Suriye’deki bir Mücahidin Kızına Yolladığı Mektup
Suriye’deki bir Mücahidin Kızına Yolladığı Mektup
Bismillah Elhamdulillah
Es Selamu aleykum ve rahmetullahu ve berekatuhu
Sevgili yavrum, bu satırları, Allah’ın babacığının üzerine farz kıldığı Cihad amelini yerine getiriyor olması sebebi ile yazdım. Bazı konularda seni bilgilendirmek ve sana nasihat etmek istiyorum.
Hoşumuza gitmese, nefsimize ağır da gelse, Allah zaruri durumlarda savaşı her Müslüman erkeğe farz kılmıştır.
”Savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara 216)
”Eğer siz bunların gereğini yapmazsanız, yeryüzünde bir karışıklık ve büyük bir bozulma olur.” (Enfal 74)
Cihad topraklarına geliş sebebimin asli olarak farz olan Cihad sorumluluğunu yerine getirme gayesinin yanı sıra, diğer bir nedeni de, babalık görevimi yerine getiriyor olmamdır.
Bu her babanın veya her insanın idrak edebileceği bir durum değildir.
Güzel yavrum sen küçücük bir bebek iken dahi bu gerçekliği idrak edebilmiştin.
Allah (cc) olgun insanların dahi birçoğuna bahşetmediği bu şuuru sana henüz bebek denilebilecek bir yaşta iken bahşetmişti.
Bencillik senin fıtratında yoktu kızım. Allah’ tan dileğim hiç bir zaman da olmamasıdır.
Zalimler sen henüz bir kaç aylıkken bizi bir birimizden ayırmıştı. Lakin Allah (cc) bizim tekrar bir araya gelmemizi ihsan buyurdu.
İlk gecemizde sık sık uyanıp “Anne Babam yanımızda mı?” diye sorman ve benim yanında olup olmadığımı kontrol etmeni hala unutabilmiş değilim evladım.
Çünkü bende sizlerin yanımda olup olmadığınızı, bunun bir hayal mi, yoksa gerçek mi olup olmadığını kontrol etmek için sık sık uyanıyor ve senin de babanı kontrol ettiğine tanık oluyordum.
Zalimler için hesap gününü ve Cehennemi yaratan Allah’ a hamd olsun. Onları asla affetmeyeceğiz ve bize yaşattıkları zulmün hesabını mutlaka soracağız.
Baban olarak sana nasihat etmek ve bir kaç tavsiyede bulunmak istiyorum. Bil ki tecrübe edilmiş bir konuda nasihate kulak vermek bir poşet ilaçtan daha hayırlıdır kızım.
Biz Müslümanlar bu dünyada sürgün hayatı yaşamaktayız.
Şeytan anne ve babamızı (Adem ile Havva’yı Allah’ın selamı üzerlerine olsun) kandırarak onların Cennet den kovulmalarına sebep oldu.
Böylelikle içimizden Allah’a ve şeytana uyanların tespit edildiği bir imtihana tabi tutulduk.
Sen sakin şeytana ve onu dost edenlere uyma.
Sakın ha şeytanın Adem aleyhi selam ve Havva annemizi kandırdığı gibi senide kandırmasına izin verme.
Olur ki böylesi bir hataya düşersen atalarımız gibi hemen tövbe edenlerden ol. Çünkü her insan hata yapabilir.
Hataya düşenlerin en hayırlısı tövbe edenlerdir. Allah (cc) tövbeleri bolca kabul eder ve hatada ısrar etmeyenleri sever.
Böylelikle Allah’a itaat ederek sürgün diyarından kurtulabilir ve asıl vatanımız olan Cennete inşallah ulaşabiliriz.
Bu imtihanı kaybedenler ise daha kötü bir diyara sürgün edilecektir ki orası yurtların en kötüsüdür sevgili yavrucuğum.
Annen senin dünyaya gelişini bana müjdelemeden önce de bana başka bir müjde ile gelmişti.
O gün Allah (cc)’ya;
“Allah’ım bu evladım sana asi olacak ise onu istemiyorum. Bana sana boyun eğecek Salih bir evlat nasip et.” diyerek dua etmiştim.
O zaman Allah annen ile bana bir evlat nasip etmemişti. Sonrasında Annen bana senin müjdeni verdiğinde yine aynı duayı tekrar ettim. Ve Allah yuvamıza hamd olsun seni ihsan buyurdu.
Esaretin getirdiği yıllar süren ayrılığın ardından senin ile buluştuğumuzda beni birçok defa hayrete düşüren sözlerin ve davranışların oldu ki bunlar Allah’ın duamı kabul ettiğine olan hüsnü zannımı artırdı.
Sen olgun insanların dahi idrak edemediği birçok şeyin farkına henüz iki yaşında iken vardın.
Ben dünyanın birçok yerinde katledilen Müslümanların ve çocukların haberlerini izlerken ” Baba neden oturuyorsun?” demiştin bana.
Ben ise o küçücük aklının böylesi mübarek bir ameli idrak edeceğini hayal dahi edemeyerek benden yiyecek veya içecek bir şey istediğini düşünmüştüm ” Ne yapayım, ne istiyorsun yavrum demiştim?” sana.
Sen ise adeta bir mucize gibi Cihad için azmimi artırdın.
Ve babanı Cihad yapma davet eden şu kelimeleri sarf ettin “Baba çocukları öldürüyorlar onlara yardım etmelisin! “.
SubhanAllah dün gibi aklımda bu sözlerin.
Aslında bunlar sözlerinin sadece bir kısmı evladım. Diğerlerini ise inşaAllah günü geldiğinde anlatacağım sana.
Babanı çocukların canlarını korumaya davet etmen ne büyük bir erdem ve cömertlikti. Oysaki yaklaşık iki yıldır görmediğin babana henüz yeni kavuşmuştun.
Sana “babanı özlemez misin yavrum?” sorusunu sorduğumda “Baba ama çocukları öldürüyorlar. Onları korumalısın.” demiştin.
Kendi maslahatını din kardeşlerinin maslahatına tercih etmek, başka çocukların korunması için babasından ayrılmayı göze alabilmek, şüphesiz övgüyü hak eden yüce bir davranıştır benim asil yavrum.
Elhamdulillah.. Allah’a sayısız minnet ve hamd olsun. Sen bir Muvahhid in ahlakına sahip asil bir çocuksun.
Sana en sevdiğin şey olan çikolatalı sütten dahi sevinmen için fazla miktarda aldığımda üzülür ve “Baba bu kadar alma başka çocuklara kalmaz.” derdin.
Sen bana Allah’ın bir hediyesi ve ihsanısın yavrum.
Senin gibi bir evladı bana bahşettiği için ona sonsuz defa hamd ediyorum.
İlk defa Allah’ın emrini yerine getirmek için Cihada çıktığımda seni ne çok özlemiştim, ama senin de dediğin gibi mübarek ve övülmüş bir amaç içindi bu ayrılık.
Ben sadece İslam’ın neferlerinden bir neferim yavrum.
İnsanlar benim hakkımda ne anlatırlarsa anlatsınlar. Hatta babacığını ailesini terk eden bir sorumsuz olarak dahi nitelendirebilirler.
Lakin gerçekler bundan çok uzak evladım.
Bu mübarek Cihad’a insanların çoğunun idrak edemediği, idrak edebilenlerin birçoklarının da cesaret edemediği yüce bir amaç uğruna çıktım yavrucuğum.
Bizler Allah’ın buyruğunu yerine getirmek ve kelimesini arza hakim kılmak için yola koyulan Mücahitleriz.
Senin çok sevdiğin bebeklerden milyonlarcasını katletmelerine rağmen, kuzu postuna bürünen sinsi katiller ve mücrimlerin zulmü ile mücadele ederiz.
Sizler evlerinizde huzur ve güven içinde oturabilin diye bizler Şam diyarında sinelerimizden bir set yaptık ki zalimler bu seti aşmaya biiznillah asla güç yetiremeyecekler sevgili yavrum.
Evladım her baba evladına güzel bir gelecek sağlamak ve hayırlı bir miras bırakmak için çabalar.
Bende bunun için çaba sarf eden bir babayım.
Arzum Allah yolunda şehit düşerek insanların en zor anlarını yaşayacağı ve hiç bir yardımcı bulamayacakları o din gününde biiznillah sana ve sevdiklerimize şefaat edebilmektir.
Bu, akıl sahipleri için çok yüce bir hesap ve anlamlı bir mirastır. Yeter ki sen Allah’a uluhiyet , rububiyet, esma ve sıfatlarda şirk koşma, iffetini koru , nefsini de haramlardan sakındır.
Özellikle namazlarına çok çok özen göster. Çaba göster ki bunu başara bilelim.
Evet, evladım baban seni çok çok seviyor, fotoğrafına dahi baktığımda boğazımda bir yumru oluşu veriyor.
Allah yolunda düştüğüm o ceza evinde iken de sana olan hasretimi hep resimlerini öperek dindirmeye çalışırdım, Cihad beldelerinde de payıma düşen yine bu oldu.
Ben hisseme düşenden razıyım yeter ki Allah’ın dini yücelsin. Allah’a olan borcumuz ve sorumluluklarımız her şeyden üstün ve yücedir.
Ona karşı daima hamd ve minnet içindeyim.
Dediğim gibi kızım yuvamızdan çıkış nedenlerimden biride diyar diyar dolaşarak kadın ve çocuk hatta senin gibi bebekleri dahi katletmekten haya etmeyen canavarlar ve İslami kimliklere bürünen uşakları ile savaşmaktır.
Bu canavarlar çocukların ve kadınların kanları ile beslenmelerine rağmen kendilerini hep insanları ıslah eden kimseler olarak tanıtırlar.
Onlardan sakın evladım, sevdiklerini de sakındır.
Bunlar kendilerine Allah’ın dininde olmayan demokratik, sosyalist, komünist, baascı gibi isimler verirler.
İslam’dan gayrısına sakın ha uyma ve Allah’ın şeriatından başka hükme meyil etme evladım.
Onların sapıkça ve sihirli sözler ile seni Allah’ın şeriatından saptırmalarına asla izin verme.
Kendilerini Müslüman olarak nitelendirmelerine rağmen demokrasi şirkinin batağına saplanmış insanlardan da uzak dur evladım.
Sakın onlara özenerek annen’den seni demokratik ve laik mücrimlerin okullarına göndermesini talep etme.
Bu mücrimlere asla özenme ve meyil etme. Onlar gibi giyinme ve davranma evladım. Onların ve onlara uyanların sonu mutlak Cehennem ateşidir.
Zorluklara rağmen sabır ile İslam üzerine sebat et yavrum. Bil ki Allah (cc)’tan başka ilah ve kanun koyucu yoktur.
Namazını vaktinde ve huşu ile kılanlardan ol. Namaz konusunda sakın tembellik edenlerden olma.
Kur’an okumayı hızlı bir şekilde hemen öğren.
Yanından Hısnul Muslim’i bir an olsun ayırma. Sabah ve akşam zikirlerini asla terk etme. Allah azda olsa ibadetin devamlı olanını sever yavrucuğum.
Baban belki Şam topraklarında insaAllah şehit olabilir, Allah’ın yardımı ile sana geri de dönebilir. Bunların hepsi Allah’ın elinde ve takdirindedir.
Bizler payımıza ne düşerse kabul ve itaat etmek ile mükellefiz. Sabır ve dua ile daima Allah’a tevekkül et.
Bizleri, gerçek yurt ve ebedi hayatımızda da buluşturması için ona çok yalvar evladım. Şüphesiz Allah duaları bolca kabul edendir.
Sevgili kızım, insanlar haklarında ne anlatırsa anlatsınlar Mücahitlere ve Cihad emirlerine hep hüsnü zan ve sevgi besle.
Onlar Allah’ın dostlarıdır.
Onlar hakkında haddi aşanlardan ve kötü sözler sarf edenlerden uzak dur. Cihad emirleri ve mücahitler bizim için kılavuzlardır.
Onların Müslümanlara şefkat, zalim kâfirlere ise sertlik gösterenlerinin metodunu takip et. Böylelikle yolunu asla şaşırmaz ve kaybetmezsin.
Yavrum, unutma ki bir kadının asıl Cihadı, Allah’a ve eşine itaat etmek ve İslam üzere evlatlar yetiştirmektir.
Bundan gayrsının peşine asla düşme. Aşırılar ne kötü insanlardır, dinde sakın ha aşırıya gitme.
Dualarında babanı unutma inşAllah. Allah’a emanet ol canım yavrum. Es Selamu Aleykum
Ebu İbrahim / İdlib – Suriye / 15 Mart 2015
Kaynak http://www.ummetislam.org/suriyedeki-bir-mucahidin-kizina-yolladigi-mektup
Tags: Yayınlandı