Eşler Arası Sevgisiz Hayat
Eşler Arası Sevgisiz Hayat
İçinde yaşadığımız şu zaman diliminde, toplumumuz ve onun bireyleri neden bu kadar mutsuz ve neden yüzler hiç gülmüyor ya da gülen gözlere, gülen yüzlere niçin bu kadar çok hasret kaldık?
Özellikle de aile hayatında, eşler arası ilişkilerde bu durum, çok daha belirgin bir hal almış. Kapitalizm ve onun seküler sistemi, ne yaptı da bizi bu hale getirdi?
Ailenin iki temel direği olan anne baba yani eşler arası asık suratlar, süreklilik gösteren kızgın ve kırgın ilişkiler, bağrışmalar, bir sevgisizliğin işareti değil de nedir?
Sevgi olmayınca, saygı hiç olmaz. Sevgi ve saygıdan mahrum bu ilişki yumağının ipi, bir noktadan sonra, bu aşırı gerilmeye dayanamaz ve kopar.
Allah(cc)’ın rızasını daha çok elde etmek için, nafile ibadet, hayır ve hasenatlar ile çokça meşgul olmayı kendine şiar edinen ecdadın torunları, Allah(cc) rızası için sevmek, Allah(cc) için tebessüm etmek kavram ve davranışlarından niçin uzaklaştılar?
Hele hele eşler arası ilişkilerde, sevginin temelini, esasını, “sırf Allah(cc) için birbirlerini sevmek” oluşturmazsa, bu temel çürük bir temel olur.
Unutulmamalıdır ki, sırf Allah(cc) rızası için birbirini sevenleri, Allah(cc)’da sever. Resulullah (sas) dedi ki:
“Sizden biriniz (Müslüman) kardeşini sevdiği zaman, sevdiğini ona bildirsin (haber versin)” (Tirmizi 2392)
Enes bin Malik (ra) demiştir ki:
Ben Resulullah (sas)’in yanında otururken, bir adam bize uğradı gitti. Orada bulunanlardan birisi;
– Ey Allah’ın Resulü, Ben bu giden kişiyi gerçekten çok seviyorum, dedi.
Resulullah (sas);
– “Peki, kendisini sevdiğini ona bildirdin mi?”. Adam:
– Hayır, dedi. Resulullah (sas);
– “Haydi kalk git kendisini sevdiğini ona bildir”, buyurdu.
Adam derhal kalkıp o şahsın arkasından yetişti ve:
– Ben seni sırf Allah için seviyorum, dedi. O da:
– “Beni kendisi için sevdiğin Allah da seni sevsin”, karşılığını verdi. (Ebu Davud Edep 113)
Ama maalesef bu gün, bırakın arkadaşlar arası hayatı, başta eşler arası aile hayatı sevgisiz bir hal almış vaziyette. Halbuki, problem belli, ilaç belli ve doktor da bellidir. Yeter ki, halis niyetle ve yapıcı olmak maksadıyla yola koyulalım.
Bu konuları, bir de kadın gözüyle ele alan Yazar Sema Maraşlı kardeşimizin, aşağıda alıntısını yaptığım makalesini okuyarak değerlendirelim.
Şayet ailemizde ya da yakın çevremizde, sevgi ve saygıdan mahrum yuvalar var ise, onların ıslahı için, Rabbimizin rızasını ümit ederek yardımcı olmaya çalışalım inşallah.
Kardeşiniz Bekir Yetginbal
—————————
Bu Ödev Her Gün
Yazan Sema Maraşlı
Sevildiğini duymaktan hoşlanmayan biri var mıdır? Hele ki eşinden.
İnsan sevildiğini duymaktan mutlu olur. Daha çok kadınlar sevildiğini duymak ister diye biliriz; sanki erkekler önemsemez gibi gelir biz kadınlara.
Oysa kadın erkek fark yoktur; iki tarafta sevilmek ister ve bunu duymak ister. Fakat hayatın koşturması içinde unutulur çoğu zaman. Ya da eş söylesin diye beklenir.
Bayan Kur’an kursu hocası arkadaşlar, köyde hanımlara ödev vermişler. Herkes akşam gidecek kocasına, onu çok sevdiğini söyleyecek.
Kadınlar evlerine gitmişler fakat nasıl söyleyecekler; kıvranıyorlar. Hele belli bir yaştan sonra alışmadığın şeyleri yapmak daha da zor.
Bir tanesi cesaretini toplayıp söyleyivermiş. “Koca adam ben seni çok seviyorum.” demiş. Kocası biraz şaşkınlıktan sonra “Ben de seni seviyorum kocakarı” demiş.
Sonra da sormuş kocası. “Bunu niye söyledin şimdi?”
Kadın “Hoca ödev verdi.” demiş.
Kocası gülümsemiş. “Söyle hocana o ödevi her gün versin.” demiş.
Birilerinin ödev vermesini beklemeden eşinize onu sevdiğinizi söyleyin. (Gerçi ben burada yazınca ödev vermiş oluyorum, muhakkak söyleyin.)
Bunun için filmlerdeki gibi romantik ortamlar olmasını beklemeyin. Arabada giderken de mutfakta bir şeyler atıştırırken de olabilir.
Söylerken tatlı bir bakış ve güzel bir tonu kullanırsanız daha da iyi olur. Sevdiğini söylemek sevaptır sünnetir, gülümsemek sadakadır. Ne güzel bir dinimiz var.
Aşk da sevgi de karşılıklı güzeldir. Tek taraflı olanı acı verir.
Evlilik öncesi birbirlerine bolca sevdiğini söyleyen çiftler bile evlenince söylemeyi bırakır, duymayı beklerler.
Duymak güzel ama söylemeden duymak istemek de biraz bencillik olur.
Belki de bazılarınız diyecek ki sevgi mi kaldı ki söyleyelim eşlerimize?
Evlilik hayatı içinde karı-koca birbirlerine kırgınlık duymaya başlamışlarsa birbirlerini genellikle sevgilerini keserek cezalandırırlar.
Sevgiyi keserek eşi cezalandırmaya çalışmak kişinin kendini cezalandırmasıdır aslında. İçimizdeki çocuğun her zaman sevilmeye ihtiyacı vardır.
Aşk da aslında içimizdeki çocuğun dışarı çıkmasıdır.
Konu sevmek ve sevilmek olunca, o çocuk hiç bir şeyi engel olarak görmez; çünkü sevgiden daha değerli bir şey olduğunu kabul etmez.
Evlilik hayatı sevgisiz, muhabbetsiz gitmez.
O zaman emek verelim kendi üzerimize düşenleri yapalım. Sevgi çok değerli bir hazine çar çur etmemek lazım.
O kadar ıvır zıvır şeyler için karı- kocalar birbirlerini yiyorlar ki.
Neden? Çünkü sevginin düşmanları var.
Kapitalist sistem insanlarına mutlu olmasını istemiyor. İnsan mutluysa alışveriş isteği çok fazla duymaz.
Ruh sevgiyle beslenip mutlu olmuşsa, bir şey daha alsam mutlu olur muyum telaşına düşmez. Zaten gerçekte maddi hiçbir şey ruhu beslemez. Ruhun gıdası manevidir.
Sevginin düşmanları çok.
Öncelikle kendimiz, nefsimiz olabilir sevginin katili; kendi elimizle öldürürüz bazen sevgimizi. Gururumuz, kibrimiz, inatçılığımız, kendimizi beğenmişliğimiz, bencilliğimiz, nefsimizin bitmeyen istekleri. Yıkar bizi seven kalbi.
Ya da en yakınlarımızın; bazen annemizin bazen kardeşlerimizin bazen arkadaşlarımızın etkisiyle, ruhumuzu besleyen kişiyi harcarız. Sonra da en çok üzülen biz oluruz.
Çoğu kişi sevme çabasında değil; sevilme arzusunda.
Sevilmek çok güzel; fakat hep sevileyim ne yaparsam yapayım sevilmeye devam edeyim hallerinden çıkıp, ben sevdiğim için ne yapmalıyım mı düşünmeliyiz.
Sevgi için çaba göstermeli emek harcamalıyız. Düşünmeli, bulmalı ve adım atmalıyız.
Rehberimiz, sevgiyi yaratan Allah(c.c) olmalı ve onun habibi, sevgili Peygamberimiz olmalı ki doğru adımlar attığımızdan emin olalım.
Eşimizi öyle bir sevelim ki o sevgi bizi Allah(c.c) a yaklaştırsın, Allah’tan uzaklaştırmasın. Bilelim ki eşimizin elini tutup göz göze bakıştığımızda Rabbimizin rahmeti bizim üzerimizde.
Böyle sevaplı işlere şeytan, muhakkak bir engel çıkarmaya çalışır.
Nefsi körükler; onun bitmeyen arzularını sevginin önüne engel olarak çıkarmaya çalışır. Bu yüzden hep almaya alışmış, terbiye olmamış bir nefis gerçekten sevmeyi bilmez.
Allah rızası için doğru adımlar atılırsa evlilik hayatı nefis terbiyesinin en iyi yollarından biridir.
Bugün, bazı huylarına sinir olduğunuz eşinize gösterdiğiniz sabır ve anlayışla kazanacaksınız belki de Yaradan’ın rızasını.
O halde sevmenin ve sevilmenin yollarına bakalım.
Bu derste ben de bu ödevi her gün veriyorum. Eşinize onu sevdiğinizi söyleyin. Tabii sadece söylemek yetmez; sevgiyi besleyecek davranışlarla hayatınızı güzelleştirin.
Kaynak: http://www.cocukaile.net/bu-odev-her-gun-evlilik-okulu-23-ders/
Tags: Yayınlandı
11. Ekim 2013 at 06:54
ALLAH(cc) RAZI OLSUN BEKİR BEY. CUMA’NIZ MÜBAREK OLSUN.
12. Ekim 2013 at 23:49
Eline sağlık enişte, güzel konulara temas etmişsin. Anlayana sivri sinek saz..
Saygılarımla
22. Ekim 2015 at 14:36
Burada güzel güzel yazmışsınız, lakin birinsanın eşi kitap okumazsa, kendini güzel yönde geliştirmezse, kendinden başkasını umursamazsa hepsi boş gelmez mi?
Benim karım ketumdur, don yağıdır. Başkalarının yanında komik şeyler konuşup gülüşür, kahkahalar atar. Ama iş kocasına geldi mi hep mesafelidir.
Sevgi denen bu meret tek başına beslenemiyor. Dahası karım sevgi göstermediği gibi çok da saygısızdır. Beni hayattan soğuttu be…
İletişimin hiç bir çeşidi tek taraflı olmaz. Siz diyeceksinizi ki yine de sev, sevmeye çalış. karşımda betonarme bir duvardan farksız insan var.
Yeri gelir herhangi bir betonarme duvara sevdiğim rengi vururum da o duvar bile sevilesi olur ve severim. Ya bu elindeki?