Karambolde Atılan Gol.. TC. nin Yeni İklim Kanunu

Karambolde Atılan Gol.. TC. nin Yeni İklim Kanunu

Bizleri İslam ile şereflendiren Âlemlerin Rabbi, mülkün sahibi, Şanı yüce Allah’a sonsuz defa hamd olsun.

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi en başta ölçü ve örnek Rasul Hz. Muhammed’in, ehli Beytinin, güzide Ashabının, İslam ümmetinin ve sizlerin üzerine olsun.

Kardeşlerim önce şu birkaç haberi okuyalım:

BİRİNCİ HABER: “Paris İklim Anlaşması’na ilişkin kanun teklifi dün akşam (06 Ekim 2021) Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi.

Türkiye’nin söz konusu anlaşmayı Meclis’te kabul ederek yürürlüğe sokması, çevrecilerin ve iklim uzmanlarının uzun süredir talep ettiği bir adımdı..” (BBC News Türkçe – 07 Ekim 2021)

İKİNCİ HABER: Eski ABD Başkanı Donald TRUMP, Hindistan ve Çin gibi ülkeler fosil yakıtlar kullanırken ABD’nin karbon salımlarını sınırlamasının adil olmayacağını söylemiş ve ABD, 4 Kasım 2020’de bu anlaşmadan resmen çekilmişti.

TRUMP sonrasında göreve gelen ABD Başkanı Joe BİDEN’ın Beyaz Saray’daki ilk icraatlarından biri, Paris İklim Anlaşması’na geri dönme sürecini başlatmak oldu..”

Dünyada birçok ülke ve özellikle Çin, bu anlaşmaya taraf bile olmadı. Hindistan ise 2070 yılına öteledi. (BBC News Türkçe – 07 Ekim 2021)

ÜÇÜNCÜ HABER: “Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı onaylamasını Birleşmiş Milletler memnuniyetle karşıladı.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, yaptığı açıklamada, ‘Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı onaylamasını memnuniyetle karşılıyoruz’ dedi..” (Milli Gazete – 07 Ekim 2021)

DÖRDÜNCÜ HABER: Resmi Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile ÇEVRE VE ŞEHİRCLİK BAKANLIĞI” nın adı “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı” olarak değiştirildi. (AA – 29 Ekim 2021)

BEŞİNCİ HABER: İklim değişikliğiyle mücadele ve uyuma ilişkin esasları içeren İklim Kanunu teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kabul edildi ve yasalaştı.

AKP tarafından TBMM’ye sunulan kanun teklifi, iklim değişikliğiyle mücadelede birincil hedeflerden sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğiyle uyum faaliyetlerini planlama ve uygulama ile bunlara ilişkin yasal ve kurumsal çerçevenin usul ve esaslarını kapsıyor.

Kanunla iklim hukukuyla ilgili, “İklim Adaleti”, “İklim Finansmanı”, “Net Sıfır Emisyon”, “Adil geçiş”, “Birincil piyasa”, “Karbon Kredisi”, “Denkleştirme”, “Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)”, “Gömülü sera gazı emisyonları”, “Gönüllü karbon piyasaları” gibi tanımlar belirleniyor.

Kanuna göre kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler, kamu yararı gözetilerek alınacak tedbirlere ve düzenlemelere uymak ve uygulamakla yükümlü. (BCC News Türkçe – 03 Temmuz 2025)

Muhterem Müslümanlar ve Davetçi gençler

Ben bu makalemde sizlere bu “Vahim Kanunun” içeriği ya da detayları hakkında hiçbir şey yazmayacağım.

Gerçekten merak eden ve öğrenmek isteyenler için, yüzlerce hatta binlerce sayfa çok çok ciddi ve doğru bilgi internet ortamında var.

Sadece şu ANA FİKİR kulağınıza küpe olsun: Bu yeni İKLİM KANUNU, dünyamızı bir dev Ahtapot gibi saran bir çetenin, tüm devletlere “zorbalıkla dayattığı” bir kanundur ve bunun asıl sahibi yani çete; “Çin merkezli, Şeytana tapan İngiliz KÜRESELCİ SERMAYE Sahipleri Çetesi” dir.

Hatırlarsanız ben; “YENİ BİR DÜNYA DÜZENİ KURUYORUZ..” diyen bu çete hakkında çok detaylı yazılar paylaşmıştım

Benim bu yazımda özellikle ODAKLANMANIZI ve çok çok DÜŞÜNMENİZİ istediğim husus şudur:

Futbol müsabakalarında, kale önünde yapılan kıran kırana mücadele için bir tabir kullanılır: KARAMBOL

KARAMBOL kelimesi için Türk Dil Kurumu sözlüğü demiş ki; “Karışıklık veya karmaşa.. Tabii çarpışma ya da birbirine çarpma..” gibi anlamlara sahip olduğunu söylemek mümkündür.

Özellikle hücuma kalkan takım için, rakip kale önündeki KARAMBOL ANI çok çok önemlidir, çünkü gol atmak için, bu “karmaşa ve kargaşa anı” çok uygun bir fırsattır.

Nitekim nice takımlar, bu KARAMBOL ATTIKLARI GOLLERLE durumu kendi lehlerine çevirmekteler.

Tarih: 26 Haziran 2025

Sözde mizah dergisi LEMAN’ da bu günkü sayısında yayımlanan bir karikatür kamuoyunda büyük tepki topladı. Karikatürde, “Hazreti Muhammed ve Hazreti Musa’nın tasvir edildiği ve karşılıklı konuşturulduğu” görülmekte.

Bombalanan, yakılan bir şehir üzerinde uçan iki melek (!) tasviri var, birisi diyor ki; “Selamünaleyküm ben Muhammed..” diğeri de ona mukabelede bulunarak “Aleyhem Solom ben Musa..”

Allah’ın, Rasulünün, İslam’ın düşmanları Peygamberlerimiz hakkında bu karikatürü yayınlamakla, kalplerindeki kin ve nefreti kusmuşlardır. Allah’ın laneti onların üzerine olsun.

Tarih;

26 Haziran; hiç kimseden ses yok..

27 Haziran; ortalık güllük gülüstanlık

28 Haziran; yine çıt bile çıkmadı.

29 Haziran; LBGT Onur (!) yürüyüş günü..

30 Haziran; Binlerce kişi alçak LEMAN dergisinin bulunduğu Taksim İstiklal caddesinde yürüyüşe geçti, binayı taş yağmuruna tuttu, Tekbir sesleri yeri göğü inletti, dergi binasına KELİME-İ TEVHİD bayrağı asıldı, dergi çalışanlarına gözaltı uygulandı.

Olaylar ilk olduğunda aklıma şu soru geldi; “Bakalım bu ‘çakma problemin’ arkasından ne çıkacak?”

Çünkü olaylar, tarih sıralaması dikkate alındığında, normal bir şekilde seyretmedi. Çok çok samimi Müslümanlar müstesna, bir çok STK (Sivil Toplum Kuruluşu) temsilcisi “adeta düğmeye basılmışçasına..” aynı anda ve hep birlikte harekete geçtiler / geçirildiler?

Peki, kim tarafından ve niçin?

Gece başlatılan ve gündüz de devam ettirilen eylemler, bana adeta futboldaki KARAMBOL ANINI hatırlattı..

Tarihinde ilk defa TBMM’ de Rasulullah’a SALAVATLAR GETİRİLDİ (!)

Hâlbuki; “Demokrasinin Mabedi” denilen ve duvarında kocamanca “Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir” (!) yazan Laik, Kemalist ve tam Kapitalist bir mecliste bunların olmaması lazımdı değil mi?

Sonuçta gözaltılar bitti, mahkemeye sevk ve ardından 4 kişi hakkında tutuklama kararı verildi.

LEMAN dergisi önündeki KARAMBOLÜN ikinci gecesi sonrasında, kritik bir gol haberi geldi: “TC. NİN YENİ İKLİM KANUNU” gece yapılan bir oylama ile TBMM tatile girmeden önce kabul edilmiş.

Sanki maçın 89. Dakikasında gol atılmış, Karikatür krizi de tamamen bitmiştir. 600 kişilik TBMM den 242 kişi bu kanuna EVET demiş ve kanun kabul edilmiştir..

Bir gece operasyonu ile gölün atıldığını ve bu kanunun çıkarıldığını öğrenen ve de öfkelendiği görülen, TBMM’ de “24, 25 ve 26. dönem Adalet ve Kalkınma Partisi eski İstanbul milletvekilliği ve Yönetim Kurulu üyeliği” yapan Metin KÜLÜNK, kanunun çıktığı gece “X” hesabından şu Tweeti yazdı:

– – – – – –

İklim Kanunu, milletimizin itirazlarına rağmen parlamentoda kabul edildi. Yani bu, bir inatlaşmanın eseridir.

Teknik olarak, kamu bürokratlarının merkezde olduğu, uyum sağlamış bir kısım STK’nın kanaat bildirme adı altında kanun teklifinin hazırlanmasında yer aldığı bir model ile hazırlanan bir teklif söz konusudur.

Ancak köydeki çiftçiden hayvancılıkla uğraşanlara, şehirdeki vatandaşlarımıza; velhasıl hayatın bütününü ilgilendiren bu kanun, milletimizle konuşulmadan, apar topar;

İsrail’in İran’a saldırısı sürecinde ve dünyanın başka bir şey konuştuğu bir dönemde, bir anlamda Leman dergisinin alçakça saldırısı ve provokatörlüğünün tartışıldığı bir süreçte Meclis’ten geçirilmiştir.

Şimdi ne olacağını hep beraber göreceğiz.

Soruyoruz: Bu kanun kime, nasıl bir kazanç sağlıyor?

Türkiye’de bu kanundan kazananın halkımız olmayacağı kesin; çünkü ek yükler getirecek, kazanan yine sermaye olacaktır.

Küresel ölçekte bu kanun ile kaybeden ülkemiz Türkiye’dir; peki kazanan hangi küresel güçtür?

Gazze’de soykırım yapan güç mü kazanmıştır? LGBT ile insanı çürütüp aileyi çökertmek isteyen güç mü kazanmıştır?

Sanayide, tarımda, özellikle hayvancılıkta “karbon salınımı çok” diyerek bu ülkeyi dipsiz bir uçuruma sürüklemeye çalışmanın anlamı var mı?

İklim yasası, bu vatanın her gelişim hamlesinin önüne takoz koymaktır. Türkiye mi iklim değişikliğinin sebebi olmuştur?

Sorumlu olmadığımız bir konuda bu küresel dayatmaya “evet” demenin ne anlamı vardır?

İstanbul Sözleşmesi Meclis’ten geçtikten sonra sekiz yıl boyunca bu memleketin evlatları, bu kanunun şemsiyesi altında emperyalizmin taşeron örgütü olan LGBT örgütlerinin operasyonlarına kurban gittiler.

O gün, o yasa teklifine Meclis’te “evet” diyen herkes bu sorumluluğun paydaşı haline geldi.

Şimdi de ısrar ediliyor; Dünya Bankası, 3 milyar dolar kredi verecek.

Umarım bu kredi uğruna iklim sözleşmesinin şartlarının yerine getirilmesi istenmiyordur.

3 milyar dolar üzerinden bu memleketin iradesine ipotek koyma riski vardır.

Küresel ölçekte hiçbir sorumluluğumuzun olmadığı iklim değişikliği yalanının arkasına saklanarak dünyayı tek tipleştirmek isteyenlerin, “Uluslararası Sözleşme” diyerek dayattığı Paris İklim Sözleşmesi’ne eklemlenecek olan içerdeki İklim Kanunu’nun, ülkemizin hayatında ve insanlarımızın yaşamında nasıl etkileri olacağını yakında hep beraber göreceğiz.

Şimdi sırada yapay et dayatması mı gelecek? Yapay et dayatmasının zeminini hazırlamak için şap salgını tartışmaları başlatarak köylerde hayvancılığın öldürülmesi mi hedeflenecek?

Bir müddet sonra bu milletin evlatları koyun eti, inek eti, tavuk eti yiyemez hale mi getirilecek?

Beraberinde bu milletin attığı her adımda “gaz salınımı” adı altında ek vergiler mi konulacak?

Havaya karbon salınması için izin alınması mı gerekecek? Tekelleşmiş karbon şirketleri kimler olacak?

Bu sorumluluğu üstlenenler şunu unutmasınlar ki tarih sayfaları hiçbir şeyi unutmaz ve zamanı geldiğinde önümüze koyar…

– – – – – –

Muhterem kardeşlerim ve Davetçi gençler

Metin KÜLÜNK beyin mesajını okudunuz. Benim açımdan bu mesaj aslında bir şeyinde itirafı gibidir. Şöyle ki;

Rabbime sonsuz defa hamd-u senalar olsun ki, Kur’an ve Sünnetin işaret ettiği noktadan “Türkiye’deki Dâhili ve Harici Siyasete” şöyle bir göz gezdirdiğimde “şu HAKİKATİN ortaya çıktığını” gördüm:

“Türkiye’deki DEVLET VAKIASINA kuşbakışı bir bakışla baktığımızda TÜM ÇIPLAKLIĞI İLE görülen şey, Türkiye’de 2 iktidar vardır:

A: Hakiki iktidar: “DEVLET AKLI ve DEVLET İRADESİ” diye tanımladığımız ama herkesin görüp hissedemediği bir iradedir.

B: Geçici iktidar: Başbakandır, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu üyeleri, Meclis ve Anayasa Mahkemesidir.

Cumhuriyet kurulduğundan bu güne kimin Başbakan, Bakan ya da Cumhurbaşkanı olacağına hep Hakiki İktidar karar vermiştir.

Fiiliyatta da hepimizin şahit olduğu şey;

“Hakiki İktidar yani Devlet bir Hancı, Başbakan, Cumhurbaşkanları vs. yani ‘Kendisine Geçici iktidar emanet edilenler’ ise birer yolcudur.”

İşte Türkiye’ nin Hakiki iktidarı; “Çin merkezli, Şeytana tapan İngiliz KÜRESELCİ SERMAYE Sahipleri” nin dayattığı bu kanunu; “600 vekilin değil 242 vekilin evet oyu” ile TBMM’ ne çıkarttırmıştır.

Şu soruyu haklı olarak sorabilirsiniz:

“- Peki, Bekir amca, Paris İklim Anlaşmasına ve KÜRESELCİ ÇETEYE şiddetle karşı çıkan ve ABD’ yi bu anlaşmadan çıkaran ULUSALCI Donald TRUMP, şu an tekrar ABD Başkanı oldu. Türkiye’ nin bu kanunu çıkarmasına öfkelenmez mi, başımıza bir iş açmaz mı?”

Evet, haklısın kardeşim

Hatırlarsan katil TRUMP, ilk başkanlığı döneminde demişti ki:

“Daha önce de açık bir şekilde söylediğim gibi, tekrar ediyorum, EĞER TÜRKİYE benim müstesna ve eşsiz bilgeliğimle belirlediğim sınırların dışına çıkarsa (daha önce yaptığım gibi) TÜRKİYE EKONOMİSİNİ MAHVEDERİM…” (Euro News – 07 Ekim 2019)

Bu gün, o günlerden kendini çok çok daha güçlü hisseden katil TRUMP, kendisine sürekli “Dostum Trump” diyen Erdoğan’ ın yani Türkiye’ nin gözünün yaşına bakmadan (isterse) bir şeyler yapabilir.

Ama şu an “Devletlerarası durum ve siyasi konjonktür” buna müsait değil gibi.

Şayet Türkiye, aynı İran’ ın yaptığı gibi gemisinin dümenini tam olarak “Çin merkezli, Şeytana tapan İngiliz KÜRESELCİ SERMAYE Sahipleri” ne doğru kırarsa, bu durum ABD’ deki ULUSALCILARI çok çok kızdırır.

Ama görünen o ki Türkiye; şimdilik herkese “Mavi Boncuk” dağıtıyor, denge siyaseti izlemeye çalışıyor.

Değerli kardeşlerim ve Davetçi gençler

Yeni kanun, eski kanunlar, eski Anayasalar ya da yeni Anayasa çalışmaları, sizlerde biliyorsunuz ki ASLA VE KAT’A Allah’ın kitabı Kur’an’ı ve Allah’ın Rasulü Hz. Muhammed’ in (sas) Sünnetini MERKEZE almayan, hatta tamamen dışlayan düzenlemelerdir.

Bizler canı gönülden inanıyoruz ki;

İSLAM ASLA DEVLETSİZ OLMAZ

BİR DEVLET DE ASLA İSLAMSIZ OLAMAZ..

Unutmayalım ki; Bir toplumu, bir Devleti yönetmede DEMOKRASİ, LAİKLİK, KAPİTALİZM, KEMALİZM, SOSYALİZM vs. den şanı yüce Allah (cc) ASLA VE KAT’A razı değildir.

Peki, neyden razıdır Rabbimiz?

Rabbimiz; şu İMAN ETTİK dediğiniz ama NİCE AMELLERİNİZDE ona yüzlerce defa MUHALEFET ETTİĞİNİZ yüce kitabı Kur’an da diyor ki;

“Bugün size DİNİNİZİ kemâle erdirdim, üzerinizdeki NİMETİMİ tamamladım ve sizin için DİN OLARAK (Anayasa, kanun, Devlet düzeni ve Hayat nizamınız olarak) İSLAM’I SEÇİP BEĞENDİM.” (Maide suresi 3)

İşte bu nokta, imanımız bir gereğidir ve temel bir husustur. Sadece DÜNYA HAYATINI değil AHİRET HAYATINIZI DA ilgilendiren can alıcı bir noktadır bu kardeşlerim..

Dolayısıyla sadece Müslümanlar için değil tüm insanlık için, onların ihtiyaçlarının DOĞRU doyurulması, problemlerinin DOĞRU çözümü için, yegâne ve köklü bir çözüm vardır, o da; artık İslamiyet’in, bir DEVLET ELİYLE tekrar hâkim, hakem ve hükümran kılınmasıdır.

Yani İSLAM DEVLETİ’ nin tekrar kurulmasıdır.

Bunun gerçekleşmesi için gece gündüz demeden çalışmak AKİDEVİ BİR ZORUNLULUKTUR. Yani bunu Rabbimiz “Farz kere Farz” kılmıştır.

“Ey Rabbim, bu makalemi okuyan, anlayan, benimseyen ve paylaşan tüm Müslümanlara, son nefeslerine kadar şahit, son nefeslerinde de o müjdelenen İSLAMİ DEVLET de şehit olmayı nasip eyle..”

Sevgi, saygı ve muhabbetlerimle

Bekir Yetginbal – 03 Temmuz 2025


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın