Orta Doğu’da Haritalar Değişecek.. Kim mi Değiştirecek?

Orta Doğu’da Haritalar Değişecek.. Kim mi Değiştirecek?

Muhterem Müslümanlar, ey en güzel insanlar.

An itibariyle yüreklerimizin dağlandığı, ciğerlerimizin yandığı ve gözlerimizdeki yaşların dinmediği çok çok acılı günler yaşıyoruz şehitler yurdu Gazze ve Filistin’de..

“Sebep & Sonuç ve Müsebbip” ekseninde bu günlere nasıl gelindi sorusuna “Doğru bir Cevap” sadedinde bu YAZI DİZİSİ kaleme aldım elhamdülillah.

“Orta Doğu’ da Haritalar Değişecek.. Kim mi Değiştirecek?” başlıklı bu yazı dizimi, sizleri AĞLATMAK İÇİN değil, düşündürmek için kaleme aldım.

Bu yazı dizimin tamamını, “10 metrelik yüksek bir duvarın ‘önünde yada ardında’ olan bir adam..” olarak değil, “Duvarın üstüne çıkan, önüne ve ardına İslami feraset ve basiretle bakan..” müslüman bir DAVA ADAMI olarak okuyun, düşünün ve değerlendirin ve dahi paylaşın.

Hatta bu yazımı, derli toplu olarak BİR KERE DAHA OKUMANIZI, bir amcanız, bir abiniz olarak sırf Allah rızası için tavsiye ediyorum.

Rabbimden niyazım bu yazımı, Şeyh Ata bin Halil Ebu Raşta’ nın dediği gibi;

“Bu gün İslam Ümmeti’nin içinde bulunduğu büyük meseleler, şiddetli patlama yapacak hak bir söz söylemeyi, ya da hak bir fiil yapmayı gerektirir. Umulur ki bu hak söz ya da bu fiil, bir uyanışı başlatır veya bir haini yerin dibine batırır, ya da bir gafilin aklını başına getirir.”

En başta Türkiye’deki, sonra da tüm dünyadaki Müslümanların “Aklını başına getirmesine ve Şahlanıp eski azametli günlerine geri dönmesine” vesile olmasıdır.

Gayret bizden Zafer Allah’tandır. Gelin; bu uzun yazımızı YA ALLAH BİSMİLLAH diyerek okumaya başlayalım.

Rabbim bu yazımı, sizleri ve beni; ŞER’LERE BİR KİLİT, HAYIRLARA BİR ANAHTAR olmayı nasip eylesin.

Okumanın sonunda şu fakire, şu pir-i fani Bekir amcanıza bir dua ederseniz, beni çok çok mutlu edeceksiniz. Sizleri vallahi sırf Allah rızası için çok çok seviyorum.

Âlemlerin Rabbi olan şanı yüce Allah’a hamd, ölçü ve örnek Rasulu Muhammed Mustafa’ya, Ehli Beytine, Güzide Ashabına ve tüm Müslümanlara salat ve selam olsun.

İşgal altındaki Filistin topraklarının malum siyasi organı yani “Karton FİLİSTİN DEVLETİ” nin Gazze Şeridi bölgesini yöneten HAMAS’a bağlı Müslümanlar, 07 Ekim 2023 günü sabah saatlerinde ‘Aksa Tufanı’ ismini verdiği bir operasyonla İsrail’e büyük bir saldırı düzenledi.

Önce binlerce füze fırlattı, akabinde de havadan “Paramotor” denilen tek ve çift kişilik hava ulaşım araçları ve karadan da silahlı unsurları ile Yahudi yerleşimcilerin olduğu bölgelere sızdı, asker sivil 250 civarında kişiyi esir alıp Gazze’ye getirdi.

Önce panikleyen, sonra büyük bir korku ve dehşete kapılan İsrail, havadan uçaklarla, karadan da tank ve topçu atışları büyük bir karşı saldırı başlattı.

HAMAS’ın aylardır, belki de yıllardır İran ile eşgüdüm içinde bu operasyon için gerekli olan tüm hazırlıklarını tamamlayıp, 07 Ekim sabahı harekete geçmiş olması, Netanyahu’ nun arayıp ta bulamadığı bir fırsatın eline geçmiş olması demek değildir.

Her ne kadar İsrail, bu saldırıya karşı düzenlediği karşı saldırıyı bir SAVAŞ olarak ilan etmiş ya da göstermiş olsa da, bu bir “Savaş” değil bir “KATLİAM, YOK ETME, TARUMAR ETME, HARİTADAN SİLME” operasyonudur.

HAMAS’lı kardeşlerimizin operasyonunun başlamasından iki gün sonra ise İsrail Başbakanından şöyle bir açıklama geldi:

BİR HABER:

“İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu Pazartesi günü yaptığı açıklamada, “İsrail’in Filistinli silahlı kişilerce gerçekleştirilen benzeri görülmemiş çok yönlü bu saldırıya verdiği tepkinin artık “Orta Doğu’yu (haritasını)  değiştireceğini” söyledi.” (TRT Haber: 09 Ekim 2023)

Değerli kardeşlerim

Dünya üzerindeki özellikle “Siyasi Haritaların” değişmesi, tamamen DEVLETLERARASI DURUM ya da birtakım savaşlar sonrasında varılan anlaşmalar, kabul edilen, zorla kabul ettirilen, dayatılan mutabakatlarla mümkün olmaktadır.

1948 deki kuruluşundan bu güne, Filistin haritasını Yahudiler lehine, Emperyalist kâfir devletlerin kaç defa değiştirdiğini ve onları kaç kat büyüttüğünü hepimiz biliyoruz.

Hatta bununla da yetinmeyip, İsrail’in ARZ-I MEV’UD (Yahudiler için Tanrının vaad ettiği iddia edilen topraklar) ideali;

Türkiye’deki FIRAT nehri, Mısır’daki NİL nehri, FIRAT’ ın denizle buluştuğu BASRA şehrinden, Suudi Arabistan’ın tüm kuzeyi ve Kızıldeniz’ e kadar olan büyük bir coğrafyayı kapsar. Bu büyük idealin yanında Gazze, devede kulak bile değildir.

İsrail bayrağında üstte bulunan kalın mavi çizgi FIRAT nehrini, alttaki kalın mavi çizgisi NİL nehrini sembolize eder. Yani bayrak, ARZ-I MEV’UD sevdasının ete kemiğe büründürülmüş görselidir.

Haritaların değiştirilmesine verilebilecek onlarca örnek vardır.

Yugoslavya Devleti’nin parçalanıp 7 ayrı “Devletcik” oluşturulması, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ nin (SSCB) parçalanıp 13 yeni Devlet kurulması, Sudan’ın artık “Güney Sudan” ve “Kuzey Sudan” diye resmen iki ayrı devlet olması gibi..

Bir de değiştirilmesi düşünülen, hatta “planı projesi hazırlanmış”, uygulamaya ramak kalmış coğrafyalar da vardır.

Mesela Libya’nın 2ye ayrılması, Irak’ın 3’e bölünmesi, Suriye’ nin 4 ya da 5’e bölünmesi, Suudi Arabistan’ın 7’ ye bölünmesi, Mekke ve Medine’nin “Vatikan” gibi bir statüye kavuşturulması ve “Ruhban bir Halife” atanması gibi..

 Şimdi gelin şu soruyu soralım ve birlikte de cevabını arayalım. “En azından geride kalan şu 500 -600 yıl içinde dünyadaki ‘Siyasi Haritaları’ böylesine değiştiren, tarumar edenler kimlerdir?”

Bir Kızılderili atasözü der ki, “Bir suda iki balık kavga ediyorsa oradan beş dakika önce mutlaka uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir”

Peki, sömürgeci Avrupalıların yeni keşfettikleri bir kıtadaki yani Amerika’daki Kızılderililer niçin bu sözü, kendileri için ATASÖZÜ haline getirdi?

Cevabı çok çok basit..

Avrupalı, bu yeni kıtadaki yer altı ve yer üstü kaynaklarına çökebilmek için mutlaka bir şeyler yapmalı ve bu servetler, mallar mülkler, KENDİ MALI MÜLKÜ olmalıydı.

İlk günden pratik çözümü kendince buldular..

Elinde “Ateşli silahı bulunan ASKERİ GÜCÜNÜ”; elinde ok, yay, bıçak ve atlardan başka askeri araç ve gereci olmayan YERLİLERE yani Kızılderililere karşı kullanmak..

Nitekim onlarca yıl kullandı, Milyonlarca yerli öldürdü ve keşfettikleri bu yeni kıtaya hâkim oldu emperyalist kâfir Avrupa’lı. Sonra da Afrika kıtasından getirdiği yüzbinlerce zenciyi kullanarak, yeni kıtada “Yeni bir Dünya Düzeni” kurdu kendine, kendince..

Kardeşlerim, saygı değer Müslümanlar

Rasulullah (sas) efendimiz dedi ki; “İnsanoğlunun bir Vadi dolusu Altını olsa, Bir Vadi dolusu daha ister.” (Buhari ve Müslüm Zekât, 117 / 1048)

Efendimizin bu teşbihinde olduğu gibi, İnsanoğlunun bu mal, mülk, servet ve para hırsı; “Helal ve haramı ölçüsünü” hiç mi hiç gözetmeyen her kişiyi adeta DOYMAK BİLMEYEN BİR CANAVAR haline dönüştürür.

Bu ihtiras “Sadece Kapitalist Laik fertlerde” tezahür eden bir sıfat değildir.

İnsanoğlunun bu Mal, Mülk, Servet ve Para hırsı; özellikle Kapitalizm ideolojisinin beşiği Avrupa ve Avrupalıların istila ettiği Amerika’daki nice Aile şirketlerini de adeta CANAVARLAR ÇETESİ haline dönüştürmüştür.

1789 Fransız ihtilali sonrasında hızla büyüyen Kapitalist şirketler, kendi aralarında “kız alıp vermek suretiyle” daha büyük aile şirketlerine, bu aile şirketleri de diğer aile şirketleriyle birleşerek “Devasa Holding ve Tröstlere” dönüştü.

19. yüzyılda, “Paranın, sermayenin ve dev şirketlerin merkezi” İngiltere yani LONDRA oldu.

Ellerindeki bu korkunç sermaye birikimi, adeta İngiltere’yi, “Teknoloji ve Silah Geliştirme Üretme Merkezi” haline getirdi. Bunlardan bir kaç örnek verelim dersek;

Her biri, şeytana iman eden ve ŞEYTANIN CAN DOSTU olan bazı aileleri, mesela Rockefeller Ailesi, Morgan Ailesi, Rothschild’ler, Baruch ve Walton Aileleri, Windsor Hanedanlığı, Murdoch’lar vs. saymak mümkündür.

Daha önce yukarıda uzun uzadıya izah ettiğim çerçevede Batılı şirketler, özellikle de sinsi ve kurnaz İngiltere ve İngiliz aile şirketleri ta 18 ve 19. Yüzyıllarda, Çin ile çok yakından ilgileniyorlardı.

Özellikle de bir liman bölgesi olan Hong Kong adalar topluluğu çok çok stratejik bir bölge idi.

Bu gün bile 1.104 km2’lik alan ve 7,4 milyon kişiyi aşan çok uluslu nüfusu ile Hong Kong, dünyanın en önemli “Finans ve Ticaret Merkezlerinden” birisidir ve dünyada, çok dar bir alanda “Nüfusun en yoğun olduğu yerlerden” biridir.

Hong Kong‘ da, “Çok az bir vergilendirme” ve “Serbest ticaret” ile nitelenen büyük bir “Kapitalist Hizmet Ekonomisi” vardır.

Dünyanın meşhur ailelerinden birisi olan İngiliz asıllı ROTHSCHİLD ailesi ve diğer aile şirketleri ta 17. Yüzyıl ortalarından bu güne Çin topraklarına çöreklenmiş ve İngiltere hesabına “Hem ekonomik hem de siyasi olarak” çok çok büyük bir kök salmış, nüfuz sahibi olmuştur.

Yani aile şirketleri üzerinden İngiltere ya da meşhur tabiriyle “İngiliz Aklı” adeta Çin’ in asıl sahibi olmuştur.

Çin’ lilerin arasında “Üç eşitsiz anlaşma” olarak bilinen bir “Anlaşmalar Dizisi” kapsamında İngiltere‘nin Hong Kong üzerinde “tam hâkimiyetini sağlayan” anlaşmalar ve aşamaları şu şekilde gerçekleşti:

BİRİNCİ ANLAŞMA:

Çing Hanedanı’nın I. Afyon Savaşı (1839-1842)’nı kaybetmesiyle İngiltere İmparatorluğu, Nanking Anlaşması’nın imzalanmasıyla Hong Kong Adası’nı kazandı.

İKİNCİ ANLAŞMA:

II. Afyon Savaşı sonucunda İngiltere İmparatorluğu, 24 Ekim 1860 tarihinde yer alan Pekin Konvansiyonu ile bu sefer Kowloon Yarımadası‘nı da kazandı.

ÜÇÜNCÜ ANLAŞMA:

Son olarak, Çing Hanedanı‘nın Birinci Çin-Japon Savaşını (1894-1895) kaybetmesi sonrasında 9 Haziran 1898 tarihinde düzenlenen “Hong Kong Bölgesinin Genişletilmesine İlişkin Anlaşma”, bazı yeni bölgelerin de İngiltere ‘ye verilmesine yol verdi.

İşte bu 1898 de imzalanan en son anlaşma çerçevesinde Hong Kong bölgesi genişletildi ve bu topraklar üzerinde Çing Hanedanı ile İngiltere İmparatorluğu arasında “1898 yılından 1997 yılına kadar” geçerli olacak olan “99 yıllık Kira Sözleşmesi” başladı.

Hong Kong adasının, 1842 yılındaki devri ve 1898 yılında imzalanan “99 yıllık Kira Sözleşmesi” ile birlikte bu “Adalar Topluluğu” üzerindeki toplam 156 yıllık İngiltere hâkimiyeti, 1 Temmuz 1997 tarihinde sözleşme gereği Çin’e devredildi.

Katil İngiltere, görünürde Hong Kong/Çin topraklarından çekildi.. AMA, işin hakikati; geride kendisine çok çok sadık kuklalar bıraktı.

Tıpkı 29 Ekim 1923 de bu topraklardan çekildiği gibi..

Yani dünyanın bir çok ülkesinde ve Türkiye’ de olduğu gibi, İngiltere’ nin Çin coğrafyasında da “siyasi nüfuzu” tüm etkinliği ile hala devam etmekte..

“Sinsi ve kurnaz İngiliz Aklı” nın Kira sözleşmelerine dayalı toprak, bölge ya da askeri üs edinme siyasetine bir örnek olarak Kıbrıs adasını da gösterebiliriz.

“Kıbrıs Sözleşmesi, Kıbrıs Antlaşması” veya “Kıbrıs Konvansiyonu” ifadeleriyle adlandırılan ve 4 Haziran 1878 tarihinde bir anlaşma imzalanmıştır.

Adına “Berlin Antlaşması” denilen bu sözleşmeye göre, Rus İmparatorluğu’ nun, Osmanlı Devleti’ nin Asya kıtasında kalan topraklarını ele geçirmeye kalkması durumunda İngiltere “Silahlı olarak” Osmanlı Devletine yardımcı olacaktı.

Yani özü itibariyle bu anlaşma ile; Osmanlı Devleti’ ne destek çıkması için “Kıbrıs adası” yönetiminin “Geçici olarak İngiltere’ye verilecek” ve İngiltere adayı “Osmanlı Padişahı adına” geçici olarak yönetecekti.

Osmanlı Devleti, yüzyıllardır olduğu gibi ada üzerinde “Din, Eğitim ve Adalet” kurumlarından yine sorumlu olacaktı.

21. yüzyılda yani bu gün gelinen noktada Osmanlı Devleti tarih oldu ama Osmanlı’ nın asıl katili olan İngiltere, Kıbrıs adasının güneyindeki askeri üsleri ve siyasi nüfuzu ile adeta adanın tek sahibi gibi davranmaktadır.

Konumuza kaldığımız yerden devam edelim.

Özellikle 20. yüzyıl, bu Aile şirketlerinin adeta ALTIN ÇAĞI gibi oldu. Şöyle ki:

Bu Aileler ve kendilerine bağlı tüm şirketler, maddi anlamda öyle para ve servetlere ulaştılar ki, bunların yıllık ciroları ya da bütçeleri, Dünyadaki birçok ULUS DEVLETİN yıllık bütçelerinin kat be kat üstüne çıktı.

ABD Doları bazında yıllık “300 – 500,- Trilyon Dolar..” paraya para demeyen DEVASA yapılara dönüştüler.

Bu süper para gücü ile Yerel ve Genel tüm Seçimlerde, siyasilere ya da onların partilerine “Bağış” adı altında Maddi desteklere dönüşmekle kalmadı, adeta onları satın aldılar.

Dolayısıyla da O Ulus Devletin “tüm Dâhili ve Harici siyasetinde” bu Aile şirketleri “Son sözü söyleyen yani Karar veren merciler” oldular.

Gelinen bu noktada şöyle bir ŞEYTANİ TABLO ortaya çıktı:

Artık Dünya siyasetine “Yön verenler” yada “savaşanlar / savaştıranlar”; artık Ulus Devletler değil, bu Devletler üstü DEV AİLE ŞİRKETLERİ olmaya başladı..

Başta İngiltere olmak üzere, Fransa, İspanya, Hollanda, Belçika, Portekiz vs. devletlerin, Dünyanın birçok kıtasında YENİ SÖMÜRGELERİ oluştu.

Tabi ki aslan payını İngiltere kaptı ve İngiltere, GÜNEŞ BATMAYAN İMPARATORLUK diye anılır oldu.

20. yüzyıl ile birlikte, birçok Batı Avrupalı şirket, özellikle sinsi ve kurnaz İngiliz ve Alman sermaye sahipli aile şirketleri, kendi kurdukları yeni kıta Devletine yani AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’ ne, Sermaye ve Teknolojilerini transfer etmeye ve  ABD’de yeni bir Teknoloji Üssü yani “Silikon Vadisi” oluşturmaya karar verdiler.

Dolayısıyla Kapitalist Dünyanın, Sermayedarların, Ailelerin 20. Yüzyıldaki yeni ana mekânı ABD olmuş oldu.

Bu aile şirketleri, “Amerikan Rüyası” ve “ABD yüzyılı” diyerek Dünyanın dört bir tarafında ABD’li kovboylar, silah tüccarları yani zorbalar eliyle “Astığı astık, Kestiği kestik” bir siyaset izleyip kan ve gözyaşı döktürmedikleri ülke, devlet ve toprak bırakmadılar.

20. Yüzyılın başlarında, bu Küresel DEV AİLE ŞİRKETLERİ, Almanya’dan vagonlara yükledikleri Milyonlarca Dolar parayı, Çarlık Rusya’nın başkentinde DARBE YAPACAK ve yeni bir DEVRİM GERÇEKLEŞTİRECEK gruplara gönderdiler.

Tarihte, “Ekim Devrimi, Bolşevik Devrimi, Rus Devrimi” ya da “Büyük Ekim Sosyalist Devrimi” diye bilinen Ekim Ayaklanması, 7 Kasım 1917 devrimi”, hükûmetin devrilerek, iktidarın LENİN önderliğindeki Bolşeviklere geçmesini sağlayan ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) kurulmasına yol açan olaydır.

Derken 26 Aralık 1991 de SSCB dağıldı, tarih oldu..

Tarih olmakla da kalmadı HARİTASI DEĞİŞTİ, yani değiştirildi, eski Sovyet topraklarında, Azerbaycan, Ermenistan, Türkmenistan, Özbekistan vs. 13 yeni Devlet kuruldu.

Gelin bir de Asya kıtasının bir başka devrim ülkesinde yani ÇİN de olup biten olaylara ve MAO ZEDONG dönemine bir bakalım.

1949‘daki Çin İç Savaşı sırasında, Çin Milliyetçi Partisi (Kuomintang) yönetimindeki “Milliyetçi Çin Hükûmetini” yenmeyi başaran “Çin Komünist Partisi” (ÇKP) ve Komünist Ordu, MAO ZEDONG liderliğinde ÇİN Devlet Yönetimini ele geçirdi.

ÇİN Devriminin arka planında da yine Batılı bu Küresel DEV AİLE ŞİRKETLERİ’ ni ve onların Devrim için “MAO ZEDONG’a aktardıkları” devasa paraların var olduğunu görüyoruz.

Özellikle de en büyük ailelerden birisi olan ROTHSCHİLD Ailesinin ÇİN’ i 100 yıldan fazladır ki mesken tuttuğuna şahidiz.

Derken 21. yüzyıl geldi.

Artık Osmanlı İslam Devleti’nin olmadığı bir dünyada istedikleri gibi at koşturan Emperyalist Kapitalist kâfirler, tatbik ettikleri tüm Kapitalizm esaslı uygulamalardan insanların, halkların bıktığını ve yeni yeni arayışlara yöneldiğini bildikleri için, “İdeolojilerine yeni bir makyaj daha yapmak, acuze ihtiyar kadını, genç bir kız gibi göstermek..” yoluna koyuldular.

Yani 21. yüzyılın başından itibaren Batılı bu Küresel DEV AİLE ŞİRKETLERİ, özellikle de sinsi ve kurnaz İngiliz aile şirketleri ve İngiltere “Kapitalizme yeni bir format atmak” düşüncesini benimsedi ve planlar yaptılar..

Şimdi gelin kısa bir tur ile bu minvalde neler yaptıklarına bir bakalım.

Değerli kardeşlerim, muhterem Müslümanlar ve özellikle de İslam Davetçisi gençler. Şu iki can alıcı hususu sakın ha unutmayın:

BİRİNCİSİ: Devasa aile şirketleri ve para babalarının Kapitalizme attıkları “Yeni Formatla” hedeflenen husus; 21. yüzyılda The New World Order’ı inşa etmek yani “Yeni bir Dünya Düzeni” kurmak.. Diğer bir ifade ile “Dijital Dünya ve Dijital Küreselleşme” dir.

İKİNCİSİ: Bu devasa aile şirketleri ve para babaları yani “Dijital Dünya ve Küreselleşme” için yola koyulanlar, her ne kadar Kapitalizmin Laiklik akidesine İMAN EDİYORUZ deseler de bu Küreselci taife, gerçek anlamda ŞEYTANA TAPAN, Ona iman eden, onu RAB edinen ve Onun yeryüzü hâkimiyeti için çalışan çok özel bir taifedir.

Ne zaman ki “KÜRESELCİLER” diye bir söz duyarsanız, bilin ki bununla kastedilenler, halk arasındaki adıyla SATANİSTLERDİR yani “Şeytana Tapan” bu dev kadrodur..

ABD’nin New York şehrindeki İKİZ KULELERE, 11 Eylül 2001 tarihinde düzenlenen faili meçhul (!) saldırılar, 21. Yüzyıl başlarında Küreselci Çete için adeta bir dönüm noktasıdır.. Adeta bir işaret fişeğidir.

Küreselcilerin 2020 yılı ile birlikte Start verip 2045 yılına kadar gerçekleştirmeyi hedefledikleri “Kapitalizme Atılacak Yeni Formatın İçeriği” şudur kardeşlerim:

Şeytana tapan bu sapıklar iddia ediyor ve diyorlar ki:

“Allah insanı yarattı. Ama eksik yarattı, onda birçok eksiklikler var. Biz bunun çok çok daha iyisini oluşturacağız ve onu ‘Süpernova’ bir insan haline sokacağız.”

Bu nedenle Allah’ın yarattığı insan modeline “İNSANLIK 1.0” adını verdiler.

Küreselci bu sapıklar, insanın DNA’sı ve Genetiği ile oynayıp, Onun “Görme mesafesini çok daha uzaklara ulaştırarak, Duyma kabiliyetini çok çok daha geliştirerek, Boynunu ve kilosunu dilediği gibi ayarlayarak, İnsan kas ve iskeletini daha da sağlamlaştırarak Süpernova bir insan modeli..” oluşturmak istiyorlar.

Bununda adı da “İNSANLIK 2.0” dır diyorlar. Bu “yeni bir insan modeli oluşturma” arzuları nedeniyle Küreselci Çete’nin bir diğer adı da; TRANSHUMANİSTLER’ dir.

TRANSHUMANİZİM de; “İnsanoğlu BİYOLOJİK BEDENİNDE yeni bir EVRİM yapıp, Teknolojik araçlar vasıtasıyla insan doğasını, vücudunu BİYONİK BİR BEDENE evirmeyi, geçirmeyi, trans / transfer etmeyi Onu en mükemmel hale getirmeyi ve her türlü kapasitesini arttırmayı amaç edinmedir..” dediler.

Peki, kardeşlerim bu TRANSHÜMANİZM sapıklığının alt yapısındaki ANA SAİK nedir onu biliyor musunuz?

Sizler de sınırlı, aciz ve muhtaç AKLINIZLA bu sorunun cevabına belki ulaşamaya bilirsiniz.

Âlemlerin Rabbi, güç kudret ve azametin sahibi şanı yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’inde bakın “Lanetlenmiş kör şeytan” ne demişti hatırlayalım:

“Yemin ederim ki, eğer beni Kıyamete kadar yaşatırsan, pek azı dışında, Onun neslini kendime bağlayacağım..” (İsra suresi 62)

Bir de şu ayetlere bakın kardeşlerim:

“İblis, ‘Senin şerefine and olsun ki, içlerinden ihlaslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım’ dedi.” ( Sad suresi 82-83)

“Allah onu (şeytanı) lânetlemiştir, O da “Kullarından belli bir pay edineceğim (kendi tarafıma çekeceğim, senin yolundan saptıracağım) onları boş kuruntulara kaptıracağım, kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar, ben emredeceğim de onlar da Allah’ın yarattığını değiştirecekler..” (Nisa suresi  118- 119)

“Gerçekten de İBLİS’İN İNSANLAR HAKKINDAKİ zan ve temennisi DOĞRU ÇIKTI. Çünkü bir kısım müminler dışında herkes ona uyup gitti (Hak’tan saptı).” (Sebe suresi 20)

Maalesef ki maalesef TRANSHÜMANİZM fikirli dünyanın en zengin para babalarına baktığımızda, Rabbimizin Kur’an da dediği gibi; “İBLİS’İN İNSANLAR HAKKINDAKİ zan ve temennisi DOĞRU ÇIKTI..”

İblis yani kör ŞEYTAN, özellikle de bu günlerde kendisine “Milyonlarca değil MİLYARLARCA” sadık taraftar bulabildi.

TRANSHÜMANİSTLER, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde ise asıl Patronları olan “Kör şeytan ve dostları ile birlikte” yeni bir “hamle” daha yaptı.

Yukarıda daha önce de ifade ettiğim gibi, ÇİN’de 100 seneden fazladır ki başta İngiltere ve ROTHSCHİLD ailesi ve diğer büyük aileler üzerinden büyük bir Siyasi nüfuza sahip olan “Şeytana Tapan KÜRESELCİLER”, ABD’nin Silikon Vadisinde elde ettikleri “Tüm Teknolojik birikimlerini”, ÇİN topraklarına transfer etti.

Burayı, kendisi için adeta “Devasa bir ÜRETİM ÜSSÜ” haline getirdi.

ÇİN’ lilere ait tüm Dijital verileri YAPAY ZEKÂ ve Kuantum Bilgisayarları aracılığıyla harmanlayarak toplumun tüm Dijital verilerini ele geçirip, koskoca ÇİN DEVLETİNİ kendilerine samimiyetle bağlı ve çok SADIK bir Devlet haline getirdiler.

Hatta bunun da ötesinde, TRANSHÜMANİZM düşüncesinin sahibi bu KÜRESELCİ taife, ÇİN’ de gerçekleştirdikleri siyasi evrimle (!) ya da büyük bir siyasal dönüşümle yepyeni bir “DİJİTAL DEVLET” kurdular.

Bu “Yeni Devletin” resmi adı, şimdilik ÇİN HALK CUMHURİYETİ’ dir. Fiiliyatta ise Dijital YAPAY ZEKÂ DEVLETİ (YZD)dir.

Kısa adıyla, A.B.D. gibi, U.K. gibi, T.C. gibi şimdi de yeni bir Devlet var dünyamızda.. Bunu da diğerleri gibi baş harfleriyle ifade edersek, “Sanal Adı: Y.Z.D.” dir.

1 Milyar 400 Milyona yaklaşan Devasa nüfusuyla “ÇİN Devleti” adeta “Şeytana Tapan KÜRESELCİ ailelerin” Siyasi GÜDÜMÜNDE bir Devlete dönüştürülmüştür.

Bu topraklarda ARTIK “son kararı verenler” görünürde her ne kadar ÇİN’ liler gibi ise de Hakikatte ŞEYTANİ PLANLARIN sahibi olan “KÜRESELCİ” İngiliz ailelerdir.. Diğer bir ifade ile İngiltere ve Çin adeta TEK DEVLET gibidirler.

ÇİN topraklarındaki bu “Maskeli Balo” daki “ÇİN YÜZLÜ” adamlar, aslında yine “Batılı Emperyalist, Katil, Kapitalist” Beyaz adamlardır.

Bu nedenle de ben; ÇİN’ deki bu yeni siyasi varlığa, artık beyaz adamların “Çin Maskeli YAPAY ZEKÂ DEVLETİ” diyorum. Sanırım böyle demek, yanlış bir şey olmaz.

21. yüzyılın dünyasında “Zahirde görünenler” her ne kadar “Devletlerarası bir Savaş” ya da “Rekabet” gibi görülse de yada “ABD – ÇİN Siyasi, Askeri, Ekonomik Savaşı” sanılsa da bu gün “Asıl savaşan taraflar” artık çok çok farklıdır..

Bir tarafta 19 ve 20. yüzyılın ürünü ve bugün adına “Yerli ve Milli Devlet” dedikleri “ULUS DEVLETLER,”

Diğer tarafta ise Şeytana tapan Küreselci taifenin, özellikle de İngiltere’ ye sadık İngiliz aile şirketlerinin  kurduğu yeni “Çin Maskeli YAPAY ZEKÂ DEVLETİ..” (yani kısaca YZD)

Artık 21. yüzyılın “yeni çift kutbu” bu iki yeni siyasi yapılanmadır.

Ben vakıayı artık böyle okuyor ve “hakikatin bu olduğunu” düşünüyorum. Çünkü olup biten tüm olaylar beni, bu “yeni iki kutup” arasındaki “kıran kırana mücadeleye” götürüyor.

Dolayısıyla da Devletlerarası durumdaki Siyasi Mücadeleler ve Savaşlar, bu “yeni iki kutup” arasında yani “Ulusalcılar ve Küreselciler” arasında olmakta ve bundan sonrada olacaktır gibi görünüyor.

İşte 07 Ekim 2023 tarihinde başlayan ve çoğu insanların HAMAS & İSRAİL SAVAŞI sandığı bu savaş, “yukarıda ortaya koyduğum perspektiften” değerlendirildiğinde aslında “İçi başka dışı başka” misali “Ulus Devletler ile Çin Maskeli YAPAY ZEKÂ DEVLETİ’ nin bir savaşı olarak kendini göstermektedir.

Belki diyebilirsiniz ki; “Bekir amca bu savaşta ÇİN adeta tarafsız gibi duruyor, sen ÇİN ile nasıl bir alaka kurdun?”

Güzel kardeşlerim burada söz konusu olan, asla “ÇİN Devletinin bil fiil müdahil olması meselesi” değildir.

Asıl olan, Çin Maskeli YAPAY ZEKÂ DEVLETİ’ ni kuran “AKLIN” ki yukarıda ifade ettiğim sinsi ve kurnaz “İngiliz Aklı” nın, iradesinin “Dünya çapındaki belli başlı bazı hedefleri” ve bu hedeflere adım adım yaklaşmada kullandığı “Siyasi Üsluplar” dır.

İşte bu zaviyeden yapılacak bir değerlendirme “Gerçekçi bir Değerlendirme” olacaktır bi iznillah.

Konunun daha berrak ve şeffaf bir şekilde görülüp, okunup değerlendirilebilmesi için ŞU İKİ HUSUSUN üzerinde durmak istiyorum güzel insanlar..

BİRİNCİSİ: Şeytana tapan bu Küreselci taifenin Çin Maskeli YZD’ nin “Dünya çapındaki hedefleri” nelerdir?

İKİNCİSİ: Dünyada bulunan her bir Ulus Devlet içinde bulunan “Küreselci Taife yanlısı uşaklar..” kimlerdir?

Yukarıdaki izahlarımda hamd olsun uzun uzadıya “Dünya çapındaki nihai hedeflerinden” bahsetmiştim.

Ama “az ve öz olarak” bir şey daha ifade etmem gerekiyor.

Küreselci taife, uzun vadeli MAKRO HEDEFLERİ noktasında Ulus Devletlere ve tüm yöneticilerine de diyor ki:

“Vatanınız, toprağınız, bayrağınız, dininiz, imanınız, yer altı ve yer üstü zenginlikleriniz sizin olsun. Bana sadece bireylerinizi / kişilerinizi verin yeter..”

Bu ne kadar ilginç değil mi?

Niçin sadece kişiyi / bireyi istiyor ya da “birey odaklı bir yaklaşım” sergiliyor hiç düşündük mü? Buradaki sinsi amaçları nedir acaba?

“Bana kişilerinizi verin..” derken kastettiği, “O kişiyi alıp”, kendi coğrafyasına, taa ÇİN’e götürmek değildir.

“O kişinin / bireyin” doğduğu andan bu güne kadar, Onunla alakalı olan, iğneden ipliğe kadar ne kadar DİJİTAL VERİ VAR İSE bunları istiyor.

Daha önceki yazılarımda ifade ettiğim, şu “Kromozomlara Üçüncü bir sarmal” ekleyerek “Hibrit bir İnsan” oluşturmak kurgu ve konusunu hatırladınız mı?

Ne idi bu kurgunun özü;

“İnsanlar hakkında elde ettikleri tüm DİJİTAL VERİLER ve insan vücudunda Deri altına monte edilecek bir BİYOMETRİ CİP ile uzaktan ‘Hacklanebilir İnsan’ oluşturmak..”

Hatta şimdilerde bunu bir adım daha öteye taşıdılar.

Biyometrik Cip’ e bile gerek kalmadan yeni NANO TEKNOLOJİ ile Biyoloji Laboratuvarlarda üretilen AŞILAR İÇİNE katılacak gözle ASLA görülmeyen partüküllerle uzaktan “Hacklanebilir, kumanda edilebilir insan” oluşturmayı da başarabilmişlerdir.

Niçin ille de “Bana kişilerinizi verin..” diye ısrarcı olduklarını sanırım şimdi daha iyi anladınız inşaAllah.

Şimdi gelelim İKİNCİ hususa yani Ulus Devlet içinde bulunan “Küreselci Taife yanlısı uşaklar” konusuna..

Bu şeytana tapan Küreselci taife, Onlarca yıldır sürdürdükleri İKTİDAR MÜCADELESİNDE artık herkesin de gördüğü gibi ÇİN TOPRAKLARINDA çok güçlü bir Devlet olmuşlardır ve her geçen gün Dünyanın TEK SÜPER GÜCÜ olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedirler.

Küreselci Taife için bu ilerlemede başarıyı yakalamak, “Ulus Devletler içinde kendi yanlısı, diğer bir ifade ile İngiltere yanlısı Siyasetçileri, Partileri ve Sivil Toplum Kuruluşlarını” elde etmekle mümkün oldu.

Peki, nasıl elde edecekler ya da ettiler?

Kah parayla, kah siyasi şantaj ve tehditlerle.. Özellikle de STK’lara, para babası malum SOROZ’un para bağışları üzerinden.. Aynı Türkiye özelinde FETÖ’ nün yaptıkları gibi..

Mesela ABD de Demokrat Parti ve Joe Biden üzerinden, Ulusalcı PENTAGON ve Donald TRUMP’a rağmen büyük bir ivme yakaladılar. ABD’ nin dâhili ve harici siyasetini adeta GÜDEN oldular.

Günümüzün süper gücü sanılan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) bile artık “2 ayrı ABD” haline gelmiştir.. Birisi “Ulusalcı ABD’liler yani Cumhuriyetçiler” ve diğeri “Küreselci ABD’liler yani Demokratlar” vardır artık..

Amerika kıtasını keşfeden ve yerli halk olan Kızılderilileri kılıçtan geçiren “Katil İngilizler”  hakkında, Kızılderili ATASÖZÜ ne diyordu bir kere daha hatırlayalım:

“Bir suda iki balık kavga ediyorsa oradan beş dakika önce mutlaka uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir”

İşte bir üst cümlede ifade ettiğim “Küreselci ABD’liler yani Demokratlar” Küreselci sinsi ve kurnaz “İngiliz Aklı” nın müntesibi ve hayranı ABD’lilerdir.

Bu husus; hemen hemen Dünyadaki bütün devletler için “Genel geçer bir vasıf” olmaya başlamıştır.

Keza Fransa da adım adım yetiştirdikleri Emmanuel MACRON ile birçok planlarını uygulamaktalar.

Yine İngiltere’de Kraliyet ve Kraliçe yanlıları ile bunların karşıtı olan Küreselci taifenin zengin aileleri vardır.

Yani işin özü şudur:

Hemen hemen “Her Ulus Devlet içinde”, artık hem Küreselci kadrolar vardır, hem de bu Ulus Devletin bünyesindeki DERİN DEVLETE BAĞLI yerli, milli Ulusalcı unsurlar vardır.

“20. yüzyıldaki gidişatta”, Devletler ya da Devlet adamları, “ABD yanlısı, İngiltere yanlısı, Almanya ya da Fransa yanlısı” diye tanımlanırdı.

 21. yüzyıl ile birlikte, Devletlerarası durumda ve Devletlerarası siyasette, gittikçe artan bir ivme ile “Her ulus Devlet içindeki Siyasetçilerin” artık ULUSALCILAR ve KÜRESELCİLER olarak “İki kutba” ayrıldıklarına şahit oluyoruz.

Bu günkü siyasi konjonktürde ise;

Dünyanın TEK HÂKİMİ olmak ve TEK DEVLETLE dünyayı yönetmek isteyen “Şeytana Tapan KÜRESELCİLERİN Çin Maskeli YAPAY ZEKÂ DEVLETİ”, bu hâkimiyetin tahakkuku için Dünya ölçeğinde bazı DEVASA PROJELER de benimsemiş ve kendilerine ait bir PARAVAN KURULUŞ olan BİRLEŞMİŞ MİLLETLER üzerinden bu projeleri, nihai hedefleri olan 2045 yılına kadar peyder pey gerçekleştirmek için yola revan olmuştur.

KÜRESELCİLERE göre artık ULUS DEVLETLER dönemi tarih olacaktır. Özellikle Rusya, Hindistan, Pakistan, Türkiye, Sudan vs. büyük topraklara ve nüfusa sahip Devletler “çok parçalara” bölünecektir ya da bölünmelidir.

Bu günden sonra, bir Müslüman olarak hakikatlere ulaşmak için, “Sathi yani yüzeysel bir bakışla” vakıaları olayları okumak yerine Rabbimizin istediği zaviyeden AYDIN BİR BAKIŞ AÇISIYLA ya da AYDIN BİR DÜŞÜNME ile okumak zorundayız.

İşte bu cümleden olmak üzere, ister Hamas & İsrail Savaşı olsun, ister Rusya & Ukrayna Savaşı olsun, Ermenistan & Azerbaycan Savaşı yada Global ölçekteki tüm dünyadaki olaylar olsun, bunları ANLAMA ve OKUMA İÇİN KONUMLANDIĞINIZ ZAVİYE, sizi farklı farklı sonuçlara götürür.

Şunu demek istiyorum:

ULUS DEVLETLER zaviyesinden yapılacak bir OKUMA sizi İLLAKİ bir sonuca ulaştırır. Bu sonuç ise artık hakikatleri anlamaya yetmiyor hatta yanıltıyor da maalesef.

Ama bir de, KÜRESELCİ Çin Maskeli YZD zaviyesindenyapılacak OKUMA ise bizi Ulus Devletler zaviyesinden okumadan çok çok farklı bir sonuca ulaştırır ki, bu okumada adeta “Suyun altında görülmeyenler, su yüzüne çıkmaktadır.”

Dolayısıyla KÜRESELCİ Çin Maskeli YZD zaviyesinden OKUDUKLARIMA bağlı olarak bende oluşan kanaat, 07 Ekim 2023 de başlayan / başlatılan ve sanki bir “Hamas & İsrail Savaşı” gibi gösterilmeye çalışılan bu katliamlar, aslında Küreselci taifenin güdümünde, KÜRESEL OYUNUN parçalarından bir parçadır.

KÜRESELCİ Çin Maskeli YZD’ nin arkasında “İngiliz Aklı” nın ve İngiltere’ye sadık aile şirketlerinin varlığını sakın aklımızdan çıkarmayalım güzel insanlar.

Kardeşlerim ve Sevgili Davetçi gençler

Uluslararası devasa sermaye sahiplerinin, 21. Yüzyıl başlarında iyice çöreklendiği ve kendisine yeni MERKEZ ÜS edindiği ÇİN TOPRAKLARINDA ürettikleri tüm Sanayi, Ticari, Zirai, Tıbbi vs. ürünlerin illaki dünya pazarlarına bir şekilde ulaştırılması da gerekir değil mi?

Üretim & Tüketim ekseninde, ortaya Trilyonlarca Dolar sermaye koyan, üretici şirketler ve bunların ana sermaye sahipleri için her ne kadar tüm dünya bir “Pazar” ise de, asıl ANA PAZAR adeta “Tüketim Kolik” olan AVRUPA HALKLARIDIR.

İşte, Şeytana tapan, onu Rab edinen Uluslararası devasa sermaye sahibi Batılı Kapitalist şirket patronlarının, Çin topraklarında oluşturdukları ve “Çin halkını adeta bir robot, bir KÖLE HALİNE” getirdikleri yeni “Siyasal & Sosyal Sistem” yani KÜRESELCİ “Çin Maskeli Yapay Zekâ Devleti” 2013 yılında Dünya çapında yeni ve devasa bir proje başlattı.

Projeyi tamamlama yani “Bitiş tarihi” olarak 2049 yılını planladı.

Bu proje; İngilizce adıyla “One Belt One Road” (OBOR), Türkçe adıyla ise, “BİR KUŞAK, BİR YOL” projesidir.

Nedir bu devasa projenin mahiyeti ve amacı?

“Bir üretim üssü olan Çin topraklarında imalatı yapılan tüm ticari ürünleri, Batı’daki alıcılara / tüketicilere ulaştırabilmek için gereken güzergâhlar” projesidir. Diğer bir ifade ile MODERN İPEK YOLU projesidir.

Bir Asya kıtası ülkesi olan ÇİN’ den Avrupa’ya vs. kıtalara üretilen malların “En ekonomik yol” dan nakledilmesi, daima KARA PARÇASI üzerinden nakletmektir.

Deniz yolu taşımacılığı; maliyetli ve uzun zaman gerektiren bir taşımacılıktır ve Deniz yolu ise onlar için 3. Alternatif yoldur.

Peki, 1. ve 2. Alternatifler hangisidir?

1. Alternatif Demiryolu taşımacılığı, 2. Alternatif ise karayolu / otoban üzerinden TIR’ lar ile yapılan taşımacılıktır.

Özellikle Demiryolu taşımacılığı hem daha güvenli ve ekonomik hem de daha hızlıdır. Yeter ki kendilerine ait “Hızlı Tren Hatları” var olsun.

KÜRESELCİ “Çin Maskeli Yapay Zekâ Devleti”, bu 21. Yüzyılın bu devasa MODERN İPEK YOLU projesi yani resmi adıyla “BİR KUŞAK, BİR YOL” projesi için kendisine 6 adet ANA KORİDOR belirledi.

Bunları şu şekilde sıraladı:

1.Çin – Hindiçini Yarımadası Ekonomik Koridoru (CICPEC)

2.Çin – Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC)

3.Çin – Orta Asya – Batı Asya Ekonomik Koridoru (CCWAEC)

4.Bangladeş – Çin – Hindistan – Myanmar Ekonomik Koridoru (BCIMEC)

5.Çin – Moğolistan – Rusya Ekonomik Koridoru (CMREC)

6.Yeni Avrasya Kara Köprüsü Ekonomik Koridoru (NELBEC)

Dünya çapındaki bu “BİR KUŞAK, BİR YOL” projesine dâhil olan 64 ülke ve güzergâhlarına gelince:

Doğu Asya: Çin ve Moğolistan

Güneydoğu Asya: Brunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland, Timor-Leste, Vietnam

Orta Asya: Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan

Ortadoğu ve Kuzey Afrika: Bahreyn, Mısır, İran, Irak, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Umman, Katar, Suudi Arabistan, Filistin, Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen

Güney Asya: Afganistan, Bangladeş, Bhutan, Hindistan, Maldivler, Nepal, Pakistan, Sri Lanka

Avrupa: Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Belarus, Bosna Hersek, Hirvatistan, Çekya, Estonya, Gürcistan, Macaristan, Letonya, Litvanya, Makedonya, Moldova, Karadağ, Polonya, Rusya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, İtalya, Türkiye, Ukrayna

Bu proje kapsamına giren işlerde gerekli olan “Alt yapı Projelerinin Finansmanı” konusunda Pekin hükümeti, 2013 yılından bu yana 70’ ten fazla ülkeye yaklaşık 2200 proje için 2,5 Trilyon Dolar civarında borç verdi.

Şeytana tapan KÜRESELCİ “Çin Maskeli Yapay Zekâ Devleti” sahibi Batılı şirketler, özellikle de sinsi ve kurnaz İngiliz aile şirketleri, tüm güzergâhlarda bulunan ülke ve devletlerden” yüzlerce limanı, havaalanını, köprüyü ya 40-50 hatta 99 yıllığına kiralamış ya da satın almışlardır.

Bu güne kadar ÇİN’ li gibi görünen Batılı aile şirketlerinin dünyada kiraladıkları tüm yerleri görmek isteyenler, “internette yapacakları kısa bir araştırma” ile bu bilgilere ulaşabilirler.

Mesela Türkiye’dekilerden örnek olsun diye “Yavuz Sultan Selim Köprüsü” nü örnek verebilirim.

İstanbul Boğazı’nın kuzey tarafında yer alan ve 2012 yılında inşaatına başlanan köprü 2016 yılında faaliyete geçmişti.

Karayolu ile birlikte üzerinde Demiryolu da inşa edilecek bu devasa köprüye, “Çin Maskeli Yapay Zekâ Devleti” nin şirketleri, “China Merchants Group Ltd.” çatısı altında, “Köprü ve Kuzey Marmara Çevre Otoyolu” işletmesinin % 51 hissesine onlarca yıllığına talip oldular.

Anlaşmaya varıldığında, hali hazırda MARMARAY Demiryolu hattından, gece yarıları Avrupa’ya transfer edilen ÇİN malları, artık trenlerle Yavuz Sultan Selim Köprüsü üzerinden, gece gündüz demeden, süratle Avrupa’ya ulaştırılmış olacak.

Değerli Müslümanlar

Bu stratejik, jeopolitik ve ekonomik “BİR KUŞAK, BİR YOL” projesinin “Ortadoğu ve Kuzey Afrika” güzergâhı kısmında dikkat ettiyseniz FİLİSTİN de zikredilmektedir.

Medyada 17 Aralık 2019 tarihinde şu haber vardı:

“Doğu Akdeniz’de ABD, İsrail ve Çin üçgeninde gerilime sebep olan Filistin’deki Hayfa Limanı‘nın kim tarafından modernize edileceği ve işletileceği konusunda ‘kazanan’ Pekin yönetimi oldu. Hayfa Limanı’nı 2021′den itibaren Çin işletecek. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Pekin’in kontrol edeceği limanın istihbarat amaçlı olarak da kullanılmasından endişe ediyor..”

Sadece bu liman mı Çin’i cezbeden? Elbette ki HAYIR..

Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta 4 Ağustos 2020‘de gerçekleşen o feci patlamanın ardından, Çin, “Lübnan‘a limanın yeniden inşa edilmesi ve kiralanması..” teklifinde bulundu.

Keza Suriye’deki Lazkiye limanı, Türkiye’deki Mersin limanı, Mısır’daki İskenderiye limanı, Yunanistan’daki Pire Limanı vs. hepsi de Şeytana tapan KÜRESELCİ İngiliz aile şirketlerinin yani “Çin Maskeli Yapay Zekâ Devleti” nin almaya/kiralamaya çalıştığı, bazılarını aldığı “Hedef Limanlar” dır.

Çünkü Orta Doğu; Kuzeyden Güneye, Doğudan Batıya tarih boyunca DÖRT YOL AĞZI olmuş stratejik bir coğrafyadır.

Mesela İran toprakları çok eski çağlardan beri adına TARİHİ İPEK YOLU denilen güzergahın adeta ANA DAMARI gibidir.

Bu nedenle Çin, İran Devletini tamamen safına katmak için ona çok büyük bir yem atmış ve İran ile Çin arasında gelecek 25 yıl içerisinde İran’a 400 milyar dolar yatırım yapma anlaşması imzalamıştır. Tarih 26 Mart 2021.

Çin ekonomisi sanayi çarkları, İran, Suudi Arabistan ve Rus petrolleri ile dönmektedir ve bu noktada Çin onlara muhtaçtır.

Akabinde yine Çin; BÜYÜK ABİ EDASIYLA iki can düşman gibi gösterilen İran ile Suudi Arabistan arasında (ABD’ye rağmen) Büyükelçiliklerin yeniden açılması, iki ülke arasındaki uçuşların tekrar başlatılması ve karşılıklı vizelerin kolaylaştırılması konularında anlaşma imzalattı. Tarih 06 Nisan 2023.

Son olarak, Gazze katliamları başladıktan ve İran bu konuda arka arkaya suçlandıktan sonra, ortağı “İran’ın büyük bir tehditle karşı karşıya kaldığını” gören Çin;

“Toprak bütünlüğünü ve ulusal onurunu koruma konusunda İran‘ı sıkı bir şekilde destekleyeceğini ve İran’a dışardan yapılacak bir müdahaleye şiddetle bir şekilde karşı çıkacaklarını..” açıkladı. Tarih 26 Ekim 2023.

Bunları niçin dile getirdim biliyor musunuz?

Her ülke ve devlette olduğu gibi İsrail’de de “Ulusalcılar” ve KÜRESELCİ, İngiltere yanlısı “Çin Maskeli Yapay Zekâ Devleti” yanlıları ya da uşakları vardır.

Benim vakıadan okuduğum kadarıyla şimdiki Başbakan Netanyahu, izlediği siyaset itibariyle “Ulusalcı Kanadın” adamlarındandır. Büyük İsrail ve ARZ-I MEV’UD, (sözde Tevrat da İsrail oğullarına vaad edilmiş topraklar) hayalinin aşığı, sevdalısıdır.

Katil İsrail ve katil Netanyahu’nun böylesi büyük bir katliama başlaması, ABD (Amerika Birleşik Devletleri) içinde milyonlarca taraftarı / adamı bulunan Evanjelizm düşüncesi ve Evanjelistler teşkilatının da işine gelmiş ve daha katliamın başında ABD’ deki bu Evanjelistler, İsrail’e çok büyük destek vermişler, Uçak gemilerinin bölgeye gönderilmesini sağlamışlardır.

Peki, nedir Evanjelizm?

EVANJELİZM, ‘Sözde kutsal kitap İncil’e yönelmek, dönmek” demektir.

Hıristiyan Evanjelistler, ABD’deki Hıristiyanların yaklaşık üçte biridir ve ‘Dünya Hâkimiyeti’ kurmak amacıyla “Dünya çapında organize olmuş” dev bir yapı ve teşkilattır.

Evanjelistlere göre; İsa Mesih’in tekrar dönmesi ve krallığını kurması için Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki coğrafyanın, acilen Müslümanlardan temizlenmesi gerekiyor!

Hayallerindeki bu büyük hâkimiyetin gerçekleşmesi için de, adına “Armageddon” dedikleri “Büyük – Son bir Savaş” ın olması kaçınılmazdır.

İncil‘e göre insanlık tarihinin son savaşı olacak olan Armageddon Savaşı gerçekleştikten sonra “yeryüzünde bir daha savaş” olmayacaktır.

Bu savaşta; “iyiler ve kötüler” son defa karşı karşıya gelecek ve “kötülük” sonsuza kadar yenilecektir. Hristiyanlık inancına göre tanrı, yani Hz. İsa, bizzat bu savaşta yer alacaktır.

Armageddon‘da savaşacak olanlar; Mesih ve onu izleyen, emrindeki “meleklerden oluşan” göksel ordulardır. Karşılarında olanlar ise, “İsrail’in de aralarında olduğu” bütün dünya krallarıdır.

Musevi inancı; İsa’yı Mesih olarak kabul etmediği gibi, onlar açısından Kitabı Mukaddes’in Malaki kitabından sonraki kısımları da geçersizdir.

Bu açıdan da Armageddon sözcüğünün günümüzdeki “İsrail kavramıyla” uzaktan yakından hiç bir ilgisi yoktur. Çünkü Armageddon savaşı, sözde vahiy kitabı (!) olan Tevrat‘ta değil, insanların uydurduğu bir kitap olan İncil‘de yer alır.

Buna rağmen Hıristiyan Evanjelistler, Kıyametin Kopmasını Hızlandırma” konusunda Siyonist Yahudilerle işbirliği yapıyor ve onları; amaçlarını gerçekleştirebilmek için sinsice tuzaklarına çekiyor, dahası onları bir kobay gibi kullanıyorlar.

Siyonist Yahudilerin “Büyük İsrail ve ARZ-I MEV’UD (sözde Tevrat da İsrail oğullarına vaad edilmiş topraklar)” hayali ve Hıristiyan Evanjelistlerin İsrail’i bir “Maşa Olarak” kullanıp Armageddon savaşını başlatma hayali, KÜRESELCİ “Çin Maskeli Yapay Zekâ Devleti” nin ASLA ve KAT’A umurunda değildir.

Çünkü yukarıda çok detaylıca izah ettiğim gibi Çin Maskeli Küreselci Kapitalist Şirket patronları için “Ne Tevrat’ın, ne İncil’in, ne Kur’an’ın, ne de herhangi bir Din’in” hiçbir “kıymeti harbiyesi” yoktur.

“Hayata, olaylara ve tüm Dünyaya” bu zaviyeden bakan Küreselci çete için “İsrail Devleti’nin de hiç değeri yoktur.” Böyle bir Devlet, Filistin topraklarında “Olsa da olur olmasa da olur..”

Çünkü onlar şeytana tapmaktadırlar ve şeytanı RAB edinmişlerdir. Onlar için şeytan dışındaki her şey boş ve abestir.

Nihai amaç ve hedefleri ise Dünya üzerinde tek hâkimiyeti yani ŞEYTANIN MUTLAK HÂKİMİYETİNİ sağlamaktır.

Sevgili kardeşlerim ve Davetçi gençler. Şimdi size “çok çok ilginizi çekeceğini düşündüğüm” bir husustan bahsedeceğim.

Yahudi asıllı ve Küreselci çetenin has ve sadık adamlarından biri olan ABD’nin eski Dışişleri bakanlarından Henry Kissinger’in 2012 yılının son aylarında yaptığı bir açıklama hakkında, Gazeteci Dr. Kevin Barret diyor ki;

The New York Post tarafından “harfi harfine” alıntılanan Kissinger’in (söylediği),“10 yıl içinde artık İsrail olmayacak” sözü, kati ve şartsız bir sözdür.

Kissinger; İsrail’in tehlikede olduğunu, fazladan trilyonlarca dolar para verip, onun düşmanlarını, ordumuzla ezsek bile ‘kurtulabileceğini’ söylemiyor.. Bir ‘çıkış yolu’ da önermiyor. Basitçe bir gerçeği belirtiyor: “2022 / 2023’DE, ARTIK İSRAİL OLMAYACAK..” (Tarih 02 Ekim 2012)

(Kaynak: http : //www timeturkcom /tr/makale/ dr-kevin-barret/ kissinger-10-yil-icinde-israil-olmayacak.html)

Peki, ortada “Fol yok Yumurta yok” iken süper gücün eski Dışişleri bakanı Kissinger, bu endişeyi (!) niçin dile getirdi?

Kehanette (!) mi bulundu kendince? Elbette ki hayır..

Bu küreselci kurt politikacı Kissinger; ilerlemiş yaşına rağmen (1923 Almanya doğumlu ve sağdır) kendisi daha 25 yaşında iken kurulan İsrail Devleti’nin, “dünü, bugünü ve geleceği” hakkında önemli bir kanaatini / temennisini samimiyetle ortaya koymuştur.

Şimdi bir soru soruyorum:

26 Ekim 2023 tarihinde, Şeytana tapan Küreselci taifenin Çin Maskeli Yapay Zeka Devleti, “Çin; toprak bütünlüğünü ve ulusal onurunu koruma konusunda İran’ı sıkı bir şekilde destekleyeceğini ve İran’a dışardan yapılacak bir müdahaleye şiddetle bir şekilde karşı çıkacakları..” açıklamasının asıl muhatabı kimdir?

Benim şahsi kanaatim; Hemen her gün İran’ı baş düşman ilan eden “İsrail Devleti ile ABD’de içindeki Ulusalcılardır..”

Bir soru daha soruyorum:

Şayet küreselci İngiliz aile şirketleri güdümündeki Çin, İsrail Devleti içindeki “Ulusalcıları” kendisine ait BİR KUŞAK BİR YOL PROJESİ’ nin gerçekleşmesi önünde bir takoz olarak görüyor da, bu takozu ‘ya ortadan kaldırmayı ya da onu, kabuğuna çekilmeye zorlayıp pasifize etmeyi’ mi düşünüyor?

Hatırlarsanız HAMAS üst düzey yetkilileri yaptıkları bir çok açıklamada İran’ dan her türlü maddi desteği aldıklarını söylemişlerdi. Destek araç ve gereçleri içinde “Silah ve mühimmatın olmaması” elbette ki düşünülemez.

Zaten 2,3 milyon nüfusu ile çok çok dar bir toprak parçasına hapsedilen Gazze halkı ve HAMAS, dış yardım ve bağışlarla ayakta durmaktadır ve en çok maddi yardım Katar, İran ve sair körfez ülkelerinden gelmektedir.

8 Ekim 2023 Pazar günü İran Cumhurbaşkanı Ayetullah İbrahim Reisi, HAMAS siyasi lideri İsmail Haniye ve Filistin İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad en-Nahale ile görüştü.

Görüşme sırasında İbrahim Reisi dedi ki:

“Filistinlilerin işgal altındaki topraklarda yürüttüğü muzaffer operasyon, Filistin halkının ve İslam ümmetinin 70 yıllık özleminin gerçekleştiğinin göstergesidir. İnşaAllah yakında Mescid-i Aksa’da birlikte namaz kılacağız…”

Şimdi bir soru daha soruyorum:

İslam toprağı Filistin’de sürekli vahşice kan döken, yakan yıkan ve hemen her seferinde “ilk saldırıları” kendisi başlatan, Müslümanlarında “savunma refleksi ile harekete geçmesine” sebep olan katil İsrail, 07 Ekim 2023 de başlayan “Aksa Tufanı” operasyonunda gafil mi avlandı? Ya da göz mü yumdu?

11 Ekim 2023‘de ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi Başkanı Michael McCaul, Mısır’ın HAMAS’ın saldırılarından 3 gün önce İsrail’i ikaz ettiğini şöyle açıkladı. McCaul, “Mısır’ın 3 gün önce İsraillileri böyle bir olayın olabileceği konusunda uyardığını biliyoruz” dedi.

Biz de biliyoruz ki, 07 Ekim sabahı, bu sefer İLK SALDIRIYA GEÇEN, binlerce füze fırlatan, havadan “Paramotor” denilen tek ve çift kişilik hava ulaşım araçları ve karadan da silahlı unsurları ile Yahudi yerleşimcilerin olduğu bölgelere sızan, asker sivil 250 civarında kişiyi esir alıp Gazze’ye getiren HAMAS’ın cengâver ve serdengeçti mücahitleridir.

Şayet Ulusalcı Netanyahu bu operasyona “göz yumdu” ise bundaki amacı ne olabilir?

Burada birkaç amacı söz konusu olabilir diye düşünüyorum.

‘Aksa Tufanı’ operasyonu, katil Netanyahu için adeta altın bir fırsat olmuş, durumdan kendine bir vazife çıkarmış ve ARZ-I MEV’UD un tahakkuku için hayati bir adım olsun diye bu VAHŞET, SOYKIRIM ve KATLİAMLARINA başlamıştır.

Diğer bir amacı da; kurt politikacı Netanyahu, “Şeytana tapan Çin maskeli Küreselci çetenin, aylardır STK’ları (Sivil Toplum Kuruluşları” nı kullanarak KENDİSİNİ DEVİRMEK istediklerini görmüş, karşı atağa geçmiş, böylelikle muhaliflerinin etrafında kenetleneceğini düşünmüş” olabilir.

Çin maskeli Küreselci çete ve “İngiliz Aklı”; şayet Orta Doğu haritasını “İsrail’i ortadan kaldırmak suretiyle” değiştirmek arzusunda ise bunun tahakkuku için “Siyasi & Askeri Mücadelesine” devam edecektir.

Bunu hemen şimdi yapmayacak / yapamayacak, devletlerarası durum istediği kıvama geldiğinde tekrar harekete geçecektir.

Şeytanı Rab edinen Çin maskeli Küreselci çete, ister Asya kıtasındaki, ister Afrika’daki tüm siyasi hamlelerinde hiç mi hiç acele etmemekte, adına YUMUŞAK GÜÇ diyebileceğimiz bir şekilde önce “ülkelere ekonomik parasal / borçlandırma yardımları ile” sonra da İran ve Suudi Arabistan örneklerinde olduğu gibi “Devlet adamlarını kafaya almakla..” yoluna devam etmektedir.

Örneğin Sri Lanka Devletine yüklü miktarda borç veren ve parasını geri alamayan Çin maskeli Küreselci çete; borçlarına karşılık olmak üzere Sri Lanka’ nın COLOMBO LİMANI’99 yıllığına kiraladı.

“Aksa Tufanı” sonrasında UMMAN KÖRFEZİ’ nde bulunan ve Doğu Akdeniz’e geleceği söylenen 6 adet Çin Askeri gemisi, sanırım “günü birlik bir gezi için” buraya gelmeyecek, “ben de buradayım..” diyecek.

Şu haber ne kadar ilginç bakar mısınız?

“İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sürerken Çin’den dikkat çekici bir adım geldi. Popüler Çin’li “Dijital harita uygulamaları ve web siteleri” platformlarından “İsrail ismini” kaldırdı.

Çin’li Baidu ve Gaode gibi haritala uygulamalarında tüm ülkeler isim ve bayraklarıyla yer aldı. Ancak “İsrail ve Filistin” üzerine gelindiğinde “İsrail ismi ve bayrağının” artık koyulmadığı görüldü.” (TRT Haber – 31 Ekim 2023)

Demek ki; şeytana tapan sinsi ve kurnaz Küreselci İngiliz aile şirketlerinin Çin maskeli YAPAY ZEKÂ DEVLETİ için, artık İsrail’in “Orta Doğu HARİTASI ve toprağından” yavaş yavaş kökünün kazınma zamanı geliyor.

Acaba Sovyetler Birliği HARİTASINI DEĞİŞTİRDİKLERİ gibi yeni “Orta Doğu ve İSRAİL HARİTASINI” da bu Küreselci çete mi değiştirecek?

Son olarak HAMAS liderlerinden Abu Merzuk dedi ki:

“Batı’ya gizlice HAMAS’ı ortadan kaldırma çağrısında bulunan Filistin Yönetimi üyeleri ve bazı Arap ülkeleri var. Özellikle (İran’ın Lübnan’daki silahlı partisi) Hizbullah’tan ve Batı Şeria’daki kardeşlerimizden ciddi bir destek bekliyorduk. Maalesef olmadı. Ramallah yönetiminin utanç verici tavrı, bizi çok büyük bir hayal kırıklığına uğrattı..” (30 Ekim 2023)

Gelinen bu noktada kafama takılan şöyle bir soruyu sormadan edemeyeceğim:

“Gazze’ li kardeşlerimiz ve özellikle de HAMAS, Suriye’de yüzbinlerce Müslümanın katili İran’a niçin bu kadar çok çok güvendi ve ‘İran’ın ipi ile’ kuyuya indi,Niçin İran’dan aldıklarını söyledikleri araç ve gereçlerle uzun bir hazırlık dönemi sonrası ilk saldırıyı başlatan oldu?

Ben henüz bu sorunun tam cevabını bulabilmiş değilim. Ama şunlara iman etmişim:

Bakın ne dedi şanı yüce Allah (cc) mealen ayetlerde:

“Kötü tuzaklar kuranlar, Allah’ın kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğinden veya kendilerine hiç ummadıkları bir yerden azabın gelmeyeceğinden emin mi oldular?” (Nahl suresi 45)

“Kötülüklerle tuzak kuranlara gelince, Onlar için çok şiddetli bir azap vardır ve Onların kurdukları tüm tuzaklar da mutlaka boşa çıkacaktır.” (Fâtır suresi 10)

“Allah tuzak kuranlara karşılık vermekte en güçlü olandır.” (Âl-i İmran suresi 54)

Ey Gazze’li kardeşlerim, yiğit mücahitler

Çağlar öncesinden gelen şu hitap hepimize bir hitaptır. Bakın ne dedi şanı yüce Allah (cc):

“Hatırlar mısın? İnkâr edenler seni etkisiz hale getirmek veya öldürmek ya da YURDUNDAN ÇIKARMAK İÇİN ne tuzaklar kuruyorlardı; Onlar tuzak kuruyorlardı Allah da bozuyordu. Tuzak bozma işini en iyi yapan Allah’tır.” (Enfal suresi 30)

Ey Müslümanlar ey en güzel insanlar

Ebrehe’nin torunları katil Netanyahu, katil Joe Biden, katil Beşar Esad, Nuseyriler ve Şebbihalar, katil İngiltere / Çin vs. istedikleri kadar bizleri de YURDUMUZDAN ÇIKARMAK İÇİN tuzak üstüne tuzaklar kursunlar, biz diyoruz ki ALLAH VAR GAM YOK.. VALLAHİ ALLAH HÜKMÜNDE GALİPTİR..

Dünyada HARİTALARI DEĞİŞTİRMEK için, ister Şeytana tapan Küreselci taifenin kurduğu Çin Maskeli YAPAY ZEKÂ DEVLETİ, ister katil İsrail, ister ABD ve İngiltere, isterse Suriye’deki katliamların baş mimarları Rusya ve İran, ne yaparlarsa yapsınlar, ne tuzaklar kurarlarsa kursunlar, Aksa Tufanı operasyonları ile başlayan yeni süreç, Dünya Müslümanları ve tüm insanlığın, duygusal olarak da olsa uyanmasına müthiş vesile olmuş ve çok önemli bir ivme kazandırmıştır elhamdülillah.

Şimdi gelelim Türkiye’ de meskun Müslümanlara..

Evet, dünya Müslümanlarını ve bizi yöneten tüm yöneticiler ağız birliği etmişçesine 7,4 şiddetinde bir şiddetle katil İsrail’i her gün kınadılar ve kınıyorlar da..

Bir farkla.. “Tek millet iki devlet” diye diye bizi yönetenlerin övdüğü Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Devleti hariç..

Niye mi?

Azerbaycan- İsrail Parlamentolar Arası İlişkiler Çalışma Grubu, İsrail’e yönelik saldırıları şiddetle kınayarak, “Bu zor zamanda İsrail’le dayanışma içindeyiz.” mesajını paylaştı. Veyl olsun sizlere ahmaklar..

TBMM de 2003 yılının Temmuz ayında oluşturulan, “Türkiye-İsrail Parlamentolar Arası Dostluk Grubu” ise şu ana kadar “sus & pus..”

Peki, şu “Arap Birliği” denilen zalimler ne yaptı? Tık yok..

Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’ın üye, Macaristan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkmenistan’ın gözlemci ülkeler olduğu “Türk Devletleri Teşkilatı (TDT)” diye öve öve lanse edilen teşkilattan bir hareket var mı?

Gıkı çıkmadığı gibi, Türkiye haricindeki devletlerde, katil İsrail’i protesto için sokağa dökülen Müslümanlar tutuklandı, içeri tıkıldı..

Gelin bir de 31 Mayıs 2010’ daki olayı hatırlayalım..

Akdeniz’in hem de Uluslararası sularında 6 bin tonluk insani yardımı yine Gazze’ye ulaştırmak için yola koyulan MAVİ MARMARA gemisine aynı katil İsrail, baskın düzenledi ve 10 Türk vatandaşını katletti.

Ne yaptı “Türk Devletleri Teşkilatı (TDT)”? Kılını bile kıpırdatmadı, TANRI TÜRKÜ KORUSUN diye müthiş bir dua etti o kadar.. Bunlar “Türk oğlu Türk” ya.. Veyl olsun sizlere de korkak adamlar.

Türkiye ise Netanyahu’nun Erdoğan’ı telefonla arayarak özür dilemesini ve 20 milyon dolar tazminat ödemesini kabul etti, tüm haklarından vaz geçti.

Hatta Erdoğan, 30 Haziran 2016 da İHH Başkanı Bülent Yıldırım’a; “Siz kalkıp da Türkiye’den böyle bir yardım götürmek için günün başbakanına mı sordunuz?” dedi.

Tarih 30 Ekim 2023.. Bu sefer yine katil İsrail, Cumhuriyetin 100. doğum gününü, Boğazdan geçirdiği 100 pare savaş gemisi ile kutlayan Türkiye Cumhuriyeti devletinin Gazze’ deki TÜRK HASTANESİNİ bombaladı.

Hastane Müdürü Dr. Subhi Sekkik, Türkiye’ye yalvardı, yardım istedi. Ne yaptı Türkiye? Yine “çok çok müthiş bir şekilde kınadı.

Peki, şu KIZIL ELMA sevdalısı anlı şanlı “Türk Devletleri Teşkilatı (TDT)” bu hastane bombardımanı karşısında ne yaptı? Dedi ki: “Teessüf ederim Netanyahu bey..”

Bir de 25 Eylül 1969 tarihinde kurulan şu meşhurrrr “İslam İş Birliği Teşkilatı (İİT)” neler neler yaptı? Cevabını onlardan önce ben vereyim: “İslam HİÇ BİRLİĞİ Teşkilatı” olduklarını ispat ettiler o kadarrrr.

Savaşın başladığı 07 Ekim 2023 den bu güne kadar, dünyaya seslenen ve tüm uluslararası kuruluşlara “Gelin şu 10 milyonluk İsrail saldırganlığına karşı bir şeyler yapalım..” diyen, ama şu ana kadar KENDİSİ de Fiilen hiç bir şey yapmayan 100 yıllık ve 100 milyonluk koskoca Türkiye, askeri tabirle adeta “YERİNDE SAYYY” komutuna harfiyen riayet etmektedir.

Bu mudur Devlet olmak?

Bu mudur Devlet adamı olmak?

Bazıları diyor ki; “Real Politik” denilen bir şey var Bekir amca. Türkiye ne yapabilirdi ki?”

Ne demek istiyorsun “Real politik derken kardeşim?” diye sorduğumda diyor ki;

“REAL POLİTİK; Herhangi bir ‘ideale, akide yada ideolojiye bağlı olmaksızın’ tamamıyla mevcut gerçeklere uyum sağlayarak amaçlarını tahakkuk ettirmeye çalışmak anlamında kullanılan Almanca terimdir..”

“Türkiye ne yapabilirdi ki öyle mi?” Peki, güzel kardeşim senin dediğin gibi olsun ve Real politik –ki ben buna iman etmiyorum- zaviyesinden bakalım.

En azından koskoca Türkiye, kendi halkının, Filistin ve Gazze halkının bir nebze de olsa faydasına olsun diye şunları yapamaz mıydı?

İslam’ın son kalesi olduğu iddia edilen koskoca Türkiye, İstanbul’un yarısı nüfusa sahip İsrail’e, bu katliamların devam ettiği müddetçe;

Ey İsrail, büyükelçin başta olmak üzere hepsini birden sınır dışı ediyorum DİYEMEZ MİYDİ?

Savaştan kaçan ve Antalya ve İstanbul‘a sığınan 100 bine yakın Yahudiye HAYIR DİYEMEZ MİYDİ?

İsrail’le tüm ticari ilişkilerimi kesiyor, özel sektörün İsrail’e yaptığı Domates, Biber, Patlıcan ihracatını bu günden itibaren yasaklıyorum DİYEMEZ MİYDİ?

Başta Iğdır‘da, Şanlıurfa‘da, Adana‘da, Antalya‘da, İstanbul‘da vs de artık İsrail vatandaşlarına tarla ve ev satmıyorum DİYEMEZ MİYDİ?

New York‘taki TÜRK EVİ’ ne daha 3 ay önce Erdoğan & Netanyahu arasında varılan mutabakatları iptal ediyorum DİYEMEZ MİYDİ?

Sırf, “ABD istedi..” diye ordularını KORE‘ye gönderdiğin gibi, İstanbul’daki Büyük Filistin Mitinginde, göz yaşları içinde  MEHMETÇİK GAZZE’ ye diye yalvaran samimi halka kulak verip, 100 tane değil 10 tane savaş gemisini Gazze açıklarına GÖNDEREMEZ MİYDİ?

Haydi, asker gönderemiyorsun, en azından her yıl KONYA ovası hava sahasında yaptığınız “Türkiye & İsrail ortak ASKERİ TATBİKAT ve EĞİTİM UÇUŞLARINI” artık iptal ediyorum DİYEMEZ MİYDİ?

Daha savaşın ilk saatlerinde İsrail’e “Hepimiz de Hrant Dink’iz..” diye nara atanlar gibi, “Hepimiz de Yahudi’yiz, bir Yahudi olarak buradayım..” diyen ABD’ ye “bu günden itibaren en başta Adana İncirlik üssü olmak üzere Türkiye’ deki tüm askeri üslerini kapatıyorum..” DİYEMEZ MİYDİ?

Diyemedi, diyemedi, diyemedi..

Dİ YE MEZ DEEE.. Çünkü “Allah’a ve Rasulüne meydan okumak..” anlamına gelen “REAL POLİTİK” bunu gerektiriyor muşşş.

Ahh Türkiye’yi yönetenler, meydanlarda mitinglere esip esip gürleyenler..“Ayinesi İştir Kişinin Lafa Bakılmaz” atasözünü hiç mi duymadınız?

Kardeşlerim, alnı secde izli güzel insanlar

Peki; “Şeytana Tapan İngilitere yanlısı KÜRESELCİLERİN Çin Maskeli YAPAY ZEKÂ DEVLETİ” gece gündüz Dünyanın dört bir tarafında bu “Şeytani Planlar ve tuzaklar” kurup infazıyla uğraşırken, Müslümanlar olarak bizler ne yapıyoruz?

Özellikle Rabbimizin yüklediği bir sorumluluk olarak, Hz. Muhammed Mustafa (sas) ve güzide Ashabının, Medine’de kurdukları İslam Devleti gibi bir devlet eliyle, İslam’ı tekrar yeryüzünde Hâkim, Hakem ve Hükümran kılma konusunda bir şeyler yaptık ya da yapıyor muyuz?

Bu sorulara tam cevap veremediğimiz içindir ki, bu gün Türkiye’deki ve tüm dünyadaki Müslümanlar “Şamar oğlanı” olmuşlardır.

Gazze’ de olmakta olan tüm katliamlar, ayan beyan bir şekilde BİR KERE DAHA GÖSTERMİŞTİR Kİ; İslam ve İslami toplum, asla ve kat’a İSLAMİ BİR DEVLETSİZ olmaz, olamaz. Mekke ve Medine farkı gibi..

Evet, Rabbimiz onların tüm şeytani plan ve tuzaklarını biliyor, görüyor. Ama bizlere de çok çok görevler düşüyor değil mi güzel insanlar.

Tüm kalbimizle iman ediyor ve diyoruz ki;

“Şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur ve yine Şahitlik ederim ki Muhammed O’nun kulu ve Rasulüdür..”

Ve yine tüm kalbimizle şu ayetlerde geçen;

“Kafirlere de ki; Yenileceksiniz ve cehenneme sürüleceksiniz.. Ve o ne kötü bir döşektir” (Ali İmran suresi 12)

“Ben onlara sadece MÜHLET / bir süre veriyorum. Şüphe yok ki, benim tuzağım metin/çetindir.” (Kalem suresi 45)

“Onlara MÜHLET veririm. Çünkü benim tuzağım metin /çetindir.” (A’raf suresi 183)

“Allah, içinizden iman edip de Salih amel işleyenlere vaad etti ki, kendilerinden evvel gelenleri nasıl yeryüzüne sahip ve hakim & hükümran kıldıysa, onları da yeryüzüne sahip ve hakim kılacaktır..” (Nur suresi 55. Ayet)

tüm hükümlere de Allah şahidimizdir ki can-ı gönülden iman ediyoruz..

Âlemlerin Rabbi şanı yüce Allah’ın (cc) bu ayetleri ve Rasulü Hz. Muhammed (sas) ile bildirdiği, ROMA’nın da bir gün İSTANBUL gibi feth edileceği müjdesi, bizim ufkumuzu bu günün zifiri karanlığında, bir gündüz gibi aydınlatan muhteşem bir ışıktır.

Orta Doğu başta olmak üzere tüm Dünyada HARİTALARI DEĞİŞTİRMEK isteyen başta katil İsrail, katil ABD, katil İngiltere / Avrupa, katil Rusya ve Şeytana tapan sinsi ve kurnaz KÜRESELCİ İngilizlerin Çin maskeli katil YAPAY ZEKÂ DEVLETİ.. Sizlere sesleniyoruz;

Allah’a yemin ediyoruz ki;

Çok çok yakında Allah’ın izni ve nusretiyle göreceksiniz ki, sadece Orta Doğu’ da değil tüm Dünyada HARİTALARI sil baştan Müslümanlar olarak biz değiştireceğiz biz…

Eyy ehli küffar, eyy 7 Düvel..

Bu muhteşem ümmet, inşaAllah Endonezya’dan Fas’a kadar olan coğrafyada, Selçuklu döneminden, 800 yıl hükümran olan Endülüs Emevi döneminden, hatta Osmanlı döneminden çok çok daha büyük, azametli ve çok çok daha güçlü bir İSLAM DEVLETİ kuracak ve bu devlet eliyle sizleri tarumar edecektir.

Şu ayetlerde bakın Rabbimiz bize ne muhteşem bir müjde veriyor:

“Yoksa onlar ‘Biz (asla) yenilmez bir topluluğuz’ mu diyorlar? Yakında (göreceksiniz) O topluluk da yenilecek ve arkalarını dönüp kaçacaklar.” (Kamer suresi 44-45)

Yine tüm kalbimizle inanıyoruz ki;

Şu anda dünyanın EN GÜÇLÜ DEVLETİ gibi görünen şu şeytana tapan KÜRESELCİLERİN Çin maskeli YAPAY ZEKÂ DEVLETİ’ ni istikbalde yeryüzünden kaldıracak, kökünü kazıyacak ve İslam Risaletini hakim, hakem ve hükümran kılacak tek Devlet, Rabbimizin vaad ettiği ve Rasulullah (sas)’in bildirdiği İSLAM DEVLETİ olacaktır inşaAllah..

“Ey Rabbim, bu makalemi okuyan, anlayan, benimseyen ve paylaşan tüm Müslümanlara, son nefeslerine kadar şahit, son nefeslerinde de o müjdelenen İSLAMİ DEVLET DE şehit olmayı nasip eyle..”

Sevgi, saygı ve muhabbetlerimle kardeşlerim..

Bekir Yetginbal – 04 Kasım 2023


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın