İki Bayram Bir arada.. Ramazan Bayramı & Gazze Zafer Bayramı

İki Bayramımız Bir arada.. Ramazan Bayramı & Gazze Zafer Bayramı

Bizleri İslam ile şereflendiren Âlemlerin Rabbi, mülkün sahibi, Şanı yüce Allah’a sonsuz defa hamd olsun.

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi en başta ölçü ve örnek Rasul Hz. Muhammed’in, ehli Beytinin, güzide Ashabının, İslam ümmetinin ve sizlerin üzerine olsun.

Değerli Müslümanlar ve Davetçi Gençler

Malumunuz, Peygamberimiz (sas) Medine’ye geldiğinde, Medine halkının bayram yaptıkları iki günleri vardı. Bunlar; Nevruz ve Mihrican.. Resulullah (sas) dedi ki:

“Allah-u Teâlâ size, kutladığınız bu iki bayramın yerine, daha hayırlısını, Ramazan Bayramı ile Kurban Bayramı’nı hediye etti.” (Sünen-i Ebu Davud, Salat, 239)

Bizler de bu rivayete istinaden, Rabbimizin bir ikramı olan bu iki bayramı elimizden geldiğince anne, baba, ailemiz ve çocuklarımızla, akraba ve komşularımızla büyük bir sevinç ve mutluluk içinde kutlamaya çalışıyor, günler öncesinden gereklerini yerine getirme gayretine düşüyoruz.

Elbette ki bu iki bayramın dışında da dünya Müslümanları olarak bizleri sevince boğan onlarca olay ve gün vardır.

Bunları da her “Sene-i Devriyesi / yıl dönümü” geldiğinde HATIRLAMAK, yeni nesillerimize HATIRLATMAK, onları bu vesileyle şuurlandırmak, diri tutmak, Müslümanlar olarak vazifemizdir.

Ne demiştik yukarıda; “Peygamberimiz (sas) Medine’ye geldiğinde..” yani Medine’ ye HİCRET ettiğinde..

Bu olay yani HİCRET;  şanlı İslam tarihimizin çok çok çok önemli KIRILMA NOKTALARINDAN birisidir, bizler için çok çok büyük bir önemi vardır ve MUTLAKA AMA MUTLAKA içeriğini bilmeyen bir Müslüman kalmalı..

Peki, nedir az ve öz olarak içeriği?

HİCRET; İslam akidesinin amir bir hükmü ve ayrılmaz bir parçası olan İSLAM DEVLETİ’ mizin kuruluş vesilesi ve tarihidir.

HİCRET; İslam akidesinin yani Kelime-i Tevhid’ in artık “Mücerret bir fikir” olarak kalmayıp, “Ete kemiğe bürünmesi” misali muhteşem bir DEVLETE dönüştüğü tarihtir.

Bu nedenle Hz. Muhammed’in (sas) Medine’de kurduğu İSLAM DEVLETİ’ nin siyah renkli bayrağı üzerinde KELİME-İ TEVHİD, beyaz sancağı üzerinde de yine KELİME-İ TEVHİD yazılıdır..

Bayrağımız ve Sancağımız, dikili oldukları topraklarda şunu haykırmaktadırlar:

“Ey insanlar, ey gavurlar, ey münafıklar, ey zalimler ve zorbalar, BİLİN Kİ; bu topraklarda HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ ALLAH’INDIR..”

Başta, Ümmet-i Muhammedin can düşmanı, katil İNGİLTERE olmak üzere birçok Avrupa ve dünyadaki diğer devletlerin bayrağında hatta NATO askeri ittifakının bayrağında niçin HAÇ işareti vardır biliyor musunuz?

Onların bayrakları ve sancakları da başta Müslümanlara sonra tüm dünyaya şunu haykırmaktadır;

“Ey insanlar, ey siyah köleler, ey beyaz adamın hizmetkârı aşağılık mahlûklar, BİLİN Kİ; bu topraklarda HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ KIZIL HACCINDIR, LAİKLİĞİNDİR, DEMOKRASİNİNDİR, CUMHURİYETİNDİR..”

Evet, bugünün dünyasında bu dedikleri doğrudur.. Varsa da yoksa da bu gün Devletler olarak; HÂKİM, HAKEM ve HÜKÜMRAN olan, Şeytan ve muhlis dostlarının ŞEYTANİ EMPERYALİST düzenleridir.

Aynı miladi 622 yılında gerçekleşen HİCRET’ e kadar olan süredeki Mekke DEVLET DÜZENİ gibi.. O günkü düzen de bir CAHİLİYE DÜZENİ idi, bugünkü tüm Devlet düzenleri de yine CAHİLİYE DÜZENLERİDİR.

“Peki, fark nedir Bekir amca?”

Sevgili yeğenim fark sadece şunların farkı gibidir:

O günkü sözde Devlet başkanlarının adı; Ebu Cehil, Ebu Leheb, Velid bin Mugire vs. idi, bugünkülerin adı Abdulfettah el SİSİ’ dir, Beşar ESAD’ dır, Joe BİDEN’ dir, PUTİN’ dir..

Her iki CAHİLİYE DÜZENLERİNİN ve Siyasetçilerinin “ORTAK PAYDASI” İslam karşıtı, hatta azılı İslam düşmanı olmalarıdır. Hükmetme nizamlarının Cumhuriyet ya da Kraliyet olması, işin özünü hiç mi hiç değiştirmiyor yeğenim..

İşte bu nedenle HİCRET’ in her Sene-i Devriyesini biz, bir BAYRAM COŞKUSUNDA adeta BAYRAMMIŞ gibi kutlarız, kutlamalıyız.

BU KUTLAMA; her ne kadar ŞER’İ BİR ZORUNLULUK yada bir EMİR  değil ise de, BİR HAYRA VESİLE OLMA ya da Salih bir işi, Salih bir ameli HATIRLATMA demek olduğu için, bu amel sahipleri SEVAP ÜSTÜNE SEVAP kazanır diye düşünüyorum..

Çünkü şu 2 ayette Rabbimiz dedi ki;

“Sen (yine de) öğüt verip HATIRLAT; çünkü gerçekten öğütle HATIRLATMA, müminlere yarar sağlayacaktır.” (Zariyat suresi 55)

“İyilik ve takvada (hayırlı işlerde ve başkalarını kötülükten sakındırmak konusunda) YARDIMLAŞIN. (Ama sakın) Günah (işleyip kötülük yapmak, sapkınlık ve saldırganlıkla) haddi aşmak hususunda YARDIMLAŞMAYIN.” (Maide suresi 2)

Bu ÖZEL GÜNLERİ de Hatırlamamız, hatırlatmamız ve adeta malum 2 bayramımız gibi kutlamamız, yad etmemiz elbette ki sadece HİCRET ile “Sınırlı” kalmamalı..

Mesela; Mekke’ nin, Kudüs’ ün, İstanbul’ un vs.. beldelerimizin fetihleri ya da İslam tarihindeki büyük savaşlarda elde edilen ZAFERLER de günleri geldiğinde hatırlanmalı ve yavrularımıza hatırlatılmalıdır.

Günümüzün teknolojik imkânları da kullanılarak bu alanda ne gerekiyorsa yapılmalıdır.

İşte bu HATIRLATMA ve büyük bir ihtişamla KUTLAMA yapılması gereken günlerden birisi de günümüz tarihi sürecinin GAZZE ZAFER BAYRAMI’ dır güzel kardeşlerim..

GAZZE.. Aslanlar diyarı, Cennete koşa koşa gitmek isteyenler yurdu, Dünya Müslümanlarının yüz akı, aşkı sevdası..

Analar ne aslanlar doğururmuş..

Halid bin Velid’ lerin, Tarık bin Ziyad’ ların, Selahaddin Eyyubilerin, Sultan Alpaslanların, Fatih Sultan Mehmet Hanların torunları sanki bunlar.. Maşallah subhanallah..

Ümmet-i Muhammed’in medar-ı iftiharı GAZZELİ kardeşlerimiz, bu yüzyılın tarihine ALTIN HARFLARLE öyle bir zafer yazdılar ki, BU ZAFER asırlar da geçse unutulmamalı ve unutturulmamalıdır.

“Sence, bu zaferi ‘böylesine büyük’ yapan şey nedir Bekir amca?”

İki şeydir güzel yeğenim:

BİRİNCİSİ; İslam akidesinin o muhteşem gücüdür..

Bu güç öyle bir güç ki; başta katil İsrail olmak üzere ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Yunanistan, İslam coğrafyasındaki “Yerli ve Milli Uşaklar” vs.. nice devletler BU MUHTEŞEM GÜCE meydan okuyarak, maşaları İsrail’ e her türlü siyasi, askeri ve ticari desteği vermelerine rağmen, İslam akidesinin o muhteşem gücünü alaşağı edemediler elhamdülillah.

İKİNCİSİ ise; Kahraman GAZZE’ li Müslüman halkın, Allah’a, Rasulullah’a, Kitabullah’a yani İslam’a olan SADAKAT, VEFAKARLIK ve SERDENGEÇTİ hal ve gidişatlarıdır..

Buna ufak bir ekleme daha yapmak sadedinde şunu da diyebilirim.. KUDÜS’ ü fetheden DEĞİL, işgalden kurtaran büyük komutan Selahaddin Eyyubi, savaş öncesi şöyle bir plan çizdi:

Yaşadığı günün toplumsal yapısında bulunan iki halkın SAVAŞMAK KONUSUNDA çok çok hırslı ve maharetli olduklarını gözlemledi ve bu iki halktan ÖZEL BİRLİKLER kurdu sonra KUDÜS işgaline son vermek için harekete geçti.

Allah’ın nusreti ve İslam mücahitlerinin şehadet yarışı, Kudüs’ te şanlı bir ZAFER GETİRDİ elhamdülillah.

“Peki, kimdi o ÖZEL BİRLİKLER oluşturan iki halktan mücahitler Bekir amca?”

Tarihçiler der ki, bir toplumdaki halklarda, adına SECİYE (السجيّة ) denilen bir özellik vardır. Nedir SECİYE?

SECİYE; Sözlükte, “Kişinin, doğuştan gelen temel unsurları, yaratılış, tabiat, kişilik özelliklerinin kaynağını meydana getiren meleke, bir canlının tabiatından kaynaklanan eğilimlerinin bütünü..” anlamlarına gelmekte.

İşte akıllı ve tecrübeli komutan Selahaddin Eyyubi’ nin SAVAŞMAK KONUSUNDA çok çok hırslı ve maharetli bir SECİYE’ ye sahip olduklarını gördüğü ve onlardan ÖZEL BİRLİKLER oluşturup, “Stratejik yerlere yerleştirdiği” iki ayrı halk mücahitlerinin, Kürtler ve Türklerden olduğunu tarihçilerce söylenir.

İşte benim yıllar önce nice Filistinli dava arkadaşlarımdan duyduğum şey; Filistin halkları içinde özellikle GAZZE halkının, diğer Filistinlilerden böyle bir SECİYE farkının olduğudur.

Aynı Balkanlarda, Diyar-ı Fatihan da Boşnak ve Arnavut Mücahitlerdeki SECİYE’ nin, Sırp ve Hırvat kafirlere kök söktürdükleri gibi..

Bunu dile getirirken, asla ve kat’a dünyanın diğer bölgelerindeki Müslüman halklara farklı bir gözle baktığım ve değerlendirdiğim, haşa MİLLİYETÇİLİK falan yaptığım düşünülmesin..

Bu farklılık, aynı Balkanlardaki mücahitlerin 170-180 cm boyunda, Endonezya’ lıların 140-160 cm boyunda olmalarındaki fark gibi FITRİ bir farktır..

Evet, GAZZE’ de Ehli Küfür çok çok canlarımızı yaktı, evlerimizi ocaklarımızı yıktı, evlatlarımızı yetim, bacılarımızı dul bıraktı.. Arazideki koyunları bile kurşuna dizdiklerine şahit oldu bu gözler, göz yaşı içinde..

İnsanlık tarihinde, İslam tarihinde Moğolların yaptıkları, Siyonist katillerin yaptıkları yanında ufak tefek işler gibi kaldı..

Tüm bunlara rağmen, cengaver GAZZE’ miz ve GAZZE’ limiz ile gurur duyduk, kıyamete kadar da gurur duyacağız inşaAllah..

Çünkü onlar çok çok büyük bir zafere imza attılar elhamdülillah.. Rabbim onlardan razı olsun ve muzaffer eylesin..Bitti mi? HAYIR..

Her gün yeni yeni nice galibiyetlere imzalar daha atıyor, kefereye hezimet üstüne hezimetler yaşatıyorlar..

Kâfir Yahudi öyle bir korkuyor ki, ne tünellere yaklaşabiliyor, ne göğüs göğüse çarpışabiliyor. Varsa da yoksa da uzaktan Tanklarla, havadan savaş uçakları ile yıkıyor, yakıyor, katlediyor.

Ne İsrail, ne ABD’ de ve Batı ne Doğu hiçbir kafir Devlet, bu savaşın böyle bir noktaya geleceğini zannetmiyor, hayal bile edemiyorlardı.. GAZZE onlar için çok çok çetin bir ceviz çıktı..

Küçücük bir lokma dedikleri ve kendilerinin belki “binde biri gücü olan” bu Mücahit grup, baş edemedikleri ve bi iznillah da ASLA BAŞ EDEMEYECEKLERİ devasa bir yumağa dönüştü maşallah ve elhamdülillah..

Bu başarı ve bu büyük zafer, elbette ki ALLAH’ tandır, onun nusretiyledir.. Ama bir hakikat var ki onu burada bir kere daha hatırlayalım ve hatırlatalım:

Bakın, Muhammed suresi 7. Ayette Rabbimiz ne dedi:

“Ey iman edenler, Eğer Siz, Allah’a (dinine) YARDIM EDERSENİZ, Allah’ta size YARDIM EDER ve Ayaklarınızı SABİT KILAR.”

Bu aynı zamanda demektir ki:

“Ey iman edenler, Eğer Siz, Allah’a (dinine) YARDIM ETMEZSENİZ, Allah’ta size YARDIM ETMEZ ve Ayaklarınızı SABİT KILMAZ.”

Canım kardeşlerim şu ayeti de hatırlatmak isterim:

“Allah size YARDIM EDERSE artık sizi yenecek hiçbir kimse yoktur; eğer sizi YARDIMSIZ BIRAKIRSA O’ndan sonra size kim yardım edebilir? Müminler yalnız Allah’a tevekkül etsinler..” (Al-i İmran suresi 160)

İşte İslam tarihindeki tüm ZAFERLERİN arkasındaki ANA SAİK budur ey Müslümanlar ve ey Davetçi gençler.

Bu savaşın bu minvalde sürmesi, İsrail ve onun tüm dostları için büyük bir utanç, bir zillet, bir hüsrandır. Kendilerini YENİLMEZ ORDU gösteren, bu dünyanın en korkak, en zelil ve en kalleş askerleri, bir avuç mücahit karşısında TARUMAR OLDULAR elhamdülillah..

İsrail halkı içten içe ağlamakta, yanmakta, kahrolmakta ve bu savaşın bir an evvel bitirilmesi için siyasi ve askeri liderlerine baskı üstüne baskı yapmaktadırlar. Ama gel gör ki, kibir ehli devlet adamları ve burnundan kıl aldırmayan komutanları hala KUYRUĞU DİK TUTMA sevdasındalar..

Bizler de onların bu içler acısı hallerine oturup KAHKAHALARLA GÜLELİM ve zaferimizi bir BAYRAMIŞCASINA günlerce  kutlayalım, birbirimize “GAZZE ZAFER BAYRAMIMIZ MÜBAREK OLSUN..” diyelim güzel kardeşlerim..

Geberen binlerce İsrail askerinin SON MALİKÂNESİ ise bellidir ve Cehennemde ZEBANİLER onları hasretle beklemektedirler.

Ama bizim kaybettiğimiz minik minik canlar, anneler, bacılar, babalar, dedeler ise CENNETİN “Nerede kaldılar?” diye hasretle beklediği canlarımızdır. NE MUTLU ONLARA?

Vallahi de billahi de onları kıskanmıyor, bilakis onlara gıpta ediyoruz..

Ey Müslümanlar size sesleniyorum

SAKIN ha sakın, GAZZE’ye ve GAZZE’ li erkeklere kadınlara, analara, bacılara, ihtiyarlara, yaralılara, kolu bacağı kopanlara kısacası oradaki Müslümanlara ACIYARAK BAKMAYIM..

Burada insanlara GAZZE’ yi anlatırken, sosyal medyada yazarken çizerken, onları sakın ha AÇ, SEFİL, ZAVALLI, FİTRE VE SADAKAYA MUHTAÇ insanlarmış gibi olarak görmeyin ve göstermeyin..

Ya hayır konuşun, zaferlerini sürekli dile getirin ya da ebediyen SUSUN..

Vallahi böyle bir şey yapmanız Rabbimiz çok çok zoruna gider.

ONLARIN SAHİBİ şanı yüce Allah’tır.. Onları rızıklandıran Allah’tır.. Onlardan onbinlercesine CENNET veren cennetin sahibidir..

Zaferleri bahşeden de elbette ki şanı yüce Allah’tır, belki de yakın bir gelecekte öncelikle onlara İSLAMİ BİR DEVLET nasip edecek olan da yine Allah’tır..

ONLARA ACIYANLAR; oturun da kendi halinize acıyın..

Sizler koşa koşa DEMOKRASİ ve LAİKLİK İÇİN yola revan olurken, LAİK LİDERLERİ kendinize LAYIK GÖRÜRKEN, onlar aslanlar gibi savaşıyordu ve halende savaşıyorlar, düşmanı kahr-u perişan ediyorlar elhamdülillah.

Ey Müslümanlar

Almanya’da HİTLERİN sözde yaptığı YAHUDİ katliamlarına, bu katliamlarda HİTLER ve Almanya’ ya, siyasi, askeri ve ticari DESTEK VEREN tüm Devletler ve halklar, SAVAŞ SONRASINDA çok çok ağır yaptırımlara ve TAZMİNATLARA mahkum edildiler malumunuz..

Peki, bu gün 200 güne yakın süredir, İsrail’e her türlü askeri desteği veren başta ABD ve tüm batılı devletler, Ticari destek veren ve İsrail’e adeta CAN SUYU olan KUKLA DEVLETLER, yarın savaş bittiğinde Almanya’nın onlarca yıl uğradığı ve hala da uğramakta olduğu YAPTIRIMLARLA karşı karşıya kalacaklar mı?

Ey Davetçi gençler, yiğitlerim, aslanlarım..

Rabbimiz şu ayetinde diyor ki;

“Vaktiyle biz Nuh’u kendi kavmine Rasul olarak göndermiştik. Nuh, 1000 yıldan 50 yıl daha az bir süreyle (yani 950 sene) onların arasında kaldı. Sonunda zulümlerini sürdürürlerken onları tufan yakaladı.” (Ankebu suresi 14)

950 sene süren bir yaşantının yanında bizlerin 60-70 yıl süren ömrün hiç mukayesesi yapılır mı?

Elbette ki yapılmaz ve yapılmamalı da..

Çünkü hayatın anlamı; yaşadığın “her bir zaman diliminde” (ister bir saatte ister bir gün içinde) Allah için, İslam için ne yaptığına ve bu zamanı nasıl geçirdiğine bağlıdır..

Mesela şu Ramazan ayı günlerinde şöyle etrafımıza bir bakıyoruz, bir yere oturup gelip geçenleri seyrediyoruz, aman ya Rabbi, ORUÇ TUTMAYAN gececik binlerce Ahmet’ler, İsmail’ler, İbrahim’ler, Yakup’lar, Hasan’lar, Aişe ve Fatma’lar var değil mi?

Peki, nedendir?

Cevabı basit.. Bu da ONDANDIR.. Yani İSLAM’ ın bu toplumda hâkim, hakem ve hükümran olmayışındandır.

Peki, bunu kim sağlayacak? Elbette ki Devlet.. Hangi Devlet? İslam’a iman eden, İslam’ı bir hayat nizamı ve Devlet düzeni olarak benimseyen Devlet.. Yani İSLAM DEVLETİ..

Bu devlet şu anda var mı? Yok, yok, yok.. İşte bu noktada bizim görevimiz başlıyor güzel insan, muhlis kardeşim..

Özellikle de yaşı 15 ile 25 arasında olan Bekar gençler..

Gelin; “ailevi sorumluluklarınızın, çoluk çocuğunuzun olmadığı” bu zaman diliminde, kendinizi FİKREN ve FİİLEN “yetiştirme ve geliştirme” konusunda çok çok büyük bir hırs ve gayret gösterin, Allah’ın dinine sahip çıkın.

Öyle yetiştirin ki; yarın evlendiğinizde eşinizin “HEM KOCASI HEM DE HOCASI” olun.. Unutmayın ki bir ailede Erkek; arabanın ÖN TEKERİ gibidir.. Ön teker nereye giderse, ARKA TEKER de oraya doğru gider..

Gençlik; şahlanan kır bir at ise, bir genç onun süvarisidir.. Ne güzel demiş atalarımız; AT, SAHİBİNE GÖRE KİŞNER..

Ey gençler, şu şiirim size hediyem olsun:

Her gün kalbin gönlün

Şuheda Gazze de ola

Cihadımız bereketli ola

Sen bir Müslümansın

Bunu sakın unutma

Allah-u Ekber diye

Kalkınca eller şaha

Bir de bakmışsın ki

Yaklaşmışsın Allah’a

İnlesin yerler ve gökler

Aksetsin kayalardan tekbirler

Yiğidim, aslanım, koçum benim

Cennet, hasretle bekler,

Nice şehit oğlu şehitler..

Gelin kardeşlerim, her zaman söylediğimiz şeyi, burada “GÜR BİR SEDA İLE” bir kere daha tekrar haykıralım:

İSLAM, ASLA BİR DEVLETSİZ OLMAZ..

BİR DEVLET TE ASLA İSLAM’SIZ OLMAZ..

Ey Rabbim bizleri de bu “Devlet kurma” salih ameline memur eyle, bizlere Nusret ile İSLAMİ BİR DEVLET sahibi olmayı, bu Devletimizin ilan edeceği CİHAD yoluyla İSLAM RİSALETİNİ tüm dünyaya hakim, hakem ve hükümran kılmayı nasip et Allah’ ım..

“Ey Rabbim, bu makalemi okuyan, anlayan, benimseyen ve paylaşan tüm Müslümanlara, son nefeslerine kadar şahit, son nefeslerinde de o müjdelenen İSLAMİ DEVLET de şehit olmayı nasip eyle..”

RAMAZAN BAYRAMIMIZ ve muhteşem GAZZE ZAFER BAYRAMIMIZ mübarek olsun muhterem kardeşlerim.

Vallahi bütün Müslümanları, “Sırf Allah (cc) rızası için” çok çok çok seviyorum.. İyi ki varsınız be güzel insanlar.

Es Selamualeykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu

Bekir Yetginbal – 09 Nisan 2024


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın