Yılbaşı Kutlayanlar, Allah’tan Korkun..

Yılbaşı Kutlayanlar, Allah’tan Korkun..

İslam Ümmeti, Batı kültürü, Medeniyeti ve Hadareti karşısında, bu gün maalesef içler acısı bir durumdadır.

Peki, Hadaret nedir?

Bu sorunun cevabını vermeden önce şu hususun altını kalın çizgilerle çizmek istiyorum. Şöyle ki;

Müslümanlar hakkında, şanı yüce Allah (cc), “İnsanlar için çıkarılmış en hayırlı Ümmet” in, İslam Ümmeti olduğunu, şu ayeti kerime de ayan beyan bildirdi:

“Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten nehy edersiniz ve Allah’a iman edersiniz” (Al-i İmran suresi 110)

Ama gel gör ki, bu Ümmetin evlatları, kafir ve emperyalist Batı’nın Hadaret, Örf ve Adetlerini adeta kendine bir Örf ve adet edinmiş, kafirlere ait olan Noel ve Yılbaşını kutlar olmuş..

Maymunlar insanı taklid ederken, acaba Müslümanların Hristiyanları taklidi nedendir?

Bu gafil Müslümanlar, genciyle, ihtiyarıyla, kadınlı erkekli, Taksim ve Kızılay Meydanlarında, Konak, Bağdat ve Nişantaşı caddelerinde çılgınca yeni Miladi yılın başını yani Yılbaşını, saat 24:00ü dört gözle bekliyor..

Ve yine bu Ümmetin Özde değil Sözde tesettürlü kızları ve sakallı evlatları, utanmadan Milli Piyango kuyruklarında Yılbaşı çekilişi için kumar biletleri alıyor..

Yazıklar olsun size, Allah’tan korkun be..

İslam hadareti terk edilip, Batı hadareti, örf ve adetleri, nasıl oldu da, adı Muhammed, Ali, Ömer, Ayşe, Fatma, Ahmet ve Zeynep olan yavrularımız tarafından benimsendi?

Öncelikle şu Hadaret nedir sorusuna bir cevap verelim;

İstilahi anlam olarak Hadaret; hayat ya da hayata ilişkin kabullenilen tüm değerlerin ve mefhumların tamamına “Hadaret” denilir.

Mevcut üç farklı dünya görüşünün yani İslam, Kapitalizm ve Komünizm’ in Hadaretleri de birbirlerinden farklıdır.

Çünkü bu üç ideolojinin Akideleri farklıdır.

İslam, Allah’ın varlığını ve hükümranlığını kabul ederken, Kapitalizm, “Biz Laikliği benimsemişiz, Allah var ama biz onun sosyal hayatımıza müdahil olmasını istemiyoruz..” der. Komünist akide de ise Allah’ın varlığı inkâr edilir.

Haliyle, bir ağacın kökü mesabesindeki akideler farklı olunca, onun gövdesi, dalları yani açılımı durumunda olan tüm dünya görüşleri de farklı olacaktır.

Hadaret ile ilgili yukarıdaki tanım, genel bir tanımdır ve her üç ideoloji içinde, yani İslam ideolojisi, Kapitalizm ya da Komünizm ideolojileri için de kullanılabilecek genel bir isimlendirmedir. İslam Hadareti, Kapitalizm yada Komünizm Hadareti gibi..

Peki, ideoloji nedir derseniz;

İdeoloji; kendisinden hayat hakkındaki mefhumların ve nizamların çıktığı akli akideye “İdeoloji” denilir.

Başına İslam kelimesi gelince, “İslam ideolojisi” olur.

Yukarıda söz konusu ettiğimiz gibi bu üç ideolojinin akideleri birbirine tamamen zıttır.

Bundan dolayı, temel akidesi ile direk alakası olan her üç ideolojinin “Hadaret” leri de birbirine tamamen zıttır.

İşte adına Yılbaşı ve Noel kutlamaları denilen rezil kutlamalar Kapitalizm Hadareti’ nin bir parçasıdır ve “Elhamdulillah Müslümanım” diyen bir kişinin bu kutlamalarda işi olamaz.

Evet İslam Hadareti, hiç bir zaman Demokratik ve Laik dünya görüşünü benimsemiş Kapitalizmin Hadareti’ ne asla benzemez.

Kılık ve kıyafetlerin (küpeli erkekler misali), kadınlarla erkekler arasındaki sosyal ilişkilerin, hatta Kıble hassasiyeti nedeniyle yeni inşa edilen evlerdeki tuvaletlerin bile Hadaretle alakası vardır.

Mesela, İslam Hadaretine göre kadın, korunması gereken bir namustur, ırzdır. Ama Demokratik ve Laik Kapitalist hadarette kadın, Tüm amaçlar için kullanılabilecek bir araçtır, bir eşyadır.

Bu nedenle Laik kapitalist bir koca, “Yeter ki para getirsin” diye, karısının Mayo / bikini reklamlarında ya da Öpüşme sahneli dizilerde oynamasına hiç ses çıkarmaz.

İslam Hadaretine sahip bir koca ise, para kazanmak için hanımının böyle Çırılçıplak soyunup, Plaja gitmesine ya da bu şekilde kendisini TV. de cümle aleme teşhir etmesine razı olmak şöyle dursun, Karısının tesettürüne uzanan elleri, ta omuzlarından keser.

İşte size şanlı İslam tarihimizden bir örnek:

“Medine’li olmayan ve Ensar’dan birisiyle evli bulunan Araplardan bir Müslüman kadın, Kaynuka Yahudilerinin çarşısına gelip satacağı mallarını satmış, ziynet eşyası yaptırmak için de bir Yahudi’nin kuyumcu dükkânına oturmuştu.

Yahudiler, bu kadından yüzünü açmasını istediler. Kadın ise onlara yüzünü açmaktan kaçındı ve hiç  açmadı.

Bunun üzerine, kuyumcu veya Kaynuka Yahudilerinden bir adam, sessizce, arka taraftan dolanıp, kadının eteğini bir dikenle onun sırtına iliştirdi.

Bilahare kadın işi bitip ayağa kalkığında edeb yeri açıldı, Yahudiler de kahkalarla gülüşmeye başladılar.

Durumu fark eden kadın hemen bir çığlık attı. Onun bu çığlığını duyan Müslümanlardan bir zat yerinden fırladı, O mütecaviz alçak kuyumcunun peşine düştü ve Onu yakalayıp öldürdü.

Yahudiler de, toplanıp o Müslümanı Şehit ettiler” (Kaynak: Sireti İbi İshak 496)

İşte sahabelerin kalbinde kök salan İslam hadareti ve onun tezahürü budur. Peki, bir de kendi halimize bir bakalım. Bizde de acaba bu sahabe gibi İslam Hadareti’nin bir tezahürü var mı?

Osmanlı İslam Devleti katledilip siyaset sahnesinden uzaklaştırılınca, Müslüman halk kendilerine Hakkı öğretecek, Hakkı tatbik edecek, her işin Hakkını verecek, fikri ve fiili tecavüzden koruyacak bir Devlet Baba arayışına yöneldi.

Ama gel gör ki, Osmanlı İslam Devleti enkazı üzerine, Kapitalizm akidesini yani Laikliği temel edinen yeni bir rejim ve Osmanlıdan çok farklı bir Demokratik ve Laik bir Devlet kuruldu.

İşte bu Laiklik denilen çürük temel üzerine inşa edilen yeni Toplumsal yapı ve onların sosyal ilişkilerini düzenleyen mevcut nizam, öyle bir nesil yetiştirdi ki, “Taklitçilik” adeta onların hayatından ayrılmaz bir parça oldu.

Orta yerde ne İslam, ne onun devleti ne de adeta Ümmeti kaldı. Yeni yetişen nesilden kimileri Noel ve Yılbaşı gibi ”Fikri tecavüze”, kimileri de Suriye, Irak, Arakan, Çeçenistan ve Filistin gibi, ”Fiili tecavüz ve katliamlara” maruzdur.

Şimdi ayıkla pirincin taşını ayıklayabilirsen..

Gelinen bu günki noktadan ise, ne Allah (cc) razıdır ne de Salih kulları.. Çünkü İslam ve onun Ümmeti artık ayaklar altındadır..

Yetim kalan ve emperyalist kafirlerin insafına terk edilen bu savunmasız yavrular da, kurda kuşa yem edildi ve hala da edilmekte..

Ey 31 Aralık gecelerinde Mekke’ nin Fethi’ ni kutlayanlar!

İslam için, İslami bir Devleti yeniden inşa etmek için başka hiç bir iş yapmayacaksanız, oturun da İstanbul’un, Kudüs’ün ve Harameyn’ nin şu rezil ve zelil haline ağlayın..

Rabbim bizlere en az Osmanlı İslam Devleti gibi, hakkı tatbik eden, koruyan, bir Risalet olarak onu Cihana yayan, İslam Medeniyet ve Hadaretini hayata hâkim kılan ve dünya Müslümanlarını tek çatı altında toplayan İslami bir Devlet olmayı nasip etsin inşaAllah.

Kardeşiniz Bekir Yetginbal

NOT: Yılbaşı hakkında şu Link’teki Makaleyi de Okuyabilirsiniz. Tüm okuyan ve Paylaşan kardeşlerimden Rabbim razı Olsun. Amin

https://bekiryetginbal.com/yilbasi-gavur-isi/


Tags:

 
 
 

One Response to “Yılbaşı Kutlayanlar, Allah’tan Korkun..”

  1. Gravatar of Abdülkerim Abdülkerim
    1. Ocak 2016 at 03:11

    Eline sağlık enişte …

Bir cevap yazın