Karşılıksız Para Basmak Nedir?
Karşılıksız Para Basmak Nedir?
Yazan Suat Altıparmak
“Madem o kadar borcumuz var, neden para basıp ödemiyoruz” sorusu bir espri konusu olsa da birçok kişinin aklına gelmiyor değildir.
Malum, son günlerde yaşanan ekonomik krizden dolayı para basma olayı tüm dünyada fazlasıyla gündem oldu.
Peki;
Para basma yetkisi kimdedir?
Hangi esaslara göre para basılır?
Paraya gösterilen karşılık nedir?
Karşılıksız para basılırsa ne olur?
Bu sorulara cevap vermeden önce, sonda söyleyeceğimi başta söyleyerek konuya giriş yapmak istiyorum.
Şuan hiçbir devlet para basarken sanıldığı gibi herhangi bir karşılık göstermiyor.
Paraya karşılık gösterme olayı birinci dünya savaşından önce olan bir konuydu.
Para basma ve bu parayı dolaşım için piyasaya sürme yetkisi Merkez Bankalarına verilmiştir.
Gerek eskimiş, yıpranmış paraların değiştirilmesi olsun, gerekse para ihtiyacını karşılamak için yeni para basımı olsun bu görevi Merkez Bankası yürütür.
Merkez Bankası bu işlemi, bireylerin ve bankaların nakit talebine göre belirler.
Gelelim karşılık olayına.
Şuan Dünya’da hiçbir ülke bastığı paraya herhangi bir karşılık göstermiyor.
Birinci dünya savaşına kadar paralar altın karşılığında basılır, karşılık olarak ayrılan bu altınlar da Merkez Bankalarının kasalarında saklanırdı.
Birinci Dünya savaşından sonra ABD hariç tüm devletler karşılık olayından vazgeçtiler ve paralarına karşılık göstermeden bastılar.
1944 yılına gelindiğinde, ABD’nin Bretton Woods kasabasında toplanan Birleşmiş Milletler, para ve finans üzerine bir konferans yaptılar.
Bu konferans ile birlikte 44 ülke Bretton Woods olarak anılacak bir anlaşma yaparak altına dönüştürülebilir tek paranın dolar olmasına, diğer para birimlerinin değerinin de dolara endekslenmesine karar verdiler.
Yapılan bu anlaşmaya göre tüm devlet paraları dolara endekslendi, 1 ons altın da 35 dolar olarak belirlendi.
ABD ise bu kur üzerinden dolar getiren ülkelere karlılığında altın vermeyi taahhüt etti.
Bu işlem sadece dolar ile sınırlandırıldı.
İşte Dünya Bankası ve IMF kurumları da bu anlaşma ile birlikte kurulmuş olup, amacın Dünya ticaretini güçlendirmek ve devletlerin ihtiyacı olan kaynakları temin etmek olduğu vurgulanmıştı.
Ancak asıl amaç ABD’nin çıkarlarını korumaktı. Zamanla bu sistemde bazı arızalar görüldü.
Gerek ABD dışında ki ülkelerde dolar miktarının artması gerekse ABD’nin Vietnam savaşında yaptığı devasa harcamalar bu sistemi çıkmaza sokmuştu.
1971 yılında dönemin ABD başkanı Richard Nixon, hiçbir üyeye haber vermeden sistemi terk ettiğini ve doların altına çevrilebilirliğine son verildiğini ilan etti.
Bu haber ile birlikte başta Avrupa olmak üzere tüm dünya da bir anda panik havası oluşmuş ve oluşan bu dolar krizi için ABD’ye tepkiler yağmıştı.
Bu tepkilere, dönemin ABD Hazine Bakanı John Connally tarihe konu olacak o cevabı vermişti.
“Dolar bizim paramız, Sizin ise probleminizdir”
ABD’nin dolar gücüde işte buradan gelmektedir.
Avrupa Birliği ülkeleri doların bu gücüne karşı Euro hamlesi yapmış, 01 Ocak 2002 tarihinde “Euro” para birimini resmen dolaşıma çıkarmışlardır.
Ancak Doların dünya üzerindeki bu otoritesini yine de kırmayı başaramamışlardır.
Sonuç olarak, şuan dünya üzerinde hiçbir devlet piyasaya sürdüğü parasına herhangi bir karşılık göstermemektedir.
Basılan paraların karşılığı o ülkenin Merkez bankasının verilerine ve o ülkenin sahip olduğu itibar ile güvenceye dayanmaktadır.
Kaynak Yazarın Facebook sayfası
Tags: