Beni Huzurevine mi Göndereceksin?
Beni Huzurevine mi Göndereceksin?
Yazan Sedef Batı
Anne babalar yaşlanınca veya tek kalınca onlara bakıcı mı tutulmalı, çocukları mı bakmalı yoksa huzurevinde mi yaşamalı?
Bu sorunun tek bir cevabı yok tabii ki…
Çocuklarına yük olmak istemeyen de var, huzurevinden çekinen de, ben evimde ölmek istiyorum diyen de…
Peki, taraflar ne düşünüyor? Bu hassas konuyu hem anne babalara hem de çocuklarına sorduk.
Yaşlı anne babalarımız elbette başımızın tacı ama eşlerden biri vefat ettiğinde kendi bakımını sağlayamazsa ya da sağlık problemleri yaşamaya başlarsa uzun dönemli bakımları zorlaşıyor.
Bakım alan kişinin ihtiyaçları karşılanırken bakım sorumluluğunu üstlenen kişi yeri geliyor kendine yetince vakit ayıramıyor, sosyal yaşantısı ve aile hayatı olumsuz etkilenebiliyor.
Bu durumda profesyonel kişiler tarafından evde bakımının yapılması ya da huzurevine yerleşmesi bir seçenek ama o zaman da başka bir sorunla karşı karşıya kalınıyor.
Anne babalar sanki çocukları tarafından terkedilmiş duygusuna kapılabiliyor ya da çocukları sanki ailesine bakamamış ve onları terk etmiş gibi hissedebiliyor.
Oldukça hassas ve üzerine konuşulması rahatsız edici bir konu belki ama bir o kadar da hayatımızın içinde ve herkesin gündeminde…
Biz de hem belli bir yaşın üstündeki anne babalarla hem de çocukları ile bu konuyu konuşmak istedik.
Yaşlı büyüklerimize ‘Gerek olduğunda bakımınızın kim tarafından sağlanmasını isterseniz? Çocuklarınız mı, bakıcı mı yoksa huzur evi mi?’ diye sorduk.
Çocuklarına ise ‘anne babanız bakıma ihtiyaç duyduğunda bakımını kim sağlayacak?’ diye.
İşte aldığımız yanıtlar…
‘HUZUREVİ ÇIKTI ÇOCUKLARIN İPİ GEVŞEDİ’
M.B. (87)
Şu anda 87 yaşındayım, 8 çocuğum var ve hepsi evli.
Ben evimde tek başıma yaşıyorum, yakınımda oturan çocuklarım her gün yanıma geliyor, yemek getiriyor, ihtiyaçlarımı karşılıyorlar.
Aslında ben kendi yemeğimi yapabiliyorum, kişisel bakımımı sağlıyorum, hatta hasta bir kardeşim var ona bile geçen yıl hayatını kaybedene kadar yemek yapıp götürdüm, evini temizledim.
Şu anda kimseye muhtaç değilim, yürüyorum, banyo yapabiliyorum, bir hastalığım yok çok şükür.
Tek derdim yalnızlık, koca evde yalnız kalmak istemiyorum, çocuklarım torunlarım hep yanımda olsun istiyorum.
Elden ayaktan düşersem ve yatalak hasta olursam da beni evimden bir başka yere götürsünler istemem.
Çocuklarımın evinde de kalmak istemem ama ne çocuklarıma ne damatlarıma ne de gelinlerime yük olmak istemiyorum.
Akranlarımdan hayatta olanlar var, bazen duyuyorum ‘artık bakımı çok zormuş huzurevine göndereceklermiş’ diye.
Hem onlar adına üzülüyorum hem de ya beni de gönderirlerse diye korkuyorum. Önceden böyle bir şey mümkün değildi. Huzurevi zımbırtısı çıktıktan sonra çocukların ipi gevşedi.
Eski zamanlarda çocuklar ölene kadar anne babalarının bakımından sorumluydular ama şimdi huzurevine postalıyorlar. Güya adı huzurevi…
Çoluğun çocuğun yanında yoksa o evin içinde nasıl huzur olacak? Orası huzurevi değil postalananlar evi …
Çocuklarıma sık sık tembih ediyorum.
“Yarın bir gün elden ayaktan düşersem sakın beni evimden çıkarmayın. Emekli maaşımla bir hasta bakıcı tutun ama sürekli kontrol edin beni” diyorum.
Bazen filmlerde görüyoruz. Annelerini babalarını huzur evine kapatıp bayramdan bayrama ziyarete giden var.
İşte öyle bir şey yaşamak ölmeden önce gömülmekle eşdeğer. Ne olur kimse bunu anne babasına yapmasın.
“YA FİLMLERDEKİ GİBİ DÖVERLERSE”
İ. T. (75)
Aslında ben evde sadece bir hasta bakıcı ile günümü geçirmektense akranlarım ile huzurevinde vakit geçirmeyi tercih ederim ama haberlerde orada yaşlılara kötü davranıyorlar diye duyuyoruz.
Bir de televizyonda bir film oynamıştı adını hatırlamıyorum ama bakıcılar banyo yaptırırken, yemek yedirirken aksilik yapanı dövüyordu.
Ya öyle birilerinin eline düşersem ve beni de döverler diye korkuyorum. Rahat edeceğim merhametli çalışanların olduğu bir huzurevine gitmek beni rahatsız etmez.
Çocuklarıma yük olup hayatlarını benim için değiştirmelerini istemem.
‘TABİİ Kİ SON GÜNLERİMİ ÇOCUKLARIMLA GEÇİRMEK İSTERİM AMA’
F. A (64)
Zaten yaşlıyım ama ömrüm yeter de biraz daha yaşlanırsam ve bakıma muhtaç olursam tabii ki çocuklarımla birlikte vakit geçirmek isterim ama hasta bir insana bakmak zor ve yıpratıcı.
Çocuklarımdan biri ile yaşamak isterim ama bilirim ki evlerinde huzur kalmaz.
İşte bu yüzden onların evlerindeki huzur bozulmasın diye beni o huzurlu bir eve göndermelerini isterim. Onlar huzurlu ben huzurlu, ölümü beklerim.
‘DENİZ MANZARALI HUZUREVİNE GİTMEK İSTİYORUM’
S. G. (69)
Aslında şu anda huzurevine gidecek bir durumum yok, kendi bakımımı sağlıyorum ama ben komşu ilçede açılacak olan huzurevine gitmek istiyorum.
Oğlum bir gün çay içmeye götürmüştü beni, burası neresi diye sordum yeni açılacak huzurevi dedi.
İçinde hasta bakıcılar doktorlar, olacakmış. Deniz kenarında çok güzel temiz bir yer.
Yemeğim önüme gelecek, ilaçlarımı verecekler, bahçesinde gezdirecekler, denize bakarak çay içeceğim, yeni arkadaşlarım olacak…
O gün koydum kafama, burada yaşlanmak istediğimi.
Bence şu anda benim evimdeki yaşantımdan çok daha güzel. Oğluma dedim eğer hastalanıp bakıma muhtaç olursam beni buraya yazdır diye.
“Yok anne biz bakarız sana” dedi gülerek ama gelinlerim söylene söylene bakacağına paramla mis gibi burada baksınlar bana. İnşallah dediğimi yaparlar.
‘HUZUREVİNE GÖNDERMEM AMA BAKICI TUTARIM’
E. Ç (46)
Şu anda annem babam sağ. Allah uzun ömür versin ama ikisinden birine bir şey olursa evime almak yerine bakıcı tutmayı tercih ederim.
Evde hem biz rahat edemeyiz hem de onlar. Bana göre en doğrusu bu.
Hem yakınımda olacak hem de tüm gün bakımı ile ilgilenmediğim için rahat olacağım.
Anne babalarımız başımızın tacı ama herkesin bir aile düzeni var, ben kendi ailemi alsam eşim de kendi ailesine de bakalım isteyecek.
O yüzden en mantıklısı bakıcı tutmak.
Huzurevine göndermem çünkü gözümden uzak olacağı için aklım kalır. Ben kendi çocuklarıma da aynı şeyi söylüyorum.
“Yarın bir gün bakıma muhtaç olursam sakın beni evinize almayın, iyi bir bakıcı tutun bebekler gibi baksın bana” diyorum.
BEN İSTİYORUM AMA EŞİM KABUL ETMİYOR
Y. Z. (49)
Bir yıl önce annem vefat etti ve babam yalnız kaldı. Hem fiziken hem ruhen çöküntüye uğradı. Her gün iki kardeş yanına uğrayıp ihtiyaçlarını karşılıyoruz ama günün çoğunluğunu yalnız geçiriyor.
Ablam babamı yanına alamıyor çünkü eniştemin annesi onlarla kalıyor. Ben yanıma almak istiyorum, evimiz de müsait ama eşim kabul etmiyor.
‘Ben ilgilenirim her şeyi ile sana yapacak iş bırakmam, zaten eli ayağı tutuyor, yalnız yaşamasını istemiyorum’ diyorum ama ben ayağımı bağlayamam eve diyor ve asla kabul etmiyor.
Yani işin özeti ben çok istesem de hanımdan onay çıkmadıkça babamı yanıma alamıyorum.
‘DAMAT VE GELİN SURATI ÇEKEMEM’
V.E. (62)
Ben bakıma muhtaç hale gelince hem emekli paramı alıp üstüne bir de bakım parası alıp bana bakacaklarına kendi paramla güzel bir huzurevine yerleşip kafa dengi akranlarımla vakit geçirmeyi tercih ederim.
İnsan eti ağırdır, kendi çocuğun da olsa bir müddet sonra o sorumluluk herkese ağır gelir. Ben kayınvalideme baktım yıllarca.
Aynı evin içinde yaşamak zor.
İsteyerek bakacaklarını bilsem çocuklarımla olmayı tercih ederim ama gelin, damat, hatta kendi çocuklarımın bile suratını mutsuz gördüğümde üstüme alınırım, üzülürüm.
O yüzden en temizi onlara yük olmadan huzurevine gitmek ya da kendi evinde yardımcı ile yaşamak.
‘KİMİN KİME BAKACAĞI BELLİ OLMAZ’
S. M (71)
Ben ne düşünürsen başına o gelir düşüncesine sahip bir insanım. O yüzden şimdiden çok yaşlandığımda hasta olursam, bakıma ihtiyacım olursa ne yaparım diye düşünmüyorum.
O günkü şartlar ne gerektirirse onu yapar çocuklarım. Ben her yerde mutlu olmayı bilirim. Huzurevinde de güzel günler geçirebilirim.
Ayrıca böyle şeylerin planı yapılmaz.
Memlekette bir ablamız vardı. Kızı 45 yaşında MS hastası oldu, yıllardır ona bebekler gibi bakıyor.
O yüzden kimse yaşlanınca anneme babama kim bakacak diye şimdiden düşünüp telaşlanmasın. Kimin bakıma muhtaç olacağı belli olmaz bu hayatta.
‘PARASINI KİM YİYORSA O BAKSIN’
T. S (59)
Benim annem hayatta değil ama babam sağ ve çok sağlıklı. Kendi başına her şeyini yapabiliyor.
Ben ne olursa olsun her zaman onların yanında olurum yaşlanınca da yanıma alırım diye düşünüyordum ama babam hem çocuklarına hem torunlarına eşit davranamadı.
Mal varlığında gözüm yok ama şimdiden bazı evleri dükkânları bir torununun üzerine geçirdi.
Bir arsasını erkek kardeşlerimden birinin üzerine verdi. Benim çocuklarım onun gözünde diğerleri kadar değerli değil niyeyse.
Dedelerine karşı saygıda kusur etmezler, sık sık ziyaretine giderler ama varsa yoksa erkek torunları…
Böyle ayırım yapınca ister istemez içimden “İyi o zaman hastalanınca ya da bakıma muhtaç olunca onlar baksın o zaman” demek geliyor.
‘NEREDE OLURSAN OL HEP YANINDAYIM’ MESAJINI VERİN
Uzm. Klinik Psikolog Merve Öz, aile büyüklerimizle bu bakım konusunda konuşurken bu kararı neden verdiğinizi filtreleyerek fakat doğrudan sapmadan açıklama yapılması gerektiğini, yalan söylediğinizde bunu anlayabileceklerini ve bu durumun size daha çok kırılmalarına neden olabileceği konusunda uyarıyor.
“Bu kararın amacının, onları baştan atma yerine daha iyi bakım almasını sağlamak için olduğunu anlatmak gerekir.” diyen Öz,
‘Nerede olursan ol hep yanındayım’ mesajının konuşmada mutlaka verilmesi gerektiğini vurguluyor.
Merve Öz, “Yaşlandığımızda bize ne kim bakacak?” endişesinin orta yaştan itibaren çoğu insanda var olduğunu ve bu belirsizliğin yorucu olacağını ifade ediyor ve
bu kararı onlara açıklarken dikkat edilmesi gereken noktaları sıralıyor:
• Verdiğiniz kararı uygularken onların iş birliğini isteyin.
• Bakıcı ile yapacağınız görüşmelere onların da katılmasına izin verebilir ya da görüşmelerle ilgili bilgiler verebilirsiniz.
• Huzur evi kararı verdiyseniz de birkaç huzur evi ile görüşüp onların fikirlerini alarak seçim yapabilirsiniz.
• Bu şekilde davrandığınızda başınızdan atmak yerine onlar için en iyisini istediğinizi anlatmış olacaksınız.
• Huzur evi kararınızda ziyaret sıklığınız hakkında bilgi vererek yalnız kalma ve özlem konusundaki korkularını gidermiş olursunuz.
• Herhangi bir ihtiyaçları olduğunda bu ihtiyacını giderebileceğinize dair güven verin.
Yapacağınız iş birliği ile birlikte, olumsuz duygu ve düşünceler ile meşgul olmak yerine verilecek karara odaklandıkları için bir nebze olsun kafalarının dağılacağını söyleyen Öz,
karara etki etmenin onları biraz olsun rahatlatacağını belirtiyor.
Merve Öz, yaşlı aile büyüklerinin bakımı için en doğru kararı almak isteyen, hem onlar hem de kendileri için şartlar dâhilinde en iyi huzur evini ya da en iyi bakıcıyı bulan çocuklarına;
“Onu mümkün olduğunca ziyaret edeceğinizi, ihtiyaçlarını karşılayacağınızı kendinize de sık sık hatırlatın” tavsiyesinde bulunuyor.
(Kaynak: Hürriyet Gazetesi – 18 Haziran 2022)
Tags: