Halk Oyunları Aldatmacası ve Çocuklarımız

Halk Oyunları Aldatmacası ve Çocuklarımız

Yazan Ahmet Tombak

Halk Oyunları adıyla oynanan oyunlar hevaya dayalı uydurmalardır.

Sözde “Kültürümüz..” denilen, “Halka ait bir folklorik..” diye bilinen her bir şeyi; “hayr veya şer, iyi veya kötü tasnifine” asla tabi tutmadan almak ve “Çok güzel bir iş yapıyoruz..” diye övünmek de diğer bir yanlıştır.

Bugün körpe bebeler, seküler okullarda “Halk oyunları folklorü” adıyla oluşturulan “Folklor ekiplerinde” kızlı erkekli karışık oynatılıp zıplatılırken, bunları izleyen, güle oynaya videolarını çeken ebeveynler, “Biz de müslümanız elhamdülillah..“ diyen ailelerdir.

Bu çocuklar daha da büyüdükçe, “kız ve erkek arasında olması gereken mahremiyet sınırlarını” hiç mi hiç tanımayacak, “karşı cinsle” bu halk oyunları adıyla oynayıp zıplarken “normalleştirdiği bu yakınlaşmayı”, genç iken daha da “sıradanlaştıracak” ve asla “haram & helal” sınırlarına da uymayacaktır.

Daha sonra ebeveyler, yaşanan bu “ahlaki çöküşün sebeplerini” aramaya devam etsin dursunlar.

Bazıları; “Bu kadarı fazla, sonuçta bu bir oyun, bunlar da birer çocuk..” diyerek hoş görebilir ve belki de dikkate alınması gerekmeyebilir. Elbette mesele sadece bu değil, daha birçok alt sebepleri de vardır.

Lakin fıtraten temiz bu çocuklarına Rasul (sav)’in tavsiyelerine uyarak; Doğru itikadı, helal ve haramı, deccalin vasıflarını öğretmeyen aileler; Allah’a itaat ve kulluğun değil, putperest yaklaşımlarla kurgulanmış, “seküler bir eğriltimle” cahiliye üzere yetiştirilmesine de maalesef çok çok duyarsız kalmaktadırlar.

Hz. Adem babanız ile Hz. Havva annemiz mi tepinerek oynadılar, yoksa onların ilk nesil olan Hz. Şit (as) ve çocukları, kadın ve erkekler mi hep birlikte oynaştılar.!?

“Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı.” (Ankebut suresi 64)

Bununla beraber; “Dünya sevgisi, nefsin arzuları, heva ve hevese dayanan, utanma ve haya sınırlarını aşan işler, bedeni olan ya da sanat adıyla uydurulmuş tüm işler..” de birer “oyun ve eğlence nevinden” oyalanmalardır.

Evet, bir kaç nesildir süren “seküler eğriltim” sonrası gelinen nokta şudur:

Her gün birbirlerini katleden insanlar, en ufak bir şeyde öfkeleri patlayanlar, evlilik öncesi yaşanılan cinselliğin ilkokullara inmesi,

Utanma, haya edep gibi duyguların “her iki cins için de” artık yok olması, açıklığın; “çıplaklık” ile eşdeğer bir hale gelmesi, normalleşmesi ve bunların sebeplerinin halen idrak edilmemesi..

İşte tüm bunlar akıl sahipleri için çok anlamlıdır.

Hâlâ oyun ve oynaşmaya devam edenler ve bebelerini de aynen bu şekilde yetiştirenler,  keşke bilselerdi ki, bu dünya hayatı bir oyun, eğlence ve oyalanmadan ibarettir.


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın