Karikatür Teröristlerinin Paris’ teki Hazin Sonu

Karikatür Teröristlerinin Paris' teki Hazin Sonu

Ahh Osmanlı neredesin, Ahh Halifemiz Sultan Abdulhamid Han neredesin söyle?

Osmanlı İslam Devleti’ nin baş katili İngiltere ve Onun kuyruğuna takılan, Fransa, Almanya, İtalya, Rusya vs. yedi düvel hançerlerini birlikte sapladılar devlet babamıza.

Öldürmekle yetinmediler, kanlı elleriyle cesedini de parçaladılar. Yetim bıraktıkları İslam Ümmetini de kırk parçaya böldüler.

Evet adeta İslam Ümmeti’ nin babası idi Osmanlı İslam Devleti.. İşte size 1885 sonrası tarihte yaşanmış birkaç olay.

Yine Fransa ve yine bir Fransız..

Henri de Bourneir.. güya meşhur bir yazar bozar.. "Muhammed" adlı piyes metni yazmış ve bu metinde Allah’ın Resulü Hz. Muhammed (sas) efendimizle, alay etmiş hakaretlerde bulunmuş ve piyesi sahneleme çalışmalarına başlamıştı.

O günlerdeki İslam Ümmetinin siyasi otoritesi, Devlet başkanı yani Halifesi Sultan II. Abdulhamid Han, bu hakaretler dolu piyesin Paris tiyatrolarında sahneye koydurmak anında istendiğini öğrenmiş, Fransa’ya çok sert bir uyarıda bulunmuştu.

Osmanlı İslam Devleti’nden çekinen ve bozuşmak istemeyen Fransa, piyesin sahnelenmesine izin vermemişti.

Sultan II. Abdulhamid Han yine Voltaire isimli yazarın "Muhammed yahut Taassup" adlı piyesinin de Fransa'da sahnelenmesi halinde Osmanlı-Fransa ilişkilerinin son bulacağı ültimatomunu Fransız Büyükelçisi Montebello aracılığıyla Fransa Hükümetine bir kez daha bildirmişti.

Konu Fransız Kabinesi'nde tartışılmış, Kabine Hz. Muhammed (sas) efendimize hakaretlerle dolu bu piyesin kesinlikle Fransa'da hiçbir tiyatroda sahnelenmeyeceğini Sefirleri Montebello aracılığıyla 22 Mart 1890 tarihinde devlet babamız Osmanlı’ya bildirmişlerdi.

Fransa ile Osmanlı İslam Devleti arasındaki kriz de böylece sona ermiş, Sultan II. Abdulhamid Han da, Fransa Cumhurbaşkanı Sadi Carnot'ya bir nişan vererek karardan duyduğu memnuniyeti ifade etmişti.

İşte bu nedenle, İslam düşmanı Fransız yazarlar Halifemiz Sultan II. Abdülhamid Han hazretlerine tarihte ilk defa “Le Sultan Ruj” yani “Kızıl Sultan” demişlerdir.

Henri de Bornier, Fransa’da yasaklatılınca oyununu İngiltere’de sahneletmek için harekete geçti. Ancak Osmanlı İslam Devleti yaptığı diplomatik teşebbüslerle oyunun İngiltere’de de sahnelenmesini engelledi.

Ardından oyunun İtalya’da oynanması gündeme gelince, Devlet babamız Osmanlı yönetimi tekrar devreye girdi ve orada da oynanamadı.

Yazar ve organizatörler oyunu Avrupa’da sahneleyemeyince bu defa ABD’de oynatmak için harekete geçtiler. Osmanlı Tokadı burada da devreye girdi Başkan Cheveland oyunu sahnelerden kaldırttı.

(Kaynak: Araştırmacı-yazar Dr. Ahmet Uçar, "II Ahdülhamit'in Avrupa Sahnelerine Müdahalesi Dünya'ya Konan Ambargo", Tarih ve Medeniyet Dergisi 36. Sayı – 1997).

O gün “Hasta adam” deseler de Osmanlı dimdik ayakta idi. Heybeti küffarı titretiyordu. Ölmeden önceki son gününde bile, devletlerarası ilişkilerde hesaba katılıyordu.

Eğer bu gün Osmanlı İslam Devleti hayatta olsaydı, Fransız Charlie Hebdo dergisi, Hz. Muhammed (sas) efendimize karikatürlerle bu hakaretlerde bulunabilir miydi?

Yetim Ümmetin tüm yetim evlatları, bu günlerde adeta şu mısralarla ıstıraplarını dile getiriyorlar:

Yine efkarlandı gönlüm, sen gelince aklıma
Ne zaman dara düşsem, sen gelirdin yanıma
Sağ iken bilemedik, varamadım farkına
Ah babam sağ olsaydı, köşede otursaydı
Karlı bir dağ gibiydi, başımızda dursaydı..

Görülen o dur ki, bu günde karikatür teröristlerinin temcit pilavı gibi pişirip pişirip önümüze koydukları bu mesele, İslam Ümmeti’nin diğer meseleleri gibi İslami bir Devlet olmadan asla halledilebilecek bir mesele değildir.

Bu hakaretler ne ilktir ne de son hakaretler olacaktır.

Değil 12 kişinin ölmesi, 1200 kişi de ölse kâfirler Allah’a, Resulullah’a, Kitabullah’a ve İslam Ümmeti’ne sadece hakaret değil, tecavüz ve katliamlarından asla vaz geçmeyeceklerdir.

İşte görüldüğü gibi küstah, kibirli ve Rabbimizin lanetlediği 4 – 5 Milyon Yahudi, İsrail denilen devletlerine sırtlarını dayayarak 1,5 – 2 Milyarlık İslam Ümmeti’ne pervasızca meydan okumaktadır.

Şanlı Resul Hz. Muhammed’in (sas) Mekke dönemi ile Medine İslam Devleti dönemi arasındaki fark da işte budur. İslam; Devletsiz, devlet de İslam’sız olmuyor..

Bu karikatür teröristleri, aslında kendilerini yöneten siyasi liderlerin oyuncağı ve aracı durumundadırlar.

Şöyle ki; Siyasiler, özellikle de devleti idare edenler, iç politika yada dış politikadaki bir takım siyasi hedeflerini gerçekleştirmek için, bazı “siyasi üsluplar” kullanırlar.

Mesela İsrail’de seçimler yaklaşırken, iktidardaki parti lideri bir bahane uydurup, Filistin de, Gazze de mutlaka katliam yapar. Sonuçta ya birinci parti olur ya da seçimi büyük bir farkla kazanır.

“Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir..” misali, Hz. Muhammed (sas) efendimize hakaretin ne gibi bir fırtına oluşturacağını bilen Fransa, Hollanda yada Danimarka devlet adamları, karikatür teröristlerini hakaret eylemlerine sürekli teşvik ettiler.

Dolayısıyla bu iki olayda ölen 20 kişinin katili, kendi devlet adamlarıdır.

Aslında bu katil devlet adamları bir yönüyle de “Siyasi Harakiri” yapmaktadırlar. Çünkü bu süreç, birçok insanı derin düşünmeye sevk ederken, İslam Ümmeti’ ni de gaflet uykusundan adeta uyandırmaktadır.

Belki de şer zannettiğimiz şeylerden bir hayır çıkacaktır. En azından kâfirlerin İslam’dan, Kur’an dan, Hz. Muhammed’den ve İslam Ümmeti’nden ne kadar nefret ettiklerini “körler” de görmeye başladı.

Osmanlı İslam Devleti’ ni yıkamak, emperyalist kâfirlerin önceliği oldu. Çünkü devlet babamız Osmanlı, bizim kalemizdi, kalkanımızdı.

Aynen Resulullah (sas) efendimizin dediği gibi:

"Muhakkak ki imam (Halife & İslam Devleti ve Devlet Başkanı) kalkandır. Onunla savaşılır ve onunla korunulur.”(Sahihi Müslüm K. İmare Bab 9 H.no:1841)

Evet, yedi düvel bir araya geldi, kalemizi dümdüz etti, kılıcımızı kalkanımızı elimizden aldı Osmanlı’ yı yani Hilafeti yıktı, ağzımıza da şekere batırılmış Demokrasi Cumhuriyet emziği tıktı.

Osmanlı ise, “Osmancık” diye ufak bir ilçe, “Osmanlıca” denilen bir ders olarak kaldı.

Ama canı gönülden inanıyorum ki, insanlar içinden çıkarılmış en hayırlı ümmet olan “İslam Ümmeti” inşallah çok kısa bir zamanda, kendisine uyuşturucu iğne vurulmuş Arslan’ın, uyuşturucunun tesirinden kurtulup tekrar uyanması gibi, içinde bulunduğu gaflet uykusundan tekrar uyanacaktır.

Ne mi olacak o günde?

Onun bir pençesi Avrupa’yı, diğer pençesi ABD’yi, okyanusun derinliklerine gömerken, dünya İslam’ın nuru ile aydınlanacak, yeryüzünde hiç bir fitne kalmayıp, din sadece Allah’ın dini olacaktır inşallah.

İşte bunu müjdeleyen Nur suresinin 55. Ayeti:

“Allah, içinizden iman edip de Salih amel işleyenlere vaad etti ki, kendilerinden evvel gelenleri nasıl yeryüzüne sahip ve hakim & hükümran kıldıysa, onları da yeryüzüne sahip ve hakim kılacaktır..”

Ahh İslam neredesin?

Canım babam Osmanlı İslam Devleti neredesin? Vallahi sana öyle muhtaç ve sana öyle hasretiz ki..

Kardeşiniz Bekir Yetginbal

NOT: Konu ile alakalı olduğu için aşağıdaki Linkte bulunan makaleyi de okumanızda fayda var.

Link: https://bekiryetginbal.com/karikatur-degil-sanki-kilic-charlienin-seytanlari/


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın