Arapça Öğrenmenin Önemi

Arapça Öğrenmenin Önemi

Yazan Yusuf Yavuzkan

Dil, insan hayatı için çok önemlidir, çünkü insani ihtiyaçlarını tek başına karşılayamaz ve mutlak olarak başkalarından yardım alarak çeşitli ihtiyaçlarını giderir.

Yiyecek, giyecek, mesken, güvenlik gibi tüm ihtiyaçlarını başkalarıyla dayanışma ve iletişim halinde karşılar. Buradan insanın, başka insanlarla iletişim kurma gerekliliği ortaya çıkar ki işte bu iletişim aracı dildir.

Dolayısıyla herhangi bir dili öğrenmek, o dili bilen diğer insanlarla iletişim kurabilmek demektir. O nedenle “bir lisan bir insan” sözü manidardır.

Ancak dil yalnızca bir iletişim aracı değildir. Aynı zamanda bir toplumun kültürünü, inancını, yaşam tarzını, hayat anlayışını ve düşünüş biçimini taşıma aracıdır.

Örneğin Japonca’yı bilmek, Japon kültürünü bilmeyi, bir Japon gibi düşünebilmeyi, Japon yaşam tarzını kavramayı gerektirir.

Daha da ötesi dil, günümüzün modern dünyasında güçlü bir politik araç olarak kullanılmaktadır.

Özellikle büyük devletler, kendi dillerini yaymak, başka ülkelerdeki gençleri kendi ülkelerine çekmek, kendi yaşam tarzlarını ve düşünüş biçimlerini öğretmek için yoğun çaba harcamaktadırlar.

Bugün görüyoruz ki pek çok ülkede, Fransız kültür merkezleri, Konfiçyüs Enstitüsü adı altında Çin kültür merkezleri, British Council adı altında İngiliz kültür merkezleri ve çok sayıda Amerikan kültür merkezleri bulunmaktadır.

Ayrıca bu ülkelerin pek çok özel okullar, kurslar, eğitim merkezleri açtıklarını, Hatta dil eğitimi ya da üniversite eğitimi adı altında Batılı ülkelere öğrenci taşımak için özel firmalar, ajanslar ve danışmanlık merkezleri kurulduğunu görüyoruz.

Birçok üniversitenin daha kaliteli oluyor diye yabancı dille eğitim verdiğini de görüyoruz.

Bütün bunlar kuşkusuz masum amaçlar taşımıyor.

Büyük devletlerin, kendi dil ve kültürlerini yaymak yoluyla, kendilerine bağımlı, kendilerine hayranlık duyan, kendilerini model alan gençler devşirdiğini görüyoruz.

Daha da ötesi, bu gençler günün birinde önemli makamlara ve koltuklara geldiklerinde, onların politikalarına ve projelerine hizmet etmeye başladıklarını da görüyoruz.

Dil çok önemlidir. Öğrendiğiniz dil, size yeni kapılar ve yeni ufuklar açar. Yeni bilgi kaynaklarına ve yeni insan topluluklarına ulaştırır o dil.

Amaçsız bir dil öğreniminin kişiye hiçbir faydası yoktur. O nedenle bir dil öğrenmek istiyorsanız, öncelikle niçin o dili öğrenmek istediğinize karar vermelisiniz.

Örneğin, mühendis iseniz ve yeni teknolojileri öğrenmek istiyorsanız, bir dil öğrenebilirsiniz. Doktorsanız, tıptaki yeni gelişmeleri takip etmek için bir dil öğrenebilirsiniz.

Fakat hukukçuysanız ve Batı’daki hukuk sistemlerini anlamak için dil öğrenmek istiyorsanız, başınız belada demektir. Çünkü bir Müslümanın, İslam’dan başka bir kaynaktan kanun alması caiz değildir.

Bu kısa girişten sonra şimdi Arapçanın önemine gelecek olursak,

Arapça’da kuşkusuz herhangi bir dil gibi, Arap halkları ve toplumları ile ilişkiler için bir iletişim aracıdır.

Arap üniversitelerinde okumak istiyorsanız, Arap ülkeleriyle ticaret yapmak istiyorsanız, Arap toplumlarını analiz etmek istiyorsanız, Arap kaynaklarına ulaşmak istiyorsanız, Arapça öğrenebilirsiniz. Bu manada Arapçanın başka herhangi bir dilden farkı yoktur.

Fakat Arapçayı gerçek anlamda Arapça yapan Araplar değil, bizatihi İslam’dır.

Arapçayı önemli kılan, küresel bir iletişim aracı haline getiren, yalnızca Arap halklarını değil, tüm Müslümanları bütünleştiren bağ hiç şüphesiz İslam’dır.

Arapçanın İslam’daki konumu çok çok muazzamdır.

1) Arapça Kur’an’ın dilidir. Allahu Teala şöyle buyurmuştur:

“Muhakkak ki Biz, O’nu Arapça Kur’ân olarak indirdik. Böylece siz akıl edersiniz.” (Yusuf 2)

2) Arapça Sünnet’in dilidir. Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem Arapların en fasihi idi.

3) Arapça Devletin resmi dilidir. Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem Medine’de ilk İslami Devlet’i kurduğu zaman, Arapçayı devletin resmi dili yapmış, yabancı dil bilen devlet görevlileri bulunduğu halde, tüm diplomatik yazışmalarını Arapça yapmıştır.

Değişik ırklardan, renklerden ve dillerden oluşan Müslümanları bu sayede bütünleştirmiş, onlara gerçek anlamda ümmet kimliği kazandırmış, Allahu Teala’nın emrettiği gibi Müslümanlar arasında bir kardeşlik ve sevgi bağı oluşturmuştur.

4) Arapça, İslam fıkhının, İslam tarihinin, İslami ilimlerin ve İslami kültürün dilidir. Çünkü asırlar boyunca tüm İslami eserler Arapça yazılmıştır.

Usül, tefsir, hadis, tarih, edebiyat, kültür, sanat gibi her alanda verilen kıymetli eserler hep Arapça yazılmıştır.

5) Arapça, İslami ictihadın dilidir. Çünkü İslam’ın şer’i delil kaynaklarından hüküm istinbat edebilmek için Arapça olmazsa olmazdır.

Çünkü şer’i delillerin delaletlerini, mefhumlarını, manalarını Arapça bilmeden anlamak mümkün değildir.

6) Arapça, İslam’da eğitimin dilidir. Asırlar boyunca İslam âleminde eğitim veren tüm eğitim kurumlarında eğitim Arapça verilmiş, bu kurumlardan mezun olanlar Arapça bilerek mezun olmuşlardır.

Toplum içinde düzenlenen ders halkaları, hitaplar, hutbeler gibi tüm faaliyetler Arapça yapılmıştır. O nedenle bugün Müslümanların tüm dillerinde çok sayıda Arapça kelime yer aldığını görüyoruz.

Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında Arapçaya karşı şiddetli bir savaş açılmış olmasına rağmen, halen dilimizde çok fazla sayıda Arapça kelime varlığını sürdürmektedir.

7) Arapça, davetin ve tebliğin dilidir. İslam tarihi boyunca fetihler yoluyla tüm dünyaya taşınan İslam ile birlikte Arapça da taşınmıştır.

O nedenle bugün görüyoruz ki fetihler gerçekleştiği zaman İslam ile birlikte Arapçanın güçlü bir şekilde taşındığı topraklar ile zayıf bir şekilde taşındığı topraklar arasında önemli bir fark vardır.

Bu farkı, Balkanlar’daki Müslümanların İslam’a bağlılığı ile Orta Asya’daki Müslümanların İslam’a bağlılığı, Kuzey Afrika’daki Müslümanlar ile Uzakdoğu Asya’daki Müslümanlar veya Türkiye’deki Müslümanlar ile Pakistan’daki Müslümanlar arasındaki farktan gayet açık bir şekilde görebilmekteyiz.

8) Arapça, İslam’da ibadetin dilidir. Irkı ne olursa olsun her Müslüman ibadetlerini Arapça eda eder.

Kur’an okumada, namazda, ezanda ve duada, hacc da ve umrede, düğünde ve cenazede, iyilikte ve musibette, hastalıkta ve sağlıkta, şükürde ve hamd de hep Arapçayı kullanır.

Bunun en açık örneği tüm İslam alemi çapında ezanın, selamın, tesbihin, tekbirin, tehlilin, tahmidin ve tebliğin tüm Müslümanlar için aynı anlamı taşımasından ileri gelir.

Dünyanın neresine giderseniz gidin, bir Müslümanla karşılaştığınızda Selamun Aleykum dediğinizde hep aynı karşılığı alırsınız.

Bütün bu özelliklerinden dolayı Arapça, esasen Arapların dili olmaktan öte, artık İslam’ın ve Müslümanların dili haline gelmiştir.

Çünkü İslam yalnızca Araplara gelmemiştir. Kıyamete kadar her zamanda her mekânda her ırktan ve milletten tüm insanlara gelmiştir.

O nedenle tüm ulema Arapça öğrenimini farz olarak görmüşlerdir. Kimileri farz-ı ayn, kimileri farz-ı kifaye demişlerdir. Çünkü Arapçasız bir İslam düşünülemez, asla varlığını sürdüremez.

İşte bunun içindir ki asırlar boyunca Haçlıların ve Oryantalistlerin Arapçaya yönelik tüm saldırılarına rağmen, Arapça nispeten sarsılmışsa da Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem zamanındaki safiyetini korumaya devam etmektedir.

Bunun en açık örneği, Osmanlıcanın yok oluşudur.

Yaklaşık 6 asır boyunca dimdik ayakta kalan Osmanlıca bir gecede yok edilmiş, Latince gibi ölü bir dil haline gelmiştir. Arapçanın gücü burada açıkça görülmektedir.

Çünkü Allahu Teala, Kitabı’nı Kıyamete kadar korumayı vadetmiştir. Kitabın korunmasından kasıt tarihi bir eser gibi raflarda ya da müzelerde saklanması değildir.

Bilakis manalarıyla, mefhumlarıyla, delaletleriyle, hükümleriyle ve delil niteliğiyle korunması demektir ki bu aynı zamanda fasih Arapçanın da koruma altına alınması demektir.

Şüphe yok ki Arapça güçlendikçe İslam da güçlenecektir.

Çünkü Arapça yoksa Kur’an yok, hadis yok, içtihat yok, ilim yok, tarih yok demektir. İslam yayılamaz, anlaşılamaz, hakkıyla uygulanamaz, yeni gelişmelere çözüm getiremez demektir.

Bugün fasih ve berrak bir Arapça Müslümanlar arasında egemen olsaydı, İslam Ümmeti bu kadar geri kalır mıydı?

Müslümanlar bu kadar cahil, ilimsiz, kültürsüz ve dinden uzak olur muydu? Ve dolayısıyla Kâfirlerin hükümlerine, kanunlarına, zulümlerine rıza gösterir miydi?

O nedenle İslam Devleti’nin resmi dili Arapça olacaktır inşaAllah.

Yönetimde, yasamada, eğitimde, dış politikada, diplomatik ilişkilerde, daveti taşımada ve diğer tüm yönlerde Arapça devletin vazgeçilmez esası olacak, İslam ümmetinin gerçek anlamda kardeşliği ve bütünlüğü bu sayede sağlanacaktır.

Dikkat ediniz, dünya hâkimiyeti sağlayan herhangi bir devlet, ilk olarak kendi dilini yayar. İşte tarihten örnekler:

Persler dünyanın birinci devleti iken Farsça, Romalılar zamanında Latince, Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in kurduğu İslam Devleti zamanında Arapça,

Osmanlı devleti yıkıldıktan sonra egemen olan İngilizler zamanında İngilizce, Sovyetler Birliği’nin egemen olduğu bölgelerde Rusça, Afrika’daki Fransız sömürgeciliği döneminde Fransızca,

Çin’in ekonomik yükselişiyle birlikte Çince ve Amerika’nın süper güç olduğu günümüzde İngilizce dünyanın en çok rağbet gören dilleri olmuştur.

O nedenle dünya hâkimiyeti ile dil arasında güçlü bir bağ vardır.

İslam Devleti Allah’ın izniyle bir gün kurulduğu zaman, tüm Müslümanların birliğini ve bütünlüğünü sağlayarak tekrar Dünyada birinci devlet konumuna yükseldiğinde Arapça yeniden dünyanın en popüler dili haline gelecektir.

Son olarak da kardeşlerim size biraz da Arapça öğrenmenin yollarından bahsetmek istiyorum.

Çünkü bugün Müslümanlar olarak maalesef en temel problemimiz, çözümsüz problemlerimizi konuşuyor olmamızdır.

Suriye kan ağlıyor, herkes Suriye’deki vahşetten bahsediyor, ama çözüm gösteren yok.

Herkes bugün İslam Ümmeti’nin bir araya gelmesinden, yeniden tek bir devlet olmasından bahsediyor, ama bunun nasıl olacağını gündeme getiren yok.

Şimdi biz de aynı hataya düşmemeli, Arapçanın öneminden bahsettikten sonra Nasıl Arapça öğreneceğimizi de açıklamadan geçmemeliyiz.

1) Arapça öğrenmenin en temel yolu, Allah’ın izniyle yakında kurulacağını ümit ettiğimiz İslam Devleti’nin varlığıdır. Çünkü devlet, bir toplumun yönlendirilmesi, şekillendirilmesi ve eğitilmesi açısından en güçlü araçtır.

2) Bugün yeryüzünde bir İslam Devleti olmadığına göre Arapça öğreniminin en kestirme yolu, bir Arap ülkesinde belli bir süre kalmaktır.

Eğitim, ticaret, evlilik, turistik gezi gibi herhangi bir vesileyle Arap ülkelerinde bir süre kalma imkânınız olduğunda, Arapçayı öğrenmek daha hızlı ve daha kalıcı olacaktır.

Çünkü dil iletişim aracıdır. İnsanlarla iletişim kurmak zorunda kaldığınızda dili kullanmak zorunda kalırsınız.

3) Yurtdışına gitme imkânınız yoksa üniversitelerin Arapça eğitim veren bölümlerini tercih edebilirsiniz.

4) Buna da imkanınız yoksa, Arapça öğreten kursları yada özel dersleri tercih edebilirsiniz.

5) Buna da imkanınız yoksa, Arapça öğrenmeye yönelik eğitim materyallerinden, DVD yada internet ortamında yararlanabilirsiniz.

Herhangi bir dili öğrenmek, o dilin gramerini öğrenmek demek değildir. Gramer odaklı bir dil eğitimi yalnızca oyalamadan ibarettir.

Çünkü bugün hepimiz Türkçe konuştuğumuz halde, herhangi bir cümledeki özneyi, nesneyi, yüklemi bilemeyebiliriz.

Anlatım bozukluklarını tek tek sayamayız. Kendi anadilimizin gramerini bile bilmiyorsak, yabancı bir dilin gramerine yoğunlaşarak o dili öğrenebilir miyiz?

Dil öğrenimi, aynen bir çocuğun dil öğrenmesine benzer.

Gramer elbette dilin kurallarını ve yapısını öğrettiği için gereklidir. Ancak gramer kurallarını ezberleyerek dil öğrenilmez.

Aksine bir çocuk gibi cümleleri tekrarlayarak, söyleyemeye, taklit etmeye çalışarak, cümle kuruluş yapısını anlamaya çalışarak öğrenilir.

Arapça eğitiminde karşılaşılan çok önemli bir sorunda Arapçanın daha önce bahsettiğimiz saldırılardan dolayı ikiye ayrılmış olmasıdır.

Birincisi ve asıl Arapça dediğimiz Fasih Arapçadır. Buna modern standart Arapçada denir. Şu anda tüm Arapça kitaplar, gazeteler, TV’lerdeki haberler, programların bir kısmı, tarih konulu filmler, çizgi filmler, siyasi, ekonomik, kültürel ve edebi tüm yayınlar ve konuşmalar fasih Arapça ile yapılır.

İkincisi ise, Ammiyye ya da Ammice diye tabir edilen halk dilidir.

Ammice, bölgeden bölgeye farklılık gösterir. Genel olarak sınıflandırırsak, Kuzey Afrika bölgesi, Şam beldeleri, Körfez bölgesi ve Hicaz bölgesi diye ayırabiliriz.

Ammice, aslında her dilde oluşur. Örneğin, fasih Türkçe İstanbul Türkçesi’dir. Karadeniz’de, Doğu’da ve Ege’de kullanılan Türkçe ammicedir.

Arapçada Ammice genel olarak halk arasındaki günlük konuşmalarda, TV dizilerinde, spor yayınlarında, bazı tartışma programlarında ve müziklerde yaygındır.

Ammiceyi öğrenmek Arapçayı öğrenmek demek değildir.

Ammice her ne kadar Arapça kökenli olsa da aslında fasih Arapçaya ve dolayısıyla İslam’a açılmış bir savaşın adıdır.

Bu savaşın, bir İslam Devleti olmadan ortadan kaldırılması maalesef mümkün değildir. O nedenle insanlarla iletişim kurmak için Ammice gerekli olmakla birlikte Arapça öğrenmekten asıl kastımız fasih Arapçayı öğrenmektir.

Ve’s Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh.

Kaynak Köklü Değişim Dergisi


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın