Biyometrik Cip ve Yapay Zekâ İle Kurgulanan Yeni Dünya Düzeni

Biyometrik Cip ve Yapay Zekâ İle Kurgulanan Yeni Dünya Düzeni

2020 yılına girmemiz sonrasında Dünyanın gidişatında hızlı bir takım değişimler yaşanmaya başlandı.

Hem de öylesine köklü değişiklikler ki, hiç kimsenin kolay kolay tasavvur ve hayal bile edemeyeceği değişiklikler..

Bu gidişatı ve bunun öncesini yakinen bilen ve isabetli bir şekilde okuyan Statejik Analist Abdullah Çiftçi bey sanırım 8-10 sene öncesinden öngördüğü bir takım şeyleri Sosyal Medya hesaplarından yüzlerce defa paylaştı.

Nitekim öngördüğü okuduğu ve tanımladığı birçok şey gün geldi su yüzüne çıktı.

Özellikle 2020 başlarında tüm Dünyada görülmeye başlayan ve hızla yayılan, yüzbinlerce insanın ölümüne vesile olan Koronavirüs salgını Dünyadaki değişimlerin ivmesini arttırdı.

Bu gidişatı daha evvelden doğruya çok çok yakın bir şekilde öngörebilen Abdullah Çiftçi bey, bu günden sonrası için de bir takım öngörüler ortaya koymakta..

Bu öngörüler içinde özellikle insanlara Biyometrik Cip takılması suretiyle, “Uzaktan kumanda edilebilir insanlar” oluşturma projeleri, İnsan olma vasfımızı kaybettirebilecek en tehlikeli ve vahşi projeleridir.

Ve maalesef bir çok Devletler adım adım bu yola revan olmakta.. Peki, buna kim dur diyecek yada diyebilecek?

Bir Müslüman olarak ben inanıyorum ki buna dur diyebilecek yegâne güç, Allah’ın kitabı ve Rasulünün Sünnetini dâhili ve harici siyasetinde uygulayacak, İslami vasfa haiz bir Devlettir.

Abdullah beyin 4 makale halinde kaleme aldığı yazılarını aşağıda sizinle de paylaştım. Umulur ki düşünce dünyamıza bir katkısı olur.

Rabbim Abdullah Çiftçi beyin feraset ve basiretini arttırsın. En az onun kadar Stratejik Analizler yapabilmeyi tüm Müslümanlara nasip etsin. Amin

Kardeşiniz Bekir Yetginbal

***

Koronavirüs’ün Düşündürdükleri…

Yazan Abdullah Çiftçi

21. yüzyılda yeni dünya düzeni “Dijital Dünya Düzeni”dir..

Tarih boyunca bilim ve teknolojik gelişime endeksli farklı sanayi devrimleri yaşandı.

Bunlardan ilki, Birinci “Sanayi Devrimi” buharlı, İkincisi elektrik, Üçüncüsü bilgisayar ve Dördüncüsü de “Yapay Zeka” endeksli Otonom Üretim Devrimi’ dir.

Gelişen teknolojiler Sosyolojiyi değiştirdi, ama 4. Sanayi Devrimi sonucu ortaya çıkan “Dijital Dünya” insana ve biriktirdiklerine dair ne varsa değiştirip dönüştürecek nitelikte.

Koronavirüs nedeniyle şu anda “Dijital Dünya Toplumu”nun içine girdik ve “Dijital bir Hayat” yaşıyoruz.

Eğitim online, ev ziyaretleri online görüntülü, alışveriş online, haber okuma online..

Haberleşme online, çalışmalarımız evde online, Devlet başkanlarının görüşmeleri online..

Hükümet toplantısı online, futbol maçları seyircisiz online, Finlandiya’da Cuma namazı internetten kılındı online..

Katoliklerin Papası Françis online ayin yaptı, Hristiyanlar günah çıkarmayı online yapıyor..

Budistlerde robot rahipler görevlendirildi, robotların çalıştığı lokantalar açık, hastanelerde robotlar görev yapıyor, lojistikte teslimatlar robotlarla..

Ödemeler temassız ödeme şekli ile online, evde dijital platformlardan film izlemesi online vs…

Yani topraktan ayağımızı kestik, “Dijital Dünya”nın içine girerek “Dijital Dünya Toplumu” olduk.

Koronavüris bizi “Dijital Toplum” yaptı.

Sorulması gereken soru, Koronavirüs‘ ün arkasında tüm dünyayı “Dijital Topluma” dönüştürmek isteyen “Bir akıl” mı var?

Koronavirüs ile mücadele ayrı, Koronavirüs’ ün arkasındaki “Organize Akıl” ile mücadele ayrıdır.

Koronavirüs’ ün tıbbi yönünü hekimlerden, Sağlık Bakanlığımızdan ve Dünya Sağlık Örgütü’nden dinliyoruz, izliyoruz.

Koronavirüs’ ün dünyayı nasıl değiştirdiği veya Koronavirüs ile nasıl bir Dünyanın içine itildiğimiz konusu Hekimliğin alanına girmez.

Koronavirüs ile tüm Dünya için yeni bir dönem başladı.

Dijital endeksli devlet yönetimi, Dijital ekonomi, Dijital sosyoloji, Dijital psikoloji vs…

Bu konuların her biri ayrı bir makale konusu.

Bu köşede ve sonraki yazılarda sizlere tüm “Dijital Dünya Düzeninin Bileşenlerini” ayrı ayrı Analiz edeceğim.

Koronavirüs, insanlık için korku, panik ve kaygı endeksli ciddi bir dram, ama aynı zamanda ciddi bir fırsattır.

Başarı, para, makam endeksli bilim ve teknoloji ile sorgusuzca gelişiyoruz, dönüşüyoruz.

“Çağdaşlaşıyoruz..” naraları ile doludizgin koşarken aniden topraktan ayağımızı kesip evlere hapsolduk ve düşünüyoruz.

İnsan olarak neden varız, İnsani değerlerimiz ne? Hayatın anlamı ne? gibi sorgulamalara da başladık.

İnsanlığın, bu sorgulama sürecinde bilim ve teknoloji ile “Kadim bir Büyü” ye maruz kalıp topyekûn “Köleleştirilme” sürecine sürüklendiğimizi göreceğini umuyorum.

Teknoloji kullanana hizmet eder. Bıçak bir Doktorun elinde tedavi eder, Katilin elinde öldürür.

İnsani değerleri olanın elinde “Yapay Zeka” insana hizmet eder, fakat insani değerden yoksun gizli bir amaca hizmet edenlerin elinde ise “Yapay Zeka” insanı teslim alıp köle eder.

“Dijital Dünya Düzeni”ni kurgulayan “Organize Aklın” insana biçtiği rol herkese “Deri Altı Biyometrik Çip” takılmasıdır.

Biyometrik Çip takılan insan “Hacklenebilir İnsan”dır. Yani Yapay Zeka’ nın adeta Azrail’in görevini üstlendiği bir durumdur.

Dünya için toprak ne ise Dijital Dünya içinde “Blockchain / Blok Zinciri” aynıdır.

Dijital Dünyanın zemini Blockchain‘dir.

Blockchain ile Dünya nasıl değişecek/değiştirilecek, gelecek yazılarda bunu da analiz yapacağım.

Teknolojik olarak gelişiyoruz, ilerliyoruz diyoruz, ama bu süreç kendi halinde doğal bir süreç mi?

Yoksa birileri bizi teknolojinin önüne katıp değiştirip dönüştürüyor mu?

Gelişen bir şey varsa bir de “Onu Geliştiren” vardır. İlerleyen bir bilim varsa bir de ”İlerleten Akıl” vardır.

Teknolojinin sadece ekonomik ve teknik yönünü değil, İnsan yaşamı üzerinde nasıl bir değişiklik ve dönüşüm yapacağını da düşünmemiz, konuşmamız gerek. / 22 Mart 2020

***

Çin’in Koronavirüs İle Mücadelesi ve Dijitalleşme Projesi

21. yüzyılın Yeni Dünya Düzeni, “Dijital Dünya Düzeni“dir. Dijital Dünya Düzeni’ nin tasarımcıları 2020 yılını Dijital Dünyaya geçiş yılı ilan etmişti.

Dünya insanının bir süre eve kapanarak, işleri, sosyalleşmeyi, alışveriş gibi faaliyetlerini Dijital olarak online yapması gerekiyordu.

Tam da bu sırada bir Koronavirüs çıktı ve insanları eve kapattı.

Koronavirüs tesadüfen mi çıktı, yoksa Dijital Dünya tasarımcıları projelerini gerçekleştirmek için kendileri mi çıkarttı?

Bu sorulardan bağımsız nasıl bir Dijitalleşme Planı vardı kısaca değerlendireyim.

Çin, “Sosyal Kredi Sistemi” adı altında Yapay Zeka’ nın yönettiği Dijital Devlet Modeline 2020 yılı Ocak ayında geçeceğini ilan etmişti.

Çin’in büyük şehirleri kameralar ve yüz tanıma sistemleri ile donatıldı. Sokakta yürüyen herhangi biri çok çok kısa sürede sistem tarafından tanınıp kim olduğu görülebiliyor.

Ancak birçok Çinli kişisel verilerini “Sosyal Kredi Sistemi”nin “Bigdata”sına kaydettirmemişti.

Koronavirüs olayı ile Çinliler gönüllü olarak tüm bilgilerini sistemin kontrolüne verdi.

Sistemin Koronavirüs ile mücadelesinde başarılı olup kendilerini kurtaracağı vaadi ile de bu sistemi hiç sorgulamadı.

Birçok TV ekranındaki konuşmacılarda “Çin bir Kamu Devleti olduğu için Koronavirüs ile mücadelede başarılı oldu” yaklaşımları var.

Bu görüş 20.yüzyıl düşünce şekline göre doğru, ama 21. yüzyıl Dijital Dünya kavramlarına göre ise tamamen yanlıştır.

Çin sadece Kamu Devleti değil aynı zamanda bir Yapay Zeka’ nın yönettiği “Dijital bir Devlet” tir.

Koronavirüs ile mücadelede Çin’de, Nesnelerin İnterneti (IoT), Bigdata (Büyükveri), Yapay Zeka ve Blockchain ile “Dijital Kast Sistemi” uygulandı.

Bigdata (Büyük veri) verilerine göre kişiler Kırmızı, Yeşil, Sarı olarak etiketlendi.

Bir kişinin yaşadığı apartmanda, mahallesinde veya gittiği herhangi bir ortamda Koronavirüslü biri varsa Kırmızı (Karantinaya alınmalı) olarak etkilendi.

Kişinin oturduğu apartmanında Koronavirüslü kimse yok, ama mahallesinde var ise Sarı olarak etiketlendi (yani İzlenmeli denildi).

Kişinin oturduğu apartmanda, mahallesinde ve gittiği yerlerde Koronavirüslü biri yoksa Yeşil olarak etiketlendi (yani burası Güvenli denildi).

Çin’de robotlar, Koronavirüsle önemli görevler üstlendi.

Lokantalarda yemek pişirdiler, hastanelerde görev yaptılar ve Drone olarak lojistik teslimatlarda kullanıldılar.

 Ayrıca “otonom olarak çalışan sürücüsüz elektrikli arabalar” ise taşımacılıkta görev yaptı.

Hastalara verilen ilaçlar ise Sağlık Bakanlığı ve eczanelerce Blockchain üzerinden kayıtları izlendi.

Halk Sağlığı ve İzleme Şirketleri olan Metabioa ve BlueDot, Koronavirüs ilk çıktığında salgını izlemek için kullanıldı.

BlueDot şirketi Dünya Sağlık Örgütü uyarı yapmadan önce Koronavirüs ile ilgili müşterilerini bilgilendirdi.

Çin’deki bazı hastaneler yeni Koronavirüs COVİD-19 Belirtilerini hasta akciğerlerinde aramak ve BT götüntülerini taramak için Infervision şirketinin AI (Yapay Zeka) tabanlı yazılımını kullandı.

SenseTime ve Sunell gibi yüz tanıma sistemlerine Termal Kamera özelliği ilave edilerek sokakta veya sınırlarda hastaların ateşi otomatik olarak ölçüldü.

Çinli Baidu, Remark Holding ve Panasonik şirketinin FacePro yüz tanıma sistemleri ile maske takan kişilerin de kimliğini tespit ettiklerini bildirdi.

Koronavirüs, sağlık alanında hızlı bir “Dijitalleşmeyi” de beraberinde getirdi.

Hastanın, hastaneye gitmeden doktoru ile “Online Muayene Olma” dönemi açıldı.

Bundan sonra Yapay Zeka tabanlı sağlık yazılımları ile donatılmış “Sanal Klinikleri” göreceğiz.

Hasta verilerinin kayıt edildiği Bigdata (Büyük Veri) üzerinde çalışan Yapay Zekâ projeleriyle, Covid19 ile kazandığı tecrübeyle bundan sonraki salgınlar daha kısa sürede önlenebilir.

Çin’in Koronavirüs ile mücadelesinde bir başarı varsa bu Çin‘in “Kamu Devleti” olmasından değil “Yapay Zeka” tabanlı “Dijital Devlet” olmasındandır. / 02 Nisan 2020

***

Nesnelerin İnterneti İle Kumanda Kimde Olacak?

21. yüzyıl Dijital Dünyasının ana amacı “Kumanda” kontrolüdür. Kumanda kimde olacak?

Normalde evlerimizde TV kumanda kapma mücadelesi olur. Ama Dijital Dünyada kumanda “Yapay Zeka” ya mı geçiyor?

Dijital Dünyayı kurgulayan bu akıl, yeryüzünde her insanı, her hayvanı, her bitkiyi; kısacası tüm canlıları kontrol edip tek merkezden yönetme peşinde.

Örneğin, sürücüsüz arabaları düşünelim.

Ne kadar kullanışlı diye beğeniyoruz ama arabaya bindiğimizde yönümüz İstanbul’dan Bursa’ya olsa da arabanın Yapay Zeka’ nın kumandası ile yönümüz Ankara’ya döndürülebilir.

Böcekler bize göre içgüdüleri ile yol, yön bulur ama böcekleri kontrol edip istedikleri yöne sevk edebilecek bilimsel çalışmalar var.

Örneğin, çekirgeler antenleri ile yön bulur.

5G, 6G yani EMF ile böceklerin frekansı yakalanarak kontrol edilmek istenmekte.

Eğer bu kontrol etme başarılı olursa bu yüzyılda dünya çapında böcek sürüleri üzerinden savaşlar göreceğiz.

Medyada çıkan haberleri okuduk, “Hindistan’dan Çin’e doğru yaklaşık 400 milyar çekirge hareket halinde…”

Çekirgeler Hindistan’da bir gün içerisinde 35 bin kişinin yiyeceği gıdayı tüketmiş.

Bugünlerde yine medyada Çin kökenli Eşek Arıları’ nın İngiltere’ yi istila edecekleri haberleri konuşuluyor.

Tarım alanında üretim yapan çiftçiler böcek savaşlarından etkilenmemek için “Topraksız tarım veya Yeraltı tarım” gibi yeni alanlara yönelmek zorunda kalabilir.

Nesnelerin interneti, yani hızlı internet ile yeryüzündeki tüm nesneler internete bağlanacak.

Bu durum iş dünyasındaki üretimi de kökünden değiştirerek yeni bir “Dijital Üretim Ekonomisi” kavramını gündeme getirir.

Nasıl ki telefonumuza “Şu kişiyi ara..” ya da “Şu adresi bul..” diye komut veriyoruz, aynı şekilde kullandığımız eşyalara da komut verecek ürünler geliştirilecek.

Örneğin evde herhangi bir dolabı açmaktansa “Açıl dolap” dediğimizde açılacak.

Bursa‘daki mobilya üreticileri de mobilyalarında “Kumandayı insana verecek” şekilde üretimlerini Dijital Dünyaya Entegre olacak şekilde yapmak mecburiyetinde kalacak.

Büyük Veri, Yapay Zeka, IoT, Blockchain, 3D Yazıcı ile hem hayatımızda hem de işimizde ve ürettiklerimizde ciddi yenilikleri göreceğimiz bir döneme giriyoruz.

Dijital Dünya kurgucuları sadece nesnelerde, bitkilerde ve hayvanları kumanda ile kontrol etmek istemiyor, aynı zamanda insanı da kumanda ile uzaktan kontrol peşindeler.

20.yy’ da insan zihnine yönelik çalışmalar vardı, filmlerle beynimize algı operasyonları yapılıyordu ama 21.yy’ da beynimizin kumandasını ele geçirecek teknolojiler üzerine çalışmalar var.

Nasıl mı? Örneğin aşılar ile ilgili yeni deneyler var.

Aşı içerisine konulacak “Nano Bot”(Nano robot), “Naco Çip” ler ve “Programlanabilir tozlar” ile İnsan DNA’sına 3.bir Sarmal Ekleme deneyleri var.

Aşılar ile vücuda enjekte edilen Nano Bot ve Nano Çip‘lerin DNA sarmalında bulunan kromozomlardaki genlere Koronavirüs’ün hücrelere yapışması gibi yapışarak, genleri elektronlara ayırıp gen şifrelerini bilgisayara aktarma ve Yapay Zeka ile şifre çözme peşindeler.

Nano Bot’ ların ve Nano Çip’ lerin bir parazit gibi insan DNA’ya yapışarak Kadın ve Erkek olarak iki sarmal şeklinde olan kromozomlara üçüncü bir sarmalı ekleme deneyleri yapılıyor.

Amaçları; Üçüncü bir sarmal ekleyerek “Hibrit bir İnsan” oluşturmak.

Nihai amaçları ise; filmlerde gördüğümüz ”Yarı Robot yarı İnsan” yeni bir “Hibrit İnsan” oluşturmak.

Amerika’da çekilen “Robocop” filmindeki sahneyi gerçekleştirme deneyleri bunlar.

Tesla’ firmasının kurucusu Elon Musk, Nurolink isimli bir şirket kurdu.

Şirketin amacı; “İnsan Hafızasını Bilgisayara Aktarmak” yani “İnsan Beynini Bilgisayara Monte Etmek.”

Tüm bu çalışmalarda nihai amaç ise; “İnsana Deri altı Biyometrik Çip” takarak uzaktan “Hacklenebilir İnsan” oluşturmak.

Yani insana kumanda ile komut verme hayali.

21. yy. Dijital Dünyası hayatın her alanını “tam kontrol etme” ve “her eşyaya ve her canlıya hükmetmeye” yönelik bilimsel deneylerle dolu.

20. yy’ a kadar geliştirilen nice tekonolojiler, “insanın kontrolünde ve insana hizmet” ediyordu.

Ama 21. yy’da geliştirilen dijital teknolojiler, “Tarihin devamı değil, Bir paradigma sıçraması” gibi yeni bir durumdur.

Yeni bir teknoloji olan Blockchain tabanlı Dijital Dünyada insan, “Teknolojinin Kumanda Edilebilir bir Kölesi” değil bilakis “Teknolojiye hükmeden” konumunda olmak mecburiyetinde. / 12 Nisan 2020

***

Salgın Sonrası Nasıl Bir Dünya?

Dünyanın hali hazırdaki mevcut “Siyasal, Finansal, Ekonomik Yapısı” II. Dünya Savaşı’ ndan sonra kuruldu.

ABD Başkanı Truman’ın kararları 20. yy’ in Dünya Düzenini oluşurdu ve bir tarafta ABD, bir tarafta SCCB ile “Soğuk Savaş” adı altında kurulan “Diyasal Düzen” son SSCB‘nin dağılması ile ABD’nin hâkim güç olduğu tek kutuplu bir Dünya Düzeni oluşturmuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletlerin “Daimi 5 üyesini” eleştirerek, “Dünya Beşten Büyüktür” demesi ile aslında Ulus Devletlerin üstünde olan Birleşmiş Milletlerde de sorgulanır hale gelmişti.

Çin’in hızlı yükselişi ile ABD ile Çin arasında Siber, Ticaret, Siyasal rekabetler başladı ve ABD, Çin’e Gümrük Vergileri koymaya ve karşılıklı tehditler başladı.

Koronavirüs’ ün çıkması ile birlikte, Çin ve diğer Dünya ülkeleri arasında yeni bir durum ortaya çıktı.

Önce tüm ülkeler Çin’den ithalatı durdurdu, Çin’e kapılarını kapattı ama Koronavirüs’ ün tüm Dünyaya yayılması ile birlikte, Çin neredeyse tüm ülkelere yardım eder konumuna geldi.

Koronavirüs nedeniyle her Ulus Devlet önceliği kendi vatandaşlarına verdi ve tüm ülkeler kendi içine kapandı.

Türkiye, yaklaşık 40 farklı ülkeye yardım malzemesi göndererek ABD ve Çin’den sonra Dünyada en fazla yardım yapan ülke konumuna geldi.

Koronavirüs sonrası kurulacak “Yeni Dünya Düzeni” nde Türkiye’nin Afro-Avrasya’da ciddi bir rolü ve konumu olacaktır.

Ayrı bir yazıda bu konuyu da değerlendireceğim.

Koronavirüs’ ün nasıl “Yeni Bir Siyasal ve Ekonomik Düzen” getireceğine dair yoğun tartışmalar var.

ABD, Çin ve Avrupa’daki Analist ve Stratejistlerin büyük çoğunluğunun düşüncesi, Ulus Devletlerin güçleneceği, Milliyetçilik akımlarının büyüyeceği ve daha ”Otokratik Devlet” yapılarının ortaya çıkacağı yönünde..

Bu düşüncenin nedeni de Koronavirüs önlemleri ile Hükümetler Kanun Hükmünde kararnameler ile hızlı karar almaktalar.

Örneğin Macaristan da parlamento Hükümete Kanun Hükmünde Kararname çıkartma yetkisi verdi ki bu durum Avrupa Birliği Konseptine tamamen aykırıdır.

Fransa Dış İşleri Bakanı Macaristan’ı eleştirerek Avrupa Birliği Hukuk Sistemi dışına çıkan ülkelerden hesap sorulacağını ifade etti.

Ulus Devletler salgın sonrasında da aynı yetkileri kullanmaya devam ederse “Otokratik Yönetimlerin Güçleneceği yeni bir döneme girilme” kaygısı var.

Ama diğer taraftan da ekonomileri büyük zarar gören, işsizliğin arttığı, tedarik zincirlerinde ciddi problemlerin olduğu bir dönemde Ulus Devletler, siyasal ve asayiş sağlayabilmek için yetki kullanmak isteyecektir.

Bu durumda da Hukuk Devleti, Demokrasi, Bireysel Özgürlükler tartışmaya açılacaktır.

Yani 20. yy’ ın ikinci yarısında başlayan Küreselleşme süreci riske girecektir.

ABD’de Trump, işe başlama ve yasakları gevşetme konusunda yetkiyi Eyalet Valilerine bıraktı.

Sonrasında ise silahlı eylemciler birçok eyalette sokaklarda işlerine geri dönmek için eylem yaparak Eyalet Valilerine baskı yapmaya başladı.

Trump‘un eylemcilere Twitter üzerinden destek vermesi ile eylemler ülke geneline yayılmaya başladı.

Kaliforniya Valisi, Kaliforniya’yı bir “Ulus Devlet” ilan etti, kendi ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılayacağız ve hatta ihracatta yapacağız açıklamasını yaptı.

Bu açıklama, ABD’ nin siyasal düzenin dışına çıkan bir açıklamaydı.

Bu açıklama ile ABD Mevcut Eyalet yapısı ve Siyasal Düzenini koruyabilecek mi sorusu gündeme geldi.

New York Valisi ile Trump arasında gergin tartışmaların gölgesinde ABD Siyasal Düzeni ve Küresel Liderlik konumu sorgulanır hale geldi.

ABD‘de dünyanın “Süper Gücü” algısı Koronavirüs ile zarar gördü. Gelişmekte olan ülkeler ABD’den yardım beklerken, ABD Türkiye dâhil bazı ülkelerden yardım istedi.

ABD‘nin Sağlık Sistemi sorgulanır hale geldi.

Koronavirüs sonrası ABD’de sadece siyasal düzen değil, ABD Kapitalizmi de sorgulanacaktır.

Avrupa’ da ise İtalya tartışması gündemde.

Avrupa Birliği İtalya’ya zamanında yardım yapamadığı için özür diledi. İspanya ve İtalya, AB tarafından yalnız bırakıldı.

Küreselleşmenin prototipi olan “Avrupa Birliği” acaba birliğinin devam ettirebilecek mi sorgulanır oldu.

Avrupa‘da da ABD gibi ciddi sorgulamalar ve Birliğin dağılması endişesi giderek artıyor.

Çin, Koronavirüs ile daha önceden ilan ettiği “Sosyal Kredi Sistemine” geçti. Çin bir kamu devletinden çok artık Yapay Zekâ’ nın yönettiği bir “Dijital Devlet” yönetim şeklidir.

ABD, AB, Çin dışındaki Ulus Devletler özellikle Gelişmekte olan devletler bu süreçte Koronavirüs sürecinin uzamasına bağlı olarak “Devlet Olma” özelliğinden ciddi kayıplar verebilir.

Örneğin Ortadoğu‘ nun zengin Arap ülkelerinin geliri sadece Petrole dayalı.

Petrol fiyatları ise malumunuz dip yaptı.

Varlık Fonları olan Körfez ülkeleri bir süre dayanabilir ama diğerleri ne yapacak?

Yine İran ve Rusya’nın geliri önemli ölçünde petrole doğalgaza dayalı.

Afro-Avrasya’ da birçok ülkede ekonomik sıkıntı, “Güçsüz devlet yapısı” ile mezhep ve etnik çatışmalar ayrışmalar gündeme gelebilir.

Sonuçta en azından bir süreliğine Ulus Devletlerin yükseleceğini, Milliyetçilik akımlarının artacağını göreceğimiz, 20. yy anlamıyla Küreselciliğin gerileyeceği bir dünyaya gireceğiz.

Ama bu süreçte Ulus Devletler “Dijital Küreselizmin” Fiber Optik kablolarını döşemektedir.

21. yy Yeni Dünya Düzeni “Dijital Küreselleşme”dir.

Ulus Devletler kendi elleri ile koşarak “Yapay Zekâ Devleti” olma durumuna gidiyor.

Bu süreç tamamlandığında vatandaşlarını Dijital Devletlere kaptırmış, Parasını Küresel Şirketlerin Kripto parası ile rekabet edemez halde, yüz tanıma sistemleri ile vatandaşlarının kimliklerini kaptırmış, Blockchain ile kayıtlarını kaptırmış bir Ulus Devlet Modeli karşımıza çıkacaktır.

Ulus Devletleri yönetenler “Dijital Küreselizmi” anlamaz ise gelecek nesillerini “Yapay Zekâ” ya kaptırarak ”Tarih Sahnesinden Silinme” riskiyle yüz yüzedir. / 20 Nisan 2020

Bu Makalerinin Kaynağı:  m.enbursa.com/

 


Tags:

 
 
 

One Response to “Biyometrik Cip ve Yapay Zekâ İle Kurgulanan Yeni Dünya Düzeni”

  1. Gravatar of Celal Celal
    12. Eylül 2021 at 22:41

    Makaleyi yazan beyefendiyi tebrik eyoruz. Sizinde katkılarınızdan dolayı tebrik ediyoruz. Gerçekten kayda alınacak, dikkate alınacak şeylerden bahsedilmiş. İşte uzay çağı dediğimiz zaman yaklaşıyor.? Zaten bir proje ele alınacağı vakit önce onun sinama filmleri yapılır ve insanlara bilinç altı olarak enjekte edilir. Son zamanlarda uzay ve robotlarla alakalı bir çok film çekildi.? İşte bunlar gelecek nesillere bir tür normalleşme projeleri olarak sunuluyor. Bu saatten sonra artık Kıyametten bahsetmemiz yeridir.? Çünkü bu gidişatların hepsi bunun alametleridir. Rabbim hakkımızda hayırlı olanı bizlere bahşetsin inşallah.

Bir cevap yazın