Erkek Çocuğu Hoşnutsuzluğuna Sürükleyen Ebeveyn Davranışları
ERKEK ÇOCUĞU CİNSİYET HOŞNUTSUZLUĞUNA
SÜRÜKLEYEN HATALI EBEVEYN DAVRANIŞLARI
Yazan Prof. Dr. Zeki Bayraktar
1- Mesafeli, etkisiz ve reddedici bir baba (babalar oğullarınızla ilgilenin, onlara masalı siz okuyun, uyurken ışığını siz kapatın, banyosunu siz yaptırın, onlarla didişin, güreşin, kazanabileceği oyunlar kurgulayın, omzunuza alın, elini tutup birlikte yürüyüşe çıkın, parka/markete gidin, spor yapın, maç izleyin vs.),
2- Oğlunun özerkliğini desteklemeyen, onu sürekli eleştiren, reddedici bir baba,
3- Yoğun sevgi/şefkat gösteren, baskın ve mütehakkim bir anne,
4- Çocuğun örnek alabileceği, özdeşim kurabileceği güçlü bir baba figürünün olmaması,
5- Hiç ortada olmayan, oğlu ile ilgilenmeyen, onu kucaklamayan, onunla fiziksel temas kurmayan, onunla bu tarz oyunlar oynamayan bir baba (erkek çocuklar için fiziksel temas gerektiren oyunlar çok önemlidir.
Çünkü bu hem çocuğun maskülen gelişimini destekler hem de çocuğa erotik olmayan dokunmayı öğretir.
Eğer bu ihtiyaç çocukluk döneminde karşılanmazsa daha sonra “onarıcı baba” modeli üzerinden karşılanmaya çalışılır ve başka erkeklerle bu amaçla ilişki kurulur…
“Babalar, oğullarınıza sarılın. Siz onlara sarılmazsanız oğlunuza bir gün başka bir adam sarılacaktır.” (Dr. A. Dean Byrd)
6- Annenin gereğinden fazla müdahil ve kuşatıcı olması, oğlunu aşırı korumaya alması, çocuğun özerkliğini desteklememesi, özdeşim sürecinde [1-6 yaş arsında] kendisinden ayrılarak babası ile özdeşim kurmasına mani olması,
7- Annenin oğlunu kendi duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için kullanması, kocasından alamadığı duygusal yakınlığı oğluna yüklemesi,
“Bugün oğlumla birlikte takılacağız” gibi sözlerle anne-oğul bağını uzatması, oğlunu güvenli bir liman gibi kullanması,
8- Abartılmış anne şefkati, annenin “ben oğlumun tek sığınağıyım, baba zaten ortada yok, ben ona hem anne hem baba olurum” diyerek hem annelik hem babalık yapmaya kalkışması [özellikle boşanan anneler],
9- Annenin; baba figürünü önemsizleştiren davranışlar sergilemesi, babayı sürekli olarak kötülemesi (travmatik boşanma yaşayan, oğluna sürekli olarak babasını kötüleyen ve “erkekler ne işe yarar ki zaten, canları cehenneme, biz ikimiz birbirimize yeteriz” diyerek -kendince- ona destek olmaya çalışan anneler.
Bu durumdaki bir çocuk şu mesajı alır: “Erkek olmak kötü bir şey, annem babamı erkek olduğu için terk etti, beni de terk edebilir, o halde benim erkek olmamam gerekir…”
10- Annenin oğlunun maskülen gelişimini desteklememesi, fantastik saldırganlıklarını gerçek saldırganlıklarmış gibi algılaması ve onları engellemeye çalışması.
Mesela sürekli olarak “Hoplama, zıplama, didişme, üzerini kirletme, ortalığı dağıtma vs…” diyerek oğlunun maskülen/erkeksi gelişimini baskılaması,
11- Aşırı koruyucu anne, mesela oğlunun akranları ile oynamasına, onlarla ufak tefek didişmesine, itişip kakışmasına müsaade etmemesi, oğlunun erkeksi gelişimi için çok önemli olan akranları ile birlikte yapacağı aktivitelerden mahrum bırakması,
12- Cinselliği çok kötü/çirkin, pis tanıtan anne/baba (kastrasyon korkusuna neden olur),
13- Cinsiyet ayrımcılığı yapan, kız çocukların daha güzel olduğunu söyleyen, bunu ima eden veya kız çocuk istediğini belli eden anne-baba [çocuk ebeveyninin sevgisini kaybetmemek için bilinç dışı bir mekanizma ile övülen cinsiyetten olmak ister;
Anne-babalar, çocuğunuzu koşulsuz sevin, ne olursa olsun onu sevin, en çok seven kazanır, sorun yaşadığınızda da onu cezalandırarak değil ancak daha çok severek kazanabilirsiniz.
Erkek çocuğunu “Cinsiyet Hoşnutsuzluğuna” sürükleyen bu hatalı ebeveyn davranışlarından mutlaka ama mutlaka kaçınmak, hatta tam tersini yapmak gerekir.
CİNSEL KİMLİK BOZUKLUĞU
Cinsel Kimlik Bozukluğu nedir? Ne zaman ortaya çıkar? Etyolojik faktörleri nelerdir? (Etyoloji; neden olmanın, nedenselliğin, kısacası nedeni inceleyen bilim dalına denir)
Cinsel Kimlik Bozukluğu, yeni ismi ile “Cinsiyet Hoşnutsuzluğu”; bireyin ‘biyolojik cinsiyetine’ uygun bir ‘cinsiyet kimliği’ geliştirememesidir.
Her birey ‘cinsiyet kimliğini’ [bir başka deyişle psikolojik cinsiyetini] 1-6 yaş arasında hemcinsi olan ebeveynini [kız çocuk annesini, erkek çocuk babasını] modelleyerek geliştirir.
Hormonların etkisi [ve bilinçdışı bir mekanizma] ile gerçekleşen bu modellemeye “özdeşim” [identifikasyon] denir.
Özdeşim; çocuğun anne veya babasını bilinçdışı olarak taklit etmesi ve onu modellemesidir. Bir bakıma “onun gibi bir erkek veya onun gibi bir kadın” olmak istemesi, onun gibi olmasıdır.
Anne veya babasının temsil ettiği “cinsiyet kimliğini” içselleştirmesi, geliştirmesidir. Her çocuk cinsiyet kimliğini “1 yaşından itibaren” bu şekilde geliştirir.
Böylece annesinin temsil ettiği “dişiliği/feminenliği” veya babasının temsil ettiği “erkekliği/maskülenliği” de kabul etmiş ve içselleştirmiş olur. Bundan dolayı herhangi bir hoşnutsuzluk yaşamaz.
Dolayısıyla “erkek veya kadın olmayı” ve buna bağlı [cinsel] rolleri de kabul etmiş olur.
İçselleştirdiği bu “cinsiyet kimliğine” uygun [hedef] cinsel nesneyi de “ergenlik döneminde” belirler [romantik ve erotik olarak yöneleceği cinsiyeti].
Böylece sadece “biyolojik” olarak değil “psikoseksüel davranış ve roller” olarak da erkek veya kadın olur.
Erkekliğin veya kadınlığın gerektirdiği “biyolojik, psikolojik, sosyal, duygusal ve cinsel” rollerini bu sayede tatbik eder.
Cinsiyet hoşnutsuzluğu; bireyin/çocuğun “biyolojik cinsiyetinden memnun olmama” [hoşnutsuzluk] durumudur.
Örneğin “erkek çocuk, erkek olmaktan hoşnut değildir”, şiddetle kız olmak ister, hatta kız olduğunu iddia eder, kızlarla oynar ve kız fantezileri geliştirir, erkeklerle oynamaktan kaçınır.
Veya “kız çocuk, kız olmaktan hoşnut değildir”, şiddetle erkek olmak ister, hatta kız olmadığını/erkek olduğunu iddia eder, erkeklerle oynar ve erkek fantezileri geliştirir.Kaynak: Gönül Dergisi com
Tags: