Aile İçi Problemler, Evlilikler Neden Biter ya da Devam Eder?

Aile İçi Problemler, Evlilikler Neden Biter ya da Devam Eder?

Zaman zaman her ailede, aile içi problem olabilir, olacaktır da..

Hatta kaynaklarımızdan okuduğumuz kadarıyla Peygamberimizin ve sahabelerin bile “aile içi problemleri”  olmuştur.

Biliyorsunuz sürekli bizlere musallat olan “Kör şeytan” denilen bir mahlûk var. 

Burada problemin hemen çözümünde eşlere düşen üç ana görev vardır. 

Şayet Allah rızasını elde etmek ve aileyi düzlüğe çıkarmak için bunların gereğini yerine getirirlerse, kendileri ve aileleri lehine doğru olan işi yapmış olurlar. Bunlar;

1-     Problemin değil, çözümün bir parçası olmayı içten benimsemek.

2-    Asla kin tutmamak

3-    Bu olayı hemen unutmak.

Unutmayın ey gençler, şu üç beş günlük fani dünyada hepimiz misafiriz. Eşimizi kaybettikten sonra, belki yaptığımız şeyin çok yanlış olduğunu sonradan anlıyoruz ama artık iş işten geçmiş oluyor.

Bir de bu işin ahiret ve hesap boyutu var.

Eşine zulmeden bir eş olarak sakın ha Allah’ın huzuruna varmayın. Çünkü zalimin hesabı zor, mazlumunki ise kolaydır.

Amerika Birleşik Devletleri Washington Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma / test, okuduğumda çok ilgimi çekti.

Belki sizlere de faydalı olabilir düşüncesiyle burada paylaşmak istedim. Gelin bunun üzerinde eşler olarak biraz düşünüp kendimizi bir sorgulayalım.

Ne dersiniz?

Bekir Yetginbal

——–

Sevimli bir çift 15 dakika sürecek bir araştırma için Washington Üniversitesi’nde Gottman psikoloji laboratuvarına geliyor.

Sevgi dolu bu çift laboratuvara alınıyor ve Onlardan evdeki sıradan herhangi bir sorun hakkında konuşmaları isteniyor.

Bu çift “Çöp sorunları” nı seçiyor. Evdeki çöplerin dışarıya atılması ile ilgili aralarında 15 dakika süren bir tartışma yaptırılıyor.

Bu sırada bütün konuşmalar videoya kaydediliyor. 15 dakika sonunda araştırmacılar, çifte teşekkür ediyor. Bu çift mutlu bir şekilde laboratuvardan ayrılıyor.

Daha sonra araştırmacılar, bu videoyu oturup analiz ediyorlar ve “bu çiftin 5 yıl içinde birbirinden ayrılacağını yani boşanacaklarını” iddia ediyorlar

Nitekim beklenen oluyor ve çift üç yıl içerisinde boşanıyorlar..

Elimde 20 yıl boyunca aynı araştırmayı 3000’den fazla çift üzerinde yapan Prof. Gottman’ın “Evlilikler Neden Biter ya da Devam Eder” adlı kitabı var.

Sadece “15 dakikalık” videoları analiz ederek, bir çiftin “ayrılıp ayrılmayacağını % 90 doğruluk ile” tahmin edebiliyor.

Hatta daha sonra sadece 3 dakikalık video kayıtlarından tahmin yapmaya başlıyor ve tahminleri %87 doğru çıkıyor.

Peki, bunu nasıl yapıyorlar?

3 dakikalık her videoyu “saniye saniye” analiz edip, eşler tarafından “sözlü ve beden dili ile ifade edilen” olumlu ve olumsuz duyguları sayıyor.

“Olumlu duyguların” oranı, “Olumsuz duyguların” oranına 5’e 1 ise, çiftler ayrılmıyor. “Olumsuz duyguların” oranı artıkça “ayrılma ihtimalleri” de artıyor.

Ama bütün “Olumsuz ifadeler” aynı derecede “Olumsuz etki” oluşturmuyor. Belirlediği “4 ana olumsuz davranış” varsa, “Boşanma ihtimali” çok daha fazla oluyor.

Nedir bu dört ana davranış?

AŞAĞILAMA

En büyük “Negatif davranış” aşağılama. Eğer aile içi ilişkide “Aşağılama” varsa, “İlişkiyi kurtarmak” neredeyse imkânsız.

“Saygı” olmayınca, ilişkinin temeli çok zayıf kalıyor. “Aşağılama” kişinin direkt “kimliğine ve var oluşuna” zarar veriyor.

Verilen mesaj açık: “Sen sadece ilişkimizde kötü değilsin, sen tek başına kötüsün..”

Bu durumda çiftler ayrılsa bile, “kişinin özgüvenine verilen zarar” yıllarca etkisini sürdürüyor.

ELEŞTİRİ

Eleştiri, sürekli “Hata bulma ve yargılama” davranışı.. Davranışlarından ziyade, “kişinin karakteri ve kişiliğini eleştirme.”

Kişi hep kendisinde “bir sorun olduğunu” düşünüyor ve “Bu ilişkiden kendini kurtarmanın yollarını” arıyor.
Kendisinin “takdir edilmediği ortamlardan” uzaklaşıp, “takdir edildiği ortamlara” gidiyor. Kendisini “Hiçbir işe yaramaz” hissediyor.

SÜREKLİ SAVUNMA

Ayrılığı getiren diğer davranış da çiftlerin “karşı tarafı anlamaya” çalışmadan, sürekli “kendilerini savunması.”

Her davranışa “bahane bulmak”, kendi davranışlarını “sürekli rasyonelleştirmek”, karşı taraf fikrini söylediğinde

“Sen bunu daha çok yapıyorsun” deyip “okları ona çevirmek”, karşı tarafı “Hiç dinlemeden” sadece “kendi fikrini söylemek” önemli savunma davranışları.

“Anlama odaklı” değil de “Savunma odaklı” olmak ilişkilerde yapılan “en büyük hata” sanırım.

SUSMA

“Susma” her ne kadar tehlikeli gibi görünmese de aslında “en tehlikelilerinden” bir tanesi. Bir taraf “endişesini” söylediği zaman,

kişi karşı tarafı tamamen “yok sayıyor” ya da “konuyu başka tarafa” çeviriyor.

Karşı tarafa ”aslında sen değersizsin” mesajını veriyor.

İşte araştırmacılar sadece “bu dört davranışa bakarak” bir çiftin “ayrılıp ayrılmayacağına % 90 doğruluk ile” karar veriyor.

Araştırmacılar bir de şunu keşfediyor.

“Olumsuz duyguların” çok fazla olduğu ilişkilerde çiftler “Çok daha fazla hastalanıyorlar.”

Şimdi siz ilişkinizi değerlendirin ve “Eşinizden ayrılma(ma) ihtimalinizi” bir hesaplayın.

Bakalım ne çıkacak?

Kaynak: Maille geldi kaynak belirsiz.


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın