Depremlerin Ne Demek İstediğini yani Mesajını Duyuyor musunuz?

Depremlerin Ne Demek İstediğini yani Mesajını Duyuyor musunuz?

Yazan Ahmet Kalkan

30 Ekim 2020 de Seferhisar-İzmir civarından yayılan tüm ülkeyi telaşlandıran depremin mesajı bizi hayra doğru değiştiriyor mu, yoksa unutulup gidiyor mu?

Kulaklarına mühür vurulanlardan olmadığınıza göre, Siz de depremin konuşmalarını duymuş olmalısınız.

Deprem diyor ki:

Her şey Allah’ın askeridir. En itaatkâr, en güzel asker olması gereken insanlar bu görevini ihmal edince, iş bana düştü.

Ben O’nun askeri olarak görev yapıyorum.

Yazarlar, hocalar, nasihatçiler, davetçiler, dernekler, cemaatler insanları sadece Allah’a davet etmeyince, görevi ben devraldım; insanları azapla korkutanlar kalmayınca, ben üstlendim bu görevi.

Bu kadar Müslüman, uyarı görevlerini yapmayınca, ikaz ve uyarı görevi bana yüklendi.

Ama nice insan hâlâ uyumayı sürdürdüğüne göre, bir dahaki sefer, herkes uyansın diye sesimi yükseltmem gerekecek.

Ben, Allah’ın bir sünneti, bir nimetiyim.

Bazılarınızın yakalarından tutup sarsarım bazen; başka türlü uyanmıyorsunuz çünkü.

Bazen bazılarınıza tokat da vururum, ama merhametimden yaparım bunu, Çirkinleri güzel sanıp sahte güzellere kapılıp bayılanlar olur içinizde.

Dünya içkisiyle sarhoş olanlar çıkar; ayılsınlar ve ayıksınlar diye atarım tokadı, şefkat tokadıdır bu.

Bana niye kızıyorsunuz, anlamadım.

Benden korkacağınıza, beni emrinde tutan, istediği zaman istediği yerde, istediği ölçüde beni gönderen Allah’tan korkun.

Ben, O’nun gücünü hatırlatırım sadece.

Benim de sahibim, yöneticim Allah iken, depremi Allah’sız tanıtanlar oluyor, bazıları fayı tanrı yerine koyuyor.

Fay kızdı, fay kırıldı, deprem oldu dediler, yaratıcı ve esas sebep olarak Allah diyeceklerine, dediler ki fay; vay anam vay!

Asıl deprem evlerde, ailelerde. Çatırdıyor aileleriniz.

Okullarınız küfrün sarsmasıyla sallanıyor. İnancınız ve ahlâkınız büyük darbeler yiyor.

Depremin merkez üssü Ankara, Meclis. Farkında değil misiniz? Sarsıntı bütün ülkeden hissediliyor. Sarsıntı kesilmiyor.

Siz, küçük depreme odaklanmışsınız.

Binaları yıkan deprem, en fazla dünyanızı yok eder. Siz, ahiretinizi mahveden depremlere bakın önce.

Eskiden de oluyordu bu tür isyanlar ve depremler, ama çok azdı. Şimdi insanlar azdıkça azdı.

Depreme dayanıklı bina için daha çok teknoloji mi gerekiyor? Batı kafası depremi de ranta çevirmenin yolunu buluyor.

Afrika’nın kırsal kesiminde deprem olsa kim ne kadar zarar görür, bir düşünsenize.

Anadolu’nun eski köy evleri olsa evleriniz, sade, doğal. Topraktan, kerpiçten yapılmış tek katlı, önünde bahçesi…

Ağaçlarda cıvıl cıvıl kuş sesi…

Deprem ne zarar verebilir o evlere? Duvarlar yıkılsa, altında kalsan, biraz kalın bir yorgan olur, o kadar.

Ama üst üste tabut gibi yükselen, ama içindeki insanı küçülten, alçaltan apartmanda tavan çökse, kolon üstüne devrilse ne yaparsınız?

Deprem bir daha gösterdi ki, Batı tarzı hayat, Batı teknolojisi iflas etti. Haydi, teknoloji engellesin depremleri, depremi önceden haber versin profesörleriniz güçleri yetiyorsa…

Allah cehennemle korkutuyor, insanlar cenneti dünyada arıyor.

Allah kıyametin dehşetinden korkutuyor, halk geçtiğimiz deprem korkusunu atlatsa da büyük depremden korkuyor.

Aslında büyük deprem: Kıyamet…

Ne? İçinizde duymayanlar mı var depremin sözlerini? Arıza, alıcılarda olmalı. Kulakla kalp arasındaki kablo kopmuş demek ki…

Deprem olarak son diyeceklerim; 6.6 volüm ile konuşmuştum, eğer duyulmadıysa sözlerim; bir dahaki sefer daha yüksek volümle seslenirim.

Büyük deprem dediğiniz günde görüşürüz derim. Ben deprem diye ad verdiğiniz Allah’ın Askeriyim.  02 Kasım 2020

Kaynak: Hocamızın Facebook Paylaşımı


Tags:

 
 
 

Bir cevap yazın