Mus’ab bin Umeyr’e Hakaret.. Mus’ab Niçin İki Papazın Dilinde?

Mus’ab bin Umeyr’e Hakaret.. Mus’ab Niçin İki Papazın Dilinde?

Bizleri İslam ile şereflendiren âlemlerin Rabbi şanı yüce Allah’a hamd, Rasulüne salât ve selâm olsun.

Bir hikâye:

Mısır, “Kıpti” hristiyanları ile meşhur bir ülke. Halkının çoğu da Arap kökenli.

İskenderiye şehrinde yaşayan ve Fasih Arapça bilen iki Kıpti Papaz, halkın nabzını yoklama için bir plan yaparlar.

Bu plan gereği birinci Papaz sokak ve meydanlarda vaaz ederken, Rasulullah (sas)’ın güzide sahabelerinden biri olan “MUS’AB BİN UMEYR (ra)’e iftiralar atacak, onunla alay edecektir..”

İkinci Papaz ise, bir Müslüman vaiz ve hatip kisvesine bürünüp, MUS’AB BİN UMEYR (ra)’ı övecek, hayatından örnekler verecek, Mus’ab’ın çoğulculuk, Demokrasi ve halk iradesi, halk iktidarı yolunda canını bile hiçe sayan bir mücadeleyi nasıl verdiğini Mısır halkına anlatacaktır.

Ve bu hitabetlerinde de onlara,

“Ey gençler siz bu asrın MUS’AB BİN UMEYR’ i siniz, Siz çağdaş seküler Mısır’ın kurucuları olacaksınız..” diyecektir.

Plan bu.. Papaz efendiler yola revan olurlar ve hemen vaazlara başlarlar..

İftira ve alay üslubu, 3-5 gün sonra birinci Papaz’a çok pahalıya patlar..

Mısır’lı gençler, bir gece sokak arasında kıstırdıkları Papaz’ı eşek sudan gelene kadar dövüp hastanelik ederler.

Fasih Arapça konuşan, tatlı dilli güler yüzlü, ikna kabiliyeti yüksek, özde değil sözde Müslüman bu (Alim sandıkları) ikinci Papaz’ı pür dikkat dinleyen halk ve özellikle de biraz mürekkep yalamış gençler ise aralarındaki tartışmada ikiye ayrılırlar..

Bir kısmı “Hocamız haklı, çoğulculuk İslam’da var.. İlk dört Halife de zaten çoğunluğun oyu ile seçilmişti, halkın dediği olmalı vs..” derken,

Bir kısım gençler de “Hayır.. çoğulculuk yani Demokrasi İslam’da yoktur, Mus’ab (ra) zamanında yani Rasulullah (sas) döneminde asla Demokrasi denen fikir yoktu, Hakimiyet Allah’ındır..” derler..

Mısır’lı Gençler bu tartışmaları yaparken halkın çoğunluğu, Hoca efendinin (!) bir alim edasıyla yaptığı coşkulu hitabetten etkilenir ve ilk seçimlerde hayatındaki İLK OYU sandık başına gidip kullanır..

Yoklanan nabız, Papazlara siyasette nasıl bir yol izlemeleri gerektiği konusunda bir ışık tutmuştur.

Hikaye bu kadar..

Bu kıssadan almamız gereken hisse:

Mısır halkı, İslami vasfa haiz SİYASİ BİR KİTLE vasıtasıyla, İslam Akidesi ve Onun hayat tasavvuru kaidesi üzerine bina edilmiş FİKRİ BİR KALKINMA gerçekleştirmiş, İslam’ı tam tanımış olsaydı bu oyuna gelmezdi değil mi kardeşlerim?

Unutmayalım ki, içinde yaşamakta olduğumuz zaman diliminde, toplumun, halkın genel MEYLİNİ, “Yanlış ve batıl bir fikir olan Demokrasi ve Laiklikten nefret ve İSLAM’A MEFTUN OLMA..” haline yönelirse, İslam iktidarı yani İslami Devlet de nusretle kavuşacağımız siyasi yeni vakıamız olacaktır inşaAllah..

Aşağıya doğru MEYLİ olan bir yolda, el frenini çekmeden arabasını park eden sürücü, arkasından koşsa da artık o arabayı durduramaz.

Eşyanın tabiatı böyledir. “Su yolunu bulur..” misali araba da yokuş aşağı alır başını gider..

Rasulullah (sas) “Her çocuk İSLAM fıtratı üzere doğar..” dedi değil mi?

Yani fıtratımızda İSLAM’A bir MEYİL var. Rabbimiz insan olarak bizleri böyle yarattı Elhamdulillah..

Sana bana düşen görev / farz, bu MEYİL önünde duran / konulan “Fikri” tozu toprağı taşı temizlemektir..

Ancak hayvanlarda İSLAM’A bir MEYİL söz konusu değildir.

Ya da Kur’an’ın ifadesiyle;

“Hayvanlardan daha aşağılık..” bir mahluk olan “Laikliğe iman etmiş” insanlarda..

Sevgi saygı ve muhabbetlerimle

Kardeşiniz Bekir Yetginbal / 23 Ekim 2020

 

 


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın