çözümüne yardımcı olmasıdır. Ekonomideki tasarrufların en verimli yatırım alanlarına kaydırılması suretiyle bütçe açığını borçlanma yolu ile kapatmak isteyen devletin, borçlanma ihtiyacı olan veya sermayesine ortak olacak yeni kişi ve kurumlar arayan şirketlerin, bunun karşısında bir şirkete ortak olmak isteyecek kişi ve kurumların, devlete veya özel sektöre borç vererek nema elde etmek isteyenlerin veya vadeli işlemler yaparak birtakım risklerden korunma amacı güden ya da tamamen spekülatif amaçlı gelir elde etmek isteyen kişilerin karşılaşacakları yer menkul kıymet borsalarıdır.” (5)

Yukarıda yer alan açıklamada borsaların ekonomiye önemli katkıda bulundukları, şirketlerin “fon ihtiyaçlarının” banka kredilerine ihtiyaç duymadan, kendi varlıklarının bir kısmını satışa arz etmek suretiyle temin ettikleri, böylelikle de “borçlanma ve buna bağlı risklerden” kurtuldukları varsayılmaktadır.

Günümüz dünyası borsalarına ve borsa işlemlerine baktığımızda ise bu işlemlerin oldukça karmaşık bir sistem içerisinde yürütülmekte olduğu, “Borsada işlem gören firmaların hisse senetlerine ait değerlerin” gerçek değerlerini yansıtmadığı, “büyük balığın hep küçük balığı yediği” bir oyun alanı hâline gelmiştir.

Teknolojik imkânların, bilgisayar, internet ve iletişim imkânlarının akıl almaz boyutlara ulaştığı günümüzde dahi “borsalarda çöküşler” yaşanıyorsa, hangi şirketin ne zaman çökeceği bilinemiyorsa, ekonomi bıçak sırtında yürüyorsa, borsa sistemi yukarıda ifade edildiği gibi genel ekonomiye ve hisse senetlerinin alımını yapan “bir kısım alıcıların lehine” olmaktan ziyade, Borsada büyük oynayan, mekanizmayı kendi lehine kullanan “birtakım kişi veya şirketlerin lehine” fayda sağlamaktadır.

Zaman zaman yaşanan “borsa krizleri” nedeniyle ülke ekonomilerinde yaşanan sıkıntılar dikkate alındığında ise borsaların zannedildiği gibi “ekonomiye katkı sağlayan kurumlar” olmaktan ziyade bilakis “ekonomiye zarar veren kurumlar” olduğu görülmektedir.

Gerçekte ise “hem banka hem de borsa sistemi” sermayenin belli çevrelerin ellerinde toplanmasına “aracılık eden” mekanizmalardır.

Dolayısıyla çalışma sistematiği itibariyle “bankacılık sektörü ile borsa” adeta birbirlerinin tamamlayıcılarıdır. Hem “banka sisteminde” hem de “menkul kıymetler borsasında” tüm işlemler “para üzerinde” yürütülmektedir.

Her iki sistem de genel anlamda ekonominin bütününe “ciddi anlamda katkı sağlamak, ekonomiyi geliştirip canlandırmak” yerine sınırlı sayıdaki çevrelerin ve kişilerin kazançlarını kat kat artırmaktadır.

Oxfam Direktörü Winni Byanyima 26 milyarderin servetinin dünyanın fakir yarısından fazla olduğunu söyledi. Oxfam‘ın yaptığı araştırmaya göre 2018 yılında milyarderlerin serveti yüzde 12 oranında ya da günde 2,5 milyar dolar artmış. Dünya nüfusunun fakir yarısı ise günde 500 milyon dolar daha fakirleşmiş ve zaten sınırlı olan maddi varlığı yüzde 11 oranında erimiş.” (6)

“Zenginlerle fakirler arasındaki gelir eşitsizliğinin artarak devam ettiğini belirten Oxfam, 2016 yılında dünyanın yüzde 1‘ lik nüfusuna denk gelen 70 milyon kişinin dünyanın geri kalan % 99’undan (yaklaşık 7 milyar insan) daha fazla servete sahip olacağını açıkladı.  Oxfam‘ın raporuna göre 62 süper zenginin toplam serveti, dünyanın nüfusunun en fakir olan yarısından daha fazla olduğu belirtildi. Bir yıl önce, dünya nüfusunun en fakir olan yarısının serveti, 80 süper zenginin servetine denk geliyordu.” (7)

Bu konu ile ilgili olarak var olan bilgiler detaylı olarak ortaya konulduğu zaman, kişilerin sahip oldukları bu servetlerin büyük bir kısmının “bankacılık ve borsa sistemi üzerinden” elde edildiği görülür.

Örneğin DW Türkçe’de yer alan yukarıda belirttiğimiz alıntıdaki habere göre “Dünyaca ünlü e-ticaret sitesi Amazon’un kurucusu Jeff Bezos, New York borsasının açılmasıyla birlikte servetini katlayarak” ilk sıraya yerleşiyor.

Günümüz dünya ekonomilerini özellikle de Amerikan ekonomisini “Borsa açısından” ele aldığımızda “en büyük spekülatif faaliyetlerin” buralarda dönüp dolaştığını, borsa sistemi üzerinden nice “insanların servetlerinin çalınıp bir kısım şirketlerin zengin olmaları için transfer edildiğine..” şahit olmaktayız.

2008 yılında zirveye ulaşan son kriz birçok şekilde isimlendirilmiş olup bunların en belirgin olanı ‘Ekonomik Çöküştür’. Çöküş kavramı zararın çok kısa bir zaman içinde 15 trilyon dolardan fazla olduğunu gösterir. Nitekim Dow Jones günlük zararın 500 milyar dolar olduğunu ifade etmiştir. New York Menkul Kıymetler Borsası yönetim kurulu eski başkanı John Phelan, faktörlerin bir araya gelmesi nedeniyle yakın bir çöküş çağrısı yaparak şöyle dedi: ‘Uzun yükselişin ardından piyasanın dönüşümü kaçınılmazdır. Artan faiz oranları, gelecekteki enflasyon ve çevrimiçi ticaretin etkisi ile ilgili endişeleri artırdı.’ Bear Stearns Bankası değerinin % 90’ından fazlasını kaybetti ve 16,7 milyar dolardan 1,7 milyar dolara düştü. Lehman Brothers değerinin % 93’ünden fazlasını kaybetti ve iflasla sona erdi. Washington Mutual Bank, J.P. Morgan tarafından satın alınmadan önce değerinin % 60’ından fazlasını kaybetti. İçinde diğer bankaların ve büyük şirketlerin ve otomobil fabrikalarının da yer aldığı liste uzayıp gidiyor. Lehman Brothers Bankası çöktüğünde İngiliz Guardian gazetesi şunu yazdı: ‘Kapitalist sistemde temel bir çatlak ortaya çıktı.” (8)

Borsada işlem gören şirketlerin hisse değerleri ile ilgili olarak, dünyanın en büyük ekonomisi olan Amerikan borsalarından da dünyanın diğer borsalarından da oldukça çok sayıda örnek vermek mümkündür.

Örneğin I. Dünya Savaşı esnasında -Fransa Savaşı sırasında- borsada müthiş bir hareketlenme olmuş ve borsaya oynayan halk “İngilizlerin bu savaşı kazanacağını düşünerek” girişimlerini arttırmışlardır.

Bunu fırsat bilen Rothschild ailesi “İngilizlerin savaşı kazandığı” iddiasını ortaya atarak “İngiliz halkının her şeyini borsaya oynamasını” sağlamıştır.

Ancak generaller ve ordudan geriye kalanlar İngiltere’ye döndüğünde gerçekler ortaya çıkmış ve İngiltere’nin savaşta kaybettiği ortaya çıkmıştır.

Kısacası “Menkul Kıymetler Borsası” tabiri caizse, bir pireyi deve yapma mekanizmasıdır.

Borsada faaliyet gösteren şirketlerin büyük bir çoğunluğu “gerçek değerlerinin çok çok üstünde” fiyatlandırılırlar.

Örneğin “10 milyon” değere sahip bir şirket, borsa oyunlarıyla “gerçek değerinin çok çok üstünde” fiyatlara sahip olmaktadır. Olduğu gösterilmektedir.

Yukarıda da belirttiğim gibi “Borsa Ve Banka” sanal para ve piyasa oluşturma mekanizmalarıdır.

Bunu yapmalarındaki “Gerçek Amaç” ise yerel ve küresel anlamda “Sermayenin çok sınırlı bir sayıda kişilerin” ellerinde toplanmasını sağlamaktır.

“Dünyanın en zenginleri” şeklinde bir kulüp oluşturmak, bu şekilde de dünyayı daha fazla sömürmektir. Kendi zenginliklerini artırırlarken kendileri dışında kalan milyarlarca insanın “Aç, sefil bir hâlde yaşamalarından” zevk almaktadırlar.

Ancak “Banka ve Borsanın (BB/ya da iki B)” bu serveti elde edebilmelerinin en önemli aracı “Anonim Şirketler” dir.

Günümüz dünyasında “Yerel ve Küresel Anlamda” Kur’an’ın ifadesiyle “Mütref” lerin türemesine neden olan en temel unsur, bir “Sermaye Şirketi” olarak bilinen “Anonim Şirketler” dir.

Bu şirket türlerinin ortaya çıkartılmasına, ortaya konan kurallarına bakıldığında; “Tümüyle sermaye toplama ve toplanan sermayenin sınırlı insanların ellerinde birikmesini sağlama” yı amaçladığı görülmektedir.

Bir başka ifade ile Anonim Şirketlerin oluşumunu hazırlayanlar, gerçekte “Sanal Ekonomiler” oluşturmak, “İnsanların ceplerindeki paraları çalıp çırpmayı” amaç edinmişlerdir.

Borsa ve bankacılıktan kaynaklı sorunlar sayılamayacak kadar çoktur. Ancak bunları ana başlıklar hâlinde sıralayacak olursak şunları söyleyebiliriz.

a- Banka sistemi faiz esası üzerine kurulu olup ekonomik sistemde maliyet artışlarına neden olur. Ekonominin gerçek anlamda büyümesini engeller.

b- Banka sistemi paradan para kazanma esası üzerine kurulu olduğu için üretimi olumsuz etkiler.

c- Banka parası veya “kaydi para” yoluyla hayali bir kaynak oluşturur.

d- Paranın dolaşım hızını düşürür, buna bağlı olarak da ekonomik sistemde nakit alım satımlar azalır. Bunun yerini çek, senet, kredi kartları gibi araçlar alır.

e- Borsa sistemi ise sanal bir ekonomi oluşturur. Ülke ekonomisinin gerçek gücünün üstünde bir görüntü ile sunulmasına neden olur.

f- Ülke içinde insanların birikimlerinin belli kişi ya da kesimlerin ceplerine dolayısıyla da ülke servetinin kaybolup gitmesine neden olur.

g- Borsa sistemi küresel ekonomiye açık bir sistem olduğu için sömürgeci güçler ve onların aracıları istedikleri zaman ülke ekonomisi üzerinde etki meydana getirirler, halka ağır faturalar ödetirler. İnsanların yıllar boyu biriktirdiklerini bir gece içinde küle çevirirler.

Banka ve borsa sisteminden kaynaklı sorunların çözümünde ise İslâm’ın getirmiş olduğu çözümler başlıklar hâlinde şunlardır:

a- İslam, hayatın her alanında faizi haram kılmıştır. İslâm ekonomi sisteminde faiz kesinlikle yer alamaz. Buna bağlı olarak da varlık sebebi faizli işlemler olan banka sistemine İslâm ekonomisinde ihtiyaç yoktur.

Çünkü İslâm ekonomisinde yatırımların finansmanı için mudarebe ve inan şirketleri gibi şirketleşmeler vardır. Bu şirketlerde emek sermaye ortaklığı esastır.

Bunun gerçekleşmesinin en önemli unsuru ise İslâm’ın paranın âtıl olarak, ihtiyaç dışı bir şekilde yastık altında tutulmasını haram kılmış olmasıdır.

Buna göre parası olan kimse bunu ya kendisi doğrudan yatırıma dönüştürme veya bir başkasıyla ortak olma veya karz-ı hasen şeklinde borç verme, sadaka verme, hibe etme, kendisinin ve ailesinin ihtiyaçları için harcama, yakınlarıyla hediyeleşme gibi yollarla harcamak zorumdadır.

b- İslâm paranın belli kişi/kişilerin ellerinde birikmesini haram kılmıştır. Bunun için İslâm’ın getirdiği diğer çözümler ile hem paranın dolaşım hızı artar hem de paranın belli kesimlerin ellerinde birikmesi engellenmiş olur.

c- İslam anonim şirketleri haram kılmıştır. Çünkü anonim şirketler sermaye şirketleri olup bu şirketlerde emek yer almaz. İslâm ahkâmına göre ise beden ortaklığı şirketleşmenin esasi unsurudur.

İslami ekonomi sisteminde anonim şirketlerin kurulmasına izin verilmeyecek olması, aynı zamanda borsa işlemlerinin de varlık bulmasına engel olur.

Çünkü menkul kıymetler borsası tümüyle anonim şirketler üzerinden faaliyet gösterir. Sermaye şirketi niteliğinde olmayan bir şirketin borsada işlem görme imkânı yoktur.

Anonim şirketin haram olmasıyla borsa aracılığıyla oluşturulan sanal ekonomi de engellenmiş olur.

d- İslam servetin dağıtımını sağlayacak farklı hükümler getirmiştir. Her ne kadar bu hükümlerin tümü doğrudan ekonomi ile alakalı olmasa da sonuçları itibariyle ekonomik sistemde etkileri söz konusudur. Bunun için İslâm;

– Miras yoluyla malın dengeli bir şekilde dağıtılmasını sağlayacak hükümler getirmiştir.

– Zenginlerin mallarından alınıp fakirlere verilecek olan bir hak olarak zekâtı farz kılmıştır.

– İslâm sadaka vermeyi ve yardımlaşmayı teşvik etmiştir.

e- Banka sisteminin para ihtiyacı olan kimselere faizli borç vermesine karşılık İslâm bu sorunun çözümünde ümmetin bireyleri arasında borç alışverişini teşvik etmiştir.

Öyle ki Müslüman kardeşine borç veren kimsenin vermiş olduğu bu borç, Allah’a verilen güzel bir borca benzetilmiştir.

Allah Subhanehû ve Teâlâ, karzı hasen yapan (ödünç borç veren) ve başkalarına yardımda bulunan kimseye ise kat kat iyilik vereceğini vaat etmiş ve şöyle buyurmuştur:

مَّن ذَا الَّذِي يُقْرِضُ اللَّـهَ قَرْضًا حَسَنًا فَيُضَاعِفَهُ لَهُ وَلَهُ أَجْرٌ كَرِيمٌ

“Kim Allah’a güzel bir ödünç verecek olursa, Allah da onun karşılığını kat kat verir ve ayrıca onun çok değerli bir mükâfatı da vardır.” (9)

f- Özellikle tarım sektöründe faaliyet gösteren çiftçilere devlet karşılıksız olarak hibelerde bulunur. Arazisi olmayan kimselere arazi, dikimde kullanacağı aleti olmayana alet, tohumu bulunmayana tohum vs. temin eder.

Böylelikle arazilerin sürekli olarak ekili hâlde bulunması temin edildiği gibi işçilere çalışma imkânları sağlanmış ve üretim artışı gerçekleştirilmiş olur. Ancak devlet bunların hiçbirisini borç olarak veya faizli kredi vermek suretiyle gerçekleştirmez.

g- Yine İslâm ekonomi sisteminde borçlu olan kimselerin borçlarını kapatabilmeleri için zekât fonundan ödeme yapılır. Bu durumda olan kimseler borçlarını ödeyebilmek için faizli olarak borçlandırılıp borçlarına borç katılmaz.


(1) Filiz Yetiz, Bankacılığın Doğuşu ve Türk Bankacılık Sistemi, Niğde Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Nisan 2016; 9(2)

(2) Yrd. Doç. Dr. Dinç YUSUF, Banka Pazarlaması ve Yeni Nesil Bankacılık, Beta, Şubat 2017, İstanbul. S. 8

(3) Dr. Dinç, YUSUF, Gölge Bankacılıktan Regüler Bankacılığa Geçiş, Beta, İstanbul-2015  S. 25

(4) Çapanoğlu, M. B.: Türkiye’de ve Dış Ülkelerde Sermaye Piyasaları, Özelleştirme Uygulamaları ve Menkul Kıymetler Borsaları, İstanbul 1993

(5) Peçin YALÇIN, Uzm. Yrd., Borsa istanbul’un seans dışı çalışma esasına göre çalışmasının uygulanabilirliği ve yurtdışı örnekleri yeterlik etüdü, SPK, ANKARA-2017

(6) Deutsche Welle Türkçe, 21/01/2019 https://www.dw.com/tr/oxfam-sosyal-e%C5%9Fitsizlik-art%C4%B1yor/a-47163444

(7) https://www.ntv.com.tr/dunya/62-super-zengin-dunyanin-geri-kalan-yarisindan-daha-fazla-servete-sahip,ED0YBTn0vk21tcmxtZc8eQ

(8) Prof. Dr. Muhammed Melkavi, Kapitalizmin Çöküşü ve İslam’ın Yükselişi.

(9) Hadîd Sûresi: 11


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın