Adı Demokrasi Özgür Özel Baklayı Ağzından Çıkardı

Adı Demokrasi Özgür Özel Baklayı Ağzından Çıkardı Takke Düştü Kel Göründü

Bizleri İslam ile şereflendiren Âlemlerin Rabbi, mülkün sahibi, Şanı yüce Allah’a sonsuz defa hamd olsun.

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi en başta ölçü ve örnek Rasul Hz. Muhammed’in, ehli Beytinin, güzide Ashabının, İslam ümmetinin ve sizlerin üzerine olsun.

Rabbime sonsuz defa hamd-u senalar olsun ki, onlarca yıldır Kur’an ve Sünnetin işaret ettiği noktadan “Türkiye’deki Dâhili ve Harici Siyasete” şöyle bir göz gezdirdiğimde “ŞU HAKİKATİN ORTAYA ÇIKTIĞINI” gördüm:

“Türkiye’deki DEVLET VAKIASINA kuşbakışı bir bakışla baktığımızda TÜM ÇIPLAKLIĞI İLE görülen şey, TÜRKİYE’DE 2 İKTİDAR VARDIR:

A: HAKİKİ İKTİDAR: “DEVLET AKLI ve DEVLET İRADESİ” diye tanımladığımız ama herkesin görüp hissedemediği bir iradedir.

B: GEÇİCİ İKTİDAR: Başbakandır, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu üyeleri, Meclis ve Anayasa Mahkemesidir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğundan bu güne kimin Başbakan, Bakan ya da Cumhurbaşkanı olacağına hep HAKİKİ İKTİDAR karar vermiştir.

HAKİKİ İKTİDARIN onaylamadığı yani İCAZET VERMEDİĞİ herhangi bir şahıs, asla Milletvekili olamaz, asla Parti kuramaz, seçimlere katılamaz.. İstenilirse anında YÜKSEK SEÇİM KURULU marifetiyle önü kesilir.

İstenmeyen bir kişi, ister bakan olsun, ister Başbakan olsun, hatta Cumhurbaşkanı olsun, HAKİKİ İKTİDAR tarafından azledilir.

İstenmeyen Demokratik bir siyasi partiyi, HAKİKİ İKTİDAR şayet ister ise herhangi bir gerekçe bulup ve hemen kapatır.

HAKİKİ İKTİDARCA “yaşamasında” fayda görülen Demokratik bir siyasi partiye ise hem izin verilir hem de yaşaması için cebine Yüz milyonlarca Türk Lirası para konulur.

Tıpkı 2023 bütçesinde 539.500.000,- TL para verilen ve PKK ile bağlantısı olduğu dile getirilen HDP örneğinde olduğu gibi..

Halkın Müslüman olması hasebiyle tüm Demokratik siyasi partilerin, İslam’la makyaj yapmalarına, İSLAM MASKELİ BALOLARA katılmalarına istenir ve uygun görülürse HAKİKİ İKTİDARCA göz yumulur, hatta zaman zaman teşvikte edilir. Son 30 – 40 yılda olduğu gibi..

Değiştirilemez hatta değiştirilmesi TEKLİF BİLE EDİLEMEZ Demokratik, Laik, Kapitalist, Türk Milliyetçisi Kemalist ANA KURALLARA ve HAKİKİ İKTİDARA tam SADIK KALACAĞINA dair söz veren her kişi, kuruluş ve oluşumların Siyasi Parti kurmalarına izin verilebilir..

Bu okuyup idrak ettiklerinizden sonra sakın ha “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” demeyin.. Çünkü çocukların “EVCİLİK OYUNU” gibi “DEMOKRASİCİLİK OYUNU” da işte böyle bir şeydir..

Demek ki neymiş; adayı belirleyen HAKİKİ İKTİDAR..

Parti kurulmasına izin veren HAKİKİ İKTİDAR..

O siyasi partiye para yardımı yapan HAKİKİ İKTİDAR..

Peki, HALK İRADESİ nerede?

Hani kıran kırana seçim olacaktı?

Hani herkes kendi vekilini kendisi seçecekti?

Bu, “Ne menem bir tiyatro oyunu” değil mi?

Fiiliyatta da hepimizin şahit olduğu şey;

“HAKİKİ İKTİDAR yani Devlet bir Hancı, Başbakan, Cumhurbaşkanları vs. yani ‘Kendisine GEÇİCİ İKTİDAR emanet edilenler’ ise birer yolcudur.”

Muhterem Müslümanlar ve ey Davetçi gençler

İnternet sitelerinden birisinde Türkiye siyasi vakıası ile “SİYASİ PARTİLER VE SİYASİ LİDERLERİN GERÇEĞİ” hakkında bende TAM BİR KANAAT HALİNE GELMİŞ olan yukarıdaki tespitlerimi adeta bir kere daha TEYİD EDERCESİNE, çok ilginç bir röportaj ile karşılaştım.

Bildiğiniz isim, bakın ne nağmeler okumuş:

Özgür Özel, GAZETE DUVAR isimli siteden Özlem Akarsu Çelik hanımın kendisi ile yaptığı röportajda dedi ki:

“Türkiye siyasetini ne Bahçeli ne de Recep Tayyip Erdoğan yönetiyor; onların içinde aktör oldukları ancak senaryosu bir başka yerden yazılan DAHA DERİN VE DAHA GÜÇLÜ BİR AKIL yönetiyor.” (Kaynak: www gazeteduvar com tr)

“Daha derin ve daha güçlü bir akıl..” öyle mi Özgür bey.. Yoksa senin de jeton yeni mi düştü ya da bunu yıllar sonra kalkıp dillendirmenin anlamı ne?

Diyelim ki; bir sonraki Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde CHP’ nin adayı Cumhurbaşkanı oldu, TBMM de Milletvekili çoğunluğunu da elde ettiniz, senin söz konusu ettiğin O, “Daha derin ve daha güçlü bir akıl..” senin ve iktidarının da AĞZINA GEM VURMAYACAK MI?

Elbette ki vuracak.. 100 yıldır bu gem’i “Kimin ağzına” vurmadı ki? Bu güne kadar HAKİKİ İKTİDARIN tensibi ve tevdiisi ile BAKAN, BAŞBAKAN ya da CUMHURBAŞKANI olan bir kişi bu işin şuur ve bilincinde değil miydi?

Bal gibi bilincindeydi ve İSTİSNASIZ hepsinde BU OYUNU kuranlarına göre oynadılar, Devleti HAKİKİ İKTİDARIN talimatlarına göre yönettiler..

Bu nedenle ben bunlara, HAKİKİ İKTİDARIN İNFAZ MEMURLARI diyorum. Peki, ne demek infaz?

İNFAZ; Arapça bir kelimedir. Bir hükmü, emri, bir yargıyı yerine getirme, uygulama ve yürütme demektir.

İNFAZ MEMURU da işte bu emri, hükmü ya da kararı “HARFİYEN VE SADAKATLE UYGULAYAN” kişi ya da kişilerdir..

Şimdi burada şöyle bir sorunun cevabını arayalım: “Kısaca HAKİKİ İKTİDAR diye tanımladığımız BİZE GÖRÜNMEYEN bu kadar büyük GÜÇ VE KUDRET SAHİBİ kişi ya da kişiler kimdir?

Bunların kim olduğunu, özellikle BİRİNCİ DERECEDEKİ muhatap memurlar çok çok iyi biliyor ama kimseye açıklamıyorlar. Çünkü varlıklarını onlara borçlular. O adamlar isterlerse, kendisini anında İKTİDARDAN indirirler.

Ama bu yapının GENEL ÇERÇEVESİNİ çizmek ve büyük resmi göstermek sadedinde bendeki kanaati sizlerle paylaşayım:

29 Ekim 1923 de kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tabi ki gökten zembille inmedi. Onu kurmak için onlarca yıl mücadele veren bir örgüt, bir ekip vardı.

Bu örgüt ya da ekip; bu günkü güncel ifadesiyle bir İTTİFAKTIR. Bunun bileşenleri ise; JÖN TÜRKLER, İTTİHAT VE TERAKKİCİLER ve Beyaz Türkler diye de anılan SABETAYCILAR’ dır.

Bu ittifak kendi aralarında “Yeni Devletin Anayasa kuruluş çalışmalarından, Devlet organlarının oluşturulması ve Hükümet şekline” kadar birçok konuda ortak bir “DEVLET AKLI ve DEVLET İRADESİ” ortaya koydular.

Bu örgüt ya da ekibin; geride kalan 100 yıllık süreçte BEYİN TAKIMINDAN birçok mütefekkiri ve Devlet adamı bu güne kadar vefat etmiş olsalar da, SÜREKLİ GÜNCELLENEN kadrolarıyla ortak “DEVLET AKLI ve DEVLET İRADESİ” dipdiri ayaktadır.

Halihazırdaki tüm Devlet işlerinde “SON SÖZÜ” o söyler, “SON KARARI” o verir.. Onun “OLUR VERMEDİĞİ” hiçbir iş; ne yargı ne yasama ne de yürütme organından geçemez.

İşte bu “DEVLET AKLI ve DEVLET İRADESİ” diye ifade ettiğim varlık, “Demokratik, Laik, Kapitalist, Türk Milliyetçisi Kemalist Akıl ve İradedir”

Burada söz konusu olan TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ, “Yeter ki TÜRK olsun.. Onun bir Yahudi, Hıristiyan, Şamanist, Ataist, Sosyalist ya da Müslüman olması hiç mi hiç önemli değildir. Kan kardeşliğimiz asıldır..” esasına dayanır.

Bu akıl ve irade bu günde yine ilk günkü gibi varlığını aynen devam ettirmektedir.

Bunlar; Devlet yapılanmasında AMİR, Cumhurbaşkanları, Başbakanlar ve Bakanlar ise MEMUR durumundadırlar ve AMİRLERİNE, “Mutlak bir itaat ile” itaat etmektedirler.

Muhterem kardeşlerim ve Davetçi gençler

Sanırım ve umarım ki bu hususun ANA FİKRİNİ bu vesile ile anlamış oldunuz. Çok daha fazla bilgi ve detay öğrenmek isteyenlere internette bol miktarda hem de güvenilir kaynaklar vardır.

Detaya girmek sayfalar dolusu yazmakla sizleri uğraştırmak istemiyorum. Ama AYAN BEYAN gördünüz ki;

Demokrasi koca bir yalan, İslam gerçektir.

Laik koca bir yalan, Risalet-i İslam gerçektir.

Cumhuriyet de bir yalan, Devlet-i İslam gerçektir.

Allah’ın nusretiyle İslam Devleti bir gün gelecektir..

Unutmayalım ki kardeşlerim İslam’a göre;

İSLAM ASLA DEVLETSİZ OLMAZ

BİR DEVLET DE ASLA İSLAMSIZ OLAMAZ..

Ve yine unutmayalım ki ey Müslümanlar; Bir toplumu, bir Devleti yönetmede Demokrasi, Laiklik, Kapitalizm, Kemalizm, Sosyalizm vs. den şanı yüce Allah (cc) ASLA VE KAT’A razı değildir.

Peki, neyden razıdır Rabbimiz?

Rabbimiz; şu İMAN ETTİK dediğiniz ama NİCE AMELLERİNİZDE ona yüzlerce defa MUHALEFET ETTİĞİNİZ yüce kitabı Kur’an da diyor ki;

اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ د۪ينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَت۪ي وَرَض۪يتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ د۪يناًۜ

“Bugün size DİNİNİZİ kemâle erdirdim, üzerinizdeki NİMETİMİ tamamladım ve sizin için DİN OLARAK (Anayasa, kanun, Devlet düzeni ve Hayat nizamınız olarak) İSLAM’I SEÇİP BEĞENDİM.” (Maide suresi 3)

İşte bu nokta imanımız bir gereği ve temel bir husustur. Sadece DÜNYA HAYATINI değil AHİRET HAYATINIZI DA ilgilendiren can alıcı noktadır ey Müslümanlar..

Bir diğer hususta bu yazıda da gördüğünüz gibi, DEMOKRASİNİN ASIL SAHİPLERİ yani sizi sömüren para babaları, bu TİYATRO OYUNU ile sizin gibi MİLYONLARCA İNSANI aldatmakta, oy vermeniz için sizi sandık başlarına davet etmekte ve sizleri SAFTİRİK BİR FİGÜRAN olarak kullanmaktadırlar..

Bu oyunun daha ne kadar BİR OYUNCAĞI olmaya devam edeceksiniz? Ne zamana kadar size SAĞMAL BİR MAHLÛK olarak bakanların elinde ONLARI ADETA MEŞRULAŞTIRAN bir payanda olacaksınız?

Artık oy vermek suretiyle, “HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR, Allah’ın değildir..” demek yok.

Artık şanı yüce Allah’ın yukarıdaki ayetinde İSLAM’I SEÇİP BEĞENDİM dediği İSLAM NİZAMINDAN ve onu tatbik edecek İSLAMİ BİR DEVLETTEN başka bir şeye EVET demek yok.. Anlaştık mı?

Olur ki bunları unutur, kulak arkasına atar yine “Şu ya da bu Demokratik bir partiye” OY VERMEK İÇİN koşa koşa, dört nala SANDIK BAŞINA giderseniz, hesap gününde ben de ALEYHİNİZE ŞAHİTLİK yapacağım.. Aynı elleriniz, ayaklarınız, dilleriniz gibi..

Demedi demeyin ey Müslümanlar..

“Ey Rabbim, bu makalemi okuyan, anlayan, benimseyen ve paylaşan tüm Müslümanlara, son nefeslerine kadar şahit, son nefeslerinde de o müjdelenen İSLAMİ DEVLET de şehit olmayı nasip eyle..”

Sevgi, saygı ve muhabbetlerimle

Bekir Yetginbal – 03 Haziran 2024


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın