Gazze Katili Devlet Aleyhindeki Öğrenci Olayları Neyin Nesi?
Gazze Katili Devlet Aleyhindeki Öğrenci Olayları Neyin Nesi?
Bizleri İslam ile şereflendiren Âlemlerin Rabbi, mülkün sahibi, Şanı yüce Allah’a sonsuz defa hamd olsun.
Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi en başta ölçü ve örnek Rasul Hz. Muhammed’in, ehli Beytinin, güzide Ashabının, İslam ümmetinin ve sizlerin üzerine olsun.
Katil İsrail, 07 Ekim 2023 de başlayan “Aksa Tufanı” operasyonunda sonrasında, Filistin’in başta GAZZE bölgesi olmak üzere, Batı Şeria, Kudüs, Ramallah vs. bölgelerinde çok büyük katliamlara başladı.
Özellikle de GAZZA şeridindeki vahşi katliamlar, adeta canlı yayınlar yoluyla tüm dünya halkları tarafından yakından izlendi, insanlığını henüz kaybetmemiş merhamet sahipleri 200 günden fazladır ki kah ağladı kah öfkelendi.
Bu öfke, zaman zaman bireysel anlamda basın açıklamaları, sosyal medya paylaşımları vs. yoluyla dışa vuruldu.
Aradan 6 ay gibi bir süre geçti.
35.000 değil, enkaz altındaki “Yüzbinlerce ölü” ve yaralı ile birlikte genelde Filistin, özelde ise GAZZE halkının dramına, acı ve ızdırabına SAHİPLENME sadedinde yeni bir takım gelişmeler yaşanmaya başladı.
DÜNYADA BİR İLK YAŞANDI, Güney Afrika Cumhuriyeti Devletinin, 29 Aralık 2023′te, BİRLEŞMİŞ MİLLETLER Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi‘ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine ULUSLARARASI ADALET DİVANI’ nda açtığı davaya, başta Belçika, Türkiye vs. bazı Devletler de MÜDAHİL OLACAKLARINI duyurdular. (Mart ve Nisan 2024)
Uluslararası çapta Dünyada yine BİR BAŞKA İLK DAHA yaşanmaya başladı..
En başta Amerika Birleşik Devletleri’ nde olmak üzere, aynı günlerde ve arka arkaya Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya, Avustralya vs. devletlerde, “GAZZE KATİLİ DEVLET ALEYHİNDE” Filistin ve Gazze’ nin yanında duran birçok Üniversitede, Öğrenci gösterilerine ve Olaylara, Gazze protestolarına şahit olduk ve hala da olmaktayız değil mi?
Uluslararası çaptaki bu gelişmeye paralel olarak, bu topraklarda da BİR İLK YAŞANDI, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin “Hakiki İktidarı” 03 Mayıs 2024 de “İsrail ile her türlü ticareti kesmeye, ihracaat ve ithalatı durdurmaya” karar verdi ve “Geçici İktidar” adına Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) heyetiyle buluşmasında bu kararı Dünya kamuoyuna duyurdu.
Niçin İKTİDAR denilen ERK’i “Hakiki ve Geçici” diye tanımladım biliyor musunuz?
Rabbime sonsuz defa hamd-u senalar olsun ki, Kur’an ve Sünnetin işaret ettiği noktadan “Türkiye’deki Dâhili ve Harici Siyasete” şöyle bir göz gezdirdiğimde “Şu HAKİKATİN ortaya çıktığını” gördüm:
Türkiye’deki DEVLET VAKIASINA kuşbakışı bir bakışla baktığımızda TÜM ÇIPLAKLIĞI İLE görülen şey, Türkiye’de 2 iktidar vardır:
A: Hakiki iktidar: “DEVLET AKLI ve DEVLET İRADESİ” diye tanımladığımız ama herkesin görüp hissedemediği bir iradedir.
B: Geçici iktidar: Başbakandır, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu üyeleri, Meclis ve Anayasa Mahkemesidir. Yani 5 yılda bir el değiştirenlerdir.
Fiiliyatta da hepimizin şahit olduğu şey;
“Hakiki İktidar yani Devlet bir Hancı, Başbakan, Cumhurbaşkanları vs. yani ‘Kendisine Geçici iktidar emanet edilenler’ ise birer yolcudur.”
Şimdi gelin şu iki sorunun cevabını arayalım:
SORU BİR:
Ticaret Bakanı’nın yaptığı açıklamaya, samimi itirafa göre, 07 Ekim 2023 den 03 Mayıs 2024 tarihine kadar tam 210 gün boyunca GAZZE KATİLİ DEVLETE binlerce gemi ve Onbinlerce konteyner TİCARİ MAL gönderen Türkiye niçin “BİRDENBİRE” bu ticareti kesti?
SORU İKİ:
En başta ABD olmak üzere, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya, Avustralya vs. ülkelerde, Üniversite öğrencilerinin “GAZZE KATİLİ DEVLET ALEYHİNDE” düzenledikleri gösteriler ve Olaylar, gerçekten SPONTANE yani “kendiliğinden” gelişen ve devam etmekte olan olaylar mıdır?
Bende oluşan kanaatler olarak, önce İKİNCİ sorunun cevabı ile başlamak istiyorum.
12 Eylül 1980 Askeri Darbesi öncesi Üniversitede okuyan, çok yoğun çatışma ve olayları birebir yaşayan bir abiniz ve amcanız olarak, o dönemin nice ÖĞRENCİ OLAYLARININ arka planına ve seyrine vakıf oldum.
Şurası bir hakikattir ki; O olayların tamamı organize, örgütlü ve planlı olaylardı.. Elbette ki bu işlerin bir sahibi, bir akıl hocası ve orkestra şefi de vardı.
Yani yukarıda ifade ettiğim gibi, SPONTANE, “kendiliğinden”gelişen, olan biten olaylar asla değildi.
Çünkü insanlar durduk yere, kendi kendilerine, bir ETKEN olmadan kolay kolay harekete geçmezler, herkes bir öncü, bir lider yada bir organize hareket bekler. Eşyanın tabiatı bunu gerektirir.
Öyleyse, doğru cevaba ulaşabilmek için, soru içinde birkaç soru daha soralım:
* Dünya çapında, bir çok ülkede “Aynı anda START verilen” bu kitlesel Öğrenci hareketlerin “Akıl hocası, Sahibi yani Orkestra şefi” kimdir?
* Yaklaşık 200 gün İsrail katliamlarına göz yumup, geçen ay sonu Üniversiteleri hareketlendiren bu “Akıl Hocasının” asıl amacı, nihai hedefi nedir?
* Bu işleri organize edenler, niçin bu günleri, ayları seçmiş olabilirler?
Muhterem kardeşlerim, güzel insanlar, özellikle de Davetçi gençler. Bu soruların cevabı, şayet kalbinizde bir itminan oluştursun istiyor iseniz, öncelikle şu ÖN BİLGİLERE mutlaka ama mutlaka sahip olmanız gerekir.
1789 Fransız ihtilali sonrasında hızla büyüyen Kapitalist şirketler, kendi aralarında “kız alıp vermek suretiyle” daha büyük aile şirketlerine, bu aile şirketleri de diğer aile şirketleriyle birleşerek “Devasa Holding ve Tröstlere” dönüştü.
19. yüzyılda, “Paranın, sermayenin ve şirketlerin merkezi” İngiltere yani LONDRA oldu.
Ellerindeki bu korkunç sermaye birikimi, adeta İngiltere’yi, “Teknoloji ve Silah Geliştirme Üretme Merkezi” haline getirdi.
Başta İngiltere olmak üzere, Fransa, İspanya, Hollanda, Belçika, Portekiz vs. devletlerin, Dünyanın birçok kıtasında YENİ SÖMÜRGELERİ oluştu.
Tabi ki aslan payını İngilizler kaptı ve İngiltere, GÜNEŞ BATMAYAN İMPARATORLUK diye anılır oldu.
20. yüzyıl ile birlikte, birçok Batı Avrupalı şirket, özellikle İngiliz ve Alman sermaye sahipli aile şirketleri, kendi kurdukları yeni kıta Devletine yani AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’ ne, Sermaye ve Teknolojilerini transfer etmeye, ABD’de yeni bir Teknoloji Üssü yani “Silikon Vadisi” oluşturmaya karar verdiler.
Dolayısıyla Kapitalist Dünyanın, Sermayedarların, Ailelerin 20. Yıldaki yeni ana mekânı ABD olmuş oldu.
Bu aile şirketleri, “Amerikan Rüyası” ve “ABD yüzyılı” diyerek Dünyanın dört bir tarafında ABD’li kovboylar, silah tüccarları yani zorbalar eliyle “Astığı astık, Kestiği kestik” bir siyaset izleyip kan ve gözyaşı döktürmedikleri ülke, devlet ve toprak bırakmadılar.
Derken 21. yüzyıl geldi.
Osmanlı İslam Devleti’nin olmadığı bir dünyada istedikleri gibi at koşturan Emperyalist Kapitalist kâfirler, tatbik ettikleri tüm Kapitalizm esaslı uygulamalardan insanların, halkların bıktığını ve yeni arayışlara yöneldiğini bildikleri için, “İdeolojilerine makyaj yapmak, acuze ihtiyar kadını genç kız gibi göstermek..” yoluna koyuldular.
Yani 21. yüzyılın başından itibaren Küresel aile şirketleri “Kapitalizme yeni bir format atmak” yoluna koyuldular.
Değerli kardeşlerim, muhterem Müslümanlar. Şu iki can alıcı hususu sakın ha unutmayın:
BİRİNCİSİ: Devasa aile şirketleri ve para babalarının Kapitalizme attıkları “Yeni Formatla” hedeflenen husus; 21. yüzyılda The New World Order’ı inşa etmek yani “Yeni bir Dünya Düzeni” kurmak.. Diğer bir ifade ile “Dijital Dünya ve Dijital Küreselleşme” dir.
İKİNCİSİ: Bu devasa aile şirketleri ve para babalarının yani “Dijital Dünya ve Küreselleşme” için yola koyulanlar her ne kadar Kapitalizmin Laiklik akidesine İMAN EDİYORUZ deseler de bu taife gerçek anlamda ŞEYTANA TAPAN, Ona iman eden ve Onun yeryüzü hâkimiyeti için çalışan çok özel bir taifedir.
Ne zaman ki “KÜRESELCİLER” diye bir söz duyarsanız bilin ki bununla kastedilenler, halk arasındaki adıyla SATANİSTLERDİR yani “Şeytana Tapan” bu dev kadrodur..
Küreselcilerin 2020 yılı ile birlikte Start verip 2045 yılına kadar gerçekleştirmeyi hedefledikleri “Kapitalizme Yeni Formatın İçeriği” şudur kardeşlerim:
Şeytana tapan bu sapıklar iddia ediyor ve diyorlar ki:
“Allah insanı yarattı. Ama eksik yarattı, onda birçok eksiklikler var. Biz bunun çok çok daha iyisini oluşturacağız ve onu ‘Süpernova’ bir insan haline sokacağız.”
Bu nedenle Allah’ın yarattığı insan modeline “İNSANLIK 1.0” adını verdiler.
Küreselci bu sapıklar, insanın DNA’sı ve Genetiği ile oynayıp, Onun “Görme mesafesini çok daha uzaklara ulaştırarak, Duyma kabiliyetini çok çok daha geliştirerek, Boynunu ve kilosunu dilediği gibi ayarlayarak, İnsan kas ve iskeletini daha da sağlamlaştırarak Süpernova bir insan modeli..” oluşturmak istiyorlar.
Bunun adı da “İNSANLIK 2.0” dır diyorlar.
Ama 21. yüzyıl başlarında yakinen şahit olmaya başladık ki bu teknolojilerin asıl sahibi “Şeytana Tapan KÜRESELCİ” Batılı aile Şirketleri bu işi sadece “Makine & Üretim Tüketim” ekseninin çok çok dışına taşıyıp, İNSAN ODAKLI bir takım çalışmalara yöneldiler.
Nedir “İnsan Odaklı” dan kastım kardeşlerim?
İnsanoğlu bir yönüyle de BİYOLOJİK bir canlıdır, bir mahlûktur.
İnsanı, hayatı ve kâinatı yaratan âlemlerin Rabbi şanı yüce Allah (cc) diğer canlılarda olduğu gibi bizlere de nice BİYOLOJİK ÖZELLİKLER vermiştir.
Şeytanı Rab edinen bu KÜRESELCİ AİLE ŞİRKETLERİ, Allah’ın (cc) “Mükemmel bir şekilde yarattığı” insanoğlu “BİYOLOJİK BEDENİNDE” kendilerince “Yeni bir EVRİM” yapıp insan vücudunu “BİYONİK BİR BEDENE” evirme, geçirme gayretine girdiler.
Peki, bu gayretkeşlerin NİHAİ ANA AMACI neydi Bekir amca diyorsunuz sanırım kardeşlerim. CEVAP:
“İnsanı, Doğayı ve tüm Hayatı dönüştürmek, İnsan iradesini, aklını ve son tahlilde de BEDENİNİ tam teslim almak ve insanı bir Robot gibi kullanmak..” istek ve hırsı.
İşte “Şeytana Tapan bu KÜRESELCİ” Aile şirketleri, sonunda; geliştirdikleri “Kuantum bilgisayarlar ve Yapay Zekâ teknolojisi” ile yukarıdaki ana amaca yönelik DİJİTAL ÇAĞIN yeni bir merhalesine geçerek İnsanların kendilerine “bir ROBOT gibi” itaat edeceği ‘Yeni bir Sistem Kurgusu’ gerçekleştirdiler.
Bu şeytani kurgunun özü; İnsanlar hakkında elde ettikleri tüm DİJİTAL VERİLERLE ve insan vücudunda Deri altına monte edilecek bir BİYOMETRİ CİP ile uzaktan “Hacklanebilir İnsan” oluşturmak..
Kardeşlerim “21. Yüzyılın bu zaman diliminde” berrak bir şekilde ortaya çıkan “bir hakikate” dahadikkatinizi çekmek istiyorum.
O da şudur:
Devletlerarası durumda ve Devletlerarası siyasette, gittikçe artan bir ivme ile “Her ulus Devlet içindeki Siyasetçilerin” ULUSALCILAR ve KÜRESELCİLER olarak “İki kutba” ayrıldıklarına şahit oluyoruz.
“20. yüzyıldaki gidişatta”, Devletler ya da Devlet adamları, “ABD yanlısı, İngiltere yanlısı, Almanya ya da Fransa yanlısı” diye tanımlanırdı.
Bu günkü siyasi konjonktürde ise “günümüzün süper gücü” Amerika Birleşik Devletleri (ABD) bile artık “2 ayrı ABD” haline gelmiştir..
Birisi “Ulusalcı ABD’liler yani Cumhuriyetçiler” ve diğeri “Küreselci ABD’liler yani Demokratlar” vardır artık..
Bu husus; hemen hemen dünyadaki bütün devletler için “Genel geçer bir vasıf” olmaya başlamıştır.
Yine “bir başka hakikat” daha vardır.. O da şudur:
Tüm dünyada KÜRESELCİ devletler ve devlet adamları “TEK BİR İRADE” tarafından sevk ve idare edilmeye çalışılırken,
Hemen hemen tüm ULUSALCILAR, “ya yerel iradeler ya da daha güçlü gördükleri (ABD, İngiltere vs. deki) Ulusalcı iradeler” ile işbirliği yapmaktadırlar.
Bu şeytana tapan Küreselci taife, Onlarca yıldır sürdürdükleri İKTİDAR MÜCADELESİNDE artık herkesin de gördüğü gibi ÇİN TOPRAKLARINDA bir Devlet olmuşlardır ve her geçen gün Dünyanın TEK SÜPER GÜCÜ olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedirler.
Küreselci Taife için bu ilerlemede başarıyı yakalamak, “Ulus Devletler içinde kendi yanlısı Siyasetçileri, Partileri ve Sivil Toplum Kuruluşlarını” elde etmekle mümkün oldu.
Yine yüce kitabımızda geçen şu ayette mealen ŞEYTAN dedi ki:
“Yemin ederim ki, eğer beni Kıyamete kadar yaşatırsan, pek azı dışında, Onun neslini kendime bağlayacağım..” (İsra suresi 62)
İşte Hz. Adem (as)’ın neslini kendisine tam bağlamak isteyen ŞEYTAN ve bu sistem; ROTHSCHİLD ailesinin kurduğu bu BİYOMETRİ CİP takılmış “Yarı Robot yarı İnsanlar” dan oluşturulacak “Yeni Dünya Düzeni” nin Devlet olarak mimarı ve onun resmiyetteki adı şimdilik ÇİN HALK CUMHURİYETİ, Fiiliyatta ise YAPAY ZEKÂ DEVLETİ’ dir.
Daha doğrusu “Nihai” hedefleri bu..
Bu devlet, çok süratli bir şekilde Dünyadaki tüm Ulusal / Milli Devletleri ve Onlar üzerinden de “halklarını” kendisine bağlama gayreti içerisindedir ve bu konuda bayağı da bir mesafe kat etmişlerdir.
Bu mesafeyi kat etmelerindeki en büyük ARGÜMAN, ellerindeki YAPAY ZEKÂ tabanlı alt yapı ve Toplamaya Devam ettikleri tüm Dünyadaki insanlarla ilgili her türlü DİJİTAL VERİLER’ dir.
“KÜRESELCİLER” dediğimiz taife için asli konu; ne senin paran, ne malın mülkün ne de senin vatanın yani toprağındır. Onların ASIL hedefi arz üzerindeki her bir insandır..”
Ama az ve öz olarak bir şey daha ifade etmem gerekiyor. Bu ŞEYTANIN DOSTLARI Küreselci taife uzun vadeli MAKRO HEDEFLERİ noktasında Ulus Devletlere ve yöneticilerine diyor ki:
“Vatanın, toprağın, fabrikaların ve tüm servetlerin sende kalsın.. Sen bana sadece insanlarını, onlar hakkında elinde bulunan yeni DİJİTAL VERİLERİNİ ver, ben onlara birer BİYOMETRİK CİP takayım, bu verilerini istediğim gibi kullanayım bu bana yeter..”
Niçin sadece kişiyi / bireyi, toplumdaki insanları istiyor ya da birey odaklı bir yaklaşım sergiliyor? Buradaki sinsi amacı nedir acaba?
“Bana kişilerinizi verin..” derken kastettiği şey ASLA, O kişiyi alıp kendi coğrafyasına götürmek değildir.
O kişiyi, bireyi yaşamakta olduğu topraklarda “kendi nihai amaçları için” kullanmak ve yönlendirmektir.
Kardeşlerim, güzel insanlar..
Şimdi tekrar konumuzun başına, Dünyada bulunan çeşitli Üniversitelerdeki Filistin/Gazze yanlısı eylemlere dönüyorum.
Şeytanı RAB edinen ve ona tapan, tüm yeryüzünde onun HAKİMİYETİ için mücadele veren bu KÜRESELCİ TAİFE indinde, bir ferdin, halkın yada toplumun Yahudi, Hristiyan, Müslüman, Budist, Putperest yada İnekperest olması HİÇ Mİ HİÇ önemli değildir..
Onlar için asıl olan, bütün dinleri ve müntesiplerini ortadan kaldırıp, Ulus Devletleri yıkıp, Şeytanın mutlak hâkimiyetini sağlayacak, Şeytani Küresel TEK DÜNYA DEVLETİ kurmaktır.
Dolayısıyla bu bağlamda 20. Yüzyıl Ulus Devletlerinden birisi olan İNGİLTERE’ nin 1948 yılında kurulmasına ÖN AYAK olduğu Filistin topraklarındaki ÇAKMA DEVLET İsrail’in, Şeytana tapan KÜRESELCİ TAİFE İNDİNDE zerre kadar KIYMETİ HARBİYESİ yoktur..
Hatta son 15-20 yıldır bu ÇAKMA DEVLETİN artık ortadan kaldırılmasını sık sık dillendirir olmuşlardır.
Tabii ki bu düşünceye ulaşmış olmalarının birçok sebebi vardır. Bence en önemli sebep; bu ÇAKMA DEVLET, 75 yıldır yaptığı ÇOK ÇOK VAHŞİ KATLİAMLARLA, en başta tüm Dünyadaki Müslümanların hızla şuurlanmasına ve ilaveten de nice GAYRI MÜSLÜMÜN İslam ile tanışmasına vesile olmaktadır.
Belki çok şaşıracaksınız ama bu ÇAKMA DEVLETİN ortadan kalkacağı/kaldırılacağı ile ilgili size bir örnek vermek istiyorum.
Yahudi asıllı ve KÜRESELCİ ÇETENİN has ve sadık adamlarından biri olan ABD’nin eski Dışişleri Bakanlarından Henry KİSSİNGER’in 2012 yılının son aylarında yaptığı bir açıklama hakkında, Gazeteci Dr. Kevin BARRET diyor ki;
The New York Post tarafından “HARFİ HARFİNE” alıntılanan KİSSİNGER’in (söylediği),“10 YIL İÇİNDE ARTIK İSRAİL OLMAYACAK” sözü, kat’i ve şartsız bir sözdür.
KİSSİNGER; İsrail’in tehlikede olduğunu, fazladan trilyonlarca dolar para verip, onun düşmanlarını, ordumuzla ezsek bile ‘kurtulabileceğini’ söylemiyor.. Bir ‘çıkış yolu’ da önermiyor. Basitçe bir gerçeği belirtiyor: “2022 / 2023’DE, ARTIK İSRAİL OLMAYACAK..” (Tarih 02 Ekim 2012)
(Kaynak: http : //www timeturkcom /tr/makale/ dr-kevin-barret/ kissinger-10-yil-icinde-israil-olmayacak.html)
Peki, ortada “FOL YOK YUMURTA YOK” iken süper gücün eski Dışişleri Bakanı KİSSİNGER, bu endişeyi (!) niçin dile getirdi?
Kehanette (!) mi bulundu kendince? Elbette ki hayır..
BU KÜRESELCİ kurt politikacı KİSSİNGER; (D: 1923 – Ö: 2023) kendisi daha 25 yaşında iken kurulan İSRAİL DEVLETİ’ nin, “DÜNÜ, BUGÜNÜ VE GELECEĞİ” hakkında önemli bir kanaatini / temennisini samimiyetle ortaya koymuştur.
Kurulduğu 1948 yılından bu güne kadar, bu GAZZE KATİLİ ÇAKMA DEVLETE hiçbir siyasetçi yada Devlet BİR LAF BİLE EDEMEZKEN, bu günlerde NE OLDU DA BÖYLE ARKA ARKAYA bu katiller güruhu için, “Davalar açılıyor, Üniversitelerde devasa gösteriler düzenleniyor, İsrail ile değil TİCARETİ, diplomatik ilişkileri bire kesmeye cesaret edemeyen Devletler adeta ÇAKMA DEVLETE kafa tutuyor?”
Bu müthiş “U dönüş” çok çok basit argümanlarla ve duygusal yaklaşımlarla izah edilemez ve edilmemeli de diye düşünüyorum.
Sözün özü, bende oluşan kanaat, Şeytana tapan KÜRESELCİ ÇETE, Tek Dünya Devleti’ ne giden yolda, 2030 ve 2045. Yıl VİZYONU çerçevesinde, Allah-u Âlem, bu ÇAKMA DEVLETİ, peyderpey ortadan kaldırıp, Filistin topraklarını KENDİSİNE ÇOK ÇOK SADIK, sözde Müslüman, özde ise şeytana tapan KÜRESELCİ ÇETE Devlet adamlarına teslim etmektir.
Aynı Osmanlı İslam Devleti’ ni yıktıklarında İslam coğrafyasını, kendilerini “İyi bir Müslüman (!) gösteren aslen Yahudi SABETAYİST AİLELERE teslim ettikleri gibi..
Tabii ki bu onların planı, projesi, tuzağı..
Bir de Müslümanların iman ettiği, alemlerin Rabbi şanı yüce Allah’ın (cc) bir planı, bir tuzağı var.. Bunu şu ayetlerden anlıyoruz:
“Hani, inkâr edenler seni bağlayıp hapsetmek, öldürmek veya (Mekke’den) çıkarmak için TUZAK kuruyorlardı. Onlar TUZAK kurarken Allah da TUZAK kuruyordu. Allah TUZAK kuranların en hayırlısıdır..” (Enfal suresi 30)
“Kötü tuzaklar kuranlar, Allah’ın kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğinden veya kendilerine hiç ummadıkları bir yerden azabın gelmeyeceğinden emin mi oldular?” (Nahl suresi 45)
“Kötülüklerle tuzak kuranlara gelince, Onlar için çok şiddetli bir azap vardır ve Onların kurdukları tüm tuzaklar da mutlaka boşa çıkacaktır.” (Fâtır suresi 10)
“Allah tuzak kuranlara karşılık vermekte en güçlü olandır.” (Âl-i İmran suresi 54)
“Ben onlara sadece mühlet / bir süre veriyorum. Şüphe yok ki, benim tuzağım metin/çetindir.” (Kalem suresi 45)
“Onlara mühlet veririm. Çünkü benim tuzağım metin /çetindir.” (A’raf suresi 183)
Rabbimizin bu hitapları ile birlikte, şu ikazları da kulağımıza küpe olmalı ve Allah’ın emir ve nehiylerini İSLAMİ BİR DEVLET eliyle hayata hâkim, hakem ve hükümran kılmanın yoluna revan olmalıyız güzel kardeşlerim.
Rabbimiz dedi ki:
“Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden bu şekilde davranan birinin/toplumun dünya hayatındaki cezası ancak rezil rüsvâ olmaktır; kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine itilirler.” (Bakara suresi 85)
“Her kim Rahman’ın Zikrini (Kur’an-ı Kerim’i ve Rasulünün Sünnetini) görmezden gelir, (yüz çevirip başka şeylere) yönelirse, Biz, bir ŞEYTANI, Ona musallat eder (onun kötü emellerine uşak yaparız.) Artık bu (ŞEYTAN), onun yakınıdır (yoldaşı ve yararlanıcısıdır).” (Zuhruf suresi 36)
Âlemlerin Rabbi şanı yüce Allah’ın (cc) şu müjdeleri ne güzel..
“Allah’ın dostları için hiçbir korku yoktur ve onlar asla üzülmezler. Onlar ki iman edip Allah’a tevekkül edenlerdir. Dünyada ve ahirette onlara müjde vardır. Allah’ın sözü değişmez, işte büyük kazanç budur.” (Yunus suresi 62-64)
“Muhakkak ki, Rasullerimize ve iman edenlere hem dünya hayatında hem şahitlerin kalktığı O gün de (kıyamet günde, yardım edeceğiz) zafer vereceğiz.” (Mümin suresi 51)
“Ey iman edenler, Eğer Allah’a (dinine) yardım ederseniz (dört elle sarılır sahip çıkarsanız), Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.” (Muhammed suresi 7)
“Allah, içinizden iman edip de Salih amel işleyenlere vaad etti ki, kendilerinden evvel gelenleri nasıl yeryüzüne sahip ve hakim & hükümran kıldıysa, onları da yeryüzüne sahip ve hakim (hükümran) kılacaktır..” (Nur suresi 55. Ayet)
Her ne kadar şeytana tapan KÜRESELCİ ÇETENİN, Müslümanların bağrına 1948 saplanan bu KANLI HANÇERİ artık çıkarma gibi bir niyeti görünüyorsa da, bizler iman ettik ki Rabbimiz o muhteşem vazifeyi bir gün bize verecek.
Sahih-i Müslüm’ de Ebu Hureyre (ra)’ ın rivayetiyle, ölçümüz, örneğimiz ve ilk DEVLET BAŞKANIMIZ Hz. Muhammed Mustafa (sas) efendimiz dedi ki:
[لا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يُقَاتِلَ الْمُسْلِمُونَ الْيَهُودَ، فَيَقْتُلُهُمُ الْمُسْلِمُونَ حَتَّى يَخْتَبِئَ الْيَهُودِيُّ مِنْ وَرَاءِ الْحَجَرِ وَالشَّجَرِ، فَيَقُولُ الْحَجَرُ أَوِ الشَّجَرُ: يَا مُسْلِمُ يَا عَبْدَ اللَّهِ هَذَا يَهُودِيٌّ خَلْفِي فَتَعَالَ فَاقْتُلْهُ، إِلَّا الْغَرْقَدَ فَإِنَّهُ مِنْ شَجَرِ الْيَهُودِ]
“Müslümanlar Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Bu savaşta Müslümanlar Yahudileri öldürürler. Hatta bir Yahudi bir taşın, bir ağacın arkasına gizlenir. Bunun üzerine o taş, o ağaç, ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, İşte arkamda bir Yahudi.. Gel, onu öldür..’ der. Yalnızca Garkad bir şey söylemez. Zira o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”
Anam, babam sana feda olsun ey müjdeci Rasul (sas)..
Sebep & Sonuç ekseninde bu müjdenin de tahakkuku, aynı İSTANBUL’UN FETHİ müjdesinin tahakkuku gibi İSLAMİ BİR DEVLETE muhtaçtır güzel insanlar.
Gelin kardeşlerim, her zaman söylediğimiz şeyi, burada “GÜR BİR SEDA İLE” bir kere daha tekrar haykıralım:
İSLAM, ASLA BİR DEVLETSİZ OLMAZ..
BİR DEVLET TE ASLA İSLAM’SIZ OLMAZ..
Ey Rabbim bizleri de bu “DEVLET KURMA” salih ameline memur eyle, bizlere Nusret ile İSLAMİ BİR DEVLET sahibi olmayı, bu şanlı Devletimizin ilan edeceği CİHAD yoluyla İSLAM RİSALETİNİ tüm dünyaya hakim, hakem ve hükümran kılmayı nasip et kurbanın olayım Allah’ ım..
“Ey Rabbim, bu makalemi okuyan, anlayan, benimseyen ve paylaşan tüm Müslümanlara, son nefeslerine kadar şahit, son nefeslerinde de o müjdelenen İSLAMİ DEVLET de şehit olmayı nasip eyle..”
Sevgi, saygı ve muhabbetlerimle
Bekir Yetginbal – 06 Mayıs 2024
Tags: