İran’ın İsrail’e Vurduğu şu Fiskeler Bizi Düşündürmeli

İran’ın İsrail’e Vurduğu şu Fiskeler Bizi Düşündürmeli

Bizleri İslam ile şereflendiren Âlemlerin Rabbi, mülkün sahibi, Şanı yüce Allah’a sonsuz defa hamd olsun.

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi en başta ölçü ve örnek Rasul Hz. Muhammed’in, ehli Beytinin, güzide Ashabının, İslam ümmetinin ve sizlerin üzerine olsun.

Gazze Katili İsrail’ in 13 Haziran 2025 Cuma günü başlattığı saldırının bu gün 7. Günü.

Bu güne kadar ortaya çıkan tablo hepimizin malumu.. Karşımızda; bir “ŞAMAR OĞLANI” haline getirilen, her gün onlarca insanı öldürülen, şehirleri, askeri ve sanayi tesisleri, havaalanları vs. yerle bir edilen, edilmeye devam eden bir İran Devleti..

İnsanlıktan zerre kadar bile nasibini almamış başta katil İsrail, katil ABD ve katil Avrupa Birliği olmak üzere, Rabbim tüm emperyalist kafirler ile onların tüm “Yerli ve Milli” işbirlikçilerini helak etsin..

Özellikle toz duman bulutları biraz biraz aralanmaya başladıkça görülüyor ki; İran’daki “Yerli ve Milli” işbirlikçiler, kendi halkına, kendi komutanlarına, kendi bilim adamlarına, çok yakın mesafeden (İsrail’le aynı anda) sanki suikastlar düzenlemişler gibi görülüyor..

Sanki işin içinde bir “Acem Oyunu” dönüyor gibi.. Çünkü müesses nizam içinde kıyasıya bir iktidar mücadelesi var ve bunun birçok örneklerini İran Devriminin ilk günlerinden beri gördük. 

Devrimle birlikte, Batılılardan alınan yeni İran Anayasasına göre Devletin iki ayrı ordusu var; Devrim Muhafızları ve Silahlı Kuvvetler..

Aynı gece 20 den fazla en üst düzey komutan ve generalin, özellikle de Devrim Muhafızları Başkomutanı ile Genelkurmay Başkanının yataklarında ve bir kısım komutanın da bir arada iken öldürülmesi bana çok çok manidar geldi..

Aynı “İsmail Haniye cinayetini biz yaptık..” demesi gibi, katil İsrail bu komutanların tamamını da biz öldürdük dedi? Acaba gerçek bu mu?

Büyük resim olarak tanımladığımız Devletlerarası siyasi mücadele, bunun tarafları ile küçük resim olarak tanımladığımız, bölgesel ya da iki üç devlet arasındaki sorunlar, çatışmalar şayet doğru olarak okunabilirse, tüm gerçekleri, olup bitenleri, sebep sonuç ilişkilerini, her akıl sahibinin görmesi mümkündür.

Bunun doğru okunabilmesi için kişinin, Müslim ya da Gayrı Müslim olması önemli değildir. Çünkü gecenin ne olduğu, gündüzün ne olduğu bellidir. Geceye gündüz, gündüze de gece demek ahmakların işidir.

Kardeşlerim ve Davetçi gençler

Hatırlarsanız daha önceki paylaşımımda; “Çin; İran Devletini tamamen safına katmak için ona çok “büyük bir yem” atmış ve İran ile Çin arasında gelecek “25 yıl içerisinde İran’a 400 milyar dolar yatırım yapma” anlaşması imzalamıştır. Tarih 26 Mart 2021..” demiştim.

Halbuki; daha çok yakın tarihe kadar ABD ve İran birbirleri ile “KANKA” iki devletti.. Zahire düşman gibi görünen / gösterilen, batında ise her türlü işbirliği içinde olan iki dosttu.

Ne zaman ki; Küreselci İngiliz sermaye sahipleri, Çin Devletini tamamen avucunun içine aldı ve onu “21. Yüzyılın birinci ve Süper devleti” yapmaya karar verdi, büyüttükçe büyüttü ve ABD’ ye meydan okur hale geldi, ABD’nin Ulusalcı çevreleri de harekete geçti.

Tabii ki mesele sadece Çin’in çok çok büyümesi ve çok çok güçlenmesi meselesi değildi..

Bundan çok daha önemli bir şey vardı ki; O da Çin’i palazlandıran küreselci çete, bir yandan da ABD’nin altını oymaya, onu içten içe yıkmaya ve paramparça etmeye de çalışmakta..

Bu amaçlarının tahakkuku için, ABD’ deki DEMOKRAT PARTİYİ ele geçirdiler, onun vasıtasıyla çok mesafeler kat ettiler ama “Ocak 2025” de Ulusalcı Donald TRUMP’ ın iktidara gelmesi, bu işi şimdilik geciktirdi.

Bunu bilen katil Donald TRUMP; “Ben ABD’ yi parçalamalarına asla izin vermeyeceğim..” diye bas bas bağırmaktadır.

Bu nedenle diyorum ki; Amerika Birleşik Devletleri içinde, 2 tane ABD var: Ulusalcı ABD ve Küreselci ABD..

Bu durum şu anda hemen hemen “Dünyadaki tüm devletlerde” de var olan bir husustur.

İşte buna binaen bende oluşan kanaat; İran’ın adeta sırtını, Küreselcilerin amiral gemisi Çin’e dayaması, onlarla dansa başlaması, katil Donald TRUMP’u çok kızdırmış ve bölgedeki kalın “Beysbol Sopası” katil İsrail ile İran’ı perişan edecek şekilde dövmeye / dövdürmeye başlamıştır.

O zaman şu soru aklınıza gelebilir:

“- Peki, Bekir amca Küreselci Çin (namı diğer İngiliz sermaye sahipleri), niçin hemen İran’ın imdadına koşmuyor?”

Ben bu tür konularda cevap ararken, düşünce dünyamda EMPATİ yapar ve kendimi karşı taraf yerine koyar ve “Onun yerinde ben olsam şöyle şöyle yaparım ya da yapardım..” derim..

Bu üslubumun bana çok çok şeyler kazandırdığına şahit oldum elhamdülillah.

Ne demiştik yukarıda:

“Bundan çok daha önemli bir şey vardı ki; O da Çin’i palazlandıran küreselci çete, bir yandan da ABD’nin altını oymaya, onu içten içe yıkmaya ve paramparça etmeye de çalışmakta..”

Dolayısıyla “öncelikli hedefi ABD’ yi parçalamak, yıkmak..” olan bir irade, kalkıp ta “İran için” bu bölgede ABD ile savaşa tutuşmaz.. Sen olsan tutuşur musun?

ABD’ yi kendi yuvasında vurmak, yıkmak ve paramparça etmek, daha kolay ve maliyeti daha düşük bir iştir.

İnşaAllah aynı şeyi, günü geldiğinde İSLAM DEVLETİ de yapacaktır ve yapmalıdır da.. Yeri geldiğinde elbette ki CİHAD ORDULARI da yola revan olacaktır..

Ama akıllı bir siyasetçi, MANİPÜLASYON SİYASETİ ile dünyayı parmağında oynatabilir. Bu imkânsız bir şey değildir.

Hele ki elimizde güzel bir KİTLE İLETİŞİM SİLAHI varsa, işimiz çok daha kolay olacak, Dünya Müslümanları belki “bir sene” bile geçmeden “Tek Ümmet ve Tek Devlet” olacaktır inşaAllah..

Bu gün İran’a sahip çıkmıyor gibi görünen Çin; Donald TRUMP’ın öldürülmesi ya da 3,5 sene sonra seçimi kaybetmesi veya bir “ABD İç Savaşı” başlaması sonrası İran’ı ihya edecektir.

Kardeşlerim, güzel insanlar

Benim bu yazıyı “kaleme alma amacım”; sizlere bu konularda bilgi vermek ya da aydınlatmak değildir.

Bir insan; yüzünü sağ tarafa çevirirse bir şeyler görür AMA sol tarafa çevirdiğinde gördüğü şeyler, sağ tarafta gördüklerinden farklıdır değil mi?

Şimdi sizlerden ricam, aydın bir düşünme ve akletmeyle “İran & İsrail Savaşına” bir de benim aşağıda ifade edeceğim cihetten bakmanızdır.

İran bir devlettir.

Anayasası, kanunları, toprağı, halkı, yöneticileri, mali kaynakları, sanayisi, ordusu vs. imkânları olan bir siyasi varlıktır.

Keza İsrail’ de yukarıdaki vasıfları taşıyan bir devlettir. İngilizler tarafından kurulduğu 1948 yılından 1967 yılına kadar “Sahipsiz Filistin Halkına” yapmadığı zulüm, vahşet ve katliam kalmamıştır.

1967 yılına gelindiğinde ise yaşanan bir Arap-İsrail savaşı yani “6 Gün” savaşı olarak anılan savaş, katil İsrail’ in “İlk devlet devlete” olan savaşıdır.

İsrail’in, Mısır, Suriye ve Ürdün’e karşı yaptığı bu çok kısa savaşta topraklarını birkaç misli genişletmesi söz konusu olmuştur.

Özellikle savaşın daha ilk gününde, Mısır hava kuvvetlerini imha eden ve hava üstünlüğünü ele geçiren İsrail karşısında, 3 devlette aciz kalmışlardır. Çünkü üçünün de yöneticileri, Batı uşağı hain yöneticilerdi.

1967 den 2025 yılına tam 58 yıl geçmiş, bu güne kadar hiçbir devletle “Devlet devlete” savaşa girmemiş olan katil İsrail, defalarca sille tokat attığı ve hiçbir CİDDİ KARŞILIK görmediği İran ve vekil güçlerinden bu sefer hiç beklemediği bir “Askeri Karşılık” ile karşılaşmıştır.

Gazze katilleri 58 yıl sonra ilk defa, tepelerine düşen ve birkaç şehrinde tahribatlara sebep olan bazı füzelerin dehşetine kapılmışlardır.

Ben bir benzetme olarak bu füze saldırılarını; “İRAN’IN İSRAİL’E VURDUĞU FİSKELER” olarak görüyorum. Çünkü katil İsrail’in yaptığı binlerce ton bombardımanın yanında, İsrail şehirlerine düşen 50 ya da 100 füze fiske mesabesindedir.

Belki bu kadar ağır bombardıman olmasa idi, İran bunları da atmayacak sineye çekecek, her zaman yaptığı gibi; “Günü geldiğinde karşılık vereceğiz..” diyecekti.

Ama bu sefer; “Eşeğin canı yanarsa atı geçer..” misali, İran’ın canı çok çok yandı, depolarında çürümeye yüz tutmuş birçok eski füzeleri önden, yeni geliştirdiği sesten 5 kat daha hızlı füzeleri ise arkasından göndermeye başladı..

Evet, bu füzeler; hem İsrail halkını, hem de İsrail yöneticileri ile askeri erkânını dehşete düşürmüş, panikletmiş, “Ey Amerika İMDATTT” diyecek hale getirmiştir.

Boks ringinde, elleri arkadan bağlı rakibiyle sürekli maç yapan ve her maçı kazanan katil İsrail, 58 yıl sonra ilk defa rakibinden birkaç yumruk yemiş, adeta nakavt olmaya ramak kalmıştır.

Demek ki kurulduğu 1948 yılından bu güne kadar, bu katil devletle savaşan ve “Milyonlarca şehit veren” Müslümanlar, bir araya gelseler “Kur’an ve Sünneti bir devlet eliyle hayata hâkim, hakem ve hükümran kılan İSLAMİ BİR DEVLET” kurmuş olsalardı, bugün yeryüzünde İsrail diye böyle alçak, şerefsiz ve katil bir devlet kalmazdı.

İran; dünyanın sayılı, “Petrol üreticisi” ve çok zengin devletlerinden birisidir. Ama bu devlet “onlarca yıldır” elde ettiği “Milyarlarca Dolar” parayı, İslamiyet’i tatbike ya da askeri teknolojiye, en mükemmel silahların yapımına değil, Irak, Suriye, Lübnan, Yemen vs. de “Milyonlarca Müslümanın” en vahşi şekilde katliamlarına harcadı.

Özellikle de 1979 İran Devrimi sonrasında “Ehli Şia dışındakilerin katli vacip, onları öldüren cennete gider..” diyerek ve “Şİİ HİLALİ” idealiyle 13 yıl boyunca katil Kasım Süleymani, Irak Şebbihaları ve Suriye Nuseyrileri eliyle Müslümanlara yapmadıklarını bırakmadılar..

Yani İran; ”Etme bulma” dünyasında “Müslümanlara ettiklerinin” karşılığını görüyor desek yeridir.

Kardeşlerim ve Davetçi gençler

Şurası da bir gerçektir ki; ne İran’ın, ne katillere bol bol petrol veren Azerbaycan’ın, ne bu petrolün taşımacılığını hala devam ettiren Türkiye’ nin, ne de Dünyadaki her hangi bir devletin, İsrail Devleti’ ni “ORTADAN KALDIRMA” diye bir derdi yoktur.

Bu iş; eninde sonunda, inşaAllah yakın tarihte kurulacak İSLAM DEVLETİ’ nin işlerinden bir iş olacaktır.

Şanı yüce Allah (cc) dedi ki:

“Yeryüzünde mutlaka iki defa fesat çıkaracak, çok böbürleneceksiniz.

Bu iki fesattan ilkinin zamanı gelince üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Bunlar, evlerin arasında dolaşıp köşe bucak her tarafı aradılar. Bu, yerine getirilmiş bir vaat idi.

Bir zaman sonra onlara karşı size tekrar üstünlük verdik, servet ve oğullarla gücünüzü arttırdık; adamlarınızın sayısını daha da çoğalttık.

Eğer iyilik ederseniz kendiniz için iyilik etmiş olursunuz; kötülük ederseniz yine kendinize edersiniz. Nihayet ikinci cezalandırma vakti gelince, düşmanlarınız onurunuzu çiğnesinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yakıp yıksınlar istedik.

Umulur ki rabbiniz size acır. Ama eğer yine fesatçılığa dönerseniz biz de cezayı tekrarlarız. Biz cehennemi kâfirler için ebedî bir ceza yeri yaptık..” (İsra suresi 4-8 arası)

Ebu Hureyre (ra)’ den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:

“Müslümanlarla Yahudiler çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır.

Yahudi bir taşın, bir ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç Yahudiyi kovalayan kimseye,

‘Ey Müslüman, Arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür..’ diyecek.

Yalnız GARGAD AĞACI bir şey söylemeyecek; çünkü o Yahudilerin ağaçlarındandır.” (Buhari, Cihâd 94, Menakıb 25; Müslim, Fiten 82)

Yukarıda Peygamber Efendimiz söylediği bu Hadis-i şerif, hem Buhari de hem Müslim’de yer alan “Muttefekun aleyh” bir hadistir.

Ayrıca Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855), İbn Mâce (ö. 273/887) ve Beyhaki (ö. 458/1066) gibi muhaddisler de bunu rivayet etmiştir.

GARGAD, Filistin taraflarında çokça yetişen dikenli bir ağaç türü, bir cins çalılıktır.

Yahudiler, işgal ettikleri topraklarımıza doğan her Yahudi çocuk için “BİR GARGAD AĞACI” dikmektedir ama nafile..

Rabbim bizim ellerinizle onlardan yani pislik yahudilerden, Gazze ve tüm Filistinli Müslümanların intikamını alacaktır.

Sadece şu an “Onlara verilen MÜHLET / süre” henüz dolmadı. Süre sonunda Filistin’de bir tane bile Yahudi kalmayacaktır inşaAllah.

Nitekim yüce kitabımız Kur’an’ da Rabbimiz dedi ki:

“Ben onlara sadece MÜHLET / bir süre veriyorum. Şüphe yok ki, benim tuzağım metin/çetindir.” (Kalem suresi 45)

“Onlara MÜHLET veririm. Çünkü benim tuzağım metin /çetindir.” (A’raf suresi 183)

“Zalimler ise nasıl bir inkılâba uğrayıp, hangi dönüşümle DEVRİLECEKLERİNİ çok yakında bileceklerdir.” (Şu’ara suresi 227)

Unutmayalım ki kardeşlerim İslam’a göre;

İSLAM ASLA DEVLETSİZ OLMAZ

BİR DEVLET DE ASLA İSLAMSIZ OLAMAZ..

Bu gün adeta Küreselci çetenin ve onun Amiral gemisi Çin’ in “yörüngesinde” bir siyaset izleyen İran, birkaç fiske ile “Gazze Katillerini” tir tir titretiyorsa, demek ki İSLAM DEVLETİ geldiğinde, Filistin’ deki tüm Yahudiler (şayet kaçabilirlerse) önce Güney Kıbrıs Rum Kesimine, oradan da Avrupa ve ABD’ ye kaçmaya çalışacaktır.

GARGAD ağaçları da “onların aleyhine” dile gelecektir bi iznillah.

Anladık mı şimdi İSLAM DEVLETİ’ nin HAYATİ ÖNEMİNİ ey Müslümanlar?

Fakat şu hakikati de dile getirmeden edemeyeceğim ki o da şudur:

“Şayet Müslümanlar; siyasi bir akide olan İslam akidesinin, siyasi bir kitap olan Kur’an’ ın, siyasi bir şahsiyet olan Muhammed Mustafa’ nın (sas), siyasi bir kitle olan Ashabı Kiram’ ın ve İslam’a göre bir Siyasi tefekkürün HAYATİ ÖNEMİNİ iyice anlamış olsalardı, bu gün yeryüzünde “İSLAM ÜMMETİ / TOPLUMU” diye bir toplum olurdu.

Bu gün; 1,5 Milyar civarında “Müslüman fertlerle” dolu bir dünyada yaşıyoruz. Acı ama gerçek olan bu..

“Ey Rabbim, bu makalemi okuyan, anlayan, benimseyen ve paylaşan tüm Müslümanlara, son nefeslerine kadar şahit, son nefeslerinde de o müjdelenen İSLAMİ DEVLET de şehit olmayı nasip eyle..”

Sevgi, saygı ve muhabbetlerimle

Bekir Yetginbal – 19 Haziran 2025


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın