ABD’ nin Parçalanma Süreci ve Küreselcilerin Charlie KİRK Cinayeti

ABD’ nin Parçalanma Süreci ve Küreselcilerin Charlie KİRK Cinayeti

Bizleri İslam ile şereflendiren Âlemlerin Rabbi, mülkün sahibi, Şanı yüce Allah’a sonsuz defa hamd olsun.

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi en başta ölçü ve örnek Rasul Hz. Muhammed’in, ehli Beytinin, güzide Ashabının, İslam ümmetinin ve sizlerin üzerine olsun.

Muhterem kardeşlerim ve Davetçi gençler

ABD de 3 gün önce işlenen bu cinayet / suikast, hem mevcut ABD yönetimini ve İsrail’i sarstı, hem de dünyada etkili bir yankı yaptı. Çünkü bu cinayet, öyle herhangi basit bir cinayet değildi.

Gelin önce konu ile ilgili haberi okuyalım.

BİR HABER:

ABD’de tanınmış muhafazakâr bir aktivist ve ABD Başkanı Donald TRUMP’ın yakın destekçisi Charlie KİRK, 10 Eylül’de UTAH VALLEY ÜNİVERSİTESİ’ ndeki açık hava topluluğuna konuştuğu sırada silahlı bir suikastla öldürüldü.

TRUMP, bu suikastı ”Amerika için karanlık bir an” olarak nitelendirdi ve Beyaz Saray’da bayrakların pazar akşamına kadar yarıya indirilmesini emretti.

İsrail Başbakanı Benjamin NETANYAHU ise, aktivist için “dua ettiğini” söyledi ve iki hafta önce KİRK’ ü İsrail’e davet ettiğini belirterek KİRK‘ ü; ”Aslan yürekli bir İsrail dostu” diye tanımladı.

Kışkırtıcı fikirlere sahip bir siyasi figür olarak görülen KİRK, geçmişte kendisini eleştirenlerin şiddet eylemine maruz kalabileceği uyarısını yapmıştı.

Charlie KİRK yaklaşık 180 metrelik bir mesafeden vuruldu. (BBC News Türkçe – 11.09.2025)

Haberi okudunuz. Bir de şu bilgiyi okuyalım:

De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak gerçek akıl ve idrak sahipleri düşünüp ders çıkarırlar.”

Bu bilginin kaynağı; mülkün sahibi, âlemlerin Rabbi, rızkı ve eceli belirleyen mutlak güç elinde olan şanı yüce Allah’ın (cc) kitabı Kur’an-ı Kerimdir. Onun da Zümer suresi 9. Ayetinde geçen Rabbimizin bize hitabıdır.

Evet, hüküm bu: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Pratik hayatta da “Bilenlerle bilmeyenler arasında” birçok DEVASA farklara şahit oluyoruz.

Bir “bilen kişi” olarak İmam Ebu Hanife’ye atfedilen bir hadiseyi size örnek vermek istiyorum.

Medresesinde talebeleriyle oturmakta olan İmam, pencereden bakarken bir adam gördü ve öğrencilerine dedi ki;

“Gençler şu adamı görüyor musunuz? Bu adam bu şehirden birisi değildir. Kendisi bir öğretmendir ve elindeki çantasında da bal vardır..”

“Gidip bir sorun kendisine bakalım..” dedi.

İki talebe hemen adamın yanına vardılar ve tek tek hocalarının dediklerini sordular. Verilen cevaplar İmamın dediği gibi idi.

Hayret içerisinde dönüp cevapları hocalarına arz ettiler ve dediler ki; “Hocam nasıl bildiniz, tanıyor musun bu adamı?”

İmam Ebu Hanife; “Hayır tanımıyorum ben de onu ilk defa gördüm..” dedi. Ve bunları “NASIL BİLDİĞİNİ” ve bu sonuca nasıl ulaştığını onlara şöyle izah etti:

“Adam sürekli garip garip ve merakla sağa sola bakıyordu.. Dedim ki bu yabancıdır bu şehirden değildir.

Onun çevresinde çocuklar oyun oynuyordu o da onları şefkatle seviyordu.. Dedim ki bu öğretmendir.

Onun elindeki çanta etrafında Bal arıları uçuşuyordu.. Dedim ki çantasında Bal vardır..”

Canım kardeşlerim ve Davetçi gençler

ŞAYET İmam Ebu Hanife (mekânı cennet olsun), hafızasında bulunan “sabık malumatlara” yani ÖN BİLGİLERE sahip olmasa, bu bilgileri BİLEN birisi olmasa idi, öğrencilerine söz konusu ettiği VAKIAYI doğru okuyamaz, ortaya koyduğu ZANNI GALİP görüş ya da hüküm yanlış olurdu değil mi?

İster ABD’ deki bu Charlie KİRK suikastı, ister dünyanın herhangi bir bölgesinde olup biten olaylar yani vakıalar hakkında “Doğru bir okuma, doğru bir tespit ve tanımlama” için de İLLAKİ çeşitli ama DOĞRU ÖN BİLGİLERE ihtiyacımız vardır.

Ama siyaset öyle bir şey ki; devasa bir şey sanılan şu küçücük dünyada, bir ülke ya da bölgede olup bitenlerle, dünyanın diğer bölgesi ya da kıtası arasında da mutlaka bir ORGANİK BAĞ var.

Dolayısıyla Devletlerarası siyasette iyi bir okuyucu olabilmek ya da “Bir bilen” olabilmek işte bu ORGANİK BAĞLARI da idrak etmemize bağlıdır.

Buna kısaca, “Büyük resim ile küçük resim atasındaki bağ ya da alaka” diyoruz..

Bu bağı DOĞRU KURAMAYANLAR asla İYİ BİR SİYASETÇİ olamazlar. Velev ki İSLAMİ BİR DEVLETİ yönetmeye aday herhangi bir siyasi partinin üyesi ya da yöneticisi de olsalar da..

Ya da halihazırdaki bir devleti yönetmekte olan Devlet adamları olsalar da..

İşte bu cümleden olmak üzere, doğru olduğuna kanaat ettiğim ve benimsediğim şu ÖN BİLGİLERİ, tekrar hatırlatma sadedinde bir kere daha sizlerle paylaşıyorum muhterem kardeşlerim.

Niçin paylaşıyorum?

Bir suikastla gebertilen ve cehenneme giden İslam düşmanı, İsrail dostu Charlie KİRK olayının perde arkasını ve tetikçiyi kullanan ASIL İRADE’ nin hedefini görebilmeniz için paylaşıyorum.

Kapitalizmin Laiklik akidesini ve bundan doğan fikirleri, mefhumları benimseyen her kişiyi, Dine sırt çeviren, şeytana tabi kılan, bencil, bireyselci, egoist, asabiyet ehli ve kavmiyetçi bir zalim kişi yapmasıdır.

Bu ön kabulle, o kişide en başta “Dünyevi Hırslar” zirve yapar.

Bil fiil gördük ki, bu “Bireyselcilik, Bencillik ve Dünyevi Hırslar” nice fertleri ‘En büyük En güçlü ben olacağım..” noktasına, nice Ticaret ehlini veya şirket sahiplerini de ‘En büyük şirket, En zengin şirket biz olacağız..” noktasına taşıdı.

Hem de “Ne olursa olsun, Nasıl olursa olsun, Neye mal olursa olsun..” kabul ve yaklaşımıyla..

Adeta asırlar öncesinden Hz. Muhammed (sas) efendimizin dediği gibi oldu.. Ne demişti ölçü ve örneğimiz (sas):

“İnsanoğlunun bir Vadi dolusu Altını olsa, Bir Vadi dolusu daha ister.” (Buhari ve Müslüm Zekât, 117 / 1048)

Rasulullah (sas) efendimizin bu teşbihinde olduğu gibi, İnsanoğlunun bu mal, mülk, servet ve para hırsı, helal ve haramı gözetmeyen her kişiyi adeta DOYMAK BİLMEYEN BİR CANAVAR haline dönüştürdü.

Kapitalizmin Laiklik akidesini ve bundan doğan fikirleri, mefhumları benimseyen bu “Yeni ve ŞEYTANİ Dünya Görüşü” nün bir diğer meyvesi, Toplumsal anlamda da MİLLİ DEVLETLER türemeye / türetilmeye başlamasıdır.

Her bir MİLLİ DEVLET, ‘Büyük balık Küçük balığı yutar..’ misali, Kah savaşlarla, kah Halk isyanı hareketlerle yada Darbelerle diğer küçük yada rakip Devleti yutmaya çalışmış, çoğu kere de yutmuştur.

Bu nedenle Osmanlı İslam Devleti’ni Siyasi ve Askeri oyunlarla parçalayan Avrupalı Emperyalist Devletler, yani ŞEYTANIN DAVA ARKADAŞLARI, Osmanlı’nın her karış toprağına üşüşüp yağmalama hareketlerine girişmişlerdir.

Kapanın elinde kalan her bir parçaya, daha güçlü olan devletler el koyabilmek için, O küçük ve zayıf devletin yöneticilerini “ŞEYTANA ve kendisine sadık” Ajanlar / Uşaklar haline getirmiş, Darbeye gerek kalmadan Demokratik (!) SEÇİMLER YOLUYLA yönetimler el değiştirmiştir.

ŞEYTANİ Emperyalist zihniyetleri, Gayrı insani hayat tasavvurları, Doymak bilmeyen iştahları ve İşgal ettikleri ülkelerin, halkların yer altı ve yer üstü servetlerini sürekli SÖMÜRMELERİ, Eski ve Yeni Sömürgeleri, Laiklik akidesini benimseyen Kapitalist & Emperyalist devletleri “Rüyalarında Bile” göremeyecekleri birçok servetlere ulaştırmıştır.

Avrupa ve Amerika Halkları Zenginlik ve Refah içinde yaşarken, Dünyanın kahır ekseriyeti “Sefalet ve Açlık içinde” bırakılmıştır.

Kardeşlerim, saygı değer Müslümanlar

Yukarıda Rasulullah (sas) efendimizin, “İnsanoğlunun bir Vadi dolusu Altını olsa, Bir Vadi dolusu daha ister.” dediğini ortaya koymuştum.

Bu ihtiras “Sadece Kapitalist Laik fertlerde” tezahür eden bir sıfat değildir.

İnsanoğlunun bu Mal, Mülk, Servet ve Para hırsı; özellikle Kapitalizm ideolojisinin beşiği Avrupa ve Avrupalıların istila ettiği Amerika’daki nice Aile şirketlerini adeta DOYMAK BİLMEYEN CANAVARLAR haline dönüştürmüştür.

Bunlardan bir kaç örnek verelim dersek;

Her biri ŞEYTANIN CAN DOSTU olan aileler, mesela Rockefeller Ailesi, Morgan Ailesi, Rothschild’ler, Baruch ve Walton Aileleri, Windsor Hanedanlığı, Murdoch’lar vs. saymak mümkündür.

1789 Fransız ihtilali sonrasında hızla büyüyen Kapitalist şirketler, kendi aralarında “kız alıp vermek suretiyle” daha büyük aile şirketlerine, bu aile şirketleri de diğer aile şirketleriyle birleşerek “Devasa Holding ve Tröstlere” dönüştü.

19. yüzyılda, “Paranın, sermayenin ve şirketlerin merkezi” İngiltere yani LONDRA oldu.

Ellerindeki bu korkunç sermaye birikimi, adeta İngiltere’yi, “Teknoloji ve Silah Geliştirme Üretme Merkezi” haline getirdi.

Başta İngiltere olmak üzere, Fransa, İspanya, Hollanda, Belçika, Portekiz vs. devletlerin, Dünyanın birçok kıtasında YENİ SÖMÜRGELERİ oluştu.

Tabi ki aslan payını İngilizler kaptı ve İngiltere, GÜNEŞ BATMAYAN İMPARATORLUK diye anılır oldu.

Özellikle 20. yüzyıl, bu Aile şirketlerinin adeta ALTIN ÇAĞI gibi oldu. Şöyle ki:

Bu Aileler ve kendilerine bağlı tüm şirketler maddi anlamda öyle para ve servetlere ulaştılar ki, bunların yıllık ciroları ya da bütçeleri, Dünyadaki birçok ULUS DEVLETİN yıllık bütçelerinin kat be kat üstüne çıktı.

ABD Doları bazında yıllık “300 – 500,- Trilyon Dolar..” paraya para demeyen DEVASA yapılara dönüştüler.

Bu süper para gücü ile Yerel ve Genel tüm Seçimlerde, siyasilere ya da onların partilerine “Bağış” adı altında Maddi desteklere dönüşmekle kalmadı, Adeta onları satın aldılar.

Dolayısıyla da O Ulus Devletin Dâhili ve Harici siyasetinde bu Aile şirketleri “Son sözü söyleyen yani Karar veren merciler” oldular.

Gelinen bu noktada şöyle bir ŞEYTANİ TABLO ortaya çıktı:

Artık Dünya siyasetine “Yön verenler” yada “savaşanlar”; artık Ulus Devletler değil, Devletler üstü DEV AİLE ŞİRKETLERİ olmaya başladı..

Bunun bariz bir tezahürü olarak ABD’deki devasa Aile Şirketleri gösterilebilir. Ya da başta İngiltere olmak üzere, Fransız, Alman, İspanyol, İtalyan vs. Avrupa Aile şirketleri de söz konusu edilebilir.

20. yüzyıl ile birlikte, birçok Batı Avrupalı şirket, özellikle İngiliz ve Alman sermaye sahipli aile şirketleri, kendi kurdukları yeni kıta Devletine yani AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’ ne, Sermaye ve Teknolojilerini transfer etmeye, ABD’de yeni bir Teknoloji Üssü yani “Silikon Vadisi” oluşturmaya karar verdiler.

Dolayısıyla Kapitalist Dünyanın, Sermayedarların, Ailelerin 20. yüzyıldaki yeni ana mekânı ABD olmuş oldu.

Bu aile şirketleri, “Amerikan Rüyası” ve “ABD yüzyılı” diyerek Dünyanın dört bir tarafında ABD’li kovboylar, silah tüccarları yani zorbalar eliyle “Astığı astık, Kestiği kestik” bir siyaset izleyip kan ve gözyaşı döktürmedikleri ülke, devlet ve toprak bırakmadılar.

2. Dünya Savaşı ile birlikte Kıta Kabuğundan dışarı çıkan Katil Amerika Birleşik Devletleri (ABD), “Hiç yıpranmamış ZİNDE BİR GÜÇ” olarak Devletlerarası Sahnede yerini almış, eski sömürgeci Avrupa’nın Dâhili ve Harici servetlerine göz dikmiştir.

Bu nedenle Dünya Arenasında, Eski sömürgeci Katil Avrupa ile Yeni Sömürgeci Katil ABD arasında şiddetli Siyasi ve Askeri çatışmalar vücuda gelmiş, bu uğurda Milyonlarca insan katliamlara maruz kalmıştır ve hala da kalmaktadır.

Derken 21. yüzyıl geldi.

Osmanlı İslam Devleti’nin olmadığı bir dünyada istedikleri gibi at koşturan Emperyalist Kapitalist kâfirler, tatbik ettikleri tüm Kapitalizm esaslı uygulamalardan insanların, halkların bıktığını ve yeni arayışlara yöneldiğini bildikleri için, “İdeolojilerine makyaj yapmak, acuze ihtiyar kadını genç kız gibi göstermek..” yoluna koyuldular.

Yani 21. yüzyılın başından itibaren “Kapitalizme yeni bir format atmak” yoluna koyuldular.

Şimdi gelin kısa bir tur ile bu minvalde neler yaptıklarına bir bakalım.

Değerli kardeşlerim, muhterem Müslümanlar ve özellikle de İslam Davetçisi gençler. Şu iki can alıcı hususu sakın ha unutmayın:

BİRİNCİSİ: Devasa aile şirketleri ve para babalarının Kapitalizme attıkları “Yeni Formatla” hedeflenen husus; 21. yüzyılda THE NEW WORLD ORDER’ı inşa etmek yani “YENİ BİR DÜNYA DÜZENİ” kurmak.. Diğer bir ifade ile “Dijital Dünya ve Dijital Küreselleşme” dir.

İKİNCİSİ: Bu devasa aile şirketleri ve para babalarının yani “Dijital Dünya ve Küreselleşme” için yola koyulanlar her ne kadar Kapitalizmin Laiklik akidesine İMAN EDİYORUZ deseler de bu taife gerçek anlamda ŞEYTANA TAPAN, Ona iman eden ve Onun yeryüzü hâkimiyeti için çalışan çok özel bir taifedir.

Ne zaman ki “KÜRESELCİLER” diye bir söz duyarsanız bilin ki bununla kastedilenler, halk arasındaki adıyla SATANİSTLERDİR yani “Şeytana Tapan” bu dev kadrodur.. Özellikle de İngiliz ROTHSCHİLD ailesidir.

Peki, bu gayretkeşlerin NİHAİ ANA AMACI neydi Bekir amca diyorsunuz sanırım kardeşlerim. CEVAP:

“İnsanı, Doğayı ve tüm Hayatı dönüştürmek, İnsan iradesini, aklını ve son tahlilde de BEDENİNİ tam teslim almak ve insanı bir Robot gibi kullanmak..” istek ve hırsı.

İşte “Şeytana Tapan bu KÜRESELCİ” İngiliz Aile şirketleri, sonunda; geliştirdikleri “Kuantum bilgisayarlar ve Yapay Zekâ teknolojisi” ile yukarıdaki ana amaca yönelik DİJİTAL ÇAĞIN yeni bir merhalesine geçerek İnsanların kendilerine “bir ROBOT gibi” itaat edeceği ‘Yeni bir Sistem Kurgusu’ gerçekleştirdiler.

Bu şeytani kurgunun özü; İnsanlar hakkında elde ettikleri tüm DİJİTAL VERİLERLE ve insan vücudunda Deri altına monte edilecek bir BİYOMETRİ CİP ile uzaktan “Hacklanebilir İnsan” oluşturmak..

ÇİN’de 100 seneden fazladır ki başta İngiliz ROTHSCHİLD ailesi ve diğer büyük aileler üzerinden büyük bir Siyasi nüfuza sahip olan “Şeytana Tapan KÜRESELCİLER”, ABD’nin Silikon Vadisinde elde ettikleri “Tüm Teknolojik birikimini”, ÇİN’e transfer etti.

Burayı kendisi için adeta bir ÜRETİM ÜSSÜ haline getirdi.

1 Milyar 400 Milyona yaklaşan Devasa nüfusuyla ÇİN devleti adeta “Şeytana Tapan KÜRESELCİ ailelerin” Siyasi GÜDÜMÜNDE bir Devlete dönüştürülmüştür.

Bu topraklarda ARTIK “son kararı verenler” görünürde her ne kadar ÇİN’ liler gibi ise de Hakikatte ŞEYTANİ PLANLARIN sahibi olan “KÜRESELCİ” ailelerdir..

Maskeli balodaki “ÇİN YÜZLÜ” adamlar, aslında yine Emperyalist, Katil, Kapitalist Beyaz adamlardır.

Bu nedenle de ÇİN’ deki bu yeni siyasi varlığa, beyaz adamların “Çin Maskeli YAPAY ZEKÂ DEVLETİ” demek yanlış olmaz.

21. yüzyılın dünyasında “Zahirde görünen” her ne kadar “Devletlerarası Savaş” ya da “Rekabet” gibi de görülse de yada “ABD – ÇİN Siyasi, Askeri, Ekonomik Savaşı” sanılsa da bu gün “Asıl savaşan taraflar” artık çok çok farklıdır..

Bir tarafta 19 ve 20. yüzyılın ürünü ve bugün adına “Yerli ve Milli Devlet” dedikleri “ULUS DEVLETLER,”

Diğer tarafta ise Şeytana tapan İngiliz Küreselci taifenin kurduğu “Çin Maskeli YAPAY ZEKÂ DEVLETİ..”

Artık 21. yüzyılın “yeni çift kutubu” bu iki siyasi yapılanma oldu diye okuyor ve düşünüyorum.

Dolayısıyla da Devletlerarası durumdaki Siyasi Mücadeleler ve Savaşlar, bu iki kutup arasında olmakta ve bundan sonrada olacaktır..

Kardeşlerim ve ey Davetçi gençler

Tekrar ABD’ deki bu Charlie KİRK suikastına dönecek olursak, yukarıda sizlere uzun uzadıya verdiğim tüm ÖN BİLGİLER ile bu suikast arasında da ORGANİK BİR BAĞ olduğu gayet açıktır.

Halk, katil TRUMP, Ulusalcı ABD’ li siyasiler ve katil İsrail böyle değerli ve popüler bir şahsiyetin gebertilmesi asla bir “Rastlantı” değil bilakis “Nokta Atış” dır.

Yani bu eylemi yaptıranlar; ABD’ yi paramparça etmek yolunda, bu suikastla “ABD’ nin parçalanma sürecine İngiliz Küreselciler, Charlie KİRK cinayeti ile bir fiske daha vurmuş oldular” diye okuyorum

Hatırlarsanız yine böylesi bir mekânda, böylesi bir kalabalık önünde böylesi bir dürbünlü suikast silahı ile 13 Temmuz 2024 günü katil ve İsrail dostu Donald TRUMP’a suikast girişimi olmuş ama ECELİ (yaşama süresi) dolmadığı için gebermemişti.

Yani üslup aynı.. Sanırım katil TRUMP verilen mesajı çok çok iyi okudu. Bu nedenle sık sık diyor ki: “Ben asla ABD’ nin parçalanmasına izin vermeyeceğim..” Bu senin hesabın şerefsiz katil..

Muhterem Müslümanlar

Şeytana tapan Küreselci irade; katil ABD ve onun finosu katil İsrail’ i parçalamak ve haritadan silmek yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Avrupa’daki, Güney Amerika, Afrika, Asya’daki hatta ABD içindeki birçok “Devlet adamları ve Devletler”, bugün ÇİN MASKELİ İngiliz KÜRESELCİ SERMAYE sahiplerinin yanında yer almaya başlamışlardır. En son VENEZUELLA ve onun Devlet Başkanı Nicolas MADURO örneğinde olduğu gibi.

Niçin biliyor musunuz?

Onlar da artık “ABD İmparatorluğunun” çatır çatır çatlamakta olduğunu ve yıkılmaya doğru gittiğini yakinen görmekte ve güçlünün (katil İngiltere’nin) safında yer almaya gayret etmektedirler.

Yani “Denize düşen yılana sarılır..” misali, bir zalimin, bir zorbanın boyunduruğundan, bir başka zalim ve zorbanın yanına koşmaktadırlar.

Çünkü “üçüncü” bir güç ve irade “henüz” ortada yoktur.

Demokrasi, Laiklik, Cumhuriyet denilen vahşi Kapitalizmden; bütün dinleri reddeden, Şeytana tapan Küreselcilerin YENİ DÜNYA DÜZENİ’ ne adeta yelken açmaktadırlar.

Çünkü bu insanlar İSLAM’DAN habersizdirler.. Aynı Türkiye halkı gibi.

Akıl sahibi bir insan, nasıl olur da FİKREN ve FİİLEN bir “Zulüm Üretme Fabrikası” olan DEMOKRASİ’ ye, Laikliğe EVET der?

Ben şahsen hayretler içinde kalıyorum. Çünkü sadece dünyadaki tüm halklar değil, dünyada tüm halklardan çok çok daha fazla Türkiye halkı % 85’ lik bir katılım oranıyla DEMOKRASİYE sahip çıkmıyor mu?

Bu ne gaflettir bu ne dalalettir? Özellikle de cami imamlarını, peçeli, çarşaflı bacılarımızı seçim günü, sabah namazı sonrası sandık başında görmek beni kahrediyor.

Soruyorum; “Ey insanlar, ey Müslümanlar, İSLAM’IN cılkı mı çıktı Allah aşkına?” Bu ne rezalettir..

Dolayısıyla davetçi Müslümanlara çok çok büyük bir görev düşüyor. O da; ”İslam akidesinden başlamak üzere, tüm İslamiyet’i, onun hayat nizamlarını ve bu nizamları tatbik edecek İSLAMİ BİR DEVLETİ, tüm dünyaya özellikle de Türkiye halkına uzun uzun uzun anlatmak ve onları DOĞRU İSLAMİ ANLAYIŞA ulaştırmak..”

Kardeşlerim; İSLAM DEVLETİ, ağacın leziz bir meyvesidir. Gövdesi İslam risaletidir. Kökü ise İSLAM AKİDESİ’ dir.

Türkiye halkının kahır ekseriyetinde görülen ise görenleri sevindiren bir YAPMA ÇİÇEK misali, taklidi bir İSLAM ANLAYIŞI ve kabullenişidir.

Rahmetli Yaşar KAPLAN kardeşim kitabında demiş ki; “Sokaktaki röportajda Müslümanlara sordum, SÜNNET nedir? Dediler ki ‘çocuğumun pipisini kestirmektir..’ işte sokaktaki halkın anlayışı bu..”

Mademki bu halkın vakıası bu, ya ağacın köklerindeki hastalığı tedavi edecek ve sonra ondan bir meyve bekleyeceğiz, ya da yeni yeni fidanlar dikeceğiz ki, katil KÜRESELCİ ÇETELERİN yeni kurmaya çalıştıkları Şeytani YENİ DÜNYA DÜZENLERİNİ biz yerle bir edebilelim.

Bunun yolu ise İSLAM akidesine, İslam peygamberine, onun mücadele metoduna ve onun siyasi hedefine –ki o bir İSLAM DEVLETİ kurdu- yönelik bir SİYASİ ÇALIŞMA yapmaktır.

Unutmayalım ki Müslümanlar “İslam hayatını yeniden başlatacak olan yegâne güç İSLAMİ BİR DEVLETTİR.” Bu devlet olmadan 100 yıldır İslam hâkim, hakem ve hükümran olamadı ve İslam hayatı yeniden başlatılamadı.

Bu nedenledir ki dünyadaki tüm katiller, Gazze’de, Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Kafkasya’da, Arakan’da, Afrika’da, Keşmir’de, Bosna’da, Yemen’de vs. bölgelerde oluk oluk Müslüman kanı akıtıyorlar.

Rabbim İslam Devletimizi kurmak suretiyle ve bizim ellerimizle onlardan intikam almayı gerçekleştirsin..

“Ey Rabbim, bu makalemi okuyan, anlayan, benimseyen ve paylaşan tüm Müslümanlara, son nefeslerine kadar şahit, son nefeslerinde de o müjdelenen İSLAMİ DEVLET’ te şehit olmayı nasip eyle..”

Sevgi saygı ve muhabbetlerimle.

Bekir Yetginbal – 13 Eylül 2025


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın