Cevabı Verilmeyen Soru; Değişime Nereden Başlamalıyız?

Cevabı Verilmeyen Soru; Değişime Nereden Başlamalıyız?

Marifetullaha bağlı olarak Allah-u Teâlâ, Mekke’de inen ayetlerde AHİRET VURGUSUNU çok yapmıştır.

Hayatı sadece bu dünyadan ibaret görüp ZEVK VE EĞLENCEYİ PUTLAŞTIRAN bir anlayışı, GÜÇLÜ BİR AHİRET ANLAYIŞI ile Yüce Allah yok etmiştir.

İman alanının bölünmezliği, imanın taklide dayandırılmaması, ümitsizlik anında yapılan imanın geçersizliği, SALİH AMELLER ile İMANI BESLEMENİN zorunluluğu,

İnanca yapılan baskılar karşısında AZİMET FIKHI ile amel edip İMANDAN ASLA ÖDÜN VERİLMEMESİ, iman konusunda kimseye baskı yapılmaması, tek hak dinin İslâm olması,

Özellikle BÜYÜK GÜNAHLARDAN kaçınmanın ve KÜÇÜK GÖRÜLENLERİN üzerinde ise ısrar etmemenin önemi, ÇOK GÜNAH İŞLEMENİN imana olumsuz etkileri,

SİYASİ VE İLMİ MAKAMDA olanların ilahlaştırılmaması, HİÇBİR KÂFİRİ VELİ EDİNMEMENİN önemi,

Allah’ın dini ile ALAY EDEN veya DİNE SALDIRAN KİŞİLERLE aynı mahallerde bulunulmaması, ŞİRKİN İTİKADİ, SOSYAL, SİYASAL VE İKTİSADİ türlerinden uzak durulması,

Mutlak saygı ve sevginin sadece Allah’a duyulması, KÂFİRLERİN İYİ DAVRANIŞLARININ ahirette kendilerine ASLA BİR YARAR SAĞLAMAYACAĞININ ilanı,

HİÇBİR KÂFİRİN CENNETE GİREMEYECEĞİNİN BİLDİRİLMESİ gibi hususlar MEKKE DÖNEMİNDE inen ayetlerin ana konusudur..

Bu saydıklarımız aynı zamanda O GÜNKÜ TOPLUMUN İNANÇ SORUNLARIDIR. Bu sorunları tahlil ettiğimizde görürüz ki bu sorunlar aslında evrenseldir.

İnsanlar her dönemde AYNI HATALARA düşmektedirler. Elbette bu listeyi genişletmek ve geliştirmek mümkündür.

Bizim amacımız Kur’an’ın, “Nereden Başlamalıyız” sorusuna verdiği cevabı; VAHİYDEN BİR BAŞLIK BULARAK, bir çalışma fıkhı ortaya koymaktır.

Her Müslüman, YAŞADIĞI YERİN TÜM ÖZELLİKLERİNİ öğrenerek “Nereden Başlamalıyız?” sorusunun doğru cevabını bilmelidir.

Bireysel anlamda bu bilgi önemli olmakla beraber, HAREKET ÖNDERİ konumundaki insanların “Nereden Başlamalıyız?” sorusunu araştırma ve istişare yoluyla karara bağlayıp ÇALIŞMALARINI İLKELİ BİR BİÇİMDE AMELİ HÂLE getirmeleri şarttır.

Bizim kanaatimize göre, ülkemiz Müslümanlarının ahlak, kanaat ve (İslâmî çizgide olduklarını iddia eden) SİYASET ÖNDERLERİ, “Nereden başlamalıyız?” sorusunu yeterince istişare ederek CEVAPLANDIRMADILARya da CEVAPLANDIRAMADILAR.

“Niçin cevaplandıramadılar?” sorusunun karşılığı derin tahlilleri gerektirdiği için burada girmeyeceğiz.

ŞAYET BU SORU DOĞRU CEVAPLANDIRILIP gereğine göre hareket edilseydi, bugün ülkemiz Müslümanları MÜSAADELİ FIRKALAŞMA VE KAMPLAŞMADAN uzak durarak kendi kavramları çerçevesinde kendilerini tanımlayabilirlerdi.

BU SORUNUN CEVABI DOĞRU VERİLSEYDİ, Müslümanlar mücadelelerini batının bize sipariş ettiği müsaadeli yörünge siyaseti çerçevesinde vermezlerdi.

BU SORU DOĞRU CEVAPLANSAYDI, ülkemizde mektebi anlamda bir İslâmî hareket ve fıkhı doğardı.

BU SORUNUN CEVABI DOĞRU VERİLSEYDİ, Müslümanlar(!) sağ ve sol partileri iktidara taşımak yerine Dar’u-l İslâm inşa edebilmek için Cihadın Farziyeti etrafında hayatlarına anlam verirlerdi.

BU SORUNUN CEVABI DOĞRU VERİLSEYDİ, Müslümanlar Vahyin Hukuka Kaynak Olmadığı ve emniyetlerin tahakkuk etmediği yerleri İSLÂM DEVLETİ gibi görme bedbahtlığına düşmezlerdi.

BU SORUNUN CEVABI DOĞRU VERİLSEYDİ, Müslümanlar Kur’an ve Sünnetin hukukun kaynağı olması için çaba gösterirlerdi.

BU SORUNUN CEVABI DOĞRU VERİLSEYDİ, Müslümanlar Kâfir Velayetinde Yaşamaktan büyük bir elem duyarlardı.

BU SORUNUN CEVABI DOĞRU VERİLSEYDİ, evinden okula teslim edilen çocuklarının modernitenin güdümünde irtidat etmeye teşviklerinden acı duyarlardı.

BU SORUNUN CEVABI DOĞRU VERİLSEYDİ, fakirle zengin arasındaki hayat kalitesi bu kadar farklı olmazdı.

BU SORUNUN CEVABI DOĞRU VERİLSEYDİ, halkı Müslüman ülkelerin insanları ideolojileri din yerine koymazlardı.

BU SORUNUN CEVABI DOĞRU VERİLSEYDİ, halkımız sağ siyaseti Müslümanlıkla eş değerde görmezdi.

BU SORUNUN CEVABI DOĞRU VERİLSEYDİ, birçok insan farkında bile olmadan dinden çıkmazdı. Görünen ve görünmeyenlerden hareket ederek bu tespitleri çoğaltabiliriz.

Ne yaparsak yapalım, BU SORUNUN DOĞRU CEVABI üzerinden İSLÂMÎ HAREKET FIKHI yapmak SOSYAL VE SİYASAL DEĞİŞİM VE GEÇİŞİN birinci basamağıdır.

Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin hayatını iyi kavrayanlar, “Nereden Başlamalıyız?” sorusunun cevabını en iyi bilenlerdir.

Bilmelerine rağmen verili EMPERYALİST DÜNYA SİSTEMİNİN TAŞERONLUĞUNU YAPAN işbirlikçi siyasete razı olup Ortaya Bir Cehd Koymamak, dilsiz şeytanlıktır.

Bilip de gereğini yapmayanlar için bu veballi durum, FİRAVUNLARIN SARAYINA TAŞ TAŞIMAK ve belamlıktır.

BU SORUNUN DOĞRU CEVABI İÇİN ömür tüketen az sayıdaki Müslümanı yıpratmak ve olumsuz vasıflarla yaftalamak ise İslâm’a ihanettir.

BU SORUNUN DOĞRU CEVABI VERİLMEDEN, emanete liyakat kazanmak ve sömürgeciliğin şemsiyesinin altından çıkmak asla mümkün değildir.

BU SORUNUN CEVABININ VARLIĞI veya YOKLUĞU, ülkemizde veya halkı Müslüman ülkelerde Rabbani ulemanın varlığının veya yokluğunun da ölçüsüdür.

Yukarıdaki sorulara cevap arayarak ümmeti, içinde bulunduğu bu vahim durumdan, İSLÂM’IN AYDINLIĞINA çıkarmak için mücadele vermeyen yerlerde RABBANİ ULEMANIN VARLIĞINDAN bahsedilemez.

Yazan Mehmet Sürmeli


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın