Suriye Tiyatrosunda Yeni Bir Perde ve Rusya’nın Rolü

Suriye Tiyatrosunda Yeni Bir Perde ve Rusya’nın Rolü

Adeta bir şamar oğlanına döndürülen İslam Ümmeti ve onun Suriye’deki evlatları, yeni olmayan ama yeni imiş gibi gösterilen bir oldu-bitti ile daha karşı karşıya..

Suriye özelinde plan üzerine planlar kuran ama her seferinde hüsrana uğrayan emperyalist kâfirler ve onların maşası kukla yöneticiler, yeni bir hamle imiş gibi Rus savaş uçakları, tankları ve askerlerini de artık fiili olarak işin içine dâhil ettiler.

Eceline susamış köpek cami duvarına…. misali, zavallı Ruscuklar, Afganistan hezimetine unutmuş olarak Suriye’ye adeta balıklama bir dalış yaptılar.

Peki, bir drama türü tiyatro oyununu andıran bu oldu-bitti ile elde edilmek istenen şey nedir? Rusya’ya biçilen yeni misyonun asıl amacı nedir? Bu yeni üslup değişikliği şimdilerde niçin yapıldı?

İşte bu soruların cevabını Abdurrahim Şen kardeşimiz aşağıda alıntısını yaptığımız makalesinde bize vermekte.. Rabbim kendisinden razı olsun. Feraset ve basiretini arttırsın. Amin

Tiyatro Sahnesi

Yazan Abdurrahim Şen

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda ABD Başkanı Obama'nın konuşmasını dinlerken, bu gün dünyanın eksikliğini duyduğu en önemli şeyin, sözde süper gücün lideri, tüm dünya liderlerinin akılları ile dalga geçercesine yalanlarını sıralarken, onun o maskeli yüzüne gerçekleri çarpacak, gerçek bir devlet adamı olduğunu bir kez daha anladık.

Obama konuşmasında Esed'i hem tirana benzetiyor hem de bu tirani destekleyen tüm ülkeleri eleştiriyor.

Böylece onu ayakta tutmak için başından beri Rusya ve Çin'le oluşturduğu yapay karşıtlığı da kamufle ediyor.

Hem Esed on binlerce insanı, çocukları öldürdü diyor hem de sözde terörle (aslında İslam'la) mücadele için tiranı destekleyen İran ve Rusya ile işbirliği yapabileceklerini söyleyebiliyor.

Hani on binlerce çocuğu katleden tiran Esed değil miydi? Ve bu barbarlığa İran ve Rusya eşlik etmemiş miydi?

Bu maskeli azmettiriciye göre kimyasal silah dâhil konvansiyonel silahlarla yıllardır halkını katletmesine rağmen Esed'in, (John Kerry'nin deyimiyle) “hemen gitmesi gerekmiyor.” Fakat terörün (İslam’ın) bitirilmesi gerekiyor.

Doğusuyla Batısıyla tüm dünya liderlerinin lügatinde Esed'e silah doğrultan her kes terörist, bir tek Esed terörist değil.

Esed'in Suriye halkından kurtarılması gerekiyor! Bundan dolayı hemen gitmesi gerekmiyor. Hatta geçiş sürecinin bir parçası olmayı bile hak ediyor.

Batı; Esed'in çözümün bir parçası olabileceğini ilan ederken aslında katliamlarından dolayı onu ödüllendiriyordu.

Zira Esed çok iyi bir iş çıkardı. Suriye kıyamını bastırmak için kınayıcıların kınamasına aldırış etmeksizin tam beş yıldır kardeşlerimizi katletti.

Amerika nezdinde en iyi yönetici: Amerikan jeopolitiğini korumak için Amerika adına gerekirse kendi halkını soykırımdan geçirebilen yöneticidir.

İşte bu yöneticiler koltuklarını buna borçludur. Tüm varlıkları; koltuklarını borçlu oldukları Amerikan çıkarlarını gözetmektir.

Şayet Amerika onların bu misyonu yerine getiremeyecek ölçüde elden ayaktan düştüklerine kanaat getirirse onları yenileri ile değiştirir.

Başından beri söylediğimiz gibi Suriye'de hala sorun; yeni bir kuklanın bulunamayışı daha doğrusu bulunanların halka kabul ettirilemeyişi sorunudur.

John Kerry'nin 20 Eylül tarihli ilgili açıklamasının hemen ardından Almanya, İngiltere ve Türkiye gibi bazı ülkeler Esed'in geçiş sürecinde yer alabileceğine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Toplumun midesinde hazımsızlığa neden olan bu açıklamalarının ardından kamuoyunu rahatlatıcı bazı açıklamalar gelse de Kerry'nin demeciyle başlatılan süreç aynen takip edilecektir.

Türk-Amerikan işbirliğinde yürütülen Eğit-Donat'ın en son ekibi de silahlarını Nusret Cephesine teslim edince 3 yıldır yatırım yaptıkları arazideki ılımlı muhalif güçlerden de ümidi kestiler ve Rus, Çin hatta üstü örtülü İsrail'i de işin içine kattılar.

Muhalifleri birbiri ile savaştırma stratejisi sonuç vermeyince Rusya kara savaşı için sahaya sürüldü.

Rusya'nın Suriye'ye 28 bin asker gönderdiği söyleniyor.

ABD danışıklığında Rusya, İran askerleri ve Hizbullah militanlarından nöbeti devraldı ve katliam ihalesini yüklenici yeni ülke olarak sahaya sürüldü.

BM Genel Kurulu'nda iki ülke liderinin birbirlerini eleştirmeleri ise öncesinde replikleri belirlenmiş tamamıyla bir tiyatro oyunudur.

Bunun bir tiyatro olduğu, binlerce askeri, tank, top, savaş uçakları ve ağır silahları ile Suriye'ye girerken Obama'nın, bu ülkeye (Rusya’ya) Kırım'a müdahalesinde gösterdiği tepkinin bin de birini dahi vermemiş olmasından anlaşılmaktadır.

Esed'i tirana benzetip, 5 yıldır onu ayakta tutmak için İran ve Rus desteğini arkasına sürüp sonra da tirana destek veren ülkeleri kınadığı konuşmasıyla Obama sadece kuklalarını; o uykudan önce masal tadındaki aldatıcı hikâyelerinde gerçeklik/reelpolitik ve denge arayanları aldatabilir.

(Konuyla ilgili detaylı değerlendirmeyi 17.07.2012 tarihli, “Suriye krizi ve sahte karşıtlıklar” başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.)

Allah ve ümmet düşmanı Obama'nın Suriye için İran ve Rusya dâhil her ülkeyle çalışmaya hazırız” açıklamasından hemen sonra Türkiye'nin, Rusya ve İran gibi yüzbinlerce Müslümanın katili ve sorunun kaynağı bu iki ülkeyi çözümün bir parçası olarak muhatap alması Allah, müminler ve tarih önünde hesabını veremeyeceğimiz bir akıbete bizleri sürükleyecektir.

Şeytanın adımlarını takip etmekten Allah'a sığınmalı.

“Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, bilsin ki o hayâsızlığı ve kötülüğü emreder.” (Nur, 21.ayet)   30.09.2015

Kaynak http://www.timeturk.com/tiyatro-sahnesi/yazar-65772


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın