ŞEYTAN hakkında Bunları Biliyor muydunuz?

ŞEYTAN hakkında Bunları Biliyor muydunuz?

Taşlaşmış / Lanetli Şeytandan Allah’a Sığınırım

Yazan Ahmed Kılıçkaya

-Şeytan vardır ve kendisinden sakınılması gereken bir düşmandır

-Şeytanın düşmanlığı vesvese ile kişiyi Allah yolundan saptırmaktır

-Cinlerden olan şeytanın misyonunu üstlenmiş insanlardan da  şeytanlar ve şeytani örgütler vardır

-Cin ve insan şeytanlarına karşı korunma yolları 

1- Şeytan vardır ve kendisinden sakınılması gereken bir  düşmandır

Şeytan, vakıası olmayan soyut bir kavram değildir. Bilakis vardır ve kendisinden sakınılması gereken bir düşmandır. Onun için onun varlığı ve düşmanlığının tehlikesi ciddiye alınmalıdır.

Bu gerçeğe Allah-u Teâlâ şu şekilde dikkat çekmektedir:

Ey insanlar Yeryüzünde bulunanların helal ve temiz olanlarından yiyin, şeytanın peşine düşmeyin; zira şeytan sizin açık bir düşmanınızdır. O size ancak kötülüğü, fuhşiyatı / çirkin alışkanlıkları ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder.”  (Bakara:168-169)

Ey iman edenler! Hep birden barışa girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o, apaçık düşmanınızdır.” (Bakara:208)

Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan insanın apaçık düşmanıdır..” (İsra:53)

Meleklere: Adem’e secde edin! demiştik, İblis’in dışında hepsi secde ettiler. İblis: Ben, dedi, çamurdan yarattığın bir kimseye secde mi ederim! Dedi ki: “Şu benden üstün kıldığına da bir bak! Yemin ederim ki, eğer beni Kıyamete kadar yaşatırsan, pek azı dışında, onun neslini kendime bağlayacağım!” Allah buyurdu: “Git! Onlardan kim sana uyarsa, iyi bilin ki hepinizin cezası cehennemdir. Tam bir ceza! Onlardan gücünün yettiği kimseleri davetinle şaşırt; süvarilerinle, yayalarınla onları yaygaraya boğ; mallarına, evlatlarına ortak ol, kendilerine vaatlerde bulun. Şeytan, insanlara, aldatmadan başka bir şey vaad etmez. Şüphesiz ki benim (gerçek mü’min) kullarım üzerinde senin hiçbir sultan / otoriten / meşru yetkili gücün olamaz. Vekil olarak Rabbin yeter.  (İsra: 61-65)

İnsanlardan, bilgisi olmaksızın Allah hakkında tartışmaya giren ve her inatçı şeytana uyan birtakım kimseler vardır. Onun (şeytan) hakkında şöyle yazılmıştır: Kim onu yoldaş edinirse bilsin ki (şeytan) kendisini saptıracak ve alevli ateşin azabına sürükleyecektir.” (Hac: 3-4)

Çünkü zikir (risalet) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder.” (Furkan:29)

Ey insanlar Allah’ın vaadi gerçektir, sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı (şeytan) da Allah hakkında sizi kandırmasın. Çünkü şeytan, sizin düşmanınızdır siz de onu düşman sayın. O, kendi taraftarlarını ancak ateş ehlinden olmaya çağırır.” (Fatır:5-6)

Sakın şeytan sizi yoldan çevirmesin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır.” (Zuhruf: 62)

Görüldüğü gibi bu ayeti kerimeler, şeytanın varlığına, düşmanlığına ve tehlikesine açıkça dikkat çekiyorlar.

O halde akıl eden kimseler, buna kulak verirler de şeytana karşı gafil davranmazlar. Şeytanın niçin yaratıldığı, nasıl varlık olduğu hususunda yoğunlaşmayıp da düşmanlığı ve ondan sakınma yolları üzerinde dururlar..

 2- Şeytanın düşmanlığı; Vesvese ile kişiyi Allah yolundan saptırmaktır     

Vesvese, kişiyi; fıtri / yaratılış özelliklerinden olan içgüdüsel dürtülerini, arzularını tahrik ederek, kötülükleri cazip / çekici / güzel göstererek yanıltmak uğraşısıdır.

Şeytan, kibrinden dolayı Adem ve oğullarına karşı duyduğu hasetle bunu kendisine misyon / vazife edinmiştir. İşte şeytanın bu misyonuna da şu ayeti kerimeler dikkat çekmektedirler:

And olsun sizi yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere, Âdem’e secde edin diye emrettik. İblis’in dışındakiler secde ettiler. O, secde edenlerden olmadı.

Allah buyurdu: Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir? (İblis): Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın dedi. Allah: “Öyle ise, in oradan Orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık! Çünkü sen aşağılıklardansın” buyurdu.

İblis: Bana, (insanların) tekrar dirilecekleri güne kadar mühlet ver, dedi. Allah: Haydi, sen mühlet verilenlerdensin, buyurdu. İblis dedi ki: “Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki  ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım.    

Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın” dedi. Allah buyurdu: Haydi, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık! And olsun ki, onlardan kim sana uyarsa, sizin hepinizi cehenneme dolduracağım.

(Allah buyurdu ki):Ey Âdem sen ve eşin cennette yerleşip dilediğiniz yerden yiyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayın! Sonra zalimlerden olursunuz. Derken şeytan, birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara vesvese verdi ve: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedi kalanlardan olursunuz diye yasakladı dedi.

Ve onlara: Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim diye yemin etti. Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nida etti.

(Âdem ile eşi)dediler ki: Ey Rabbimiz Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz. Allah buyurdu ki: Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde bir süreye kadar yerleşme ve faydalanma vardır.

Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve orada (diriltilip) çıkarılacaksınız.” Ey Âdemoğulları Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık. Takvâ elbisesi... İşte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah’ın ayetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırlar (diye onları indirdi).

Ey Âdemoğulları Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların velileri / dost ve yardımcıları kıldık.

Onlar bir kötülük yaptıkları zaman: “Babalarımızı bu yolda bulduk. Allah da bize bunu emretti” derler. De ki: Allah kötülüğü emretmez. Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz? De ki: Rabbim adaleti emretti. Her secde ettiğinizde yüzlerinizi O’na çevirin ve dini yalnız Allah’a has kılarak O’na yalvarın. İlkin sizi yarattığı gibi (yine O’na) döneceksiniz.

O, bir guruba hidayet verdi, bir guruba da sapıklık müstahak oldu. Çünkü onlar Allah’ı bırakıp şeytanları kendilerine veli / dost ve yardımcı edindiler. Böyle iken kendilerinin doğru yolda olduklarını sanıyorlar. (A’raf: 11-30)

Onlar (müşrikler) O’nu bırakıp yalnızca bir takım dişilerden (dişi isimli tanrılardan) istiyorlar, ancak inatçı şeytandan dilekte bulunuyorlar.  Allah onu (şeytanı) lânetlemiş; o da: “Yemin ederim ki, kullarından belli bir pay edineceğim” demiştir.

“Onları mutlaka saptıracağım, muhakkak onları boş kuruntulara boğacağım, kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar, şüphesiz onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler(dedi). Kim Allah’ı bırakır da şeytanı veli / dost ve yardımcı edinirse elbette apaçık bir ziyana düşmüştür.

(Şeytan) onlara söz verir ve onları ümitlendirir; hâlbuki şeytanın onlara söz vermesi aldatmacadan başka bir şey değildir. İşte onların yeri cehennemdir; ondan kaçıp kurtulacak bir yer de bulamayacaklardır. (Nisa:117-121)

Ey iman edenler Şarap, kumar, dikili taşlar, fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah’ın zikrinden ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi? (Maide:90-91)

O size ancak kötülüğü, fuhşiyatı / çirkin alışkanlıkları ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder.” (Bakara:169)

Ey iman edenler Şeytanın adımlarını takip etmeyin. Kim şeytanın adımlarını takip ederse, muhakkak ki o,  fuhşiyatı / çirkin alışkanlıkları ve münkeri / kötülüğü emreder. Eğer üstünüzde Allah’ın lütuf ve merhameti olmasaydı, içinizden hiç bir kimse asla temize çıkamazdı. Fakat Allah dilediğini arındırır. Allah işitir ve bilir.” (Nur:21)

Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size fuhşiyatı / çirkin alışkanlıkları telkin eder. Allah ise size katından bir mağfiret ve bir lütuf vadeder. Allah her şeyi ihata eden ve her şeyi bilendir.” (Bakara:268)

Derken şeytan ona vesvese verip / onun aklını karıştırıp“Ey Âdem! sana ebedilik ağacını ve sonu gelmez bir saltanatı göstereyim mi?” dedi. (TaHa:120)

Onun ve kavminin, Allah’ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş. Bunun için doğru yolu bulamıyorlar. (Neml:24)

Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üstüne inerler. Bunlar, (şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdırlar.” (Şuara:221-223)

Kim Rahman’ın zikrinden / risaletinden gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz. Şüphesiz (bu şeytanlar) onları doğru yoldan alıkoyarlar da onlar, kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.

O kimse, en sonunda bize gelince arkadaşına: Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı, ne kötü arkadaşmışsın der. (Bu söylenmeleriniz) Bugün size kesin olarak bir yarar sağlamaz. Çünkü zulmettiniz. Şüphesiz azapta da ortaksınız.(Zuhruf: 36-38)

Şüphesiz ki, kendilerine doğru yol belli olduktan sonra arkalarına dönenleri, kendilerine ümit vererek şeytan ayartmıştır. (Muhammed:25)

Bu konuda Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in de şöyle dediği rivayet edilmiştir:

Şeytan tek başına olana ve iki kişi beraber olana sıkıntı verir. Eğer üç kişi olurlarsa onlara sıkıntı veremez. (Muvatta 1549)  

Kadın avrettir, dışarı çıktı mı şeytan bakışlarını ona çevirir. (Tirmizi, 1093)

Şeytan insanoğlunda, kanın cereyanı gibi cereyan eder. (Buhari 1897) 

Namaz için ezan okunduğu zaman şeytan oradan sesli sesli yellenerek uzaklaşır, ezanı duyamayacağı yere kadar kaçar. Ezan bitince geri gelir. Kamete başlanınca yine uzaklaşır, kamet bitince geri dönüp kişi ile kalbinin arasına girer ve şunu hatırla, bunu düşün diye aklında daha önce hiç olmayan şeylerle vesvese verir. Öyle ki kişi kaç rekât kıldığını bilemeyecek hale gelir.” (Buhârî 573, Müslim 585, Ebu Davud 433)

Şeytan, vesvese vermek için insanın kalbine hortumunu uzatır; eğer o Allah’ı zikrederse hemen sinip kaçar. (Allah’ın zikrini) unutursa kalbini iyice sarıp bir lokma gibi yutar. İşte bundan sonra vesvese vermeye başlar. (Ebu Ya’la, Müsned, 4188)

Bu ayeti kerimelere ve hadisi şeriflere topluca bakınca şeytanın etkili olabileceği hedef kitlesinin özelliklerini ve şeytanın vesvese misyonunu yerine getirirken başvurduğu üsluplarını görmek mümkün olmaktadır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

   —Şeytanın etkili olabileceği hedef kitlesinin özellikleri:

– Fıtri özelliklerden olan içgüdülerden kaynaklanan dürtü, tutku, arzu ve heveslere çok önem verip onlara uymak zaafında ya da alışkanlığında olmak… Adem Aleyhisselam’ın beka içgüdüsünden kaynaklanan “ölümsüzlük” ve “hakim olmak” dürtüsüne ve arzusuna uyma zafiyeti göstermesi gibi.

– Dünya hayatının zinetlerine, zevklerine düşkün olmak.

– Kibirlilik, tamahkarlık arzu ve heveslerini öne çıkarmak.

– Allah’ın hitabına, ikazına / uyarısına, irşadına yani zikrine / risaletine karşı gafil olmak, önem ve kulak vermemek.  Adem  Aleyhisselam’ın Allah’ın şeytan konusundaki uyarısına gafil olması gibi.

– Şeytanı veli / dost ve yardımcı edinmek, şeytana güvenmek, şeytanın adımlarını takip etmek.

– Günaha, iftiraya, yalana düşkün olmak.

     — Şeytanın vesvese misyonunu yerine getirirken başvurduğu üsluplar:

– İnsanların fıtri özelliklerinden kaynaklanan dürtülerini, arzularını, heveslerini, tamahlarını, iştahlarını, duygularını tahrik etmek.

– İnsanlara fuhşiyatı / her türlü çirkin alışkanlıkları ve münkeri / her türlü haramları telkin etmek.

– Allah hakkında delilsiz bilgisizce konuşmaya teşvik etmek.

– Yemin ile Allah adını anarak kandırmak ve yanıltmak.

– Hile ile yalancı vaatlerde bulunmak.

– Çeşitli yanıltıcı, gereksiz bilgiler, propagandalar ve yaygaralar ile zihinleri karıştırmak.

Bu konuda dünün “yaya ve süvarisi” gibi bugünün televizyon, radyo, gazeteler, dergiler, kitaplar, internet, sosyal medya, tiyatro ve sinema filmleri gibi her türlü etkileşim ve iletişim vasıtalarını kullanmak.

– Önden, arkadan, sağdan, soldan yani her yönden çeşitli üslup ve vesilelere başvurmak.

– Hoş ve boş emellere / umutlara ve kuruntulara boğmak…

– Allah’ın yarattığını değiştirmeyi telkin etmek. Yani yaratıkların yaratılış özelliklerini çeşitli üsluplarla değiştirmeyi telkin etmek. Bunun günümüzdeki en göze çarpan tezahürü genlerle ve hormonlarla oynamaktır.

– Hurafe ve bidatları telkin etmek.

– Müslümanlar arasına düşmanlık ve kin sokmak.

– Fakirlikle korkutup cimriliği yani gerektiği yerde harcamamayı telkin etmek.

– Cömertlik adına savurganlığı yani gereksiz yere harcamayı telkin etmek.

– İnsanların münker işlerini süslü ve şirin göstermek.

İşte bu üslupların hepsi Kur’an’ı Kerim’in tabiri ile “şeytanın adımlarıdır”. 

 3- Cinlerden olan şeytanın misyonunu üstlenmiş insanlardan da Şeytanlar ve şeytani örgütler vardır      

İnsanlardan olan şeytanlara Kur’an’ı Kerim’de,  شَيَاطِينَ الإِنسِ وَالْجِنِّ  “İnsan ve cin şeytanları”, شَيَاطِينَ الإِنسِ  “İnsan şeytanları”, حِزْبُ الشَّيْطَانِHizbuşşeytan  / Şeytanın partisi”, أَوْلِيَاء الشَّيْطَانِ “Şeytanın velileri / dost ve yardımcıları”, إِخْوَانَ الشَّيَاطِينِ “Şeytanların kardeşleri”  de denilmiştir.

Onlar da vesvese yani gereksiz, yanlış ve yanıltıcı telkin, propaganda,  bilgilerle yönlendirme ve algı oluşturma yöntem ve üsluplarına başvurarak insanları Allah yolundan saptırmaya çalışırlar.  

İşte bu hususlara şu ayeti kerimeler dikkat çekmektedirler:

(Bu münafıklar) müminlerle karşılaştıkları vakit  (Biz de) iman ettikderler. (Kendilerini saptıran) şeytanları ile baş başa kaldıklarında ise: Biz sizinle beraberiz, biz onlarla (müminlerle) sadece alay ediyoruz, derler.” (Bakara: 14)

İşte o şeytan, ancak kendi velilerini / dost ve yardımcılarını korkutur.  Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, benden korkun.” (Ali İmran: 175)

İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise Tâğut yolunda savaşırlar. O halde şeytanın velilerine / dost ve yardımcılarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu tuzak / hile ve komplo zayıftır.” (Nisa: 76)

De ki: “Allah’ı bırakıp de (O’nun yerine) bize ne bir zarar veren, ne de bir faydası olan şeyleri mi çağıralım ve Allah bizi hidayete erdirdikten sonra (hak yoldan) geriye mi dönelim? Kendisini ‘Bize gel’ diye hidayete doğru çağıran birtakım dostları olduğu halde, şeytanların baştan çıkardığı ve yeryüzünde şaşkınlık içinde kalan kimse gibi mi (olalım)? De ki: “Gerçek hidayet, Allah’ın hidayetidir. Bize Âlemlerin Rabbine teslim olmamız emredildi.” (En’am:71)

Böylece biz, her Nebiye insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. (Bunlar),aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler vahyederler / telkinde bulunurlar. Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle baş başa bırak.” (En’am: 112)

Üzerine Allah’ın adı anılmadan kesilen hayvanlardan yemeyin. Kuşkusuz bu büyük günahtır. Gerçekten şeytanlar velilerine / dost ve yardımcılarına sizinle mücadele etmeleri için vahyederler / telkinde bulunurlar. Eğer onlara uyarsanız şüphesiz siz de Allah’a ortak koşanlar olursunuz.” (En’am: 121)

 “Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma. Zira böylesine saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridirler. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.” (İsra: 26-27)

Allah’ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu veli / dost ve yardımcı edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler ne de onlardan. Bilerek yalan yere yemin ediyorlar. Allah onlara çetin bir azap hazırlamıştır. Gerçekten onların yaptıkları şey çok kötüdür.

Onlar yeminlerini kalkan yapıp Allah’ın yolundan alıkoydular. Bu yüzden onlara küçük düşürücü bir azap vardır. Onların malları da oğulları da Allah’a karşı kendilerine bir fayda vermez. Onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedi kalacaklardır.

O gün Allah onların hepsini yeniden diriltecek, onlar da dünyada size yemin ettikleri gibi, O’na yemin edeceklerdir. Kendilerinin bir şey (hakikat) üzerinde olduklarını sanırlar. İyi bilin ki onlar gerçekten yalancıdırlar.

Şeytan onları etkisi altına aldı da kendilerine Allah’ın zikrini unutturdu. İşte onlar hizbuşşeytan / şeytanın hizbi / örgütü. İyi bilin ki şeytanın hizbi / örgütü hep kayıptadırlar. Allah’a ve Resulüne düşman olanlar, işte onlar en aşağıların arasındadırlar.” (Mücadele:14-20)

Şüphesiz ki, kendilerine doğru yol belli olduktan sonra, arkalarına dönenleri, şeytan kendilerine ümit vererek sürüklemiştir. Bunun sebebi; onların, Allah’ın indirdiğinden hoşlanmayanlara: Bazı hususlarda size itaat edeceğiz, demeleridir. Oysa Allah, onların gizlediklerini biliyor.

Ya melekler onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken durumları nasıl olacak? Bunun sebebi, onların Allah’ı gazaplandıran şeylerin ardınca gitmeleri ve O’nu razı edecek şeylerden hoşlanmamalarıdır. Bu yüzden Allah onların işlerini boşa çıkarmıştır.

Kalplerinde hastalık olanlar, yoksa Allah’ın, kinlerini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar? Biz dileseydik onları sana gösterirdik de, sen onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun ki sen onları konuşma tarzlarından tanırsın. Allah işlediklerinizi bilir.” (Muhammed:25-30)

Bu ayeti kerimelere topluca bakıldığında cin şeytanlarından başka, şeytanlık misyonunu üstlenmiş insanlardan da şeytanlar olduğu açıkça anlaşılmaktadır.

Ayrıca bu insan şeytanlarının vasıflarının ve misyonlarının da şunlar olduğu görülmektedir:

– Şeytanı veli / dost ve yardımcı edinirler,

– Allah’tan çok şeytanın korkuttuğu şeylerden korkarlar,

– Tağut yolunda mücadele ederler,

– Allah’ın Resulüne ve Şeriatına düşmanlık yaparlar,

– Sürekli aldatıcı yaldızlı sözler söylerler,

– Savurganlık yaparlar ve savurganlığa teşvik ederler,

– Cimrilik yaparlar ve cimriliğe teşvik ederler,

– Yalan yere yemin ederler. Bu yeminlerini kalkan yaparak Allah yolundan alıkoyarlar,

– Allah’ı ve zikrini / risaletini unuturlar ve unuttururlar,

– Allah’ın indirdiklerinden hoşlanmazlar ve Allah’ın indirdiğinden hoşlanmayanları severler, sayarlar,

– Allah’ı öfkelendiren şeylerin ardına giderler ve O’nu razı eden şeylerden hoşlanmazlar,

– İnsanları boş beklentiler, emeller ve ameller peşine düşürürler,

– Kendilerini bir hakikat üzerinde adam sanırlar, bilgiçlik taslarlar,

– Söz ve fiillerinde tutarsızlık vardır,

– Yüzleri, sözleri ve fiilleri onların iç dünyalarını ortaya koymak hususunda ipucu verir,     

Bu ayeti kerimelere topluca bakıldığında insan ve cin şeytanlarının örgütsel bir yapıda çalıştıkları da anlaşılmaktadır.

Günümüzde bu örgütsel yapıyı; Birleşmiş Milletler çatı örgütü altındaki tüm siyasi, askeri, kültürel örgütler ve Laiklik, Demokrasi, Cumhuriyet, Başkanlık, Krallık, Kapitalist, Sosyalist vb. çağdaş cahiliye sistemler ve ideolojiler ile yönetilen tüm Tağuti devletler temsil etmektedirler.

Bu insan ve cin şeytanları ve örgütleri, devletleri misyonlarını yerine getirmek için her çağın şartlarına uygun çeşitli üslup ve vesileler edinmektedirler.

Günümüzde insanlar üzerindeki saptırıcı vesvese / sahte algı oluşturma misyonları için bilimsel çalışmaları, özellikle resmi eğitim kurumlarını, bütün araçlarıyla medyayı, interneti, modern iletişim araçlarını en etkin şekilde kullanmaktadırlar.  

 4- Cin ve insan şeytanlarına karşı korunma yolları

Bu hususa da şu ayeti kerimeler dikkat çekmektedirler:

Eğer şeytanın fitlemesi seni dürterse hemen Allah’a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir. Takvâya erenler var ya, onlara şeytan tarafından bir vesvese dokunduğunda zikri (Allah’ın emir ve yasaklarını) hatırlayıp hemen gerçeği görürler. Onların (Şeytanların) kardeşlerine gelince, şeytanlar onları azgınlığa sürüklerler. Sonra da yakalarını bırakmazlar.” (A’raf: 200-202)

Kur’an okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah’a sığın. Gerçek şu ki: İman edip de yalnız Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) bir sultası / hakimiyeti yoktur. Onun sultası / hakimiyeti ancak onu veli / dost ve yardımcı edinenlere ve onu Allah’a ortak koşanlaradır.” (Nahl: 98-100)

Ve de ki: Rabbim, şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım. Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım, Rabbim.” (Mü’minun: 97-98)

Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, işiten, bilendir.” (Fussilet: 36) 

Gizli konuşmalar şeytandandır.  Bu, iman edenleri üzmek içindir. Oysa şeytan, Allah’ın izni olmadıkça, müminlere hiçbir zarar veremez. Müminler Allah’a dayanıp güvensinler.” (Mücadele:10)      

Bu hususta Resulullah’ın Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

İnsanlar birbirlerine bir takım sualler sormakta devam edecekler, hatta işte şu da söylenir: “Mahlûkatı Allah yarattı, fakat Allah’ı kim yaratmıştır? Her kim bu neviden batıl bir şeyi kendisinde hissederse o hemen: Ben Allah’a iman ettim, desin.” (Müslim190,  Ebü Dâvud, 4098)                       

 Ebü Dâvud’ un diğer bir rivayetinde şöyle der:

Bunu söyledikleri zaman siz: “Allah birdir, Allah sameddir (ne bir yaratıcıya ne de bir başka şeye muhtaç değildir),doğurmadı, doğurulmadı da. O’nun bir dengi de yoktur” deyin, sonra solunuza üç kere tükürüp istiâze ile (Euzu besmele okuyarak) şeytandan Allah’a sığının.”  (Ebü Dâvud, 4099)

Öfke şeytandandır, şeytan da ateşten yaratılmıştır, ateş ise su ile söndürülmektedir, öyleyse biriniz öfkelenince hemen kalkıp abdest alsın.”  (Ebu Davud, Edeb 4, (4784)

Mu’az İbnu Cebel radıyallahu anh anlatıyor. “İki kişi Resûlullah Aleyhissalâtu Vesselâm’ın huzurunda küfürleştiler. (Öyle ki) birinin yüzünde (diğerine karşı) öfkesi gözüküyordu. Resûlullah Aleyhissalâtu Vesselâm buyurdu ki:

Ben bir kelime biliyorum, eğer onu söyleyecek olsa, kendilerinde zuhur eden o (öfke)gider: Euzu billahi mineşşeytanirracim.  (Buhari 3040, Müslim 4726)

Ademoğluna şeytandan da melekten de telkin vardır. Şeytanın telkini, Şerri teşvik eder, hakkı yalanlar. Meleğin telkini ise Hayrı tavsiye eder, hakkı tasdik eder. (Kalbinde) bunu bulan kimse bilsin ki bu Allah’tandır ve Allah Teâlaya hamd etsin. (Kalbinde) diğerini bulan kimse derhal şeytandan Allah’a sığınsın.” (Tirmizi 2914 )

Bu ayetlere ve hadislere topluca bakıldığında cin ve insan şeytanlarının şerrinden korunma yollarının şunlar olduğu görülmektedir:

– Şeytanın fitlemesi dürttüğünde hemen Allah’a sığınmak,

– Şeytanın kışkırtmalarından, yakınlığından, şerrinden Allah’a sığınmak,

– İhlasla iman edip Allah’a tevekkül bilinci içinde olmak,

Bu hususları şu şekilde ifade etmek de mümkündür:

– Takvalı olmak. Yani;

– İslam akidesini hayata bakış açısı kılmak,

– Salih amel işlemek,

– Heva – hevese bağlanmamak,

– Duygularla ve dürtülerle değil İslami fikirlerle ve hükümlerle amel etmek,

– Dünya hayatının zinetlerini ve zevklerini gaye edinmemek,

– Kalbi selim / temiz tutmak,

– Allah ile irtibatı sıkı tutup sürekli O’na sığınmak, O’na tevekkül etmek / güvenip dayanmak, sadece O’nu veli / dost ve yardımcı edinmek,

– Allah ve Resulüne düşmanlık besleyenleri sevmemek ve onlara güvenmemek,

– Cin ve insan şeytanlarını düşman bilip onlara asla kulak vermemek, adımlarını takip etmemek ve güvenmemek,

Şu halde şeytandan Allah’a sığınmak; sadece “Euzu billahi mineşşeytanirracim” demekle yetinmek değildir. Bu kelime, yapılması gereken işi hatırlatan bir anahtar konumundadır.

     Yapılması gereken o iş ise şudur;

– Şeytandan ve yukarıda adı geçen günümüzdeki şeytani odaklardan, kişi ve kurumlardan gelen telkinler karşısında hemen onları reddedip imanı, Allah’ı ve zikrini yani Risalet’ini hatırlayarak ondaki mesaja kulak vermek ve risaletin gereğini yapmaktır.

– Şeytandan, örgütlerinden Tağuti devletlerinden, sistem ve ideolojilerinden, fikirlerinden ve hükümlerinden hayır beklememektir.

– Sadece Allah-u Teala’nın bizim için razı olduğu tek hak din olan İslam’dan razı olmaktır. Hayrı / iyiliği, huzuru, kurtuluşu sorunların çözümlerini sadece İslam’da aramaktır.

Sıratı müstakimolan İslam’dan başka yollara sapmamaktır.

– Şeytana ve şeytani odaklara güvenmemektir, onları düşman bilip düşmanlıklarına karşı uyanık olmaktır.

– Laiklik, Sekülerizm, Demokrasi, Cumhuriyet, Krallık, Başkanlık Sistemi, Komünizm, Sosyalizm, Liberalizm, Kapitalizm, Nasyonalizm / Ulusalcılık / Milliyetçilik Şeytanın işleri ve adımlarıdır.

Bunları reddedip Allah-u Teala’nın dünya ve Ahiret saadetimizin temini için bize göndermiş olduğu İslam’ı hayata hâkim kılmanın tek yolu olan Raşidi Hilafet Devletinin kurulması için çalışmak şeytandan Allaha sığınmaktır.

– Günümüzdeki kapitalist kültür olan zevk merkezli tüketim anlayışı, yaşam tarzı, adetleri ve ananeleri, alışkanlıkları şeytanidir. Bunları terk edip İslami iktisadi düşünce ile hareket etmek şeytandan Allah’a sığınmaktır.

– Günümüzdeki Birleşmiş Milletler gibi şeytani çatı örgütlerin ve bütün Tağuti devletlerin telkin ve empoze ettiği, dayattığı Kadının sosyal ve ekonomik durumunu güçlendirmesöylemi ve projeleri tamamen şeytanidir.

Bu projelerdeki maksat, asla kadına değer vermek değildir, kadını asıl sorumluluk alanı olan evinden ve ailesinden koparmaktır. Böylece kadını bir “üretim ve tüketim objesi” haline getirmektir.

Kadınları, bir üretim ve tüketim objesi olmuş toplumlarda (Batı toplumlarında olduğu gibi) “Aile” mefhumu ve kurumu artık işlevsiz hale gelir.

Herkes “atomize” olup bir birinden kopuk “bireyler” yığını haline gelir. Kalabalık yığınlar içerisinde “yalnızlığın ıztırabı” ile buhranlı bir yaşama mahkûm olurlar.

Çocuk olmaz ya da istemez, olan çocuklar da anne şefkatinden yoksun olarak, “biyolojik anne ve babaları” olduğu halde fiilen “yetim ve öksüz” olarak yetişirler. Ev, huzur yuvası olmaktan çıkıp “bir otele” dönüşür.

İşte bu şeytani anlayıştan vaz geçerek Allah-u Teala’nın kadın ve erkeğe vermiş olduğu sorumluluk alanlarına ve sınırlarına dönüp sadece ondan razı olmak, huzuru sadece onda aramak, şeytandan Allah’a sığınmak olur.

      Dua:

      Rabbimden bu çalışmayı; kendim, annem-babam, ehli beytim ve tüm mümin kardeşlerim için hayırlı faydalı kılmasını diliyorum ve sözlerimi, sözlerin en güzeli olan Allah’ın Kelamı’ nın son sözü / süresi ile bitirerek insan ve cin şeytanlarının şerrinden Allah’a sığınıyorum.

De ki: İnsanların kalplerine vesvese sokan, (insan Allah’ı andığında) pusuya çekilen cin ve insan şeytanının şerrinden insanların Rabbine, insanların Melikine (mutlak sahip ve hâkimine) insanların İlâhına sığınırım.(Nas:1-6)

22.04.2015

Kaynak www.islamiyontem.net


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın