ECEL, Sebeb ve Ölüm

Ecel, Sebeb ve Ölüm

Bizleri yoktan var eden Rabbimiz Allahu Tealaya sonsuz hamdu senalar olsun. Salat ve selam olsun ölçümüz, örneğimiz, efendimiz Muhammed Mustafa’ya..

Şirket çalışanlarımızdan biri olan şoför Mehmet Erkan abimizin muhterem babası ve benimde şahsen tanıdığım Hüseyin Erkan amcanın 110 yaşında vefat etmesi beni çok duygulandırdı.

Bu vesileyle, “Ölüm” hakkında İslami bir fikir ortaya koymak, bu konudaki düşünce ve hissiyatımı ifade etmek ve sizlerle de paylaşmak için bu yazımı kaleme aldım.

Muhakkak ki, Allah’tan geldik ve ona geri döneceğiz.. Dönmekteyiz de değil mi?

Hepimizin bildiği bir ayette Rabbimiz mealen,

”Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince, ne bir an geri kalır ne de bir an ileri bırakılırlar.” buyurmakta. (Araf suresi 34)

İster 10 yıl yaşa, ister 110 yıl yaşa, ecelin bitmesiyle ölüm gerçekleşmektedir.

Yani “Ecel; ölümün yegâne sebebidir.” Ölümün tahakkuku için, ikinci bir sebeb asla yoktur.

Peki, Ecel ve Sebeb nedir?

Bu iki kavramın zihin dünyamızda netleşmesi, amellerimizde de birçok şeylerin düzelmesini ve Rabbimizin razı olacağı bir hale gelmesini mutlaka sağlayacaktır.

Elbette ki, Allah’ın(cc) razı olacağı her kul, muhakkak cennete gidecektir.

Ecel, Sebeb, Allah rızası ve Cennet arasında gördüğünüz gibi direk bir alaka ortaya çıktı.

ECEL; lügatta, “Belli bir zaman parçası ve bu parçanın sonu” olarak tanımlanmıştır. Yani, bir şey için belirlenmiş zaman dilimidir ecel..

İnsanın veya her hangi bir canlının eceli, kendisine tayin edilen ömürdür.

Kur’an-ı Kerim de Rabbimiz,

”Aranızda ölümü biz takdir ettik.”(Vakıa suresi 60) ve

“Hâlbuki öldüren de dirilten de Allahu Teâla’dır.”(Ali İmran suresi 156)

Buyurmakta ve mahlûklarının “yaşama süresi” ni yani ecelini kendisinin takdir ettiğini ifade etmektedir.
“Ecelin gelmesi, dolması” ise, “tayin edilmiş bulunan ömrün son bulması”, yani ölümdür.

İkinci kavram yani SEBEB konusuna gelince,

Yine lügatte Sebeb; ”Bir şeyin tamamlanması, kesin olarak kendisine bağlı olan şeydir” olarak tanımlanmıştır.

Ölüm hadisesinde, ölümün kendisinde meydana geldiği her hangi bir durum, vakıa ya da olay, “ölümün sebebi” asla değildir.

Örnek vermek gerekirse, bulaşıcı bir hastalık, uçak düşmesi, deprem, maden ocaklarındaki kazalar ya da trafik kazaları, savaşlar vs. “ölüm sebebi” diye ifade edilemez.

Bilakis bu durum, ölüm hallerinden her hangi bir haldir.

Çünkü; ölümün sebebi, ancak ve ancak, “ecelin artık sona ermesi yani Rabbimizin bize verdiği yaşam süremizin dolmuş olasıdır.”

Bu nedenle, ”Ölümüne sebeb oldu..” yada “Ölüm sebebi kanser vs..” demek, İslam inancına tamamen zıttır.

Peki o halde “ne diyelim, ne şekilde bunu ifade edelim” derseniz, ”Ölümüne vesile oldu..” yada ”Ölüm nedeni, bahanesi..” demek gerek.

Halk arasında kullanılan “Ecel geldi cihane, Baş ağrısı bahane..” sözü adeta bunu özetlemekte.

Eceli doldu ve sevgili Hüseyin Erkan amcamız aramızdan ayrıldı. Rabbim gani gani rahmet etsin.

Bizlerin eceli ne zaman dolacak, bunun zamanını ancak ve ancak takdir eden Rabbimiz biliyor.

İman ettik ki, misafiri bulunduğumuz şu fani dünyada, yaptığımız ve yapacağımız her bir amelden, velev ki zerre kadarda olsa, o müthiş hesap gününde hesaba çekileceğiz.

Salih ameller bir kefeye, Salih olmayanlar da diğer kefeye konulup tartılacak. Sevap adedi çok olanlar kurtuldu, diğerleri yandı ha yandı..

Mesele, ne kadar süre yaşadığımız değil, nasıl yaşadığımız, nasıl bir ömür geçirdiğimiz değil mi?

“Namaz kıl.. kılmam.. Oruç tut.. tutmam.. Avret yerlerini kapa.. kapamam..” diyenler yani Rabbine isyan edenler, adeta meydan okuyanlar, bunun karşılığında elbette azabı tadacaklardır.

Kul kere kul olanlar ise, Adn cenneti ile müjdelenmekte, ebedi hayatta mükâfatlarla ödüllendirilecek.

O halde, hemen şimdi ve şu anda karar verelim ve kararımızda sabit kalacağımıza dair Rabbimize söz verelim.

Unutmayalım ki, dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibaret.

Şairin dediği gibi, “mal yalan mülk yalan, var birazda sen oyalan.” Sultan Süleyman’a kalmayan, sultanlar sultanı Muhammed Mustafa’ ya(sas) kalmayan koca dünya, bize mi kalacak?

Şu sineğin kanadı kadar bile değeri olmayan dünya.

Bunları söylerken, “Dünyadan tamamen el ayak çekelim..” demiyorum, adam gibi yaşayalım, Hayat rengimiz İslam’ın boyası, Hayat yolumuz şanlı Resulün(sas) yolu, Ölümümüz de, Rabbimizin razı olduğu bir ölüm olsun inşaAllah.

Rabbimizin razı olduğu ölüm de, Muhakkak ki yine Rabbimizin razı olduğu bir hayatı yaşamış olmaktan geçer.

İslami bir hayatı nefsinde, ailesinde ve İslami bir Devlet kurmak suretiyle de Toplumda yaşayanlar ya da yaşatmak uğrunda gece gündüz mücadele edenler, Rabbimizin razı olduğu bir hayatı yaşamışlar demektir.

O halde kardeşlerim gelin, kendisinden asla kurtuluş olmayan ÖLÜM bize ulaşmadan önce hep birlikte Rasulullah (sas) efendimiz ve güzide Ashabının yaşadığı O en mükemmel hayatı yani İSLAM HAYATINI İslami bir Devleti yeniden kurmak suretiyle tekrar başlatalım.

Böylelikle hem Dünya hayatımız, hem Kabir hayatımız hem de Ahiret hayatımız kurtulmuş olsun..

Ey Rabbim, şu mübarek Cuma gününde sana yalvarıyorum, Mehmet Erkan abimizin muhterem babası ve Hüseyin Erkan amcamıza rahmet eyle.

Ona, kabir azabı ve cehennem azabı gösterme.

Taksiratını affeyle, son mekanını cennet eyle, Havz-ı Kevser başında cümlemizi Resulullah(sas) efendimizle buluştur, şefaatine nail eyle.

Mehmet Erkan abimize ve ailesine sabrı cemil ver.

Cümlemize, ecelimizin dolacağı son ana kadar, razı olacağın bir hayat yaşamayı nasip eyle ya Rab.

Allah’ın(cc) selamı, rahmeti ve bereketi, sizin ve tüm Ümmeti Muhammed’in (sas)üzerinize olsun.

Kardeşiniz Bekir Yetginbal   09 Aralık 2011


Tags:

 
 
 

One Response to “ECEL, Sebeb ve Ölüm”

  1. Gravatar of Yusuf Gürer Yusuf Gürer
    10. Temmuz 2012 at 17:13

    Sevgili kardeşim bu tip yazılardan daha çok insanın kolayca istifade edebilmesi için kanaatimce her sayfanın, her yazının altına facebook ve twitter kısayol tuşları koyulmalı. O zaman paylaşımlarımız daha geniş kitlelere ulaşır inşallah. Selam ile olun.

Bir cevap yazın