İstanbul’ un Fethi ve İtalya’ nın Başkenti Roma
İstanbul' un Fethi ve İtalya' nın Başkenti Roma
Şanlı İslam tarihimizin çok önemli kilometre taşlarından biri olan “İstanbul’un Fethi” Rabbimizin lütfu ile 29.Mayıs.1453 tarihinde gerçekleşmişti. Bu fethin ne getirdiğini ve tarih sahnesinden neleri götürdüğünü, az çok hepimizin malumudur.
İstanbul bu Fetih öncesinde de defalarca muhasara edilmiş fakat bir türlü fethedilememişti.
Peki, İslam Ümmetini, onun kahraman askerlerini ve ordularını ta Mekke’den, Medine’den, Kahire’den, Şam ve Bağdat’tan kısacası İslam diyarının dört bir tarafından “İstanbul’u Fethetmeye yönlendiren, motive eden, Tahrik ve teşvik eden itici güç” yada Arapça ifadesi ile bu ”SAİK” ne idi acaba..?
BİRİNCİ SAİK:
20 sene kadar önce İstanbul Eyüb Sultan camiinde, Ebu Eyub el Ensari (ra) nin hayatını anlatan bir vaaz dinlemiştim ve hoca efendinin, “İstanbul’un Misafiri” olan bu mübarek Sahabenin İstanbul surları önündeki mücadelesi ve şahadetini “Eksik ele alış ve anlatış biçiminden” çok çok rahatsız olmuştum.
Ve kendi kendime demiştim ki, “Madem öyle sen çıkıp bir vaaz etsen ve bu mübarek zatın hayatını nasıl ele alır ve neler anlatırdın?”
Ölçümüz ve örneğimiz, sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed Mustafa (sas) efendimizin; Ümmetine, “Ya Hayır konuş, yada sus..” derken, asıl kastettiği şey şudur;
Sosyal, siyasi, iktisadi vs. hayatımızın tüm ihtiyaçlarına “Fikri ve Fiili pratik çözüm yolları” ortaya koyarken yada karşılaştığımız her bir sorunun ilacı olacak çareler gösterirken,“Sakın ha İslam’dan başka bir şeyi çare diye ortaya koymayın..”
Nitekim ayeti kerimede Şanı yüce Allah(cc) mealen, “Ben dinimi(sosyal yaşantı sisteminizi) tamamladım ve din olarak sadece İslam’dan razıyım..”(Maide suresi 3. ayet) demiştir. Ayrıca;
“Yeryüzünden fitne kalkıncaya ve din Allah’ın oluncaya kadar cihat edin.” Enfal suresi 39 ayeti ilede, İslam Ümmetinin önüne, kendilerine dünyayı da kazandıracak “Makro bir Hedef” koymuş ve bunu kadın erkek her bir nefse farz kılmıştır.
Ama şurası unutulmamalı ki, bir müslümanın asıl ana hedefi ahirettir.
Bu ana hedefe ulaşmak ise, dünyada yapılacak Salih amellere yani İslam şeriatına uyan amellere bağlı kılınmış, en Salih insan, efendimiz Hz. Muhammed (sas), fiilleriyle de bizler için en mükemmel örnek ve ölçü olmuş, ”Dünya, ahiretin tarlasıdır..” demiştir.
İşte bu hayırlı ümmetin çok hayırlı bir evladı olan Ebu Eyub el Ensari (ra) hazretlerini karayolu ile yaklaşık 4.000 km mesafeden, ta Medine’ den güzel İstanbul’a yönlendiren, motive eden, tahrik ve teşvik eden “Birinci Saik” yukarıda mealini verdiğim Rabbimizden gelen Enfal Suresinin 39. ayetindeki bu emridir.
Allah’ın hiç bir kulu kalkıp da, 90 yaşına merdiven dayamış Ebu Eyub el Ensari(ra), hazretlerine, “Bizansın güzel kızları için İstanbul’a geldi yada Verimli toprakları, Çil çil altınları veya Sarayları için yurdunu yuvasını ailesini terki diyar edip sırf bunlar için İstanbul’a geldi..” iftirasını atamaz..
İKİNCİ SAİK:
Yine ölçümüz ve örneğimiz, sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed Mustafa (sas) efendimiz; büyük alim Ahmet bin Hanbel (ra)’in MÜSNED isimli Hadis kitabında rivayet edilen Hadisi Şerifle bize şu müthiş müjdeyi vermişti.
Rasulullah (sas) efendimiz ashabıyla otururken onlara dedi ki:
“Ey ashabım bir gün gelecek Konstantiniye (İstanbul) ve Roma (şimdiki İtalya’nın başkenti) fethedilecektir..”
Ashab sordu; ”Ey Allah’ın Resulü hangisi önce fethedilecek.?” Efendimiz (sas) dedi ki; ”Önce İstanbul.. Sonra Roma..”
Allah-u ekber…Bu ne mükemmel, bu ne müthiş bir müjdedir..
Alemlerin Rabbi olan Allah’a sonsuz hamdu senalar olsun ki, Rabbimiz, İstanbul’un Fethini 29 Mayıs 1453 tarihinde 20 yaşlarındaki büyük devlet adamı Fatih Sultan Mehmet Han ve onun kahraman askerleri vesilesiyle bu hayırlı ümmete nasip etti..
Canı gönülden inanıyoruz ki, şimdi sıra Roma’dadır. Çünkü “Önce İstanbul, sonra Roma” demişti müjdemizi veren müjdecimiz.. Salat ve selam onun üzerine olsun.
Evet, Fatih Sultan Mehmet han Osmanlı İslam Devleti’ nin, Devlet başkanı idi. Cihat, Fetih ve İslam hakimiyeti’ni dünyanın dört bir tarafına yayma, İslam Devlet “Dış politikasının Hedefi ve Esasını" oluşturuyordu.
Bu hedef ve esaslar, Rasulullah (sas)’in Medine’de İslam Devleti’ ni kurmasıyla başlamış, Hulafa-i Raşidin Dönemi denilen Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali (R.anhuma) döneminde, ve tüm İslam tarihi boyunca devam etmiştir.
İşte hayırlı ümmetin çok hayırlı bir evladı olan Ebu Eyüb el Ensari (ra) hazretlerini bu Cihad’a teşvik eden “İkinci Saik” efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sas) den duyduğu bu mübarek müjdedir.
Ama halihazırdaki devletlerarası ilişkiler ve özellikle de “İslam’ın bu gün için iktidarda olmayışı”, Hadisi Şerif’te müjdelenen Roma’nın Fethi için gerekli olan O azametli orduların yola çıkmasını engellemektedir.
Viyana kuşatmasının artık tamamlanması, Viyana ve Roma Fetihlerinin gerçekleşmesi, Halife Kanuni Sultan Süleyman’ ları ve de yeni Fatih Sultan Mehmet Han’ ları beklemektedir.
Başımızın tacı, güzel İstanbul’un misafiri Ebu Eyub el Ensari (ra) hazretlerinin hayatını anlatırken, ya da her 29.Mayıs’ ta Ebu Eyub el Ensari'yi (ra), O "Allah ve Resullah Dostunu" gündeme getirirken, "Bu misyonu ve bu yönüyle onu anlatmamak", ona manen zulmetmektir.
Ayrıca yukarıdaki gibi bir anlatış, olması gereken yegane doğru anlatıştır, yani“Siyasi bir anlatış” tır ve bir projeksiyondur. Hatta yeni nesillere adeta bir hedef gösteriştir.
”Ey Ebu Eyub el Ensari.. Fethe mahzar olamadın amma, şahadet madalyanı aldın ve Rabbine kavuştun.. Gözün aydın olsun. Seni asla kıskanmıyorum.. Bilakis sana gıbta ediyorum..”
Haydi şimdi bir nefis muhasebesi yapalım ey ümmetin evlatları, Fatih’in torunları.. Eğri oturalım ama doğru konuşalım muhteşem Sultan Süleyman’ın varisleri.. Haydi onlarla her alanda bir bir kendimizi mukayese edelim Abdulhamid Hanı seven onu hayırla yad edenler..
Başımızı öne eğdiğimize, sus pus olduğumuza göre, demek ki onlara karşı çook mahcubuz. Evet onlara layık bir nesil olamadık.
Bilakis bize kalan “İslam mirasının miras yedileri” ve “Namaz kıla kıla ayakları şişen güzel Peygamberin, uyuya uyuya gözleri şişen ümmeti olduk” değil mi?
Mademki Elhamdulillah Müslümanız şu ayet meali bizi titretsin ve kendimize getirsin inşallah:
“Siz benim kitabım (sosyal hayatınızı buna göre düzenlemenizi emrettiğim) Kur’an'a sırt çevirirseniz, bende size sırtımı çeviririm ve her birinizin arkasına bir şeytan musallat ederim.” (Zuhruf suresi 36 ayet)
Allahu Ekber, bu ne korkunç bir akibettir.. Bil fiil bu gün insanların çokça şeytani işler yapmaları işte bundandır..
1453' te İstanbul Fethedildiğinde halkın neredeyse %99' u kafir, %1' i ise Müslüman idi. Fetihle birlikte İstanbul, "İslambol" oldu, İslam' la müşerref oldu. İslam halkın tüm Sosyal ilişkilerinde "Hakim, Hakem ve Hükümran" oldu.
Aradan 550 yıldan fazla bir süre geçti.
Halkın %99' u Müslüman, %1'i kafir.. Ve İstanbul, Barları, Pavyonları, Gece kulüpleri, Meyhaneleri, Kerhaneleri, Plajları, Borsa ve Bankaları, Mafyası vs. ile meşhur bir şehir..(!)
Ve bütün bunları görüp Haliç kenarındaki kabrinde hüngür hüngür ağlayan bir Ebu Eyyub el Ensari (ra) ve yedi tepeden birinde yatan "Ahh Torunlarım Ahh.." diye göz yaşı döken Fatih Sultan Mehmet Hanımız var..
Ne oldu sana Eyy güzel İstanbul?
Seni bu hale koyan, seni çırılçıplak soyan kim?
"Sebep Sonuç" ekseninde İstanbul'u hatta tüm İslam coğrafyasını dikkatlice incelediğimizde görüyoruz ki,
Halkın tüm Sosyal ilişkilerinde "Hakim, Hakem ve Hükümran" olan İslam yürürlükten kaldırılmış, Onun yerine Allah ve Resulüne savaş açan adına "Demokrasi ve Laiklik" denilen pislik, Ümmetin tüm Sosyal ilişkilerinde "Hakim, Hakem ve Hükümran" olmuştur.
İşte İstanbul'u ve İslam Ümmetini perişan eden Hakikat budur. PEKİ ÇARE NEDİR? Çare bellidir ve Tek bir çare vardır..
O da aslımıza yani İslam'ın bize hayat veren o mükemmel nizamlarına geri dönmek, İslam hayatını yeniden başlatacak bir "Siyasi güç, siyasi bir İrade" inşa etmektir.
Yani İslam'ı bir Siyasi güç olarak bir kuvvet olarak yani "Devlet" olarak (ki o Hilafet'tir) Fatih Sultan Mehmet Han gibi Sosyal, siyasi, iktisadi vs. hayatımıza yeniden hakim ve hükümran kılmaktır. Velev ki Bizans ve Vatikan istemese de..
Deneme / Yanılma ile de görülmüştür ki İslam Devletsiz, Devlet de asla İslam' sız OL MU YORRR.
Ey Müslüman, Alnı secde izli muhterem insan, Cennete hasret, Cennetinde kendilerine hasret olduğu "Allah ve Rasulullah dostu" müminler, Ey gençler, bende gencim diyen dedeler, şiirde diyor ki;
Allahu ekber diye
Kalkınca eller şaha
Bir de bakmışsın ki
Yaklaşmışsın Allah’a
İnlesin yerler ve gökler
Aksetsin kayalardan tekbirler
Yiğidim, aslanım, koçum benim
Cennet, hasretle bekler,
Şehit oğlu şehitler..
Ve yine şairin dediği;
Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın…
…..
Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.
…..
Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın ?
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.
Unutmayalım ki, Rabbimiz Rahman ve Rahim dir..
“Siz, benim dinime yardım ederseniz, bende size yardım eder ve ayaklarınızı sabitleştiririm.” diyor Muhammed suresi 7. ayetin mealinde..
İnşaAllah hep birlikte dinimize imanımıza ve birbirimize sahip çıkacak ve yardım edeceğiz.. Şeytan ve dostları mağlup, İslam ümmeti ve onun hayırlı evlatları galip olacaktır.
Ey Rabbimiz ne olur bize yardım et ve ayaklarımızı sabitleştir. Ey Rabbimiz dünyada ve ahirette bizleri hüsrana uğratacak böylesi bir duruma düşmekten koru. Bizlere sana "Kul kere Kul" Resulün Hz. Muhammed'e (sas) sadık birer ümmet olmayı ne olur nasip eyle.
Hz. Huzeyfe (ra) anlatıyor. Resulullah (sas) efendimiz dedi ki;
"Nubuvvet içinizde Allah'ın dilediği kadar devam eder, sonra dilediği zaman onu ortadan kaldırır. Sonra Nubuvvet sisteminde bir Hilafet olacaktır. Bu da Allah'ın dilediği kadar devam eder, ardından Allah dilediği zaman onu ortadan kaldırır.
Sonra ısırıcı bir saltanat olur. O da Allah'ın dilediği kadar devam eder sonra Allah dilediğinde onu ortadan kaldırır. Daha sonra Ceberrut bir Saltanat / bir krallık / zalim yönetimler başa gelir, O da Allah'ın dilediği kadar devam eder, ardından Allah dilediği zaman onu ortadan kaldırır. Sonra Nubuvvet sisteminde bir Hilafet olur.." buyurdu ve sonra sustu. (Ahmed bin Hanbel 4 / 273)
Kardeşlerim.. Son söz olarak size şu ayeti kerimeyi hediye ediyorum ki bu ayet de "Bir Müjde ayeti" dir.
Umulur ki, hemen hemen okumaya hiç zaman ayırmadığımız bu yüce kitabımız Kur'an'ın mealini bu vesileyle bir kaç sayfada olsa okuruz inşallah..
Hediyem Nur suresi 55. ayet mealidir:
“Allah içinizden iman edip de sâlih amel işleyenlere vâad etti ki, kendilerinden evvel gelenleri nasıl yeryüzüne sahip ve hâkim kıldıysa, onları da yeryüzüne sahip ve hâkim kılacaktır..”
Kardeşiniz Bekir Yetginbal
Tags: Yayınlandı
23. Mayıs 2012 at 12:14
Selamünaleyküm Enişte. Yazınızı okudum. Allah (c.c.) razı olsun. Çok güzel.. Devamını bekliyoruz. Allah (c.c.) yar ve yardımcınız olsun. S.A.
28. Mayıs 2012 at 17:11
Tebrikler Bekir abi, Rabbim sözlerinizi tesirli,hayatın tüm imakanlarını en güzel şekilkde kullananlardan eylesin.
28. Mayıs 2012 at 17:24
Allah Hakka hizmet verenlerle yoldaş olmayı hepimize nasip etsin,çok sağol gardaşım.Zerre nasiplenene ne mutlu,yolun açık ömrün uzun olsun.
29. Mayıs 2012 at 15:46
Üstad, Allah razı olsun. Aydınlatıcı güzel yazılarından dolayı. Yazılarının takipçisi olacağım inşallah. Yeni ekleme yaptığında haberimiz olursa çok memnun olurum.
Allah’a emanet ol.
1. Haziran 2012 at 17:29
Selamun aleyküm.
Enişte gerçekten müthiş yazıların var. hayran kaldım.
Yüce Rabbim devamını nasip etsin inşallah. Ayrıca sitenin yeni hali de güzel olmuş.
Allah’a emanet olun.
21. Haziran 2012 at 17:32
Maşaallah Bekir abime
22. Haziran 2012 at 11:42
Selamun aleyküm amcacığım.
Öncelikle böyle güzel bilgilerin olduğu bir site açtığın için çok teşekkür ederim.
Yeni yeni okumaya başladım ve çok beğendim eline ve yüreğine sağlık.
Allah’ım İnşallah devamını nasip eder.Ellerinden öpüyorum.
Allah’a emanet olun.
4. Temmuz 2012 at 09:05
Selamun Aleykum
Değerli Arkadaşım Allah’ın C.C Lutfedip, yapmış olduğunuz çalışmanız için tebrik ediyorum.
Rab’bimizin C.C bize emri olan Kur’anı kadiminde Namaz emrinden daha fazla yapmamızı emrettiği (Emri bil meğruf nehyi anil munker )i günümüz araçlarında yaparak bize örnek oldunuz.
Bu Berat günümüzde Rab’bimiz Allah C.C ın yer yüzünde yaşama lutfuna mazhar kıldığı bütün Müslüman Kardeşlerimize
Bu tip çalışmaları yapmalarını kolaylaştırsın.( Amin )
29. Mayıs 2017 at 11:06
“Ey ashabım bir gün gelecek Konstantiniye (İstanbul) ve Roma (şimdiki İtalya’nın başkenti) fethedilecektir..”
Ashab sordu; ”Ey Allah’ın Resulü hangisi önce fethedilecek.?” Efendimiz (sas) dedi ki; ”Önce İstanbul.. Sonra Roma..”
***
İslam’ın bu gün için iktidarda olmayışı”, Hadisi Şerif’te müjdelenen Roma’nın Fethi için gerekli olan O azametli orduların yola çıkmasını engellemektedir.
***
Bu gün dünya bir köy konumunda olduğundan,Ordu ile değil Fikir ile Roma Fetih edilecektir.
***
Asıl olan. vakıanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir.
http://namenstraat8bredahollanda.blogspot.nl/2016/01/asl-nedir1-kok-esas-temel-kaide-asl.html?spref=fb
http://namenstr8bredahollanda.blogspot.nl/2017/03/bu-gun-2017-bilim-ve-teknolojinin-acga.html
http://namenstr8bredahollanda.blogspot.nl/2017/05/esyabazolcu-alindiginda.html
http://namenstr8bredahollanda.blogspot.nl/2017/05/olcunetliksirasirk.html
**
http://gaybihaberleri.blogspot.nl/2014/02/kostantiniyye-ve-rumiyyenin-fethi.html
https://www.youtube.com/watch?v=10sXzT0Rb-Y