Gelin Kaynana Hikâyesi ve Mutlu Son

Gelin Kaynana Hikâyesi ve Mutlu Son

Kaynanası ile aynı evde kalmakta olan bir gelin, bir türlü kaynanasına ısınamadığı gibi bir de ondan nefret ediyordu, tabii ki kaynanası da gelinini hiç mi hiç sevemiyordu.

Bir gün gelin hanım, yakın bir doktor arkadaşına gider ve “kaynanasını öldürmek ve ondan kurtulmak istediğini” söyler.

Doktor arkadaşı da;

“Tamam, sana bir zehir hazırlayacağım. Bundan her gün bir damla vereceksin ve 3 ayın sonunda bu zehir tam tesirini gösterecek.. Yalnız bu süreçte işin anlaşılmaması için kayın validene çok çok iyi davran. Ona, onu sevdiğini hissettir ki senin onu öldürmeye çalıştığını kesinlikle  bilinmesin.. Anlaştık mı?”

Gelin heyecanla kendisine verilen zehri alır koşa koşa evine gider. Bu zehri, kaynanasının yediği içtiği şeylere her damlattığında, ona tatlı birkaç söz de söyler..

Üç beş gün içinde “Çok şaşırtıcı bir şekilde tesir etmeye başlar gelinin bu güzel sözleri kaynanasında..”

İkinci aya kalmaz, gelin de kaynanası da birbirlerine karşı tamamen değişirler, hatta aralarında “Anne kız muhabbeti” gibi güzel bir muhabbet oluşmaya başlar.

Kayınvalidesindeki bu “müthiş değişim” karşısında gelin hanım da tabii ki çok çok etkilenir.

Derken, kaynanasına “adeta bir düşman olan” gelin, artık bu yaptığından çok çok pişmandır.

Koşa koşa tekrar doktor arkadaşına gider ve Ona, çok pişman olduğunu, kayınvalidesinde oluşan bu sevgi ve muhabbet değişikliğini detaylıca anlatır.

Ve onu ölümden kurtarmasını ve bu zehrin, varsa bir panzehrini ister.

Bunun üzerine Doktor arkadaşı hoş bir tebessümle;

“Senin o damlattığın aslında bir zehir değil SU idi, ben onun panzehrini sizin ‘Sevgisiz Dilleriniz’ için hazırladım” der.

Kardeşlerim, bu güzel örnekte gördüğünüz gibi, Unutmayalım ki; Her sevginin mutlaka ama mutlaka bir karşılığı vardır. Hatta hayvanlara ve bitkilere yansıtılan sevginin bile..

Genellikle insanlar hakkında ve özellikle de Gelin ve Kaynanalar, birbirleri hakkında “Sui zanla” değil bilakis “Hüsnü zanla” düşünmeli, yapacağı her davranışta sadece “ALLAH RIZASINI” hedef edinmelidir.

Bakın Rabbimiz şu ayette ne diyor:

“Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu (karşılığını) görür.” (Zilzal suresi 7-8) Bu öylesine muhteşem bir karşılıktır ki, hem dünyevi hem de uhrevi meyveleri vardır.

O halde bu ayeti sürekli hatırlamalı, zerrenin ALLAH İNDİNDE çok büyük bir değeri olduğunu asla unutmamalı ve “bu kıssadan kendinize bir hisse” çıkarmalıyız değil mi kardeşlerim..


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın