Gazze Niye Her gün Konuşuluyor? Hâlbuki daha Önemli bir Gündem var

Gazze Niye Her gün Konuşuluyor? Hâlbuki daha Önemli bir Gündem var

GAZZE, GAZZE, GAZZE… Niye her gün GAZZE Konuşuluyor?

Hâlbuki GAZZE dışında ve GAZZE’ den çok daha Önemli bir Gündemimiz var.

Bizleri İslam ile şereflendiren Âlemlerin Rabbi, mülkün sahibi, Şanı yüce Allah’a sonsuz defa hamd olsun.

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi en başta ölçü ve örnek Rasul Hz. Muhammed’in, ehli Beytinin, güzide Ashabının, İslam ümmetinin ve sizlerin üzerine olsun.

Hz. Musa (as), yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’ de geçen şu duasında dedi ki:

“Ey Rabbim, Göğsüme genişlik ver, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar.” (Taha suresi 25, 26, 27 ve 28)

Dualarınıza çok çok muhtaç Bekir amcanız olarak ben de Rabbime diyorum ki;

“Ey Rabbim bu makalem ile kastettiğim her bir şeyi, okuyucu kardeşlerim, hocalarım, cemaatler ve onların liderleri ve dahi şu toplum çok çok iyi anlasınlar. Beni yanlış anlaşılmalardan koru, beni ve tüm kardeşlerimi hayırlara bir anahtar, şer’lere de bir kilit eyle..” Amin amin.

Muhterem Müslümanlar ve Davetçi gençler

Filistin Topraklarımızın GAZZE Şeridi bölgesinde 07 Ekim 2023 tarihinde İZZEDDİN EL KASSAM grubuna bağlı Müslümanların başlattığı AKSA TUFANI askeri harekâtı; bireyler, cemaatler, siyasi partiler, toplumlar ve devletler üzerinde DOMİNO ETKİSİ yapmaya devam ediyor.

Gazze katili lanetlenmiş kavmin ve devletinin vahşet ve katliamları, azalmak şöyle dursun, her geçen gün şiddet ve vahşetini arttırarak devam ediyor.

Yani yüce kitabımız Kur’an’da detaylıca sıfatları anlatılan pis mahlûk, peygamber katili kavim; yakıyor, yıkıyor, en modern araç ve gereçlerle nice vahşetlere imza üstüne imza atıyor.

Dolayısıyla hep birlikte şahidiz ki GAZZE KATLİAMLARI adeta dünyadaki tüm halkların BİRİNCİ GÜNDEM MADDESİ oldu.

Yatıyoruz Gazze, kalkıyoruz Gazze, Televizyon ve Radyo açıyoruz Gazze, internete giriyoruz Gazze, Gazze, Gazze..

Bu acı ve ıstıraplar, haliyle tüm dünyada MAHŞERİ VİCDANLARI da harekete geçiriyor. İnsanlar 7/24; “Gazze için ne yapabiliriz” in telaşına ve gayretine düşüyorlar.

Şu iki olayı tekrar hatırlayalım:

15 sene önceki MAVİ MARMARA olayında, 31 Mayıs 2010′ gece saat 04:30 da İsrail komandoları, Mavi Marmara gemisine “Hem de Uluslararası sularda” vahşi bir operasyon düzenledi. 800 yolcusu bulunan Mavi Marmara gemisi, bu saldırı esnasında “10 İHH yardım gönüllüsü” hayatını kaybetti, 56’ sı ağır yaralandı.

Peki, bu katliam karşısında Türkiye Cumhuriyeti devleti ne yaptı? Resmiyette Mavi Marmara gemisi Türk bayrağı çekili olmadığı için, bu saldırı Türkiye’ye yapılmış bir saldırı sayılmadı. Sadece kınandı, katil Yahudi devleti önünde zelil duruma düştü.

Üstüne üstlük açılan Uluslararası davalardan da vaz geçildi. Bu da yetmiyormuş gibi, o dönemin Başbakanı, gemi organizasyonunu yapan İHH Başkanı Bülent YILDIRIM beye; “Benden mi izin aldınız da gittiniz..” dedi hatırladınız mı?

Keza İsrail Cumhurbaşkanı Türkiye’ye geldi, KÜLLİYEDE ihtişamlı bir karşılama töreni yapıldı.

07 Ekim 2023 AKSA TUFANI operasyonundan 10 gün kadar önce katil NETENYAHU, New York’ taki TÜRK EVİ’ de Erdoğan tarafından ağırlandı.. Mavi Marmara mı? Dün dündür, bu gün bugündür.

Zaten Mavi Marmara katliamından bu güne Türkiye’den Gazze’ye hiçbir yardım gemisi gitmedi. Türkiye’ li aktivistler hep yabancı gemilere binerek seferlere katıldı.

Keza, MADLEEN yardım gemisi, Haziran 2025’ de Gazze’ye insani yardım ulaştırmak ve İsrail’in uyguladığı ablukayı protesto etmek amacıyla uluslararası bir sivil girişim tarafından yola çıkarıldı. Katil devlet; yine Uluslararası kara sularında 10 Haziran 2025 günü gemiye el koydu ve gemi İsrail’ in Aşdod Limanı’na çekildi.

Şimdi ise Eylül 2025 itibariyle, Gazze halkının acı ve ıstıraplarını kalplerinin derinliklerinde hisseden nice insan, “KÜRESEL SUMUD FİLOSU” adını verdikleri çok sayıda gemiyle Gazze’ye gıda ve insani yardım götürmek için yola çıktı.

“Küresel Sumud Filosu” Türkiye Delegasyonu Koordinatörü Hüseyin Durmaz diyor ki;

“Bu filoda onlarca gemimiz var, 44 ülkeden insanlar katılacak. Binlerce aktivist bu görevde yer alacak. Aslında karadakilerle birlikte sayarsak, bu çok daha devasa bir rakama ulaştı demek. 500 bine yakın bir başvuru oldu..” (Kaynak: AA – 30.08.2025)

Bu bağlamda Türkiye’ den de şahsen tanıdığım insanlar, nice cemaatlerden fertler ve hatip hocalar, yazarlar vs. bu konvoyda yer almak için kalkıp taa TUNUS’a gittiler. Planlamaya göre onlar da Tunus topraklarında yola çıkacaklarmış.

Hüsnü zan ile bakarak diyorum ki, bu fedakâr insanların hemen hemen hepsi samimi. Hatta içlerinde Müslüman olanlar, bu işe Fİ SEBİLİLLAH diyerek, hatta “Gaza ve Cihad” aşkıyla “Ölümü göze alarak” dâhil oluyorlar.

Dâhil olmak isteyip de yer bulamayanlar ise adeta şarkıcı Ferdi ÖZBEĞEN ve birçok sanatçının dillendirdiği şu şarkı sözlerini terennüm ediyorlar:

Ah o gemide ben de olsaydım

Açık denizlere yol alsaydım

Vız gelirdi her şey inan bana

Yeter ki ben sana varsaydım..

Dün okudum; Tunus’a ulaşan bir Türk aktiviste, namaz kıldığı cami cemaatinden birisi demiş ki:

“Hatay Gazze arası mesafe 660 kilometre, Tunus ile Gazze arası ise 3.100 kilometre.. Ne diye taa Tunus’ a geldiniz. Oradan direk Gazze’ye gitseydiniz ya..” Bunu duyan arkadaş diyor ki; “Utancımdan ne diyeceğimi şaşırdım..”

Biliyorsunuz ki “Küresel Sumud Filosu”işini başlatan, finanse eden, her şeyini organize edenler Batılı kâfir devletlerin vatandaşlarıdır. Müslüman katılımcılar ise “Seyir halindeki tekneye” yer bulabilirlerse atlayan yolculardır.

Yani Sumud Filosu patronları; Kudüs’ümüzü, Gazze’ mizi ve tüm Filistin’i elimizden almak için 100 binlerce Müslüman, kadın, erkek, çoluk çocuk demeden katleden Haçlı şövalyelerinin torunlarıdır.

Adeta bize demektedirler ki; “Sizi yöneten 57 Devletten ve bu devletlerin halkından bir cacık olmaz. Bakın Gazze’ ye biz sahip çıkıyor ve ne kadar İNSANİ bir eylem ortaya koyuyoruz.” Müslümanları bu hallere düşürenlere lanet olsun.

“Küresel Sumud Filosu” nun tüm gemileri de yine hiçbir sonuç elde edemeden, Akdeniz’ in Uluslararası sularında katil devletin ordusu tarafından durdurulacak, yine el konulup, İsrail’ in Aşdod Limanı’na çekilecektir.

Hatta Gazze katilleri, 3-5 Türkiye vatandaşını, 8-10 tane de Tunus, Mısır, Endonezya ve Fas vatandaşını katletse, kimsenin yine “Gıkı çıkmayacak” her bir devlet, bu katilleri “9 şiddetinde” bir deprem gibi kınayacaktır.

Dünyada hiç kimse, hiçbir devlet “Fiilen ya da Askeri olarak” Gazze halkına yardım etmese de, kahraman Gazze’ li kardeşlerimiz, zafer üstüne zaferler kazanıyor, onbinlerce kadın erkek evladını şehit veriyor ama vatanlarını katil kavme ve onun arkasındaki ABD, Avrupa ve Azerbaycan’a teslim etmiyorlar, vazifelerini HAKKIYLA yapıyorlar elhamdülillah.

Canım kardeşlerim ve Davetçi gençler.

Yukarıda demiştim ki; “Bu fedakâr insanların hemen hemen hepsi samimi..” Bu hüküm cümlem, “FERTLER VE İŞİN İNSANİ BOYUTU” itibariyle yaptığım bir değerlendirmedir.

Ama “siyasi bir misyonu ve hedefi” olan her Müslümanın, hassaten her davetçinin ve her (İslami) siyasi partinin bir de bu işin SİYASİ BOYUTU itibariyle de bir değerlendirmesini yapması lazım.

Hiç detaya girmeden, konuyu fazla uzatmadan, “Dünyadaki halkların Gazze’ye olan bu yoğun ilgisi” ile alakalı olarak “bende oluşan kanaatimi” burada ifade etmek istiyorum.

Her 100 yılda bir tüm dünyaya “yeni bir format atmak” ve “yeni bir şekil vermek” isteyen ve bil fiil bunu da yapan, 21. Yüzyılda yapma yolunda büyük adımlarla ilerleyen, ŞEYTANA TAPAN İngiliz aklıyla hareket eden KÜRESEL SERMAYE sahipleri (ki ben bunlara KÜRESELCİ ÇETE diyorum), yeni yüzyılda YENİ BİR DÜNYA DÜZENİ kurmaya karar verdiler, bunun devasa projelerini hazırladılar.

İlk merhalede “2030 yılına kadar yapılacak işleri” planladılar ve uyguluyorlar. İkinci merhale ise “2045 yılında kesin GEÇİŞ YAPMAYI” hedefledikleri “birçok siyasi işler” vardır.

Bunların detaylarını ben birçok makalemde yazdım ve bu şahsi web sitemde de paylaştım.

İşte bu siyasi işlerden bir tanesi de, 1948 yılında kurmaya karar verdikleri ve SON KULLANMA TARİHİ biten katil İSRAİL DEVLETİ’ ni 100 yaşını doldurmadan artık “Bilad uş Şam” coğrafyasından kaldırmaktır.

Çünkü kurulduğu günlerdeki şartlar ve ona yüklenen misyon artık tamamlandı hatta “son 20-25 yıldır” katil devletin attığı birçok adımlar KÜRESEL SERMAYE sahiplerinin aleyhine dönmeye başladı.

Bu cümleden olmak üzere, KÜRESEL SERMAYE sahipleri nezdinde; bu katil devletin, tüm dünyanın gözleri önünde, son 2 yıldır hem de “canlı yayınlarda” işlediği devasa soykırım ve vahşi katliamlar, artık “onun bu coğrafyadan sökülüp atılması” için, hazır bir gerekçe ve geçerli bir sebeptir de..

Çünkü artık bu Gazze katillerinden dünyada NEFRET ETMEYEN bir halk kalmamış gibidir adeta..

Askeri bir terminoloji ile ifade etmek gerekirse “Bu durumdan da bir vazife çıkaran” KÜRESEL SERMAYE patronları, yangına körükle gidercesine “Gazze’ ye insani yardım için ve İsrail aleyhine bir zemin oluşsun için” tüm dünyadaki halkların harekete geçmesini, gösteriler düzenlemesini, yardım kampanyaları ve yardım filoları oluşturmasını gayet tabii ki canı gönülden destekler hatta maddi yardımlarda da bulunur.

Çünkü işin finalini kendisi belirleyecektir.

Bunun olabilmesi için de “İnisiyatifin hep kendi elinde olmasını” ister. Gazze konusunu; kendilerine bağlı TV’ler ve diğer yayın organları, sosyal medya hesapları, yerli ve milli hizmetkârı devlet adamları ile sürekli GÜNDEMDE TUTAR ki nihai amacı gerçekleşsin.

Nitekim KÜRESEL SERMAYE ile kol kola, omuz omuza siyaset izleyen nice İslam coğrafyasındaki Devletler ve Devlet Başkanları, Gazze gösterilerini sürekli kendileri organize ediyor. Gazze için HİÇ BİR ŞEY yapmadıkları halde..

İster Türkiye özelinde isterse dünya genelinde, görüyoruz ki insanlar artık adeta DEMOKRATİK LAİK KAPİTALİST ZALİM devletlerin kendilerine yapmakta olduğu yüzlerce zulmü unuttular, “Varsa da yoksa da Gazze için neler yapabiliriz yada yapmalıyız..” gayretine düştüler.

Sadece bu iş için; halen nice fertler, cemaatler, İslami vakıflar, yazar ve düşünürler birbirlerini hemen her gün ve sık sık ziyaretler ediyor, fikir alışverişinde bulunuyor, ortak organizasyonlar yapmaya gayret ediyorlar görüyorsunuz.

Bu ne demektir ey Davetçi gençler biliyor musunuz?

“KENDİLERİNİN belirledikleri gündemlerini bırakıp, BAŞKALARININ belirlediği gündemlerin kuyruğuna tutunmaktır..”

Diğer bir ifade ile fert, cemaat, siyasi parti, yazar ve düşünür olarak KENDİ HEDEF VE MİSYONLARINI tehir etme, öteleme hatta belki farkında değiller ama vazgeçmedir.

Böylesi bir durum ise SİYASİ İNTİHAR’ dır.. Çünkü kâfirler, hiçbir zaman Müslümanlar hayrına SİYASİ GÜNDEMLER belirlemezler.

Muhterem kardeşlerim ve gözümün bebeği Davetçi gençler

Bütün bunları bir kenara bırakalım; dünya Müslümanları olarak her birimizin “GAZZE’ den çok çok daha önemli” bir gündemimiz vardır.

Hem de öyle bir gündem ki, çoğu Müslümanın belki bilmeyerek belki bilerek GÖZ ARDI ettiği bir gündemdir bu gündem..

“- Peki, nedir o GAZZE’DEN ÇOK ÇOK DAHA ÖNEMLİ olan gündem Bekir amca?”

Arz üzerinde yani tüm dünyada KELİME-İ TEVHİD bayrağının ayaklar altında çiğneniyor olmasıdır..

“- Nasıl yani, dediğinden hiçbir şey anlamadım Bekir amca?”

İzah edeyim güzel kardeşim.

KELİME-İ TEVHİD’ in aslı “Lâ ilâhe illallah Muhammedun Resulullah” cümlelerinden ibaret olup “Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed Allah’ın Rasulüdür, elçisidir” şeklinde Türkçe’ ye çevrilir.

İslam akidesinin temeli olan bu sözler, aynı zamanda bu akidenin SİYASİ BİR AKİDE olduğunun da ifadesidir.

Keza Muhammed (sas)’ in SİYASİ BİR ELÇİ olduğunu da ifade eder. Yine onunla gönderilen yüce kitabımız Kur’an’ın da SİYASİ BİR KİTAP olduğunu belgeler.

Ayrıca Rasulullah (sas)’in kurduğu, ASHABIM adını verdiği kitlenin, cemaatin de SİYASİ BİR CEMAAT, PARTİ olduğunu ortaya koyar.

Nitekim bunların hepsini bir arada SİYASİ BİR TEFEKKÜR ile harmanlayarak düşündüğümüzde, Muhammed (sas) efendimizin mükemmel bir SİYASİ ÇALIŞMA ve SİYASİ BİR MÜCADELE ile Medine’de SİYASİ BİR VARLIK yani İSLAMİ BİR DEVLET inşa ettiğini görüyoruz.

Son olarak da, kâfirler bile itiraf etmektedir ki Hz. Muhammed (sas) SİYASİ BİR ŞAHSİYET yani DEVLET BAŞKANI iken vefat etmiştir.

Yukarıda saydığım tanımlamalar, verilen mücadeleler ve varılan hedef yani İSLAM DEVLETİ’ ni kurmak, dâhili siyasette İslamiyet’i hâkim, hakem ve hükümran kılmak, harici siyasette ise Cihad yoluyla İSLAM RİSALETİNİ tüm Avrupa, Amerika, Asya, Afrika, Avusturalya kıtalarına yaymak, sadece Rasulullah (sas) ve cemaatine yani SİYASİ PARTİSİNE mi farzdı?

Elbette ki hayır..

Aynı namaz gibi onlara farz kılınan Rabbimizin her bir “Emri ya da Nehyi” bizlere de farz kılındı ey Müslümanlar.

İşte KELİME-İ TEVHİD bayrağının “AYAKLAR ALTINDA” olmasından kastettiğim şey, bu gün bu farzların hiç birisi bir İSLAMİ DEVLET ELİYLE tatbik edilmiyor olmasıdır.

100 yıldan fazladır ki bu durum böyledir. Dolayısıyla bu husus maalesef terk ettiğimiz, ihmal ettiğimiz ve sürekli tehir ettiğimiz “GAZZE’DEN ÇOK ÇOK DAHA ÖNCEKİ VE ÇOK ÇOK DAHA ÖNEMLİ olan gündem maddemizdir.

Ama sömürgeci kâfirler, özellikle de katil İNGİLTERE ne yaptı? Adına İsrail dedikleri bir HANÇERİ Bilad uş Şam’ a ve onun FİLİSTİN / GAZZE göğsüne sapladı. 80 yıllık bir gündemi sürekli kucağımızda bulduk.

Oysaki dünya Müslümanları olarak bizim, GAZZE MESELESİ DİYE BİR MESELEMİZ YOKTUR..

Esasında, tek bir meselemiz vardır; O da yeryüzünde İslam Anayasa ve kanunlarının İSLAMİ BİR DEVLET eliyle TATBİK EDİLMEYİŞİ MESELESİ’ dir.

İşte bu ESASİ MESELEMİZİ halleder, dâhili ve harici siyasetinde İslam’a göre davranacak olan İSLAM DEVLETİ’ ni kurarsak, diğer tali ve küçük TÜM meseleler anında halledilecektir inşaAllah.

Evet, sivrisinekler bir meseledir.

Bataklık da bir meseledir. Ama ASIL MESELE, sivrisinekler değil bataklıktır. O kurutulursa, TALİ BİR MESELE olan sivrisinekler de kendiliğinden yok olur.

O halde tüm Müslümanlar BİR AN EVVEL İSLAM DEVLETİ’ ni kurmak için birleşip doğru bir SİYASİ ÇALIŞMA yapmak zorundadır ve bu onlara “FARZ” dır.

Canım kardeşlerim ve ey gençler

Size yakın tarihten bir örnek vereyim. Ve bu örneği sakın ha unutmayın, ibret alın.

Pakistan’ da âlim ve düşünür, davetçi ve CEMÂAT-İ İSLAMİ teşkilatının lideri Ebu’l-Alâ MEVDUDİ’ yi (Allah rahmet eylesin) sanırım duymayanınız yoktur.

Türkçe’ ye birçok kitapları ve özellikle de “TEFHÎMU’L-ḲURʾAN” isimli tefsiri çevrildiği için çok tanınan ve sevilen bir âlimimizdir.

“İslami Hükümet, İslam Siyaset Teorisi, İslam Anayasası, Hilafet ve Saltanat” gibi, İSLAMİ BİR DEVLETİ ilgilendiren çok kitaplar yazdı, cemaatini buna hazırladı.

Her ne oldu ise bir şeyler oldu, birileri rahmetli MEVDUDİ’ nin bu eserlerindeki bazı kanaatlerini değiştirdi, onun ve cemaatinin SİYASİ VASIFLARINI yavaş yavaş törpülemeye başladı.

Bunun bir sonucu olarak gördük ki; Demokrasiye ve Laikliğe şiddetle karşı olan MEVDUDİ, Aralık 1970’te yapılan Pakistan genel seçimlerine CEMÂAT-İ İSLAMİ’ yi de kattı.

Birileri onu “çok milletvekili çıkaracağız..” diyerek ikna etmiş, ancak seçim sisteminden dolayı “oy oranı yüksek olmasına rağmen” hiç bir milletvekili çıkaramamıştı.

2 Kasım 1972’de sağlığının bozulması yüzünden cemaatin liderliğini Miyân Tufeyl Muhammed’e bırakan MEVDUDİ, 1975 yılındaki “Cemaat Şurası” na artık DEMOKRTİK SİYASETTEN çekilme tavsiyesinde bulundu, ancak bu kabul edilmedi.

1977 yılında başlayan General ZİYA ÜL HAK askerî yönetimine çok destek verdi. Bir dizi ameliyatın ardından 22 Eylül 1979 yılında tedavi için gittiği ABD’ nin New York şehrinde vefat etti.

Böylece İslam hâkimiyeti, İslami Devlet diye yola çıkan samimi bir siyasi hareket, daha önceki “Düşünce ve Metodundan” raylardaki bir “Makas” misali “yönünü ve yolunu” değiştirince, diğer bir ifadeyle “Akidenin gösterdiği İslam Devleti hedefi ve bu hedefe götürecek Nebevi metod” yanlış fikir ve üsluplarla harmanlanınca kaybeden Pakistan ve dünya Müslümanları oldu.

Yazımın başında demiştim ki:

“Ey Rabbim bu makalem ile kastettiğim her bir şeyi, okuyucu kardeşlerim, hocalarım, cemaatler ve onların liderleri ve dahi şu toplum çok çok iyi anlasınlar. BENİ YANLIŞ ANLAŞILMALARDAN koru, beni ve tüm kardeşlerimi hayırlara bir anahtar, şer’lere de bir kilit eyle..”

Umarım bu yazı ile vermeye çalıştığım her bir mesaj DOĞRU ANLAŞILMIŞTIR inşaAllah.

Ey Müslümanlar, akide kardeşlerim, hepinizi sırf Allah rızası için çok çok seviyorum. Sizlerle gurur duyuyorum. Rabbim bizleri dünyada İSLAM DEVLETİNDE, ahirette ise cennetinde cem eylesin. Amin

“Ey Rabbim, bu makalemi okuyan, anlayan, benimseyen ve paylaşan tüm Müslümanlara, son nefeslerine kadar şahit, son nefeslerinde de o müjdelenen İSLAMİ DEVLET’ te şehit olmayı nasip eyle..”

Sevgi saygı ve muhabbetlerimle.

Bekir Yetginbal – 04 Eylül 2025


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın