Evini Cennet Yapan Kadının 17 Özelliği
Evini Cennet Yapan Kadının 17 Özelliği
1) O, Firavun’un Sarayında Kendisine Cennetten Bir Köşk Kuran Asiye’nin Kardeşi Kadındır.
O kadın, peygamberinin ‘saliha’ dediği, ebedi cennet için fani olan ne varsa hepsini veren, villada, barakada, şehirde, köyde, zengin, fakir Rabbinin rızasını arar. Rabbinin vereceklerini kimsenin vaadine değişmez.
Eşine eş olur, Rabbinden bekler; çocuklarına anne olur, Rabbinden bekler. Komşusuna komşu olur, Rabbinden bekler. Kendisini değersiz dünyalığa harcamaz. Bıkmaz, usanmaz.
Allah’ın her şeyi görüyor olması, karşılığını O’nun verecek olması, tüm çektiklerinin kendisine kefaret olması ona tam bir tesellidir.
O, bunaldıkça hep ‘lahavle vela kuvvete illa billah’ der.
Rabbinin emirlerine uyar. Yasaklarından kaçınır. Evinde Rabbini tek söz sahibi yapar. Rabbi de onu korur.
2) Şu Ayetleri Hiç Unutmaz.
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
“Ey mü’minler, sabırlı olunuz, sabır yarışında düşmanlarınızı geride bırakınız, sürekli savaşa hazırlıklı olunuz ve Allah’tan korkunuz ki, kurtuluşa eresiniz.”
(Al-i İmran Suresi, 200)
“Şöyle de: Ey mü’min kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının; bu dünyada iyilik yapanlara iyilik vardır. Allah’ın yarattığı yeryüzü geniştir. Yalnız sabredenlere ecirleri sonsuz ödenecektir.” (Zümer Suresi, 10)
“İnsanların umutsuzluğa düşmelerinin ardından yağmuru indiren ve rahmetini yayan Allah’tır. O, gerçek dosttur, övülmeye layık olandır.” (Şura Suresi, 28)
“Allah daima bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratır.” (Talak Suresi, 7)
Azim olan Allah ne güzel ne doğru söyledi.
3) Şu Hadisler Onun Ölçüsüdür.
‘Hangi kadın daha hayırlıdır?’ diye sorulduğunda Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Baktığında içini açan, emrettiğinde sana itaat eden, kişiliği ve malında hoşuna gitmeyecek şeyi sana yapmayandır.” (Nesâi, Nikâh 14 (6,68))
“Herhangi bir kadın, kocası kendisinden memnun olarak ölürse cennete girer.” (Tirmizi, Radâ 10, (1161))
“Dünya nimetlerle doludur. Dünya nimetlerinin en iyisi de Saliha bir kadındır.” (Müslim, Radâ, 64; Nesâî, Nikâh, 15; İbn-i Mâce, Nikâh, 5)
4) Hayatı Sabah Namazı İle Başlar.
Gününü sabah namazına göre planlar. Vaktinde namaza kalkar, eşini ve çocuklarını da kaldırır. Namaz kılmalarını bekler. Duasını ve zikrini yapar.
Böylece güne, Allah’ın himayesinde başlamış olur. Kendisi namaz kılmayacaksa bile, ev halkı için yine namaza kalkar.
Sürekli olmasa da, belirli günlerde sabah namazından sonra işrak vaktine kadar bekler. O vakti dua ve istigfarla geçirir.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Geceleyin kalkıp namaz kılan, karısını da kaldıran, kalkmazsa yüzüne su serperek uyandıran kimseye Allah merhamet etsin. Aynı şekilde geceleyin kalkıp namaz kılan, kocasını da uyandıran, uyanmazsa yüzüne su serperek uykusunu kaçıran kadına da Allah merhamet etsin.” (Ebû Dâvûd, Tatavvu 18, Vitir 13. Nesâî, Kıyâmü’l–leyl 5; İbni Mâce, İkâmet 175.)
İbadetsiz ve zikirsiz kalmaktansa aç kalmayı yeğler. Duaya önem verir. Daralınca da, keyfi yerinde iken de dua eder. Duadan bıkmaz, usanmaz.
5) İş Listesini Başkalarından Öğrenmez.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizden birinizin kendi evinde yapacağı bir iş, mücahitlerin yaptığı cihat sevabını kazandırır inşaallahu teala.” (Kenzu’l-Ummal, 45146)
Onun işi:
- Kul olmak,
- Eş olmak,
- Anne olmak,
- Evinin sahibi olmak ve
- Allah’a davetçi olmaktır.
6) Derin Hesaplar Yapar.
Hesaba çekilmeden önce kendini hesaba çeker. Çıktığı ahiret yolculuğu için yeterli hazırlığı yapıp yapmadığını, ölümü, kabri, mahşeri, sıratı, cennet ve cehennemi düşünür.
Bunların lafını değil, tefekkürünü yapar.
Salihlerin, âlimlerin sohbetlerini dinler, kitaplar okur. Nefsinin eksiklerini tespit eder. Tövbe planları yapar.
7) Eşyanın Kölesi Değildir.
Kabre taşınmaz şeylerle ömür çürütmez. Evi için zaruri olanları temin eder. Boncuk stokçusu olmaz, mobilya perestlik yapmaz. Eşyaya harcadığı vaktin, onlara verdiği gönlün hesabına düşünür.
Yaşamak için mal gerektirdiğini bilir; ama mal için yaşamaz.
8) Mutfağa Tapınmaz.
Nefisleri köreltecek kadar pişirir, yer. Ömrünü mutfakta geçirmekten korkar. Yemeği doymak için bilir. Zevk için, gösteriş için mutfakta kalmasının zarar olduğunu bilir.
9) Boş Vakit Onun Düşmanıdır.
Yabancı erkeklerden kaçındığı gibi boş vakitten de kaçınır.
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
“Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et.” (İnşirah Suresi, 7)
Asıl dinlenme yeri olarak kabri seçer, orayı düşünür.
Sınırlı bir ömrünü, saatlerce süren arkadaş sohbetlerinde ve çarşı pazar gezilerinde harcamaz.
Uykuya karşı hassastır. Vaktinde ve düzenli uyur. Ruhu ile bedeninin ihtiyaçları arasında dengeli davranır. Birini diğerine ezdirmez.
10) Cahil Kalmayı Tehlikeli Görür.
Kur’an öğrenir, okur. Hadis okur, dinler. Fıkıh bilgisi vardır. Bilhassa kadınlara ait bilgileri farz ilimler olarak öğrenir. Genel kültürü de ihmal etmez.
Akidesini, amelini heba edecek işlerden sakınır. Sihir, muska, mezar ziyareti gibi cahiliye işlerinden şiddetle kaçınır.
11) Kötü Örnek Olmaktan Korkar.
Çocuklarına, komşularına ve yakın akrabasına kötü örnek olup, onların günahlarını taşımaktan korkar.
Giydiği bir elbiseyi taklit edecek çocuğunun, yeğeninin ona nasıl bir vebal yükleyeceğini düşünür. Allah’tan korkar.
12) Çocuklarını Allah’ın Emaneti Olarak Bilir.
Onları olduğu gibi kabul eder. Başka çocuklarla kendi çocuklarını kıyaslamaz. Onların sorumluluğunu unutmaz.
Onlar için hesap vereceğini iyi bilir. Onları, ölümünden sonra kendisi için bir sadakayı cariye olarak yetiştirir.
13) Allah’ın, Sevdiği Kullarını Sınadığını Bilir.
Eşiyle, çocuğuyla, akrabalarıyla, hâkim güçlerin baskısıyla sınanırken hep bunu düşünür. Hastalıkla uğraşırken, fakirliğin altında ezilirken de bunu düşünür.
14) Ölür ama harama bulaşmaz…
Allah’ın haramlarından hiçbir zaman taviz vermez. Eğer eğilip bükülecekse, zevklerinden eğer büker.
Haramları şu veya bu nedenle gevşetmez. Düğüne kadar, nişana kadar ciddi görünüp, o gün ise gevşek görüntü vermez.
Fasıklıktan korkar. Şeytanın nice küçük gedikler açarak büyük kaleleri yıktığını bilir.
15) Sabır Deryasıdır
Dertlere karşı yılmaz. Ağlamak yerine tefekkür eder. Şeytana zemin hazırlamaz. Her derdin daha da ağırı olabileceğini bilir.
Ana olduğu için sabreder. Eş olduğu için sabreder. Gelin olduğu için sabreder. Kadın olduğu için sabreder. Ve kul olduğu için sabreder. Dünya sabır yeri olduğu için sabreder.
16) Eşini İdare Eder
Bilir ki eşini memnun ederse Allah ona cennet verir. Erkekleri idare etmek çok kolay olsaydı, bedelinin cennet değil bir öpücük olması gerekeceğini kavrar.
Eşinin gönlünü yapmanın cenneti kazanmak kadar değerli olduğunu bilir. Erkekleri kadınların doğurduğunu, onların kadınların kucağında büyüdüğünü asla unutmaz. Zor işin kadını olur.
Eşinin, onu sevip evlendiği günkü haliyle görmek istediğini bilir. İlk günlerdeki ilgiyi bekleme hakkı vardır.
Kendisinin de ilk günlerdeki kadar çekici ve tatlı olması gerektiğinin bilinciyle yaşar. Onun için güzelleşir, güzel kalır. Süslenir.
Eşinin gözüne cazip gelen renkleri, kokuları tercih eder. Onu övmekten kaçınmaz. Onun akşam eve gelişine özel ilgi gösterir.
Ona farklı olduğunu hissettirir. Suratını asmaz. Bilhassa çocukların önünde onunla tartışmaz. Ev işlerini eşinden değerli hale getirmez.
Eşi için cazip beceriler üretir. Onun sevgi ve alakasını artıracak işler geliştirir.
Eşinin karşısında, kadınlar arasında bir tane olduğunu sözleri ile değil, ona karşı davranışları ile ispat eder.
Özür diler; eğer özrü haksızlığından kaynaklanıyorsa uygun düşeni yapmış olur. Haklı olduğu halde özür dilediyse, bu onun için büyük bir ecir kazanmasına vesile olur.
Eşine dert anlatacağı, şikâyette bulunacağı zaman münasip vakti bekler.
Aşırı kıskançlığa gitmez.
Şeytanın kıskançlık hilesi ile onu, eşinin gözünde çekilmez hale sokacağını düşünür. Bilhassa eşinin anne ve babasına karşı onu asla kıskanmaz.
Evindeki sıkıntıları, babasının evi de olsa başka bir eve taşımaz. Eşini, boşanma noktasına gelmeden şikâyet etmez.
Eşinin cinsel ihtiyacına karşı soğuk davranmaz.
Böyle bir davranışın manevi açıdan meleklerin lanetine, maddi açıdan da eşinin gözünün dışarı kaymasına neden olacağını bilir.
Allah’ın rızasını kazanmak niyeti ile hareket etmesi halinde, sürekli ibadet durumunda olacağını asla unutmaz.
Şüphe uyandıracak ortamlardan uzak durur.
Eşinin evden uzak kalacağı zamanlarda, yola çıkmadan önce ona karşı tatlı dilli, güler yüzlü olur ve onu o şekilde uğurlar ki eşi, ayrı kaldığı günlerde onu özler.
Bilir ki; kadın tebessüm için, sevilmek için yaratılmıştır. Tebessümü olmayan kadın sevilmez, sadece bazı zorunluluklardan dolayı kahrı çekilir.
Evin mutluluğundan kadın, geçiminden de erkek sorumludur.
Bir erkek güneşin altında çalışmaktan şikâyet etmeyeceği gibi, kadın da mutluluğu sağlamanın zorluğundan şikâyet etmeyecektir.
17) Tesettürü Dekor Olarak Değil, Allah'ın Emri Olarak Görür.
Tesettürle oynamaz; onun fıkhına dikkat eder.
Ebu Hureyre radıyallahu anh’ın rivayet ettiğine göre Nebî aleyhisselâm şöyle buyurdular:
“Cehennemliklerden kendilerini dünyada henüz görmediğim iki grup vardır:
Biri: Sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluk.
Diğeri de: Giyinmiş oldukları halde çıplak gibi olan ve öteki kadınları da kendileri gibi giyinmeye özendiren, başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır.
İşte bu kadınlar cennete giremedikleri gibi, şu kadar mesafeden kokusunu bile alamazlar.” (Müslim)
Tesettür Fıkhı: Tesettür Nasıl Olmalıdır?
Tesettür bir ibadettir; nasıl ve ne kadar olacağı diğer ibadetler gibi Allah ve Resûlü belirler. Zevklere, zamana ve coğrafyaya göre üzerinde oynanmaz.
Şu beş ölçü, tesettürün temel kurallarıdır:
- Yüz ve el dışında açık bir yel kalmayacak.
- Bol olacak; vücudun ayrıntılarını ortaya çıkarmayacak.
- Şeffaf olmayacak.
- Erkeklere mahsus bir giysi olmayacak.
- Tesettürün kendisi bir ziynet malzemesi olacak şekilde çekici olmayacak.
Çünkü Kur’an tesettürü emrederken kadının ziynet ve cazibesinin örtülmesini istemiştir. Ziynet ziynetle örtülünce, karşı cinsin ilgisini çekmesi bakımından kimi zaman daha çekici bir görüntü ortaya çıkabilir. O zaman giyinmiş çıplaklar türer.
Tesettürün belirli bir rengi ve şekli yoktur. Ölçüleri vardır.
Mü’min saliha kadın şunu unutmaz:
Tesettür, Allah’ın emri olduğuna göre, şeytan için de bir aldatma ve tuzak konusudur.
Mümin, Allah Teâlâ’nın emirleri ile şeytanın tuzakları arasında durduğunda cihad mevkiinde durmuş olur. Tesettür bir cihad türüdür.
Uğruna feda edilemeyecek bir değer olmalıdır.
Kaynak: Nureddin Yıldız hocanın Kıblegâh Evler kitabından alıntıdır.
Tags: Yayınlandı