Web Sitemizin Misyonu
Web Sitemizin Misyonu
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla diyerek başlıyorum söze
Allah’a hamd, Rasulü Muhammed Mustafa efendimize salat ve selam olsun.
Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi, bir hak ve hakikat olan Allah’a, Rasulullah’a , Kitabullah’a ve Rasulullah ile Kitabullah’ın, inanmamızı emrettiği her bir şeye iman eden, Kitap ve Sünneti Seniye’de tafsilatı anlatılan hayat nizamımız İslamiyet’i canı gönülden iman edip benimseyen, yaşayan ve yolunda mücadele edenlerin üzerine olsun.
İçinde yaşamakta olduğumuz şu 21. yüzyıl, maalesef tüm dünya Müslümanları olarak, İslam’sız bir hayat yaşadığımız ve halen de yaşamakta olduğumuz yıllardır.
Ne demektir İslam’sız bir Hayat?
1918 yılına kadar, İslam Ümmeti olarak, bir takım hatalarına, eksiklerine rağmen Müslümanların, adına “Devlet Baba” dedikleri Osmanlı İslam Devleti hayatta idi.
Yedi düveli bir araya toplayan “Sırtlanlar sürüsünün başı İngiltere”, er meydanında sırtını yere getiremediği “Devlet Baba”mıza, çeşitli entrika ve hilelerle, sürüdeki tüm sırtlanları da yanına alarak vahşice saldırdı, ağzından pis kanlı salyalar dökülen her bir sırtlan, babamızdan bir lokma koparabilmek için elinden geleni ardına koymadı.
Her şeye rağmen dimdik ayakta kalan yaralı devlet babamıza, yedi düvel, öldürücü son darbeyi ancak yerli işbirlikçisi olan, hain siyasi ve askeri kişilerle işbirliği yaparak vurabildiler.
İşte ölümcül bu darbeden sonra “İslam Ümmeti’nin vücudu başından yani, Halife’ sinden” ayrıldı ve ulu çınar Osmanlı İslam Devleti tarih sahnesinden silindi.
Diğer bir ifade ile “Babamızın katili, Sırtlanların başı emperyalist kafir İngiltere”, Ümmet Tespihi nin ipini kopardı, İmamesini yok etti ve bizi ulusal zerrelere böldü.
Ortada kala kala, teşbih yerinde ise, dişleri ve pençesindeki tırnakları sökülmüş, heybetli yelesi kesilmiş ve kendisine yüksek dozda uyuşturucu enjekte edilerek uyutulmuş bir aslan kaldı.
Ve yakın tarihe kadar da onlarca yıl uyutuldu.
Uyutulmakla kalmadı, yurdu tarumar edilip yağmalandı, masum ve mazlum yavruları tecavüze katliamlara maruz kaldı, gözlerinden oluk oluk kızıl yaşlar aktı ve akmakta.
İşte Osmanlı İslam Devleti’nin katlini müteakip başlayan hayat, “İslam’sız Hayat” tır, yani İslam Ümmeti’nin sosyal hayatında ve tüm sosyal ilişkilerinde artık İslam Nizamı’ na ait hiç bir hükmün ve siyasi iradenin yani devlet otoritesinin kalmadığı bir hayattır.
Alemlerin Rabbi şanı yüce Allah’a sonsuz defa hamd olsun ki, aslan artık göz kapaklarını kaldırdı, şaşkınlık içinde, etrafta olup biteni anlamaya ve kendine gelmeye çalışıyor.
İşte bu noktada, hayırlı İslam Ümmeti’nin her bir ferdine sana ve bana, hem Şer’i bir mesuliyet, hem de tarihi bir görev düşüyor.
Aslan’ın tekrar eski sağlığına kavuşması, uyuşturucu tesirinin yok edilmesi ve silkinip ayağa kalkması, arzı titreten o heybetli ve kutsal yürüyüşüne yeniden dönebilmesi için, Rabbimizin her birimize yüklediği yüce görevler vardır.
Bu görevler; “İslam akidesinin İslam Ümmeti tarafından berrak bir şekilde anlaşılması ve bu akideden çıkan, sosyal hayatımızı, iktisadi hayatımızı, hak ve hukukumuzu, kısacası bireyin ve toplumun tüm ihtiyaçlarına ve problemlerine cevap veren ve Allahu Teala’dan vahiyle gelen bütün emir ve nehiylerin, Ümmet tarafından önce idrak edilip,sonra da bir ölüm-kalım derecesinde benimsenmesi ve de Raşidi Halifeler döneminde olduğu gibi, Devlet eliyle tatbik edilebilmesi için” Rabbimizin bizleri mesul tuttuğu görevlerdir.
Diğer bir ifade ile bu görev bizim yani hepimizin asıl misyonumuzdur.
Bu Web itesi ve bunun sahibi, yazarı ve düzenleyicisi bir kardeşiniz olarak ben de üzerime düşen görevi kendim için bir misyon olarak kabullendim, canı gönülden sadece “Sırf Allah Rızası İçin” sırtlandım, hamallığını benimsedim hamd olsun.
Dini tamamen hayattan ayırmak, saf dışı bırakmak, insanlar arasında,”Din adamları” ve “Dünya adamları” diye bir ayırım yapmak ise, kapitalizm akidesinin gerektirdiği ve bu akideye iman edenlerin yaptığı bir ayırımdır, bir yaşam tarzıdır.
Dini tamamen hayattan ayırmak akidesi, kapitalizmin akidesidir. Bu akide yani bu inanç ise, İslam’a göre küfürdür.
Dinin sahibi Allah, asla benim hayatıma karışamaz, ben canımın istediği gibi bir hayat yaşarım demektir bu.
“Ben de Müslümanım Elhamdulillah” diyen herkes, bu hayat nizamımız İslam’dan mesuldür. İslam hiç kimsenin tekelinde değildir.
İslam’da “Din adamları” diye bir sınıf kesinlikle yoktur. İslam, Ümmeti Muhammed’in ortak paydasıdır.
Web sitesi olarak biz Müslümanları İslam’a Çağırmıyoruz. Çünkü “Ancak kafirler İslam’a çağrılır, Kafirlere, gelin Müslüman olun ve Kurtulun” denilir.
İnternet dünyasındaki bu web sitemiz vasıtasıyla ben, kardeşlerimizi yani “Tüm Müslümanları; en başta adına ibadet denilen ve kulun Rabbi ile kuracağı tüm ilişkilerinde, bireysel ve ailevi hayatlarında, siyasi işlerinde, toplumsal içtimai ve iktisadi tüm ilişkilerinde, İslam’i hayatı tekrar yeniden başlatmaya davet ediyorum.”
“Kulun ahirette hesaba çekileceği ilk ameli namazıdır” diyen Ölçü ve örneğimiz, sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa(sas)’in bu hatırlatmasını idrak eden ve benimseyen her Müslüman, namaza başlamakla, nefsinde ibadetle ilgili İslam’i hayatı yeniden başlatmış, Köklü Değişim'in ilk adımını atmış olacaktır inşaAllah.
Ve yine, Resulullah(sas) efendimizin, “Kadınlarınıza Nur suresini öğretin” emrine icabet eden ve amel etmek için öğrenen ve de hızla harekete geçen bir bacımız,
” Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünen kısmı müstesna, sakın açmasınlar. Baş örtülerini yakalarının üzerine salsınlar… Süslerini başkasına göstermesinler.“
Nur suresi 31.ayet mealinde geçen, Allahu Teala’nın bu emrine tabi olduğunda, nefsinde kılık kıyafetle ilgili, “Tesettür yani Kapanma” ile ilgili İslam’i hayatı yeniden başlatmış, Köklü Değişim'in ilk adımını atmış demektir.
Bu adımları atmayı bize farz kılan Allah(cc) bakın Rad suresi 11.ayette ne diyor:
“Bir kavim nefislerindekini (İslam’la yer) değiştirmedikçe, Allah’ta o kavmin halini değiştirmez.”
Ve yine Rabbimizin yöneticilere hitaben, Nisa suresi 65. Ayette mealen ifade ettiği;
“Onların aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Sakın onların arzu, heva ve heveslerine uyma, onların seni, sana gelen haktan saptırmalarından sakın..”
Emrine tabi olan ve gereğini hakkıyla yerine getiren idareciler, Ümmeti yönetenler – ki onlara Halife, Emir ul Müminin deniliyordu- , Allah'ın indirdikleriyle hükmetmekle, sadece kendi nefislerinde değil, Ümmeti Muhammed’in ve müslüm, gayrı müslüm tüm teba’nın nefislerinde, sosyal ilişkilerinde, siyaseten İslam’i hayatı yeniden başlatmış, Toplumsal Köklü Değişim için en önemli adımı atmış olurlar.
Muhakkak ki İslam'ın toplumsal hayata hakimiyeti ancak bir Devlet eliyle olur. Bir devlet asla İslamsız olamaz, olmamalıdır da. Zaten İslam'da asla Devletsiz olmaz.
Nitekim Rasulullah (sas)'in Medine'de kurduğu İslam Devleti'nden Osmanlı yıkılıncaya kadarki dönemde İslam ümmeti "Devletsiz ve Halifesiz" kalmamıştır.
İçinde bulunduğumuz şu 2000’li yıllara şöyle bir baktığımızda, kadınıyla erkeğiyle, genciyle ihtiyarıyla, zenginiyle fakiriyle, yönetenler ve yönetilenleriyle tüm İslam coğrafyasında yaşayan çoğu insanın, özellikle, de “Ben de Müslümanım” diyen milyonlarca insanınızın, “HAKK” tan çok çok uzaklaştıklarına şahidiz değil mi?
Peki “Hakk” kelimesinin manası ve muhtevası nedir? Bunun biraz üzerinde duralım.
Yüce kitabımız Kur'ân-ı Kerim'de Hakk kelimesi ve türevleri 285 kadar ayet de geçer.
Mesela İsra suresinin 81. Ayet mealinde Şanı yüce Rabbimiz diyor ki:
“De ki: Hak Geldi, Bâtıl Yok Oldu, Zaten Batıl Yıkılmaya Mahkumdur "
HAKK; “Sâbit ve asla şüphe olmayan şey, dosdoğru olan, gerçek, batılın zıddı, hakikate uygun olan, sahih, bir şeyin aslı ve esası” demektir.
Dilimizde, bu kelime kökenli bir çok deyim de kullanılmakta. Mesela:
“Hak’tan yana, Hakkı hatırlatmak, Hakkı tutmak, Hakkını vermek, Hakkı söylemek” vs.
Ama gel gör ki, içinde yaşadığımız şu zaman diliminde bir çok insanın, Özellikle de ümmetin işlerini idare eden yöneticilerin, Hakk’tan çok çok uzaklaştıklarını, Haktan yana bir duruş sergilemediklerini, Hakkı sımsıkı tutmadıkları gibi, Hakkı söyleyeni dokuz köyden kovduklarını, Hakkı hatırlattığınızda ise yüzlerini size ekşittiklerini ve adeta size husumet beslediklerini görüyorsunuz değil mi?
Hatta bu insanlar, ellerinden gelse, sizi bir kaşık suda boğacak yada sesinizi kesecek
Tüm bu haksız, zalimane hal ve hareketlere rağmen, her bir Müslüman olarak bizler, Hakkın yanında, Zalimin karşısında dimdik ayakta duracak, hep Hakkı söyleyeceğiz.
“Bu gün İslam Ümmeti’nin içinde bulunduğu büyük meseleler, şiddetli patlama yapacak hak bir söz söylemeyi, ya da hak bir fiil yapmayı gerektirir. Umulur ki bu hak söz ya da bu fiil, bir uyanışı başlatır veya bir haini yerin dibine batırır, ya da bir gafilin aklını başına getirir.”
Tarih boyunca Haktan, hakikatten ve mazlumlardan yana tavır takınanlar, muhakkak bir takım sıkıntılar yaşamış ya da zulümlere maruz kalmışlar, elem, acı, keder ve dert sahibi olmuşlar ama asla yılmamış ve asla geri adım atmamışlardır.
Umulur ki bizlerde bu tür bir çok dertlerle karşılaşa biliriz.
“Eğer bir gün, Çok büyük bir derdin olursa, Rabbine dönüp, sakın 'Benim çok büyük bir derdim var' Deme. Derdine dönüp, 'Benim çok büyük bir Rabbim var' De.”
Alemlerin Rabbi, mülkün sahibi Allahu Teala’nın şu hitabını sakın ha unutmayalım. Ali İmran suresinde geçen “Hasbunâ Allâhu ve ni'mel vekîl” ayetini hiç mi hiç özümüzden, sözümüzden, dilimizden düşürmeyelim. Bunun manası malumunuzdur:
"Allah Bize Yeter. Ve O, Ne Güzel Vekildir." (Ali İmran 173)
Son söz olarak kardeşlerime diyorum ki;
Bu Web sitesi içinde, "Allah’ın kitabı Kur’an a, Resulullah (sas)’in Sünneti’ne, güzide Ashabının İcma’ına ve Şer’i Kıyas’a" muhalif bir fikir ya da hüküm görürseniz, Ne olur Allah rızası için bizi uyarınız ve doğrusunu ortaya koyunuz.
Ve "İletişim" kısmını tıklayarak hemen bize bir mesaj atınız ki bizde yanlışa vesile olmamış olalım.
İsteriz ki adına Web sitesi denilen bu güzel araç, Hak söz söylemenin ve Hakka davet etmenin bir aracı olsun.
Allah’ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi, Sizin ve tüm Müminlerin Üzerine Olsun.
Kardeşiniz Bekir YETGİNBAL
Tags: Yayınlandı
10. Ocak 2013 at 13:16
Bekir abi S.A.
ALLAH C.C. yar ve yardımcımız olsun. Bu site hayırlara vesile olsun inşallah. Kardeşin Fevzi
21. Ocak 2013 at 00:49
S.A.
Allah muvaffak kılsın inşallah. Amin
27. Ocak 2019 at 12:07
Rabbim senden razi olsun bekir amcam