İnsanlar, İmamoğlu’nu Erdoğan Harcadı Sanıyor

İnsanlar, İmamoğlu’nu Erdoğan Harcadı Sanıyor

Bizleri İslam ile şereflendiren Âlemlerin Rabbi, mülkün sahibi, Şanı yüce Allah’a sonsuz defa hamd olsun.

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi en başta ölçü ve örnek Rasul Hz. Muhammed’in, ehli Beytinin, güzide Ashabının, İslam ümmetinin ve sizlerin üzerine olsun.

19 Mart 2025 günü sabaha karşı düzenlenen bir operasyon ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İMAMOĞLU ve birçok kişi toplu olarak gözaltına alındı.

İMAMOĞLU; “Suç örgütü kurmak ve yönetmek, irtikap, rüşvet almak, ihaleye fesat karıştırmak, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek..” ve “Terör örgütüyle iş birliği..” suçlamalarıyla gözaltına alındığı açıklandı

4 günlük gözaltı ve sorgula sonrasında da “Terör örgütüne destek” dışındaki diğer suçlamalardan suçlu bulundu denilerek tutuklandı ama “Terör Örgütüne Destek Olmak” diye açılan davadan da bir yargılamaya tabi tutulacak.

Bu tutuklama öncesinde de Üniversite diploması, “Hukuka uygun olmayan bir şekilde elde edildi..” iddiasıyla iptal edilmişti.

Sanırım bu haber ve bilgileri okumayan duymayan ya da TV’ lerde seyretmeyen kalmamıştır.

Benim bu makalemde ortaya koyacağım düşüncelerim, bu konu çerçevesinde olacağı için bir kere daha hatırlatmak istedim.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onun yönetimi ile ilgili birçok paylaşımımda şunu ifade etmiştim.

Türkiye’deki DEVLET VAKIASINA kuşbakışı bir bakışla baktığımızda TÜM ÇIPLAKLIĞI İLE görülen şeyler şunlardır:

A: HAKİKİ İKTİDAR: “DEVLET AKLI ve DEVLET İRADESİ” diye tanımladığımız ama herkesin görüp hissedemediği bir iradedir.

B: GEÇİCİ İKTİDAR: Başbakandır, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu üyeleri, Meclis ve Anayasa Mahkemesidir. Yani 5 yılda bir el değiştirenlerdir.

C: Cumhuriyet kurulduğundan bu güne kimin Başbakan, Bakan ya da Cumhurbaşkanı olacağına hep HAKİKİ İKTİDAR karar vermiştir.

D: HAKİKİ İKTİDARIN onaylamadığı yani İCAZET VERMEDİĞİ herhangi bir şahıs, Milletvekili olamaz, Parti kuramaz, seçimlere katılamaz.. İstenilirse anında “Yüksek Seçim Kurulu” marifetiyle önü kesilir.

E: İstenmeyen bir kişi, ister bakan olsun, ister Başbakan olsun, hatta Cumhurbaşkanı olsun, HAKİKİ İKTİDAR tarafından azledilir.

F: İstenmeyen Demokratik bir siyasi partiyi, HAKİKİ İKTİDAR şayet ister ise herhangi bir gerekçe bulup ve hemen kapatır.

Fiiliyatta da hepimizin şahit olduğu şey;

“HAKİKİ İKTİDAR yani Devlet bir HANCI, Bakanlar, Başbakan, Cumhurbaşkanları vs. yani ‘Kendisine GEÇİCİ İKTİDAR emanet edilenler’ ise BİRER YOLCUDUR.”

Dünyanın 21. Yüz yıla girmesiyle birlikte, “Teknolojide, Sanayide ve Siyasette” çok çok şeyler değişti. Köprülerin altından çok sular aktı.

Tüm devletler, birçok konuda topladıkları DİJİTAL VERİLERİ, bu yüzyılın müthiş icadı YAPAY ZEKÂ ile değerlendirmeye tabi tutarak bir analiz ve eylem planları yapmaktadırlar.

Tabii ki tüm dünya ile birlikte özellikle son 20-25 yılda bu konularda Türkiye’ de de çok değişimlere şahit olduk.

100 yıldır Türkiye’ yi yöneten HAKİKİ İKTİDAR sahipleri global ölçekteki bu köklü değişikliklere, Türkiye’ yi çok çabuk adapte ettiler.

Mesela teknolojik değişimlere bağlı olarak tüm devlet kurumları DİJİTAL BİR AĞ ile donatmaları, Devlet ve halk ile ilgili tüm DİJİTAL VERİLERİ bir havuzda toplayıp, DİJİTAL VE TEKNİK TAKİP SİSTEMİ’ ni kurmaları çok kısa sürede mümkün oldu.

Kişisel verilerden tutunda, Sanayi ile ilgili veriler, Mali ve İktisadi konularla ilgili veriler, Sağlıkla ilgili, Güvenlikle ilgili tüm veriler tüm detayları ile DEVLET ARŞİVİNDE derlendi toparlandı.

“Yüz tanımalı kamera sistemleri” ile sadece sokaklarda gezen değil, asansöre binen insanı bile görme imkanına ulaştı HAKİKİ İKTİDAR..

Keza; “Tebasının / Vatandaşının” her bir ferdi hakkında elindeki “Sağlık verilerinden” biri olan “İnsan DNA’sı” ile ilgili bilgi sayesinde, 30 yıl önceki asıl BİYOLOJİK BABASINI tanımayan, cami avlusuna terk edilen “Gayrı meşru doğmuş” bir kişiye anında “İşte senin baban şu adam..” deme imkanına sahiptir.

Yukarıda da ifade ettiğim gibi, DİJİTAL VERİLER artı YAPAY ZEKÂ kullanımı, devletlerin adeta eli, gözü ve kulağı oldu.

Âlemlerin Rabbi şanı yüce Allah (cc), yarattığı her bir insanı, diğer tüm insanlardan ayırt eden “Çok çok özel” bir takım özellikler de yarattı.

İşte bu günün bilim adamları, bu “Çok çok özel özellikleri” gerek bilimsel çalışmalarında, gerek ticari alanlarda, güvenlikte ya da siyasette kullanmaya başladı.

Bunu yaparken de her bir insana, “Ona özel bir kod numarası” verdi. Mesela bu gün kullandığımız “TC Kimlik Numarası” gibi..

Burada adına “Çok özel özellikler..” dediğimiz şeylere bir iki örnek vermek gerekirse; ikiz kardeş olmalarına rağmen “Ali ile Veli’ nin parmak izleri” aynı değil. Keza bu ikiz kardeşin “Ses frekansları” da aynı değil..

Yine tüm dünyada 8 Milyar insan varsa, 8 Milyar farklı parmak izi var.. Hz. Adem (as) den bu güne gelen tüm insanların da parmak izleri birbirinden farklı idi.

Bu muazzam güç ve kudret sahibi şanı yüce Allah’a hamdu senalar olsun.

Şimdi son olarak bir konudan daha bahsedip, sonra da tüm konular arasında bir bağ kuracağım inşaAllah..

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve çevresindeki ülkelerin de başına musallat edilen, uğrunda 40 yıldan fazladır ki mücadele edilen bir TERÖR BELASI vardır.

Bu belayı Müslüman halkların başına saran, musallat eden ve halen de desteğini sürdüren katil Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Osmanlı İslam Devleti’ nin katili Avrupa Birliği (AB) devletleridir.

Yani tüzel kişilik olarak 2 kuklacı vardır.

Ticari anlamda bir HOLDİNG düşünün.. Nedir Holding?

HOLDİNG; Elinde başka şirketlere ait hisse senedi bulunduran “Ana anonim şirket” tir.

Ülkemizde holdingler genellikle, iş adamlarının bu hisse senetlerini “Ayni sermaye” olarak ortaya koydukları anonim şirketler topluluğu şeklinde kurulmaktadır. Adeta diğer küçük Anonim şirketlerin patronu ve üst yönetimidir. Mesela KOÇ HOLDİNG, ECZACIBAŞI HOLDİNG, SABANDI HOLDİNG vs..

Niçin burada Holding örneğini verdim biliyor musunuz?

Siyasi amaçları için, TERÖRÜ başımıza bela eden katil ABD ve katil AB; Suriye, Türkiye, Irak, İran, Yunanistan ve Avrupa’daki terör unsurlarını, şöylesi bir benzer yapılanma çerçevesine bir ARAÇ olarak kullanmakta, maddi, mali, siyasi destek vermektedir:

Sizlerin de onlarca yıldır adını duyduğunuz bir TERÖR YAPILANMASI vardır ve “Resmi” kısaltılmış adı ”K.C.K.” dır. Diğer bir ifade ile bu siyasi / askeri oluşumun, teşbih yerinde ise Holdingin adıdır KCK..

Peki, nedir bu KCK?

Kürtçe: “Koma Civakên Kurdistanê” kelimelerinin baş harflerini bir araya getirmedir. Aynı Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gibi..

“Koma Civakên Kurdistanê” nin anlamı ise “Kürdistan Topluluklar Birliği” dir. Yani bir “çoğul” ifade söz konusudur.

Peki, bu çoğul ifadenin (Holdingin) altındaki “Tekiller” kimlerdir?

Kendilerinin siyasi tanımlaması ile DEMOKRATİK KONFEDERALİZİM çerçevesinde bir araya gelen (getirilen); Türkiye, Suriye, İran ve Irak sınırları içinde yer alan, Anayasa ve kanunlara göre GAYRI RESMİ olarak kurulan sözde şu siyasi partilerdir:

Kürdistan İşçi Partisi (PKK),

Demokratik Birlik Partisi (PYD),

Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) ve

Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi (PÇDK)

İşte Türkiye’ deki HAKİKİ İKTİDAR, adına “Terör Holdingi” dediği bu KCK ve alt bileşenleri olan tüm örgütlerle 40 yılı aşan bir süredir mücadele etmekte ve bu mücadeleyi kendisi için bir BEKA MESELESİ olarak görmektedir.

Yukarıda demiştim ki;

“Dünyadaki tüm devletler, birçok konuda topladıkları DİJİTAL VERİLERİ, bu yüzyılın müthiş icadı YAPAY ZEKÂ ile değerlendirmeye tabi tutarak bir analiz ve eylem planları yapmaktadırlar.

Tabii ki tüm dünya ile birlikte özellikle son 20-25 yılda bu konularda Türkiye’ de de çok değişimlere şahit olduk…”

Bu teknolojik değişim ve dönüşümleri çok çok süratli bir şekilde sağlayan Türkiye’ nin HAKİKİ İKTİDARI, kendi BEKASINI tehdidi altına almak için gece gündüz çalışan “KCK Holding”e karşı ister Sanayi alanında, Mali ve İktisadi konularda, Güvenlikle ilgili tüm alanlarda, hatta KCK Holding’ in tüm bireyleri hakkında VERİ BANKALARI oluşturdu.

Bununla da kalmadı, KCK Holding’ e sempati duyan, yardım eden, onun üzerinden şahsi ya da kurumsal menfaat elde etmek isteyen yani onunla İLTİSAKLI (bağlantılı, örgütsel ilişkili) kim varsa, bu teknolojik alt yapı ve Yapay Zekâyı kullanarak herkesi yakın takibe aldı.

Teşbih yerinde ise “Uçan Kuştan” bile haberim olsun istedi. Onlarca yıl, bununla ilgili tüm veriler ve detaylar “Dijital Takip Sistemleri” vasıtasıyla DEVLET ARŞİVİNDE derlendi toparlandı.. Aynı MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) örneğinde olduğu gibi.

Bu stratejik takipler sonrası Türkiye’ deki HAKİKİ İKTİDAR gördü ki, en başta TBMM de bulunan bazı Demokratik Siyasi Partilerin, vekillerin, parti gençlik kollarının, belediyeler ve Belediye Başkanlarının, KCK Holding ile bir MENFAAT İLİŞKİSİ ve bağı var..

Bu ilişkiler “Ağı ve Bağını” tam çözebilmek, okuyabilmek ve belgelendirebilmek için 3-5 sene bekledi.

Nihayetinde karar verdi ve 19 Mart 2025 de düğmeye basıldı diye düşünüyorum.

İşte ben, bu bağlamda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İMAMOĞLU ve ekibine bir operasyon çekildiğini, HAKİKİ İKTİDARIN bunu yukarıda da ifade ettiğim gibi bir BEKA MESELESİ olarak gördüğünü düşünüyorum.

Ekrem İMAMOĞLU, hayatı, gidişatı, vakıaları ve siyaseti tam okuyamadığı için, bilerek ya da bilmeyerek, kendi hırsları ve istikbali için, HAKİKİ İKTİDARI rahatsız eden nice unsurlarla yardımlaşmalar içine girdi.

Her şeyi teknolojik ve dijital veriler sayesinde ayan beyan gören HAKİKİ İKTİDAR, onun bu kadar çok ERGENCE hoplamasına zıplamasına YETER ARTIK dedi ve siyasi ömrünü sonlandırdığı kanaatindeyim.

Bu olaylar vesilesiyle Devlet ve onun asıl amiri HAKİKİ İKTİDAR; tüm Demokratik siyasi partilere, onların Milletvekillerine, tüm alt ve üst kurumlarına BİR DERS VERMEK istedi, ayar çekti tabiri caiz ise..

Tüm bunlara binaen diyorum ki;

İnsanlar, “İMAMOĞLU’NU ERDOĞAN HARCADI..” sanıyor. Hayır, hayır, hayır.. Bu işin Erdoğan ile bir alakası yoktur. Son tahlilde Erdoğan bir memur, bir vekil ve bir yolcudur.

Evet, bu operasyon ve sonuçları Erdoğan ve Partisine yarar, ama o bu işin kararını veren ve düğmesine basan ya da İMAMOĞLU’ nun ipini çeken Erdoğan değildir.

Özgür ÖZEL ne mi olacak?

3 gün sonraki olağanüstü kurultay sonrası ya “Tamam” diyecek sus pus olacak, ya da aklını başına alıp Demokratik siyasete devam diyecek, dedirtilecek gibi görünüyor.

Türkiye halkına, bu halkı yönetenlere ve özellikle de Müslümanlarına bir hatırlatmada bulunmak istiyorum.

Babamızın katili, Osmanlı İslam Devleti’ ni haritadan silen emperyalist kâfir Avrupa ve yeni sömürgeci can düşmanımız ABD’ye ve onların aparatı en başta İsrail olmak üzere tüm terör unsurlarına karşı yapılması gereken şudur:

Sonuçlarına bakarak bir değerlendirme yaptığımızda, madem ki terör unsurlarının arkasındaki “kuklacı el” ABD ve AB’ dir, o halde o elleri öncelikle “Bileklerinden değil, taa Omuzlarından” kesmemiz bize “Farz kere Farz” dır.

Bunun yolu ise önce; ister birey olarak, aile olarak, ister cemaat, cemiyet ve Devlet olarak onlarla (AB ve ABD ile) aramızdaki AKİDE BAĞINI kesecek ve “İslam Akidesine” Evet, Evet, Evet diyeceğiz..

Yani kapitalizm ideolojisinin temelini teşkil eden ve bir KÜFÜR AKİDESİ olan şu meşhur LAİKLİK akidesinden vaz geçeceğiz..

Hem lafzen, hem fikren hem de fiilen vaz geçeceğiz ey güzel insanlar.

En basit örneği “Ben Müslümanım Elhamdülillah..” diyen saliha bir kadın ya da genç kız “Saçının bir tek telini, vücudunun bir tek tenini” göstermeden sokağa çıkarak bunu ispat edecek..

Keza, beş vakit namazını kılan, Hacca giden, oruçlarının tamamını tutan, zina yapmayan, ağzına bir damla bile içki kurmayan salih bir erkek ve saliha bir kadın, artık Laiklik, Demokrasi tellallığı yapmayacağı gibi, bu günden sonra BİR KERE BİLE gidip hiçbir Demokratik partiye oy vermeyecek, üye olmayacak, kalbinde UFACICIKTA OLSA bir sempati, sevgi ve bir muhabbet beslemeyecek.

Şanı yüce Allah’ın (cc)

“Bugün, sizin için Dininizi (Toplum ve Devlet düzeninizi) kâmil mükemmel kıldım, üzerinize nimetimi tamamladım ve size yalnız bir din olarak (Hayat nizamınız olarak sadece ve sadece) İslâm’dan razı oldum.” (Maide Suresi 3)

Hükmüne binaen bizlerde sadece İslam’a, onun Anayasa ve kanunlarına sevgi ve muhabbet beslemeyecek, sadakat ve teslimiyet göstereceğiz..

Bu ne demektir bilir misiniz güzel insanlar?

İster birey olarak, ister aile, cemaat, cemiyet ve Devlet olarak “Köklü” bir yeni “Paradigma Değişikliğine” gitmek demektir..

Yani İslami şahsiyete sahip bir birey, İslami bir cemaat, İslami bir toplum ve İSLAMİ BİR DEVLET olma yoluna revan olmak demektir ki, işte o zaman Allah ve onun nusreti bizimle beraber olur.

UNUTMAYALIM Kİ; ecel çok çok kısa ve ölüm çok çok yakındır. Kim bilir belki yarındır belki de yarından da yakındır..

Ve yine unutmayalım ki; İSLAM, ASLA DEVLETSİZ OLMAZ. BİR DEVLET DE ASLA İSLAMSIZ OLMAZ, olmamalı da değil mi?

Ey insanlar, ey cemaatler, ey Devleti yönetenler ve özellikle de ey Müslümanlar şunu asla aklınızdan çıkarmayın:

Hz. Muhammed Mustafa (sas) efendimiz, ölçümüz, örneğimiz, her şeyimiz olan şanlı Rasul, her hangi bir tarikatın şeyhi olarak ölmedi, Rabbine kavuşmadı..

Tüm dünya biliyor ve itiraf ediyor ki, O (sas); İSLAMİ BİR DEVLETİN, DEVLET BAŞKANI OLARAK Rabbine kavuştu.

Onun (sas) bu şekilde vefatı, davetini tamamlaması; kıyamet gününe kadar gelecek tüm Müslümanlara bir ölçü, bir alamet ve bir işarettir.

Yani İslam Akidesi temeline dayanan İSLAM RİSALETİ’ nin ve şanlı Rasulünün SÜNNETİNİN, bizlere İSLAM DEVLETİ konusunda “Olmazsa asla Olmaz” cinsinden bir işaret ve alametidir ve bu “Farz kere Farzdır..” ve dahi “Farzların Tacıdır..” elhamdülillah..

O halde, durmak yok, Onun (sas) yolunda gece gündüz, yaz kış demeden koşmaya devam..

Anlaştık mı “Sözü hak, gözü pek” güzel insanlar.. Sevgi saygı ve muhabbetlerimle

Bekir Yetginbal – 03 Nisan 2025


Tags:

 
 
 

2 Responses to “İnsanlar, İmamoğlu’nu Erdoğan Harcadı Sanıyor”

  1. Gravatar of Abdullah Hisar Abdullah Hisar
    16. Nisan 2025 at 22:16

    Değerlendirmelerinize tamamiyle katılıyor ve sizi tebrik ediyorum. Rabbimden başarı ve muvaffakiyetler diliyorum Hayırlı geceler.

  2. Gravatar of Bekir Yetginbal Bekir Yetginbal
    29. Nisan 2025 at 10:19

    Allah razı olsun hocam. Saygılarımla

Bir cevap yazın