Yapay Zeka Devleti Çin’de Sosyal Kredi Sistemi ve Türkiye’de HES Kodu

Yapay Zeka Devleti Çin’de Sosyal Kredi Sistemi ve Türkiye’de HES Kodu

Çin’de ‘Bana Puanını Söyle, Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim’ Dönemi Başlıyor

Yazan Abdulkadir Günyol

Çin‘de bu yıl içinde tüm ülkeyi kapsaması beklenen Sosyal Kredi Sistemi ile Çinli vatandaşlar, yüz tanıma, sosyal medya kullanımı ve yapay zekâ teknolojileriyle puanlanacak.

Proje ile Çin yönetimi, vatandaşların davranışlarını “sosyal güven” başlığı altında sıralayacak büyük bir puanlama sistemi kuruyor.

Sistem ile birlikte vatandaşlar sahip oldukları puanlara göre çeşitli şart ve koşullarda ödül veya ceza alacak.

Sistemin daha işlevsel kullanılabilmesi için Çin hükümeti 176 milyon olan kamera sayısını bu yıl iki katına çıkarmayı düşünüyor.

Çin Komünist Partisi’nin resmi yayın organlarından Global Times gazetesinin bildirdiğine göre, ülkenin farklı bölgelerinde kısmen uygulanmaya başlanan projede, geçen yılın mayıs ayına kadar çeşitli kategorilerde kara listeye giren 11 milyon 140 bin kişiye uçağa binmekten, 4 milyon 250 bin kişiye ise yüksek hızlı trene binmekten men cezası verildi.

Hayatın her alanını kapsayacak

Sistemle birlikte vatandaşların puanlarını belirlemede, harcama alışkanları, sosyal medya kullanımı, arkadaş çevresi gibi son derece kapsamlı unsurların dâhil olduğu bir “algoritma sarmalı” etkili olacak.

Kırmızı ışıkta geçmek, sigara içilmeyen bölgelerde yapılan yasak ihlalleri ve borcunu zamanında ödememek gibi davranışlar cezalandırılırken, ödemelerini zamanında yapma ve toplumsal sorumluluk projelerinde gönüllü yer alma gibi davranış biçimleri mükâfatlandırılacak.

Yahoo News’te yer alan bir habere göre ise uygulama sadece sivil vatandaşların puanlanması ile kalmayacak, Çin’deki devlet kurumları içindeki otoriteyi sağlamak için de kullanılacak.

Habere göre Çin‘in askeri gücü olan Çin Halk Kurtuluş Ordusu da Sosyal Kredi Sistemi’ne geçmeyi düşünüyor.

Haberde yer alan iddiaya göre, bir kişi orduyu terk etmek istediğinde sosyal kredi puanı düşürülecek ve kara listeye alınabilecek.

South China Morning Post‘ta yer alan habere göre ise, Çin‘de bir şirket tarafından geliştirilen uygulama ile Sosyal Kredi Sistemi‘ne bağlı olarak Çin‘de bulunan 18-45 yaş arasındaki kişilerin puanlanmasına bağlı olarak özellikle kariyer fırsatlarına daha rahat erişmesi planlanıyor.

Haberde detayları anlatılan uygulamaya göre, uygulama işe alımlarda veya yurt dışı üniversite başvurularında istenen tavsiye mektuplarının yerini almayı hedefliyor. 

Dünya puanlamaya alıştı

Dijital dönemle birlikte özellikle hizmet sektöründe görülen puanlama sistemi her geçen gün hayatımızın önemli bir parçası haline geliyor.

Artık pek çok kişi bindiği taksiden restoranta, eve çağıracağı ustadan e-ticarete kadar pek çok işlemi kişilerin puanına dikkat ederek yapıyor.

Puanlamanın önemini fark eden birçok firma da verdiklerini hizmetin ardından kullanıcılardan yüksek puan talebinde bulunuyor.

Kimi uygulamalarda puanı düşük olan kullanıcıları iş almakta zorlanırken, kimi uygulamalarda belirli puanın altındakiler uygulama tarafından sistem dışına itilebiliyor.

Şu anda özel sektör alanlarında çok sık bir şekilde kullanılan ve neredeyse kalitenin birincil ölçütü olarak görülen puanlama sistemi ilk defa Çin’deki sosyal kredi sistemi ile en yaygın ve sistemli şeklini alacak.

Kişilerin hemen hemen bütün alanlardaki puanlarını toplayan sistem ile birlikte, bir alanda alınan düşük bir puan kişinin hayatını tamamen etkileyebilecek. 

Black Mirror gerçek mi oluyor?

Sistem pek çok kişi tarafından Distopyan dizi (baskıcı totaliter dizi) Black Mirror‘un “Nosedive” bölümüne de benzetiliyor.

Bir sosyal medya uygulamasının daha geliştirilmiş halini konu alan bu dizide kişiler çevresindekilerin olumlu veya olumsuz davranışlarına göre puanlıyor.

Dizi de karakterler birbirinden yüksek puan almak için adeta yarışırken puanı düşük olanlar ise işten kovulma tehdidi gibi pek çok olumsuzlukla mücadele ederken, dizinin başkahramanı Lacie, puanı düşük olduğu için arkadaşının düğünü gibi pek çok sosyal aktiviteye dahi katılamıyor.

Kaynak: AA / 11.02.2020

——————-

Çin Dışişleri Bakanı’nın Türkiye Ziyareti ve HES Kodu

Yazan Mehmet Aydın

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, 6 ülkeyi kapsayan bölge ziyaretleri kapsamında 24 Mart 2021 tarihinde, bir dizi siyasi ve diplomatik ilişkiler görüşmek üzere Türkiye’ye geldi.

Özellikle milyonlarca Doğu Türkistanlı Müslümanın kanını akıtan, namusuna göz diken, değerlerini talan eden bir ülkenin Dışişleri Bakanı’nın Türkiye’ye geliyor olması tek kelime ile rezalettir, omurgasızlıktır.

Reel politikanın esiri olmuş olan kapitalist devletlerin adeta kuklası konumunda olan İslâm beldelerinin kukla yöneticileri üzerlerine düşen misyonlarını yine her zamanki gibi yerine getiriyorlar.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu resmi Twitter hesabı üzerinden; “Diplomatik ilişkilerimizin 50. yıldönümünde ekonomik işbirliği potansiyelini ele aldık” derken de, Türkiye için hassas olması gereken bir konu olan Uygur Türkleri için şu aldatıcı cümleyi kullanırken de biz şaşırmadık:

“Uygur Türklerine ilişkin hassasiyetimizi ve düşüncelerimizi ilettik.” İşte bu sulandırılmış, içi boş ve adeta “laf olsun” diye söylenen cümle,

özellikle bir gün önce Ankara’da protesto eylemi organize etmek için sosyal medya üzerinden bir çalışma başlatan Doğu Türkistan Milli Meclis Başkanı Seyit Tümtürk’e sorulduğunda

oldukça ilginç ve yeni dönemin nasıl dizayin edileceğini bize gösteren bir uygulamaya maruz kaldığını görüyoruz.

Âdem Özköse’nin 29 Mart’da gerçekleştirmiş olduğu röportajda Seyit Tümtürk bey Çavuşoğlu’nun “Uygur Türklerine ilişkin hassasiyetimizi ve düşüncelerimizi ilettik” sözüne istinaden ona uygulanan dijitalleştiğimiz bir dönemde yeni tecrit işlemleri üzerinden cevap vererek şunları söylüyor:

“Ben protesto eylemi için sosyal medya üzerinden değişik siyasi ve STK’lara davetimi ilettikten iki saat sonra evime bir filyasyon ekibi geldi ve karantina altına alınacağımı ve hasta olan biri ile temas halinde olduğumu bana söylediler.

Ben bunu duyunca şok oldum, çünkü Çin virüsüne yakalanmamak için özenle dikkat ediyor ve kurallara riayet ediyordum.

Bu kanıya nasıl ulaştıklarını sorduğumda bana bir ihbar geldiğini söylediler. Bu ihbarı sorguladığımda bana hiç bir aydınlatıcı cevap veremediler.

Ardından bir saat sonra evime polis geldi ve benim kesinlikle evi terk edemiyeceğimi filyasyona yakalandığımı HES kodunuza bakabilirsiniz HES kodunuz kırmızı- dediler.

Ve HES koduma baktım ve gerçekten de HES koduma kırmızı etiket yapıştırılmış ve -sakıncalısınız- diye yazmışlardı.

Evet, bir senedir Corona virüsü üzerinden insanların hürriyetlerini ellerinden almak ve toplumları dizayin edebilmek için bunu bir fırsat olarak kullanacaklarını söylüyorlardı.

Lakin bunun gerçekleşeceğine ve Türkiye’de de bunun ilk kurbanının ben olacağıma hiç ihtimal vermiyordum.”

Sonrasında ise hanımı ve çocukları ile bir şeyler almak için evden çıktıklarını ve hemen bir kaç polis arabası ile engellendiğini ve kesinlikle Korona ve HES kodu üzerinden adeta günlerce eve kapatıldığını söylüyor.

Şimdi bu hadiseden çıkarılması gereken derslerin ne olduğuna ve “yeni normal (new normal)” olarak adlandırdıkları döneme biraz değinmek istiyorum.

HES (Hayat Eve Sığar) kodu ile istedikleri zaman istedikleri yerde kişileri fişleyebileceklerini ve onları belirli zaman ve ortamlardan engelleyebilecekleri teknik olarak mümkün.

Şimdilik bunun fazla uygulamaya konulmadığını görebiliyoruz. Lakin bu, ileriki zamanlarda daha yoğun bir şekilde uygulanmayacağı anlamına gelmemeli.

Şu günlerde HES kodu pandemi bahanesi ile uygulamaya konulmuş durumda.

Herkesin kullanmak zorunda bırakıldığı bu uygulamayla; kişinin ne zaman, nereye gittiği ve orada ne kadar vakit geçirdiği görülebilmekte ve bu bilgileri kişi üzerinden veri tabanına işleyebilen bir mekanizma da oluşturulmuş durumda.

Sağlık Bakanı bu uygulamanın hayata geçeceğini Mayıs 2020 tarihinde şu sözlerle dillendirmişti:

“Hem takip, hem de kendi durumlarını anlık görebilecekleri bir sisteme geçmiş oluyoruz. Hareketliliği gördüğünde bir mesajla kendisini uyaran, evde izole olmasını hatırlatan ve devamında gerektiğinde emniyet kuvvetlerinin de devreye gireceği bir sistemden bahsediyorum.”

Sağlık Bakanı’nın açıkça dillendirmiş olduğu “Takip ve anlık görebilme imkânı” aslında akıllara, Çin’de yıllardır uygulanan ve -ne tesadüfse- Çin Dışişleri Bakanı’nın Türkiye’ye geldiği gün siyasi bir engelleme aracına dönüşen HES kodu,

ister istemez akıllara; (pandemi sürecinde Çin’de kullanılan takip sistemleri marifetiyle; kırmızı ışıkta geçtiğinizde,

mahallenizdeki market yerine uzaktakine gittiğinizde vatandaşlık puanınızın düşmesinde olduğu gibi) sizin iyi bir yurttaş olup olmadığınızı kontrol etmek için kullanılabileceğini getiriyor.

Aslında yıllardır akıllı telefonlarla kişileri zaten takip ediyorlardı.

Lakin şimdi kişilerin kendi onayları ile onları belirli kural ve kaidelere mahkûm ediyorlar ve o kurallara göre kişilerin karar verme, hareket etme veya konuşabilme imkânını o kişilerden alabilecekler.

Bu söylediklerimiz şu an Çin’de uygulanıyor ve resmî rakamlara göre Çin’de 170 milyon kamera mevcut.

Buna ek olarak 400 milyon CCTV (Closed Circuit Television – Kapalı Devre Televizyon) kamerası ekleneceği söyleniyor.

Artı kişilerin fotoğrafları ile onların kimliklerini, hatta ırkını dahi tespit edilebilecek kameralara ve veri tabanına sahipler.

Adeta büyük bir hapishanede yaşıyormuşçasına, kişilerin davranışlarını ve alışkanlıklarını tespit..

Bunun bir versiyonunu zaten şuan akıllı telefonlarımızda yaşamıyor muyuz?

Google üzerinden aramış olduğunuz herhangi bir ürünü günlerce değişik sosyal medya ve farklı sitelerin sağında, solunda veya sayfanın değişik yerlerinde görebiliyorsunuz.

Yine haritayı kullandığınızda o yeri kaydetmesine ve tekrar oraya gitmek istediğinizde sizi oraya yönlendirmiş olmasına şahit oluyorsunuz.

Çin’in 2014 yılında başlattığı ve 2020 yılında resmî olarak yürürlüğe koymuş olduğu sosyal kredi sistemi yani vatandaşlık puan sistemi.

2019 yılında TRT Haber kanalında bununla alakalı yayınlanan bir haberde bu durum, “En disiplinli ülke olabilmek için sıkı kontrol şart”şeklinde dillendiriliyor.

Yani ülkenin tamamında sokakta, okulda, trende hatta tuvalette dahi çok sıkı kontrol altında olacak.

Halk, bu kontroller neticesinde ise bir nevi ödül olarak vatandaşlık puanına tâbi tutulacak.

Şu an aşı yaptırıp, yaptırmayanlarda kısmen uyulamaya koymuş oldukları kısıtlamalar veya mükâfatlandırmalarda (seyahat imkânı, sınırsız alışveriş veya eğlenme imkânı vb.) olduğu gibi..

Şu an sadece İstanbul’da takriben 110 bin kameranın olduğunu düşünecek olursak ve Çin’le olan uyumlu ilişkileri de göz önünde bulunduracak olursak, ileriye dönük Türkiye’nin hatta üçüncü dünya ülkelerinin nasıl bir konumda olacaklarını görebiliriz.

Dünyada söz sahibi olmaya çalışan tüm ülkeler -başta ABD ve AB olmak üzere, Rusya ve Çin de farklı kulvarlarda- egemenlik kurmaya çalışıyorlar.

Bunu yaparken değişik yalan vaatlerle ve olmayan yalan tehditlerle kişileri bazı şeyleri yapmaya zorluyorlar ve önümüzdeki dönemde muhtemelen daha yoğun olarak üzerimize gelecekler.

Rabbim biz Müslümanları korusun ve aç kurt misali gözü sadece mevki, makam ve para gören devlet ve kişileri de biz Müslümanların eli ile kahr-u perişan eylesin (Âmin)


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın