Nüfus Sayısını Azaltma İçin Türkiye Üzerine Oynanan Oyunlar
Nüfus Sayısını Azaltma İçin Türkiye Üzerine Oynanan Oyunlar
Bizleri İslam ile şereflendiren Âlemlerin Rabbi, mülkün sahibi, Şanı yüce Allah’a sonsuz defa hamd olsun.
Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi en başta ölçü ve örnek Rasul Hz. Muhammed’in, ehli Beytinin, güzide Ashabının, İslam ümmetinin ve sizlerin üzerine olsun.
Değerli kardeşlerim ve Davetçi gençler
Yazıma başlamadan önce gelin, ÖN BİLGİ olsun sadedinde şu 4 haberi ve kısa tafsilatlarını bir okuyalım derim:
BİRİNCİ HABER:
06 Ocak 2025 Pazartesi günü, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı web sitesinde şu bilgi paylaşıldı:
“Aile konusundaki her türlü çalışmamızı zirveye taşıyacağımız bir süreç olarak 2025 yılını Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın takdirleriyle “Aile Yılı” olarak ilan ediyoruz.
13 Ocak’ta Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından detaylarının açıklanacağı Aile Yılı’nda vereceğimiz müjdelerin ve yıl boyunca yapacağımız etkinliklerin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı ve uğurlu olmasını diliyoruz.”
İKİNCİ HABER:
Mevcut projeksiyona göre, Türkiye nüfusu 2100‘de 50 milyonun altına düşebilir.
Hacettepe Üniversitesi, Nüfus Etütleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Eryurt, Türkiye nüfusunun 2040‘lara yaklaşıldığında 88 milyona ulaşmasının, ardından 2070‘lerde 70 milyona, 2100‘de ise 50 milyonun altına düşmesinin beklendiğini söyledi.” (AA – 10 Temmuz 2024)
ÜÇÜNCÜ HABER:
Türkiye’de istihdam edilen kadın sayısı 2005‘te 4 milyon 773 bin seviyesinde iken 2015′te 8 milyona, 2019’da 8 milyon 925 bine çıktı.
2021‘de 9 milyona, 2022‘de ise 9 milyon 935 bine ulaştı. Böylece, ülkede istihdam edilen kadın sayısı 2005-2022 döneminde “2 katına” çıkmış oldu.
Son 10 yılda istihdam edilen kadın sayısı ve oranı:
Yıllar İstihdam İstihdam
(Bin Kişi) Oranı (Yüzde)
2013 7.049 …………. 24,9
2014 7.594 …………. 26,3
2015 8.006 …………. 27,3
2016 8.303 …………. 28,0
2017 8.706 …………. 28,8
2018 9.017 …………. 29,4
2019 8.925 …………. 28,7
2020 8.299 …………. 26,2
2021 9.005 …………. 28,0
2022 9.935 …………. 30,4
Kadın istihdamı geçen yılın ilk 6 ayında yüzde 31,3 iken, bu yılın yarısında yüzde 32,6’ya çıktı. Bakanlık, destekleriyle 2028 yılı sonuna kadar kadınların iş gücüne katılım oranını yüzde 40,1′e, kadın istihdam oranını da yüzde 36,2‘ye yükseltmeyi hedefliyor. (AA – 16 Eylül 2024)
DÖRDÜNCÜ HABER:
Çalışan annelere bakıcı desteği 510 Euro’ya yükseldi.
Çalışan annelere bakıcı desteği 2025 yılı tutarı belli oldu. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Avrupa Birliği (Hibe Destek) Finansmanı ile hayata geçirilen “Eğitimli Çocuk Bakıcılarının Teşviki Yoluyla Kayıtlı Kadın İstihdamının Desteklenmesi Projesi” nde (EDUCARE II) destek tutarını 325 Euro‘dan 510 Euro’ya yükseltti.
Çalışan annelere bakıcı desteği 2025 yılında SGK tarafından veriliyor. Küçük çocuğu olan kadınların iş yaşamından kopmaması ve çocuk bakıcılığının eğitimli kişilerce yaptırılması hedefiyle başlatılan EDUCARE II Projesi devam ediyor.
Ankara, İstanbul ve İzmir’de 4/a (SSK) sigortalısı olarak çalışan ve 0-36 aylık (36. ay dâhil) çocuğunun bakımı için eğitimli bakıcı çalıştıran annelerin desteklendiği projede, aylık destek tutarı 325 Euro‘dan 510 Euro’ya yükseltildi.
Toplam bütçesi yaklaşık 15,3 milyon Euro olan projeyle her ay 3 bin 500’ü anne ve 3 bin 500’ü bakıcı olmak üzere toplam “7 bin kadının istihdamda kalması” amaçlanıyor. (AA – 16 Şubat 2025)
Ey akıl sahibi güzel insanlar
Gelin şu ZOR SORUNUN cevabını birlikte arayalım.
“Türkiye Cumhuriyeti devleti, sözüm ona kendi parası olan “TL /Türk Lirası” nı korumak ve güçlendirmek adına birçok teşvik programları uygularken, Mevduatlarınızı artık bankalarda “TL” olarak tutun derken, Kiralar artık dövizle değil “TL” ile olacak diye kanun çıkarmışken ve Devlet bütçesini “TL” ye göre düzenlerken, “bir devlet birimi” olan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), NİÇİN, “Çalışan Annelere Bakıcı Desteği” ni kalkıp ta EURO olarak ödüyor?
Bunun cevabını vermeden önce, bu değirmenin suyu nereden gelmişti bir kere daha hatırlayalım.
Yukarıdaki 16 Şubat 2025 tarihli Devlet haber ajansı (AA) haberinde ne diyordu? “Avrupa Birliği (Hibe Destek) Finansmanı ile..”
Ne ile imiş kardeşlerim? “Avrupa Birliği (Hibe Destek) Finansmanı ile..”
Peki; Allah’ın ve Rasulünün can düşmanları, Osmanlı İslam Devleti’ nin katili AVRUPA, bu cömertliği, bu finansman desteğini “Kara kaşımız, kara gözümüz” için mi yapıyor?
Elbette ki; hayır, hayır ve hayır..
O halde bu ve benzeri daha birçok konuda, babamızın katili AVRUPA, hem de MİLYARLARCA “Euro” parayı bağışlarken, bunları VERİŞ AMACI nedir?
Anlaşılan o ki; bu paranın Türkiye halkı kadınlarına “Euro olarak ödenme mecburiyeti” de konulmuş ki Devlet de “Tamam söz, herkese Euro olarak ödeyeceğim..” taahhüdünde bulunmuş ve bunu böyle yapmakta..
Paranın “Euro” olarak ödenmesi meselesi, onların VERİŞ AMACI yanında “Devede bir tüğ..” mesabesindedir.
Benim hayat tecrübelerim ve siyaseten okumalarım; bu cömertçe para VERİŞ AMAÇLARI ile “Türkiye’de Nüfus Sayısını Azaltma” arasında tabii ki bir “Siyasi & Ekonomik ve Sosyolojik alaka” olduğudur.
Her şeyden önce şu düşüncemi sizinle de paylaşmak istiyorum değerli okurlarım ve davetçi gençler.
Türkiye’de, 2025 yılının AİLE YILI ilan edilmesini (ki bu ilan, AKP ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilanı değildir, Devlet politikasıdır) samimi ve gerçekten, nüfus artışının sağlanması ya da ülkemizin istikbali, hayrı gözetilerek yapılmış bir ilan olduğunu düşünmüyorum.
Çünkü sadece, yukarıdaki Anadolu Ajansı haberinde belirtilen mevcut Nüfus projeksiyona göre, 88 Milyona yakın olan Türkiye nüfusunun, 2100 yılında “50 milyonun altına” düşme değerlendirmesine bakarak değil, BİZZAT içinde yaşadığımız toplum ve çevrede bizler de görüyoruz ki, “İnsan nüfusu” büyük bir süratle düşmektedir.
30-40 yıl önce her ailede en az 4-5 çocuk varken, bu gün en fazla 2 veya 3 çocuk vardır. Hatta 1 çocukla yetinen onbinlerce ailenin varlığına şahidiz değil mi?
Hatta ve hatta evlenmeyi değil, “bekâr kalmayı, karşı cinsle dost hayatı yaşamayı, “1 artı 1 evde” yalnızlığı, bireyselliği tercih eden ve yaşayan” yüzbinlerce genç kız ve erkek çocuklarımız vardır.
Peki; ne oldu, nasıl oldu da bu duruma düştük?
Bunun cevabı çok çok basit.. 100 yıldır bu topraklarda, Devletin temelini teşkil eden LAİKLİK AKİDESİNE dayalı tüm dâhili ve harici DEVLET SİYASETİ, bizi bu “rezil hale” düşürdü.
Yani âlemlerin Rabbi şanı yüce Allah’ın, bizim hayrımıza gönderdiği “İSLAM ve onun bireysel, ailevi ve toplumsal ilişkilerimizi düzenleyen İSLAM NİZAMI”, Osmanlı İslam Devleti’ nin yıkılması ile birlikte “Devlet ve toplum hayatından KOVULDU”, yerine Demokratik, laik tam kapitalist bir düzen kuruldu.
Bu düzenin “Eğitim ve Öğütüm Siyaseti” hayata, eşyaya, olaylara ve tüm sosyal ilişkilere İSLAM DIŞI bir zaviyeden bakan ÇILGIN NESİLLER yetiştirdi.. Bu zulüm siyaseti, maalesef gençlerimize “İSLAMİYETİ unutturdu.”
Üstüne üstlük, Batılılar tarafından kurulan nizam ve kurumlar, onlardan gelen çeşitli “emir, tavsiye ve (Hibe Finansman Desteği gibi) maddi desteklerle” ülkemizde bir KADIN İSTİHDAM SEFERBERLİĞİ başlatıldı..
Yine yukarıdaki 16 Eylül 2024 tarihli Devlet haber ajansı (AA) nın yayınladığı verilere göre, Avrupa hayranı devlet, onların isteklerini bir emir telakki ederek yıllar içinde KADIN İSTİHDAMINI fuleli adımlarla arttırdıkça arttırdı.
2013 yılında % 24,9 olan istihdam oranı 2022 de % 30,4 e çıkarılmış, 2028 yılı için ise planlama % 36,2 ye göre yapılmıştır.
Bu yönelim ya da yönlendirmelere göre 2030 yılında 100 çalışan insanın 60 adedi erkek, 40 adedi bayan olacaktır.
Şimdi de şu soruyu soralım:
Halkı Müslüman olan bu topraklarda, “Kadın istihdam oranın her geçen yıl sürekli ve süratle arttırılması” ve çalışan annelere “Bakıcı desteğinin 325,- Euro’ dan 510 Euro’ya yükselmesinin” arkasında ne gibi bir amaç var?
Lafı evelemeden gevelemeden direk söyleyeyim: “Türkiye’de Nüfus Sayısını Azaltma” gibi çok çok “sinsi bir amaç” ve hedef vardır.
“Nasıl yani Bekir amca?”
Hepimiz şahidiz ki; Çalışma hayatına atılan her bir bayan, hemen evlenmek istemiyor. En az “4-5 yıl çalışmak, birikim yapmak ve kariyer sahibi olmak” gibi kendince bazı hedefler ediniyor.
Derken yaş 27-28 geliyor, evlenmeye karar veriyor.. Birkaç sene, “çocuk istemem” diye kocasına diretiyor da diretiyor..
Nihayetinde, ya “onunla artık anlaşamayacağına kanaat getirip 1-2 sene sonra boşanıyor..” yada “1 çocuk dünyaya getiriyor, ikincisini ‘Çalışıyorum, çocuğa baktıracak kimsem yok, kreşe verecek kadar maaşım da yok..’ gibi” gerekçeler ile hiç çocuk istemiyor.
Bu dediklerim doğru mu? Doğru Bekir amca..
Şimdi soruyorum kardeşlerim bu bir “Türkiye’de Nüfus Sayısını Azaltma” operasyonu değil de nedir?
Türkiye’deki “doğum istatiklerinde” Doğu ve Güney Doğuda yaşayan ve ÇALIŞMAYAN ANNELERİN, en çok doğum yapan, 6-8 çocuğu olan anneler olduğu ortaya çıkmıştır. Rabbim sayılarını arttırsın. Filistin’ de yaşayan Müslümanların her birinin ise 8-10, hatta 13-14 çocuk sahibi olduğunu biliyor muydunuz?
İşte “çalışan ve çalışmayan anneler” arasındaki devasa fark budur.
Allah’ın, Rasulünün ve Müslümanların can düşmanı Katil Donald TRUMP, Ocak 2025 de iktidara gelir gelmez, eski yönetimin çıkardığı “Doğumları sınırlandıran, cinsiyet değişikliğine izin veren, LBGT’ yi teşvik eden vs..” eski yasaları hemen iptal edip, ABD’ nin nüfusunu arttıracak kanunların önünü açtı.
Acı bir gerçektir ki; bu tür kanunlar halen ülkemizde yürürlüktedir, binlerce çocuk CİNSİYET DEĞİŞTİRMEK için sıra beklemektedir.
Türkiye’deki “Devlet izinli” LBGT dernekleri Avrupa Birliğinden her sene “Milyonlarca Euro” HİBE YARDIMI almaktadır. Girin internete Türkiye’deki hangi LBGT derneği ne kadar hibe almış öğrenin..
Sizi şaşırtacak bir bilgi daha vereyim: Katil Donald TRUMP’ ın sağ kolu Elon MUSK’ ın geçen hafta 13. Çocuğu dünyaya geldi.
Değerli kardeşlerim ve Davetçi gençler
Türkiye’de milyonlarca genç erkek, İŞSİZLİK NEDENİYLE evlenemiyor. Bunun yanında 10 milyondan fazla ASGARİ ÜCRETLE çalışan genç de evlenemiyor.. Sadece kira parası, elektrik, su, doğalgaz ve mutfak giderleri ASGARİ ÜCRETİN çok çok üstünde..
Zengin ailelerin çocukları da evlenmek istemiyor, 40 yaşına kadar bekâr takılıyorlar. Çünkü çok para, lüks arabalar, barlar, pavyonlar, kötü kadınlar vs. ler hep elinin altında.. Vur patlasın çal oynasın bir hayat yaşıyorlar.
Zenginiyle, fakiriyle, işsiz güçsüzü ile, asgari ücretlisi ile toplumun çok büyük bir kesimi artık “AİLE HAYATI ve Çoluk çocuk istemez bir hale” adeta KASTEN getirildi..
Devleti yöneten perde arkasındaki asıl irade yani HAKİKİ İKTİDAR (ki bu ülkede Cumhurbaşkanları hakiki iktidar değildir, Devlet hancı onlar birer yolcudur diye düşünüyorum) NÜFUSUN AZALMASINI hatta 50 Milyona düşmesini istiyor kanaatindeyim..
Çünkü bu rakam, onlara göre “yönetme işlerini” çok kolaylaştırır.. “Nerede çokluk, orada …..” olarak insan sayısını değerlendiriyorlar.
Hatta Türkiye nüfusunun giderek YAŞLANMASI daonların umurunda değil.. 2025 yılının AİLE YILI yılı ilan edilmiş olması, “Nüfus Patlaması Yapılsın” diye ilan edilmiş değildir.
“Peki, bu kötü gidişattan hatta zilletten kurtuluş nasıl olacak Bekir amca?” diyen kardeşlerine, kalplerini ve akıllarını tatmin edecek bir cevap vereceğim elbet..
Toplumsal bir problemin çözümü ve toplumsal, bireysel ihtiyaçların DOĞRU BİR ŞEKİLDE giderilmesi için bir “Devletin Varlığı” olmazsa asla olmaz bir zarurettir.
Çünkü “eşyanın tabiatı” bunu gerektirmektedir.
Aynı kış mevsiminde, sıfır derece soğuk havada mont ve kabanlarımızı giyinip sokağa çıkmamızın, “tabiatımızın bir gereği” olması gibi.. Yani “Olmazsa asla olmaz..”
Bu nedenle şanı yüce Allah (cc), ölçü ve örnek Rasulü Muhammed’e (sas) adeta “Kalk git Medine’ de yeni bir Devlet inşa et, İslamiyet’i tatbik edecek İSLAMİ BİR DEVLETİ kur..” demiştir.
Bunu nereden anlıyoruz?
Rasulullah (sas) ahir ömrünü Medine’de kurduğu İSLAM DEVLETİ’ nde ve bir DEVLET BAŞKANI olarak tamamlamıştır.. Doğru mu? Vallahi doğru..
Bu ülkede, bu topraklarda bir Devlet var mı? Evet var.. Türkiye Cumhuriyeti Devleti.
Bir devlet varsa, onun tebaası, (bu gün ona kapitalist bir tanımlama ile VATANDAŞ diyorlar), bir halkı da var.. Doğru mu? Evet doğru.
Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Boşnak ve Gürcüsiyle TÜRKİYE HALKI ve tebaası olduğu TÜRKİYE DEVLETİ, çok çok kritik bir “yol ayrımında” olduklarını düşünerek artık bir karar vermelilerdir?
“Nasıl bir yol ayrımı Bekir amca?”
Biri, onları FELAHA, diğeri ise HELAKA götüren bir yol ayrımında güzel kardeşlerim.
Allah’a tam bir samimiyet ve ihlas ile iman eden her Müslüman kabul eder ki;
Hz. Muhammed’ in (sas), müezzini Bilal-i Habeşi’ ye;
“Ey Bilal kalk ezan oku..” dediğinde, onun yüksek bir yere çıkıp; “Hayyalel FELAH, hayyalel FELAHHH..” yani “Haydi FELAHA gelin.. haydi gelin FELAHA..” dediği sözlerdeki FELAH, bizatihi İSLAM’ IN KENDİSİDİR..
İslam dışındaki her şey ise birer HELAK’ tır, helak olmanın bir vesilesidir. Aynı içki gibi.. Bu nedenle Rasulullah (sas); “İçki bütün kötülüklerin / helak’ın anasıdır..” demiştir.
Eğer Türkiye Devleti ve Türkiye halkı;
bu yol ayrımında “birlikte karar verip” kendilerini aydınlığa çıkaracak, dünyada ve ahirette kazandıracak FELAH yoluna yönelir, nefislerinde var olan Cahiliye fikir, hüküm ve nizamlarından yani şu Demokrasi, Laiklik, Kapitalist nizam ve hükümlerden vaz geçerler, İslamiyet’i, tüm Anayasa, kanun ve tüm sosyal & siyasal ilişkilerinin esası YAPARLAR İSE, isabetli bir YOL AYRIMI TERCİHİ yapmış olacaklardır bi iznillah.
Ama diyelim ki; Türkiye Devleti bu yol ayrımında asla FELAH’ ı tercih etmeyeceğini cümle aleme ilan etti..
O zaman Türkiye halkı hangisini tercih ettiğini mutlaka YÜKSEK SESLE dillendirmeli, kendisini yönetenlere gidip;
“Biz bu topraklarda artık İslamiyet’in HAKİM, HAKEM ve HÜKÜMRAN olmasını, içinde yaşadığımız bu Devleti, ‘İslami bir Devlete’ dönüştürmenizi istiyoruz..” demelilerdir.
Faraza, diyelim ki bunu dile getirmediler, söylemediler ve SÜKUT ETTİLER.. Bu demektir ki; “bu halk, bu Devletin ve Devlet adamlarının tüm yaptıklarından, uyguladıklarından razıdırlar..”
Peki, Allah razı mıdır? Haşa.. Kur’an razı mıdır? Haşa.. Rasulullah (sas) razı mıdır? Haşa..
Yani “Alan razı satan razı..” misali her iki tarafta birbirlerinden razı ise; Felah ve Helak eksenindeki bu tercihlerinde HÜR’dürler, dünya ve ahiret akıbetlerinden de sorumludurlar..
Şanı yüce Allah (cc); “Ey Adem ve Havva, şu ağaca yaklaşmayın..” dedi mi? Dedi..
Neyi tercih ettiler? İTAATSİZLİĞİ.. Kime tabi oldular, Allah’ın emrine mi, şeytanın teşvikine mi?
Cennetten sürüldüklerine göre “şeytanın teşvikine” değil mi kardeşlerim?
İşte Demokrasi, Laiklik temelli Batılı katillerin hayat nizamı KAPİTALİZM.. İşte Kur’an ve Sünnette tafsilatı anlatılan İslam anayasa ve kanunları..
Hz. Adem (as) ve Havva annemiz Cennetten çıkarıldılar, bin pişman oldular, “tevbe kere tevbe” ettiler ve geri Cennete geri döndüler.
Peki, ya sen ey Türkiye halkı?
Karşında iki yön tabelası var; birisi Cennet yolunu gösteriyor, diğeri Cehennem yolunu.. Tercih senin..
Türkiye halkı ve Türkiye Devleti, ARTIK; Batılı, Avrupa’ lı tüm kâfirlerin NÜFUS SAYISINI AZALTMA İÇİN TÜRKİYE ÜZERİNE OYNANAN BU VAHŞİ OYUNLARI görmesi ve silkinip kendine gelmesi lazım.
Konforlu evlerimizin, lüks arabamızın, yazlığımızın, bağımızın, milyarlarca paramızın KABİR SONRASI HAYATA ne faydası var?
Otoyolların, Devasa barajların, Yüksek Hızlı Trenlerin, Dünyanın en büyük havaalanlarının, İHA ve SİHA’ ların, Uzaydaki uyduların yani mevcut her bir şeyin; Demokrasi, Laiklik esaslı, Faiz esaslı kanun ve nizamlara dayalı tüm bu kazanımların, KABİR SONRASI HAYATTA hesabı sorulmayacak mı?
Aynı şu baba örneğinde olduğu gibi:
Banka faizi yoluyla elde ettiği paraları, kumarda kazandığı servetleri, tefecilikle topladığı milyarlarca lira mangırı yani İSLAM DIŞI YOLLARLA elde ettiği her bir şeyi, getirip avradının ve çocuklarını önüne seren baba, tabii ki onlara çok çok MÜREFFEH BİR DÜNYA HAYATI yaşatacaktır.
Peki ya ahiret hayatı..
Bu onun için sorun değil.. Çünkü bu baba, “Din, Allah, kitap ve Peygamber benim kişisel hayatıma karışamaz..” diyor, kendisinin LAİKLİK AKİDESİNE iman ettiğini söylüyordu bana sürekli..
Ey Rabbim bizi, ailemizi, evlad-u iyalimizi ve toplumumuzu bu gibi bir zillete düşmekten koru. Bizleri; razı olduğun hayat nizamı ve Devlet düzeniolan İSLAMİ BİR DEVLETİ kurmaya memur eyle..
Ya Rab, kendisinden razı olduğun bir kul olarak canımızı al..
“Ey Rabbim, bu makalemi okuyan, anlayan, benimseyen ve paylaşan tüm Müslümanlara, son nefeslerine kadar şahit, son nefeslerinde de o müjdelenen İSLAMİ DEVLET de şehit olmayı nasip eyle..” Amin
Sevgi, saygı ve muhabbetlerimle
Bekir Yetginbal – 19 Şubat 2025
Tags: