İş Hayatı ve Özgür Kadınlar Öyle mi?

İş Hayatı ve Özgür Kadınlar Öyle mi?

Yazan Tuba Sivren

“Özgürlüğün, ekonomik özgürlüğü elde etmekten geçtiğini” söyleyen Batı normları, bu minvalde kadınların ekonomik özgürlüklerini elde etmelerinin yollarının açılması noktasında uluslararası kurumlar başta olmak üzere yerel yönetimlerce de bu sürecin desteklenmesi gerektiğini şart koşmaktadır.

Önceleri kadınların ekonomik sürece katılmaları hiç hoş karşılanmazken, teşvikler ve yapılan propagandalar sonrasında “kadınların istihdamı ve iş hayatına katılmaları” adeta kaçınılmaz hâle gelmiştir.

Kadınların yaşadığı sorunların anlatılmadığı, reklamlarda bile sürekli “ekonomik bağımsızlığını elde etmiş kadının özgür olduğu..” algısı sonrasında gençlerimizde de;

“Kadın; dinin, örfün, toplumun/mahallenin, erkeğin (koca, kardeş, baba), aile vb.nin baskısından kurtulmuş olursa, hür, bağımsız ve özgür olursa mutlu olur” kanaati oluşturuluyor maalesef.

Peki, gerçekte öyle midir?

Kadın, bugün hakikaten özgürleşmiş midir yoksa farklı baskı unsurlarının boyunduruğu altında mıdır?

Ailesinden, eşinden, toplumundan ve dininden uzaklaştırılan, üretime, iş ve hizmet hayatına dâhil edilen kadın, özgürlüğün türlü nimetlerinden(!) faydalanan bir kadın mıdır?

Yoksa koruma kalkanı kırılmış, her türlü saldırı ve sömürüye açık hâle getirilmiş bir “meta/obje” midir?

Meseleyi somutlaştıracak olursak; evde anne-babasına veya eşine hizmet etmek “kölelik”, “gericilik” gibi gösterilirken, herhangi bir yerde temizlikçi olarak çalışmak veya çaycılık yapmak “özgürlük” ve “kendi ayakları üzerinde durmak” olarak lanse edilmektedir.

Ayrıca bazı yerlerde kadınlardan belli bir fizik, belli bir güzellik, belli bir giyim tarzı zorunluluğu talep edilmektedir.

Aksi hâlde buralarda çalışması mümkün olamamaktadır.

Örneğin; hostes olmak için belli bir kilo şartı aranmaktadır.

Sekreter olarak çalışabilmek için genelde güzel ve alımlı olmak gerekir.

Dolayısıyla alınan paranın önemli bir kısmı formu korumak ve kişisel bakım yapmak için kullanılmak zorundadır.

Kapitalist sistem, geçim derdine düşürdüğü ailelerde, kadınların çalışmasını neredeyse zorunlu hâle getiriyor.

Bir ailede sadece babanın çalışması, hane halkının geçimini sağlamaya yetmiyor; anne ve hatta çocukların da çalışması gerekiyor.

Bunun bir sorun olarak görülmemesi için de kapitalizm kadın istihdamını öve öve bitiremiyor ve sürekli teşvik ediyor.

Hatta bazı bölgelerde kadınlar ucuz iş gücü olarak bile kullanılıyor.

Şimdi sormak gerek: bu “zorunluluklar” çalışan gençleri ve kadınları özgür mü yapar yoksa “iş dünyasının” kölesi mi?


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın