Bekirizm, Cemalizm, Marksizm ya da Kemalizm Kanunu

Bekirizm, Cemalizm, Marksizm ya da Kemalizm Kanunu

Sosyal Medyada arkadaşım olan İlker Yiğit Bey 04 Şubat 2022 tarihli paylaşımda demiş ki:

Aralık 2019’da sanki çok büyük bir suç işlemişim gibi Polislerce alınıp “Terörle Mücadele Şubesi” ne götürülmüştüm.

Suçum “Atatürk’e Hakaret” miş.. Facebook’ta “Çocuğunuzu Ona Taptırmayın” diyen bir video paylaşmışım.

Covid vs. çeşitli nedenlerle ertelenen dava “3 sene sonra” bugün görüldü. Suçlamaları kabul etmedim.

Bu videoda hakaret yok.. “Atatürk’ün İlahlaştırılmasına” bir eleştiri var dedim.

Ayrıca madem “hakaret ettiğim..” söyleniyor öyleyse “hakaret olarak ne demişim, hangi kelimeyi söylemişim..” dedim. Buna bir cevap veremediler ve hâkim sadece “haklısın” dedi.

Buna rağmen önce “8 ay hapis”, eylem Facebook’ta yapıldığı için bunu “2 katına” çıkarıp “1 sene 6 ay hapis” daha sonra da indirim yapıp “1 sene 3 ay hapis” cezası verdiler.

“5 sene benzer bir şey yapmazsan bu hüküm uygulanmaz..” dediler.

Ben şunu anladım ki, “bir kişinin haklı olduğu bilinse de” söz konusu “Atatürk olunca” illa bir ceza veriyorlar. Hakaret, eleştiri ayırt etmiyorlar. Sonra da bunun adına adalet diyorlar.

Sevgili davetçiler, İlker Yiğit Bey kardeşimizin paylaşımını okudunuz.

Kamuoyunca ATATÜRKÜ KORUMA KANUNU olarak anılan ve Resmi Gazete de 31 Temmuz 1951 de yayınlanan malum 5816 sayılı kanun nedeniyle,  güne kadar sanırım Onbinlerce kişi çeşitli cezalar aldı, eziyetler gördü, hapislerde yattı.

Son mağdurlardan birisinin de bu açıklamasıyla İlker Yiğit Bey kardeşimiz olduğunu öğrenmiş olduk.

Peki, bu kanunu kim çıkardı?

Cevap: Demokrat Parti iktidarı ve onun “Demokrasi Şehidi (!)” diye anılan, Demokratik zihniyet ve şahsiyet sahibi kişilerce de İDAM EDİLEN Adnan Menderes tarafından çıkarılmıştır.

Peki, bu “kanun metnini” kim yazdı hazırladı?

“Saklanan Tarih” programında konuşan ünlü tarihçi Mustafa Armağan dedi ki:

“Atatürk’ü koruma kanununun metnini o zaman Türkiye’de bulunan (1902 – 1985 ) yılları arasında yaşayan Alman Yahudisi Prof. Dr. Ernst Eduard Hirsch hazırlamıştır. Bunu bütün Türkiye’nin bilmesi gerekmektedir.”

Mustafa Armağan konuşmasının devamında diyor ki:

“Prof. Dr. Ernst Eduard Hirsch bunu kendi hatıratında şöyle anlatır;

Adnan Menderes’in adamları geldi bende bir formül istediler. Çünkü Türkiye Millet Meclisinde Atatürk koruma kanunu reddedildi. Aman bize bir formül biz bu konunu çıkarmamız lazım..” dediler. Bende oturdum bir formül buldum…”

Sevgili kardeşlerim

Yazımın başlığını “Bekirizm, Cemalizm, Marksizm ya da Kemalizm Kanunu” yapmış olmam belki bazılarınızda “Acaba Bekir amca niye böyle bir başlık kullandı?” sorusunu uyandırmıştır.

Bazı kardeşlerimiz çeşitli yazılarımda zaman zaman kullandığım CEMALİZM sözünün “Sehven yani bilmeden ve bir yazım hatası..” olduğunu düşünerek bana hatırlatma mesajları attılar yorumlar yazdılar.

Onlara verdiğim cevaplarda “Bir hata değil KASTEN böyle yazıyorum..” demiştim.

Şimdi siz de haklı olarak soracaksınız.. “Peki, neden KASTEN yazıyorsun Bekir amca?”

Önce ufak bir espri yapalım:

İngilizce de “C” harfleri, telaffuz edilirken Türkçe deki “K” harfi gibi bir sesle çıkar. Mesela İngilizce “CORNER” kelimesi “Köşe” demektir. Spiker maç anlatırken ya da Spor yazarı bunu yazarken KORNER der ve böyle yazar.

Keza İngilizce de “CLİNİC” kelimesi Türkçe de “KLİNİK” olur yani “C” yine “K” ile okunur. Mesela, “Yarın kliniğe giderek ikinci aşımı yaptıracağım..” diyen adam gibi. 

Dolayısıyla CEMALİZM de olur KEMALİZM..

Bir insanın adı Ali olur, Veli olur, Cemal ya da Kemal olur bir sıkıntı yok. Anne ve babası ona bu ismi layık görmüşlerse kim ne diyebilir. Aynı bana da Bekir adını verdikleri gibi..

Mekke’de dünyaya gözlerini açan Rasulullah (sas) efendimize de ailesi MUHAMMED adını verdiler.

Aradan yüzlerce yıl geçti.. ABD’nin New York şehrinde doğan “Prof. Dr. Michael Hart” 1978 yılında bir kitap kaleme aldı.

“Dünyaya Yön Veren En Etkin 100” kişi veya “The 100: A Ranking of the Most Influential Persons in History” orijinal isimli bu kitabında yazar, “1 Numara Muhammed” dir dedi.

100 kişilik listenin “bir numarasına” Hz. Muhammed (sas) yazan Hart, 500 sahifelik kitabına, “Hz. Muhammed tarihte hem dini ve hem de din dışı alanlarda üstün başarı göstermiş tek kişiydi.” cümlesiyle başlıyor.

Prof. Dr. Hart, bu kitabında aslında “Allah’tan gelen VAHYİ, bizim İMAN ETTİĞİMİZ ve anladığımız şekilde ele almayıp”, Hz. Muhammed’i (sas) “Kişisel bazda en büyük lider, komutan, tabuları yıkan, çok akıllı ve çok zeki bir insan..” olarak anlatmaya çalışıyor.

Hz. Muhammed’in (sas) ortaya koyduğu ve uyguladığı her şeyi “Ferdi ve Kişisel, Olağanüstü bir başarı..” olarak görüyor ve gösteriyor.

Bu kitabı okuyan belki de Onbinlerce Müslüman, (Hart’a kızacakları yerde) çok çok sevindiler..

Hatta geçmiş yıllarda bunu bana “Sevinçle ve çok güzel bir örnek..” diye gösteren nice gafil insanlarla da karşılaştım.

Devlet düzeyinde Mısır eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek 1988 yılında bu kitabından dolayı Prof. Dr. Hart’a “Onur Ödülü” verdi.

Asla İslamiyet’i benimsemeyen bir kâfirin, böyle bir şey yapması aslında İslam’a bir darbedir.

O bunu yapmakla; Allah’ın ve Müminlerin sevgilisi Muhammed Mustafa (sas) efendimizi “Çok akıllı ve çok zeki bir insan..” gibi bir takdim ve takdirde bulunmakla demek istiyor ki;

“Muhammed bir Rasul değildir.. Aklı, Zekası, Ferdi ve Kişisel, Olağanüstü sıfatları olan bir adamdır..”

Dolayısıyla da “İslam ilahi değildir, Kur’an vahiy filan değildir. Bunların hepsi bu AKILLI adamın AKLININ ürünleridir..” demeye getiriyor kardeşlerim.

Şu ayete dikkatinizi çekmek istiyorum:

“De ki: ‘Doğrusu ben, sizin gibi bir beşerim/insanım. Bana vahy olunuyor ki, ilahınız tek bir ilahtır. O’na yönelin, O’ndan bağışlanma dileyin..” (Fussilet suresi 6)

Evet kardeşlerim Hz. Muhammed (sas) efendimiz de bizim gibi bir insan.. Yiyen, içen, uyuyan, evlenen, çoluk çocuğa kavuşan ve günü geldiğinde de vefat edip Rabbine kavuşan bir beşer.

Akleden, düşünen ferdi, ailevi ihtiyaçlarına çare arayan, problemlerle uğraşan VASAT AKIL SAHİBİ bir kul.

Bedir savaşında, Ashabıyla; “İslam ordusu Bedir kuyularının önünde mi durmalı ardında mı durmalı..” istişaresi yapan, “kuyuların ardında duralım..” diye kanaat belirten,

ama bazı Sahabelerin “Önünde durmanın avantajlarını..” sayması üzerine, Önünde konuşlanılması talimatını veren bizden biri (sas)..

Sonuç itibariyle Prof. Dr. Michael Hart’ın adeta KASTEN birinci sıraya oturttuğu ve adeta İSLAM’I KENDİSİ YAZDI dediği türden bir insan değil.

Ayette de belirtildiği gibi İSLAM RİSALETİNİ vahiy ile alıp bize ulaştıran muhterem bir elçidir efendimiz.. (sas)

Yani onun (sas) ortaya koyduğu, Vahiyle sınırlı olup RİSALET KAPSAMINA GİREN tüm fikir ve hükümler, asla AKLININ ÜRÜNÜ olan fikir ve hükümler değildir.

Mesela onun soğan sevmemesi, yememesi ile RİSALETİN bir alakası yoktur.

Çünkü İslam Risalet’i kapsamına giren Fikir ve Hükümler, Allah’a ve Rasulü Muhammed Mustafa’ya (sas) iman eden tüm Müslümanları hem itikatta hem de amelde bağlar, hesap gününde bunlardan o kul hesaba çekilir.

Keza İslami bir Devlet olsa, bu kul İslam Risalet’indeki bir hükme teslim olmazsa İslam Devleti ona ceza verir.

Ama soğan sevmiyor ve evine bile sokmuyor diye Devlet o Müslümana ceza vermez.

Fakat İslam Devleti, saçı başı açık bir kadının velev ki gâvur da olsa sokakta dolaşmasına izin vermez, tesettürü emreder, gereğini yapmaz ise ceza verir.

Evet, kardeşlerim hiçbir Rasul, “kendi aklından ve kendi aklının ürünü olan” bir Risalet, bir hayat nizamı ortaya koymamıştır.

Şimdi diyelim ki;

“Bekir diye bir adam çıktı insan, hayat ve kainat hakkında, bunların öncesi hakkında ve bunların sonrası, hatta ‘bunların öncesi ile sonrası arasındaki alakalar’ hakkında bir HAYAT NİZAMI ortaya koydu.. Bu düşüncelerini de tafsilatlı bir şekilde 1000 sayfalık adı GUGUK olan bir kitapta topladı.. İnsanlar da bu düşüncelere BEKİRİZM adını verdi..”

Ya da yine diyelim ki;

“Kemal & Cemal diye bir adam çıktı insan, hayat ve kainat hakkında, bunların öncesi hakkında ve bunların sonrası, hatta ‘bunların öncesi ile sonrası arasındaki alakalar’ hakkında bir HAYAT NİZAMI ortaya koydu.. Bu düşüncelerini de tafsilatlı bir şekilde 2000 sayfalık adı NUTUK olan bir kitapta topladı.. İnsanlar da bu düşüncelere KEMALİZM adını verdi..”

Veya diyelim ki;

“Karl Marx diye bir adam çıktı insan, hayat ve kainat hakkında, bunların öncesi hakkında ve bunların sonrası,  hatta ‘bunların öncesi ile sonrası arasındaki alakalar’ hakkında bir HAYAT NİZAMI ortaya koydu.. Bu düşüncelerini de tafsilatlı bir şekilde 1500 sayfalık adı KOMÜNİST MANİFESTO olan bir kitapta topladı.. İnsanlar da bu düşüncelere MARKSİZM adını verdi..”

Sonuç itibariyle ister GUGUK’ta, ister NUTUK’ta, isterse KOMÜNİST MANİFESTO kitabında yazsın, bunlarda bulunan tüm fikirler İNSAN AKLININ ÜRÜNÜ olan fikir ve hükümlerdir.

İnsan ile maymun; el ayak, göz kulak, içgüdü ve uzvi/bedensel ihtiyaçlar gibi özelliklerde ORTAK PAYDASI olan varlıklardır.

Diğer ortak paydaları ise, her ikisi de ACİZ, MUHTAÇ, SINIRLI mahlûklardır.

Her ne kadar AKIL VE AKLETME her ikisinin ORTAK PAYDASI DEĞİL İSE DE bu iki aciz mahlûktan birisi olan insan, AKIL yönünden de SINIRLI, ACİZ ve MUHTAÇ bir mahlûktur.

Mesela Bekir’i ele alalım:

Bu aciz ve muhtaç mahlûkun eti bellidir, budu bellidir ve Akli seviyesi de bellidir.

Haliyle “aciz ve muhtaç” bu mahlûk, velev ki BİR DAHİ DE OLSA, kendi AKLININ ÜRÜNÜ olarak ortaya koyacağı insan, hayat ve kâinat hakkındaki tüm fikirler de ACZE DÜŞECEK, ihtiyaçlara DOĞRU cevap veremeyecek, karşılaşılan problemlere DOĞRU çözümler arz edemeyecektir değil mi güzel kardeşlerim.

Aynı şey Cemal için de geçerlidir.. Kemal’inde bundan bir farkı yoktur..

İnsan, hayat ve kâinat öncesinde HİÇ BİR ŞEY YOKTUR diyen ve bunları yaratan ALLAH’I İNKÂR EDEN manyak Karl Marx için de geçerlidir.

Ama bir insan yada MARJİNAL BİR GRUP, KİTLE olarak kalkar, Çemişkezek’te BEKİRİZM’ in fikir babası adamın, Öküz üzerinde bir heykelini diker sonra da bu heykeli “ele ele tutuşarak” tavaf edersen, ben de sana kahkahalarla güler ve acırım..

Niçin biliyor musun?

Rahmetli Ahmet Kalkan hocam bir makalesinde demişti ki:

“Put; kişinin Allah dışında hayatının amacı kıldığı maddî, manevi, somut veya soyut her şeydir.

Putçuluk ise; herhangi bir şeyi dünyanın merkezine almak, bir şeye aşırı önem vermektir.

Bir şeyi endâd (benzeri, eşi, misli) edinip onu Allah’a benzetir şekilde yüceltmek, sevgide aşırı gitmektir.

Putlaştırmak ise; Allah’ı bırakıp birtakım armaları, sloganları, bayrakları, heykelleri, önemli görünen bazı insanları, meselâ futbolcuları, futbolu yüceltip bu değerler uğruna çokça fedakârlıklar yapıp malını, zaman veya enerjisini seve seve harcamak, o şeyi putlaştırmak demektir…”

Rabbim hocamızın mekânını cennet eylesin.

İşte burada “anlatılanlar durumuna” düştüğün için sana kahkahalarla güler ve acırım..

Kardeşlerim, muhterem Müslümanlar

Konunun özünü ortaya koymaya çalıştım elhamdülillah. Ümit ederim ki inşaAllah FİKRİ BİR TEMEL burada söz konusu edildi.

Son bir örnekle yazımı tamamlamak istiyorum.

Malumunuz şanı yüze Allah’ın tüm dünya Müslümanlarına FARZ KERE FARZ kıldığı İslam’ın “Hükmetme Nizamı” olan HİLAFET hakkında malum şahsın NUTUK isimli kitabında şu cümleleri okudum, üzüldüm ve çok çok kızdım.

Bakın aciz ve muhtaç insanoğlu ne demiş:

“… Halifeliğin durumuna gelince, ilim ve tekniğin nurlara boğduğu gerçek medeniyet dünyasında (Hilafetin) gülünç sayılmaktan başka bir yanı kalmış mıydı?

Görülüyor ki, verdiğimiz kararın uygulanmasını sağlayabilmek için, daha milletin alışkın olmadığı bazı konulara dokunmak gerekiyordu.

Ortaya atılmasında, kamuoyu bakımından büyük sakıncalar doğuracağı sanılan hususların mutlaka dile getirilmesinde kaçınılmaz bir zaruret vardı.

Osmanlı Hükümeti’ne, Osmanlı padişahına ve MÜSLÜMANLARIN HALİFESİNE başkaldırmak, bütün milleti ve orduyu ayaklandırmak gerekiyordu…”

(NUTUK Kitabı/ya istiklal ya ölüm bölümünden alıntı. Kaynak: T.C. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu / Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı. Link: http://www.atam.gov.tr/nutuk/ya-istiklal-ya-olum)

Ey bu sözlerin sahibi.. Yazık Ettin Hem Kendine, Hem Bu Ülkeye, Hem Dünya Müslümanlarına, Hem de Tüm İnsanlığa..

Seni koruma kanunu çıkaranlar da yazık ettiler hem kendilerine, hem bu ülkeye, hem dünya Müslümanlarına, hem de tüm insanlığa vesselam..

Kardeşiniz Bekir Yetginbal / 06 Şubat 2022


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın