Konuştuğunda Kur’an-ı Kerim’den Ayetlerle Konuşan Kadın

Konuştuğunda Kur’an-ı Kerim’den Ayetlerle Konuşan Kadın

İmam Ebu Hanife’nin (rahimehullah) seçkin öğrencilerinden biri olan Abdullah Bin Mübarek (rahimehullah) anlatıyor:

Bir keresinde Hac’dan dönüyordum. Yol kenarında yalnız başına oturan bir kadın gördüm. Onun, kaybolmuş biri olduğunu anladım.

Benim bu hadiseyi size anlatmamın asıl sebebi bu insanın, Mübarek Kur’an ile arasnda ne kadar kuvvetli bir bağın olduğunu açıklamaktır.

Abdullah Bin Mübarek (rahimehullah) anlatmaya devam ediyor ve diyor ki; Ona yaklaştım, önce selam verdim ve bir kaç soru sordum. Verdiği her bir cevap mutlaka mübarek Kur’an’ı Kerim’den ayetlerdi.

Abdullah Bin Mübarek (r.h) “Esselamu Aleyküm” diyor.

Kadın cevaplar; سَلَامٌ قَوْلًا مِن رَّبٍّ رَّحِيمٍ

“Çok merhametli olan Rab’den bir söz olarak (kendilerine)“Selâm” (vardır).” (Yasin suresi 58.ayet)

Daha sonra Abdullah Bin Mübarek (r.h) sorar : “Ne oldu, Neden buradasın?”

Kadın cevaplar;

مَن يُضْلِلِ اللّهُ فَلاَ هَادِيَ لَهُ

"Allah kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek kimse yoktur.” (Araf suresi 186.ayet)

Yani “ben burada kayboldum” demeye çalışıyor.

Abdullah Bin Mübarek (r.h) yine sorar: “Şimdi nereye gidiyorsun?”

Kadın şu ayeti okur;

سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى

“Kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir.” (İsra suresi 1.ayet)

Yani Haccı henüz bitirmişti ve şimdi de Beyti Makdis’i (Mescidi Aksa’yı) ziyarete gidiyor.

Abdullah Bin Mübarek (r.h) sorar: “Ne kadar zamandır buradasın?”

Kadın cevaplar;

ثَلَاثَ لَيَالٍ سَوِيًّا

“İnsanlarla 3 gece normal(sağlıklı) olduğun halde konuşmamandır” (Meryem suresi 10.ayet)

Yani “Tam üç gecedir buradayım” diyor.

Abdullah Bin Mübarek (r.h) tekrar sorar: “Peki ya erzağın (yiyeceğin) var mı?”

Kadın cevaplar;

هُوَ يُطْعِمُنِي وَيَسْقِينِ

“O, beni yediren ve içirendir” (Şuara suresi 79. ayet). Yani diyor ki: Allah(cc) bana yiyecek ve içecek verendir.

Abdullah Bin Mübarek yine sorar:

“Namaz kılmak için nasıl abdest alıyorsun?”

Kadın cevaplar;

فَلَمْ تَجِدُواْ مَاء فَتَيَمَّمُواْ صَعِيدًا طَيِّبًا

“Su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin).” (Maide suresi 6.ayet)

Daha sonra Abdullah Bin Mübarek (r.h) şu soruyu sorar:

“Yanımda biraz yiyecek var, ister misin?”

Kadın cevaplar;

ثُمَّ أَتِمُّواْ الصِّيَامَ إِلَى الَّليْلِ

“Sonra da akşama kadar orucu tam tutun.” (Bakara suresi 187.ayet)

Bir başka deyişle kadın, “Oruç tutuyorum (oruçluyum) diyordu.

Abdullah Bin Mübarek (r.h) şaşırıp kaldı ve kadına dedi ki; “Oruç tutuyorsun, aynı zamanda seyahat ediyorsun. Ramazan ayında değiliz, neden oruç tutuyorsun?

Kadın cevapladı;

وَمَن تَطَوَّعَ خَيْرًا فَإِنَّ اللّهَ شَاكِرٌ عَلِيمٌ

“Her kim de gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz Allah onu bilir, karşılığını verir” (Bakara suresi 158.ayet)

Abdullah Bin Mübarek (r.h) yine sorar:

“Sen yolcusun yani oruç tutmana hiç gerek yok. Oruç tutmak, isteğe bağlı olsa bile buna gerek yok.”

Kadın yine Kur’an’dan okumaya başlar:

وَأَن تَصُومُواْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ

“Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.” (Bakara suresi 184.ayet)

Daha sonra Abdullah Bin Mübarek (r.h) der ki:

“Burada kaybolmuş durumdasın. Ben senin ait olduğun yeri bulmaya çalışacağım, Benimle gelecek misin?”

Kadın cevap verir;

وَمَا تَفْعَلُواْ مِنْ خَيْرٍ يَعْلَمْهُ اللّهُ

“Hayra dair ne işlerseniz Allah bilir.” (Bakara suresi 197.ayet)

Bir başka ifadeyle “Bunun için mutlu olurum” demek istiyor.

Bunun üzerine Abdullah Bin Mübarek (r.h) deveyi öne sürer ve kadına deveye binmesini söyler.

Kadın der ki;

قُل لِّلْمُؤْمِنِينَ يَغُضُّوا مِنْ أَبْصَارِهِمْ

“Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar” (Nur suresi 30.ayet)

Abdullah Bin Mübarek (r.h) hemen gözlerini aşağı indirir.

Kadın tam deveye binmek üzereyken elbisesinin parçası bir yere sıkışır ve hemen şöyle der:

وَمَا أَصَابَكُم مِّن مُّصِيبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ أَيْدِيكُمْ

“Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir.” (Şura suresi 30.ayet)

Daha sonra Abdullah Bin Mübarek (r.h) deveyi düzgün bir şekilde bağlar ve kadın da kolaylıkla deveye biner.

Devenin üzerine çıktığında ise kadın der ki;

سُبْحانَ الَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ

وَإِنَّا إِلَى رَبِّنَا لَمُنقَلِبُونَ

“Bunu hizmetimize veren Allah’ın şanı yücedir. Bunlara bizim gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz diyesiniz diye sizin için bindiğiniz gemileri ve hayvanları yaratandır.” (Zuhruf suresi 12-14.ayetler)

Bu ayetleri okuduktan sonra devesine binmiştir kadın. Bir araç içinde otururken veya bir yere giderken okuduğumuz duayı okumaktadır yani.

Ve Abdullah Bin Mübarek (r.h) de devenin dizginlerinden tutar ve kadını kendisinden uzaklaşıp giden veya kaybolduğu kervana doğru ilerlemeye başlarlar.

Abdullah Bin Mübarek (r.h) çok meraklanmıştır duramaz bir soru daha sorar:

“Hangi kabiledensin, Hangi kavimdensin, Ülkenin hangi bölümündensin (ne tarafındansın)”

Kadın şöyle der:

وَلاَ تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ

“Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme” (İsra suresi 36.ayet)

Abdullah Bin Mübarek (r.h) susar ve o an kendi kendine şöyle düşünür: “Ona bir şiir okuyacağım”

Başlar bir şiir okumaya.. O şiir okurken kadın şöyle der:

فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُ

“Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun” (Müzzemmil suresi 20.ayet)

Bunu üzerine Abdullah Bin Mübarek (r.h) mübarek Kur’an’dan bazı ayetler okumaya başlar ve kadın şöyle der:

وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ

“Bunu ancak akıl sahipleri anlar” (Bakara suresi 269.ayet)

Yani “Maşallah ne demeye çalıştığımı anladın, sadece akıl sahipleri bundan öğüt alırlar” demek istiyor.

Deve biraz hızlı gittiği ve Abdullah Bin Mübarek de yüksek sesle okuduğu için, kadın şöyle der:

وَاقْصِدْ فِي مَشْيِكَ وَاغْضُضْ مِن صَوْتِكَ

“Yürüyüşünde tabiî ol (ölçülü hareket et). Sesini alçalt.” (Lokman suresi 19.ayet)

Abdullah Bin Mübarek (r.h) devenin dizginlerinden çekmeye devam eder ve o sırada kervana kavuşmak üzeredirler. Tekrar sorar:

“Evli misin? Kocan var mı? ”

Kadın cevap verir..

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَسْأَلُواْ عَنْ أَشْيَاء إِن تُبْدَ لَكُمْ تَسُؤْكُمْ

“Ey inananlar, size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın.” (Maide suresi 101.ayet)

O an Abdullah Bin Mübarek (r.h) mahcub olur ve bağışlanma diler. Kadın şöyle der:

لاَ تَثْرَيبَ عَلَيْكُمُ الْيَوْمَ

“Bu gün size kınama yok.” (Yusuf suresi 92.ayet)

يَغْفِرُ اللّهُ لَكُمْ

“Allah size merhamet etsin” (Yusuf suresi 92.ayet)

Böylece nihayet kervana yetiştiklerinde Abdullah Bin Mübarek yine kadına sorar:

“Burada tanıdığın birileri var mı?”

Kadın cevap verir..

الْمَالُ وَالْبَنُونَ زِينَةُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا

“Mallar ve evlatlar, dünya hayatının süsüdür.” (Kehf suresi 46.ayet)

Yani burada “Mallarım ve oğullarım var” demek istiyor.

Abdullah Bin Mübarek (r.h) sorar: “Oğullarının buradaki görevi nedir?”

Kadın cevap olarak;

وَعَلامَاتٍ وَبِالنَّجْمِ هُمْ يَهْتَدُونَ

“Ve (başka) işaretler de (yarattı); onlar yıldız(lar) ile de doğru yolu bulabilirler.” (Nahl suresi 16.ayet)

Bir başka deyişle “Onlar bu karavanın rehberi” demek istiyor.

Böylece kadın ve Abdullah Bin Mübarek (r.h) kervanın yakınına geldiklerinde kadın oğullarına seslenir..

 وَاتَّخَذَ اللّهُ إِبْرَاهِيمَ خَلِيلاً

وَكَلَّمَ اللّهُ مُوسَى تَكْلِيمًا

يَا يَحْيَى خُذِ الْكِتَابَ بِقُوَّةٍ

Başka bir ifadeyle kadının 3 oğlu var kervanda. Birincisi İbrahim, İkincisi Musa, üçüncüsü de Yahya.

Böylece 3 genç koşarak dışarı çıktılar ve annelerini gördüklerinde çok mutlu oldular.

O zaman kadın şöyle dedi:

فَابْعَثُوا أَحَدَكُم بِوَرِقِكُمْ هَذِهِ إِلَى الْمَدِينَةِ فَلْيَنظُرْ أَيُّهَا أَزْكَى طَعَامًا فَلْيَأْتِكُم بِرِزْقٍ مِّنْهُ

“Şimdi siz birinizi şu gümüş para ile kente gönderin de baksın; (şehir halkından) hangisinin yiyeceği daha temiz ve lezzetli ise ondan size bir rızık getirsin.” (Kehf suresi 19.ayet)

Yani, “Şu parayı alın, birinizi gönderin biraz yiyecek ve helal gıda alsın. Çünkü bu adam bize çok güzel bir iyilikte bulundu”

Yiyecekler geldiğinde ise kadın şöyle dedi: “SubhanAllah”

كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا أَسْلَفْتُمْ فِي الْأَيَّامِ الْخَالِيَةِ

“Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyin için.” (Hakka suresi 24.ayet)

Daha sonra arkasından da şu ayeti okur kadın;

هَلْ جَزَاء الْإِحْسَانِ إِلَّا الْإِحْسَانُ

“İyiliğin karşılığı yalnız iyiliktir.” (Rahman suresi 60.ayet)

Kadının okuduğu bu ayetler karşısında Abdullah Bin Mübarek (r.h) hayrete düşmüş ve şok olmuştur.

Kadının verdiği her bir cevap tamamen mübarek Kur’an’dandır.

Abdullah Bin Mübarek gençlere dedi ki: “Bu kadının kim olduğunu siz bana söyleyene kadar bu yiyecek bana haramdır”

Bunun üzerine gençler dedi ki: “Bu bizim annemizdir ve 40 yıldan beridir ki o, Kur’an dışında tek kelime dahi etmedi..”

Kaynak https://www.facebook.com/vanvahdetdernegi/videos/1350257438323080/


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın