Aile Bakanı Ailelerimizi ve Aile Hayatımızı Çökertmek mi İstiyor?

Aile Bakanı Ailelerimizi ve Aile Hayatımızı Çökertmek mi İstiyor?

İçinde yaşadığımız şu toplumun aile hayatında neredeyse hiçbir huzur kalmadı. Bunu gören ve kendince eleştiri ve önerilerde bulunan nice düşünür, sosyolog ya da psikolog bir çare bir ilaç olur belki diye yazılı ya da sözlü medyada önerilerini ortaya koyuyor.

İşte bunlardan birisi de Süleymaniye cami eski imam hatibi ve vaizi Ali Rıza Demircan hoca.

Umulur ki aşağıdaki makalesinde kaleme aldığı hususlar akleden insanların bir yarasına merhem olur. Sevgi ve muhabbetlerimle

Kardeşiniz Bekir Yetginbal

Aile Hayatımızı Çökertmek mi İstiyoruz?

Yazan Ali Rıza Demircan

Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Zehra Zümrüt Selçuk şöyle diyor:

"2005 yılında ülkemizde istihdam edilen 5 milyon kadın bulunurken, bu rakam 2018 temmuz itibarıyla 9 milyon 121 kadına çıktı.

Buradaki 4 milyonluk artış, yüzde 70 oranında bir iyileştirmeye tekabül ediyor. 2023 yılında ise kadınların iş gücüne katılım oranını yüzde 41'e eriştirmeyi hedefliyoruz.

Bakanlık olarak kadının ekonomik ve sosyal gelişimini destekleyerek, kadın girişimciliğini kolaylaştıracak programların hayata geçirilmesi öncelikle hedeflerimiz arasında…”

Tesettürlü sayın bakanın konuşmasını okurken şairin Şecaatin arz ederken merdi Kıptin sirkatin söyler./ Kabadayılığını açıklarken Kıbti hırsızlığını dile getirir.” deyişini hatırladım.”

Bu vesile ile bir daha anladım ki en büyük hata doğruya en yakın hata olduğu gibi zarar verici en büyük atılımlar da bizden olan ama İslâm’ı ve insan doğasını bilmeyen kişi ve kurumların yaptıklarıdır.

1. Allah kadını ve erkeği birbirinin zevci yani eşi, eşiti ve tamamlayıcısı olarak yaratmıştır.(Rum 21) Buna göre de görevlendirmiştir.

Aileyi kurmak, nafakasını sağlamak, maddeten ve manen korumak ve güzel geçinmek kocanın / babanın vazifeleridir. (Nisa 19,34)

Ailenin iç yönetimi, örfe göre işleri, doğurup büyütmek, kocasının malını ve cinsel haramlardan nefsini korumak da kadının temel görevleridir. (Nisa 34)
Bu görevlerini yapması koşuluyla kadının toplumun ihtiyaçları doğrultusunda siyasi ve sosyal aktivitelerde bulunmasında  bir engel de yoktur. (Tevbe 71)

Çünkü mümin kadınlar da toplumumuzu temsil edebilir ve hukuken tasarrufta bulunabilir konumdadır. (Tevbe 9/71)

2. Kadının dışarıda sürekli çalışmasını gerektireceği ve bu sebeple eş ve analık görevini yapamayacağı ihtisas dallarında okutulup yetiştirilmesinin yanlışlığı gibi onu evi dışında iş gücüne katılmasının amaç edinilmesi de azim hatadır.

3. Kadının evi dışında iş gücü olarak değerlendirilmesi “AB Kriterleri”ne uygun olabilir ama biz Müslümanların inanç ve aile yapısına asla uymaz. İş gücü olarak asıl erkeklerin görülmesi gerekir.

Çünkü ailenin kuruluş masrafları ve nafakasını temin etmekten yükümlü olan onlardır. (Nisa 4,34) Erkeklere iş bulamazken kadınları çalıştırmayı amaç edinmek nasıl bir anlayıştır?

4. Kadının iş gücüne katılımı ifadesi yanlıştır. Kadın başkasının evinde / iş yerinde yardımcı, çocuk – hasta bakıcısı, işçi, öğretmen, psikolog vs. olarak çalıştığında çalışmış / işgücüne katılmış oluyor da,

bütün bu işleri daha fazlasıyla kendi evinde/bağında bahçesinde yaptığında çalışmış olmuyor mu? Analarımıza ve eşlerimize saygısızlık etmiş olmuyor muyuz?

5. Kadının çalışması ailenin kurulmasını geciktirmekte ve bu durum ahlaki sakıncaları beraberinde getirmektedir.

Nikâh dışı birlikteliklerin bir diğer anlatımla zinanın / lezbiyenliğin çığ gibi arttığını göremiyor muyuz?

6. Çalışan bir kadın doğurmak istememekte bu da onu koruyucu yöntemlere başvurmakta, sonuçta cinsel hayatı olumsuz etkilenmekte ve kadın hastalıkları daha bir yaygınlaşmaktadır.

Çalışan bir kadının uğradığı cinsel tacizler ve saldırılar da kanayan bir yaramızdır. Kadına yönelik şiddetten şikâyet etmiyor muyuz?

7. Aile içinde kadına yönelik şiddetin bir sebebi de kadının ev dışında çalışmasıdır. Çünkü bu durum kadının doğasını etkilemekte / dışa eğilimlerini artırmakta ve kıskançlıklara sebep olmaktadır.

Çalışmak bir zorunluluk ise işi eve getirici politikalar izlenmelidir. Hükümetimizin görevi bu olmalıdır.

8. Yöneticilerimizin söylemiyle en az üç çocuk istenmektedir. Bu doğrudur da. Sağlıklı doğum ise genç yaşlarda olmaktadır.

Doğum çağlarında evin dışında çalışmaya yönlendirilen kadın üç çocuğu nasıl doğurup büyütecektir?

9. Ev dışında çalışmak özellikle çocuklu bir kadın için büyük zulümdür. Çocuğuna karşı analık görevinin yapamamanın ruhsal ezikliğini duyarken özel/ hasta olduğu günlerinde bile işe gitmek mecburiyeti de fiziğini yıpratmaktadır.

Ana sütü ve şefkatinden yoksun büyüyen çocukların toplumumuza maliyetini hiç düşündük mü?
Gözünü emekliliğe çeviren bir kadın büyüyen çocuklarına nasıl ilgi gösterecek, onların problemlerine nasıl çözüm üretecektir.

10. Evlilikler ertelenmekte, kurulan ailelerde de boşanmalar çoğalmaktadır. Bunun ana sebeplerinden biri de kadının iş çevresinden çok etkilenmesi ve ailede fıtrî ve İslâmî olan görev bölümünden uzaklaşılmasıdır.

Bir kadın, hem kadınlık yapacak, ev işlerini üstlenecek, doğuracak büyütecek bir de her sabah kalkıp işe gidecek… Biz böyle yapmakla aslında kadına zulmetmiş olmuyor muyuz?  (22.12.2018)

Kaynak http://www.alirizademircan.net/aile-hayatimizi-cokertmek-mi-istiyoruz-4-612h.html


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın