Müslüman Kadınların Günümüzdeki Aile içi İsyan Çeşitleri

Müslüman Kadınların Günümüzdeki Aile içi İsyan Çeşitleri

İSLÂM DEVLETİ Mİ ÖNCE GELİR, İSLÂM ÂİLESİ Mİ ÖNCE GELİR?

Yazan: Fikrettin Koç

Öyle bir noktaya geldik ki, ümmetin önünde ki en büyük engel eşleri ve evlatları oldu. Bu yazımda kadın vurgusunu yapacağım ancak siz bütün cümlelerimi erkek içinde okuyormuş gibi olun. Zira âdil olmak adına.

Ümmet, eşinin ve çocuklarının bitmek ve tükenmek bilmeyen isteklerinden başını kaldırıp dinim için bir şey yapmalıyım kısmına geçemiyor bile.

Efendim İslam’ın hükmetmediği bir dünyada yaşıyoruz. Asıl sorun devletin İslam Devleti olmayışıdır şeklinde ki bakış açısı yanlış değildir ancak şuan içinde bulunduğumuz halimize göre lüx bir bakış açısıdır.

Zira devleti oluşturan melekler değil ki. Bilakis bu görevi üstlenen İNSAN’dır. Aileden mahalleye, mahalleden köye, oradan ilçeye ve ile nihayetinde devlete giden bir süreçtir İslam Devleti.

Bizlerin güzel birer insan olmak ve güzel insanlar yetiştirmek diye bir sıkıntımız var.

Konuyu biraz derinleştirelim.

Son 15 yıldır yakinen gördüğüm bir hakikat var. MÜSLÜMAN KADINLARIN İSYANI.

Bu hakikati İslami litaratürde itaat ve teslimiyet olarak adlandırdık. Dedik ki kadın Allah’ın ayetlerinden Nisa suresinin 34. Ayetine teslim olmuyor. Zira ayette hadiste öyle geçiyor. İTAAT. Allah’a itaat. Ana babaya itaat( özellikle bekâr olanlar),kocaya itaat.

Günümüzde psikoloji biliminde ve psikologların dilinde ise NARSİST diye bir kelime geçiyor. Yani huysuz ve itaatsiz kadın/erkek.

Ne demek NARSİST bir göz atalım:

En kısa ve özlü tarifi kişilik Bozukluğu demektir.

Narsistlik, kişilik bozukluğu kişinin kendini çok önemli, herkesten üstün, mükemmel ve eşi bulunmaz hissetmesi durumudur.

Narsistik kişilik bozukluğu beğenilme gereksinimi ve empati yoksunluğu ile bağdaşan bir kişilik örgütlenmesidir.

Narsist bireyler oldukça bencil, küçümseyici, ısrarcı, kolay beğenmeyen, katı ve yüksek standartlara sahip, duygusallıktan uzak, kendini oldukça çok seven ve güvensiz kişilerdir.

Evet, psikoloji ilminin anlatımları bunlar.

Ancak bizlerin kavramlarında ise İman, Takva, ihlas ve samimiyet vb var.

Bir kadının cennete gitmesi için sistem son derece kolay ve teşvik edicidir şöyle ki;

أيما امرأة اتقت ربها وحفظت فرجها وأطاعت زوجها فتح لها ثمانية أبواب الجنة قيل لها ادخلي من حيث شئت.

إذا صامت المرأة شهرها وصلت خمسها وأطاعت بعلها وحفظت فرجهافلتدخل من أي أبواب الجنة شاءت.

“Bir kadın Rabbine karşı gelmekten sakınır (diğer bir rivayette bu madde yoktur), bir ay orucunu tutar, beş vakit namazını kılar, iffetini korur ve kocasına itaat eder ederse, cennetin istediği kapısından girsin.” (Mecmau’z-Zevaid, 4/306).

Peki, günümüz de kadın kimdir?

Kadın NARSİST’dir. Yani hayatın merkezinde olacak. Başta kocası olmak üzere çocukları, akrabaları, arkadaşları onun çevresinde pervane gibi dönecek.

Onun sözü kanun gibidir. Kimse itiraz edemez. Onu kimse eleştiremez. Şayet müslüman olduğunu söylüyorsa ona şu hadisi getirin; ( “Bir kadın Rabbine karşı gelmekten sakınsın… ) bunun üzerine bu kadının önüne Kur’an’ın yüz tane ayetini koysanız da asla dinlemez/dinlemiyor. Zira dediği şey üsten bakışcıldır şöyle ki;

Bana islâmın kadı ve hakimlerini getir de onlar ayet anlatsın. Yani olmayacak duâya âmin deme ruh hali.

Rasulullah ( sav) den önüne hadisler koysanız, geç onları geç. Sen Rasulullaha uyan birisimisin ki bana hadis getiriyorsun der.

Soruyorsunuz; bana bir tane örnek ver. Rasulullah’ın sünnetine kasten ve bile bile muhalefet ettiğimi. O hooo sen geç onları demektedir. Neden? Çünkü getireceği bir şey yoktur. Ama diğer taraftan da üste çıkmak zorundadır.

Örf, âdet, anane vb kıymetli örften bahsettiğiniz zaman beni ben bağlarım. Kimsenin örfü ve âdeti bağlamaz demektedir.

İstediği zaman sefer mesafesini( 90 km) kocasından izin almadan kat etmektedir. Zira ben hür bir insanım kimseden izin almak zorunda değilim demektedir.

Kocasına hükmetmelidir. Öyle ki, Kocasının kazancını, arkadaşlarını, kiminle oturup kalktığını kontrol etmek özel zevki olurken, kendisine gelecek misafirden kocasının haberi bile olamamaktadır.

İstediği zaman yılanı deliğinden çıkartacak tatlı dil kullanırken, istediği zaman dünyanın en azılı düşmanı olabilmektedir.

Çocuk doğurma yada doğurmamaya kendisi karar verecektir. Kaç tane çocuk doğacağına da kendisi karar verecektir.

Misafirliğe gitmeye yada misafir almaya karar verme mercii sadece kendisidir. Kocası ikinci sınıf insandır.

Kendisini toplumda da kabullendirmek için okul okuma diploma alma meraklısıdır. Diğer taraftan kocasına ben sana muhtaç değilim ki bende para kazanıyorum modunu yakalamanın sevdasındadır.

Evlatlarından babaya itaat etmeyenlere tek kelime ile nasihat etmez. Hatta çoğu kez çocuğa alttan alttan gülücükler verir. Yani hah işte böyle devam et evlâdım demek ister.

Yatak ilişkisine kendisi karar verecektir. Kocasının harama düşme tehlikesi onun için sinek vızıltısı kadar basittir. Bu durumda kocası ikinci bir evlilik yapsa dünyayı başına yıkmak için hazır kıta beklemektedir.

Kocasının işi, yapmak istedikleri yada karakteri gereği çok şehir değiştiren birisidir. Kadın her taşınmada dinden çıkmış mürted olmuş edasıyla göz yaşları akıtmaktadır.

Beni yıllardır oradan oraya çektin süründürdün durdun demektedir. Kocası ona peki açmı bıraktım açıkta mı? Dinine mi zarar verdim namusuna mı dediğinde, hayır öyle değil ama beni sabit yaşat oradan oraya taşıma demektedir.

Peki, sen sabit kal ben gidiyorum denilince de isyan bayraklarını çekmektedir.

Evlat yetiştirmede tek karar mercii kendisidir. Ben evladımı en kaliteli ve en İslâmi derinliği olan eğitimlerden geçirtip okutmak istiyorum dediğinizde önünüzde tek engel eşinizdir.

Şayet konu uzarsa bizzat kendisi sizi şikayet etmekte ve bu adam çocuklarını sistemin okullarında okutmak istememektedir demektedir.

Diyelim ki ayrılmaya karar verdiniz. 3 ay boyunca alması gereken nafaka yerine bir ömür nafaka almak için atmadığı takla ve tutmadığı avukat kalmaz.

Siz neyle meşgulsünüz? Diyelim ki ticaretle. Sizin hakkınızda bu adam dolandırıdır uzak durun diyebilmektedir.

Diyelim ki ilim ehli bir Âlimsiniz, sizin hakkınızda bu adam küçük yaştaki kızların evlenmesine cevaz vermektedir diye resmi kurumlara şikayet etmektedir.

Bunların tek bir sebebi vardır. Çünkü kadın NARSİST’dir. Yani sizin mutlaka üzerinizde olduğunu size yaşatmak için her pisliği yapmaktadır.

Şimdi bu kadın ümmete nesil yetiştirecek öyle mi? Şimdi bu kadın ile islâm devletini kuracak aileyi oluşturacaksınız öyle mi?

Siz artık yeteeeeer demek istediğinizde yapacağı hareket ‘Kadının beyanı esastır’ kanununca polisi aramak ve sizi evden uzaklaştırmaktır.

Kendisi yuva yıkan olduğu halde yani evliliği bitiren taraf olduğu halde ki, buna islam hukukunda( خلوع) Hulu’ denilir. Buna rağmen mihrini almak için mahkeme mahleme dolaşmaktadır.

Kaldı ki Hulu’ yapan kadın önce mihrini kocasına geri verir sonra boşanma hakkına sahip olur.

Kocasına sen cinsel olarak bana yetersizsin deyip kocasını hakir görmektedir. Kocası da öyle mi deyip en üst proflarda bütün tetkiklerini yaptırım önüne Son derece sağlıklısın raporları koyar. Ama nâfile.

Neden? Çünkü üstte durması gerekiyor. Sen o raporları benim külahıma anlat deyip birde alay eder.

Evine kocasının asla kabul etmediği yada kocasının sevmediği insanları alır misafir eder, Kocasından bırakın izin almayı, sorma ihtiyacı bile duymaz.

Çünkü hep üstten bakmacıdır. Onun vereceği kararlar önemlidir. Koca onun için sadece para kazanıp eve malzeme taşıyan Eşek mesafesindedir.

O halde yukarıda ki cümlemi tekrar edeyim mi?

Şimdi bu kadın ümmete nesil yetiştirecek öyle mi? Şimdi bu kadın ile islâm devletini kuracak aileyi oluşturacaksınız öyle mi? Böyle bir isteğe kargalar bile güler.

O halde gerekli cümleyi kuralım mı?

ÖNCE İSLAM AİLESİNİ KUR Kİ, İSLAM DEVLETİ KURMAYA YOLLAR AÇILSIN.

İmam Buharî ve Müslim rivayet ediyor.

Hâdiseyi bize Hz. Ali (r.a.) anlatıyor ve diyor ki:

Evimizde hizmetçimiz yoktu. Bütün işlerini bizzat Fâtıma kendisi yapıyordu. Zâten, bütünü bir tek odadan ibâret olan bir hücrecikte kalıyorduk. O odacıkta, Fâtıma ocağı yakar ve yemek pişirmeye çalışırdı.

Çok kere, ateşi alevlendirmek için eğilip üflerken, ateşten çıkan kılvılcımlar benek benek elbisesini yakardı.

Onun için elbisesi delik-deşik olmuştu. Yaptığı sadece bu değildi. Ekmek yapmak, evin ihtiyacı olan suyu taşımak da onun yüklendiği işlerdendi. Ayrıca değirmentaşını çevire çevire eli; su taşıya taşıya da sırtı nasır bağlamıştı.

Bu arada bir harp dönüşü Medine’ye esirler getirilmişti. Allah Rasûlü bu esirleri, müracaat eden Medine halkına dağıtıyordu. Fâtıma’ya, babasına gidip ev işlerinde kendisine yardımcı olabilecek bir (خادم)hâdim (hizmetçi) istemesini söyledim. O da gitti ve istedi…

Şimdi, hâdisenin gerisini Hz. Fâtıma Vâlidemiz’den dinleyelim:

Babama gittim; fakat evde yoktu. Hz. Âişe: Geldiğinde ben haber veririm? dedi, ben de geri döndüm. Az sonra Allah Rasûlü birdenbire çıkageldi. Ben ve Ali doğrulmak

istedikse de O, buna mâni oldu ve aramıza oturdu.

Öyle ki ayağındaki serinliği hissediyordum. Arzumuzu sordu. Ben de durumu aynen naklettim. Allah Rasûlü birden uhrevîleşti ve şöyle dedi:

قال اتقي الله يا فاطمة وأدي فريضة ربك واعملي عمل أهلك فإذا أخذت مضجعك فسبحي ثلاثا وثلاثين واحمدي ثلاثا وثلاثين وكبري أربعا وثلاثين فتلك مائة فهي خير لك من خادم قالت رضيت عن الله عز وجل وعن رسوله صلى الله عليه وسلم

Ey Fâtıma, Allah’tan kork, Allah’ın farzlarını edâ et, âilenin işlerini yap. Yatağına girince otuz üç kere sübhanallah, otuz üç kere elhamdülillah, otuz dört kere Allahu ekber, de! Böylece hepsi yüz yapar. Bu senin için hizmetçiden daha hayırlıdır” buyurdular.

Fâtıma -radıyallahu anhâ-:

– Allah’tan ve Allah’ın Resûlü’nden râzıyım, dedi. Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- ona hizmetçi vermedi.

Bizim Müslüman kadınlarımız için Hz Fatıma yada sahabe kadınları sadece tarihin derinliklerinde duran, kitap satırlarında yazılan birer geçmiştir. Onları bağlamaz.

Ve son cümle:

Siz bazı kadınları sabah namazına dahi uyandıramazsınız. Bu konuda ısrar etseniz BASKICI KOCA olursunuz.

Allah subhanehu ve teâla ümmete kul olma şuuru versin. Allahumme âmin. Ümmette ilk ifsat ettikleri kadınlar olmuştur.

Dolayısı ile aileyi tarumar ettiler. Bu durumu Bakara suresi 205. Ayette net olarak görmekteyiz. “…… Ekini ve Nesli ifsat ederler ..”

04 Haziran 2024


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın